ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
oytun erbaş'ın dedesinin veteriner çıkması
-
dedesinin babası da osmanlı paşası çıkar yakında. ulan ne kolpa adamsın oytun.
edit: ben espri yapmıştım ama gerçekten komutanmış adamın dedesi veya dedesinin babası, oytun koparma bizi oytun! :)
görsel
edit 2: tehlikenin farkında mısınız? covid-19 olmasa bu adam muteber, yeni nesil, sıradışı, uber, süper tıpçı diye ortalıkta dolanmaya devam edecekti :)
afyonkarahisar'a gideceklere tavsiyeler
-
gitmeyin.
gold digger
-
para avcısı.
kriterlerine bakmaksızin, parası için bir erkekle birlikte olan kadınlara denir. çiftin, muhtemelen aralarında yaş farkı fazlacadır.
umarım çevremizde yoktur.
kobani'de bombalanan binaları kim onaracak
astımım var deyip duman konserine gelmeyen kız
-
renk körü olup mor ve ötesi konserine gelmeyen kızın ablasıdır.
dido
-
uzun yıllar bir nesil kendisinin aşk şarkıları yazdığına inanmış, birçok kişi ilk buluşma, öpüşme gibi sayısız önemli anda kendisinin şarkılarını arka plan olarak kullanmıştı. ancak özellikle ilk iki albümü no angel ve life for rent'teki şarkılarının büyük kısmını uyuşturucu bağımlılığı teması üzerinde yazmıştır. kendi beyanıyla da en açık olanı don't leave home.
here with me, don't leave home, stoned, who makes you feel, do you have a little time, take my hand, see you when you're 40, see the sun, honestly ok, my life, slide ve belki mary's india gibi bazı şarkılar da. sonraki albümlerini bu çerçevede değerlendiremedim pek.
bu şarkılar özellikle bağımlı olmayan bir partnerle bağımlı olan o kişi arasında geçen iletişimi konu ediniyor. do you have a little time'dan anladığımız kadarıyla partner eroin veya meth bağımlılığına benzer davranışlar sergiliyor. başka şarkılarda asıl öznemiz yani bağımlı olmayan kişinin aklından geçenler var, genel olarak karşısındaki kişiyi bu döngüden kurtarmak için gösterdiği çabayı veya endişesini dile getiriyor. geceler boyu sevgilisinin veya hayatındaki bu önemli kişinin nerede ve kiminle olduğu, başına ciddi bir şey gelip gelmediği sakil bir kıskançlıktan ziyade daha çok kaygı ve endişe ekseninde konu ediniyor. who makes you feel'in ikinci bölümü bunun için iyi bir örnek.
stoned artık bu ilişkinin veya iletişimin olgunluk, sona erme, bitiş sürecini ve nedenlerini anlatan çok önemli ve kritik bir şarkı. bunu yaparken geleceğe ve o kişiye dair hala ufak da olsa bir umut içermesi biraz iç burkuyor. see the sun, hem bu kişiye umut verme, hem de tavsiye, yüreklendirme niteliğinde. my life gibi birkaç şarkı da dido'nun bu sıkıntılı partner ve arkadaş çevresinden uzaklaşmasını konu ediniyor. şarkıların bazıları da o çevredeki başka insanlarla ilgili olabilir mesela mary’s in ındia bu çerçevede değerlendirilebilir.
sonuç olarak her ne kadar belki çalıştığı şirketlerin zorlamasıyla yer yer romantik klipler çekse de belli ki kadına bu kadar içten yazdıran başka mevzular varmış. şarkılara dikkatli bakınca özellikle hayatında bu tip bir ilişkilenme yaşayan insanların hissetiklerini yansıtan çok güzel parçalar var. kendisini yıldan yıla hep severdim. fakat don't leave home ile ilgili, "o aslında bir aşk şarkısı değil, şu şu konu üzerine" çıkışı gerçekten saygı duyulası, yıllardır dinlediğim şarkılara oturup baştan, bu kez farklı gözle bakmama neden oldu.
tabi bir başka konu ise kadın daha dile getirmeden şarkıların arka planını sezip aslında bu temada yazdığını ilk farkedenlerden bir tanesinin eminem olması. ikisi arasındaki meşhur stan düeti de belki bunun bir sonucudur.
ukrayna'nın orduya katılanlara vatandaşlık vermesi
-
adamlar savaşa girenlere vatandaşlık veriyor, biz savaştan kaçanlara verdik amk.
doğal seçilim
-
evrimin dört basamağı vardır mutasyon, varyasyon, 3. olarak seleksiyon son olarakta adaptasyondur
seleksiyonda doğa koşullarına uymayanlar elenirler. güçlü yada ortama uyanlar yaşar ve çiftleşirler. böylece güçlü ve ortama uyum sağlayabilen bir soy oluşur
sözlükçülerin en eften püften başarıları
-
2 gün önce bankamatikten acil para çekmem gerekiyordu, kartı soktum baktım önümde bembeyaz bir ekran hiç bir şey yazmıyor kartı da geri vermiyor. tırstım tabi yuttu mu kartı diye. neyse iptal tuşuna bastım, kartı geri verdi. anladım ki bankamatik çalışıyor ama ekran gitmiş, bembeyaz düz ekran böyle. ama benim para çekmem gerekiyor. neyse uzatmayayım, kartı tekrar soktum, şifreyi girdim biraz bekledikten sonra tamamen tahmin yürüterek ilk önce para çekmeyi tuşladım, ardından 50 tl yazdım. makbuz istiyor musunuz sorusuna hayır'ı bile kafadan cevapladım. parayı aldım, başka bir işlem yapmak istiyor musunuz sorusuna da hayır deyip oradan ayrıldım. bankamatikte bekleyen insanlar şaşkın gözlerle bana bakarken, aslında bunun eften püften bir başarı olmadığını fark ettim. yaa işte bu da böyle bir anımdır..
fatih terim vs şenol güneş
26 kasım 2014 anderlecht galatasaray maçı
-
07.00-17.00: bugün günlerden galatasaray
18.00-21.45: bu nasıl kadro amk
23.10 : prandelli istifa
not: gsliyim