hesabın var mı? giriş yap

  • bu direkt benimdir. ama sirketimin benden baska calisani olmadigindan `ooo hava da süpermiş hadi erken çıkayım diyen patron` oluyorum. belki de bu ben degilimdir.

  • bir takım müslümanın kendini kandırmasından başka bir şey değil.

    birisi konut kredisi adı altında bankadan para alıp bunu faiziyle ödeyince bu günah oluyor.

    aynı evi islami bankacılık yapan kuruluş sizin adınıza alırsa ve garip bir rastlantı eseri konut kredisinde ödenen aynı miktarda taksitlerle, konut kredisindeki vade süresi içinde söz konusu kuruluşa ödediğinizde bunun adı faiz olmuyor. ayıptır be kardeşim çocuk mu kandırıyorsunuz.

    kendini kandırıp buna ciddi ciddi inanan adam var lan. valla bak...

  • howard hughes, amerika'nın en renkli ve ilginç kişiliklerinden biriydi. 1905'te houston, texas'ta doğdu. genç yaşta ailesinin zenginliğine kavuştuğunda, bu servetiyle neler yapabileceğini görmek istedi. ve gerçekten de birçok alanda dikkat çekici şeyler yaptı.

    filmlere olan ilgisiyle hollywood'a dalış yaptı. ilk yönetmenlik deneyimi "hell's angels" adlı filmle oldu. bu film, havacılığa olan tutkusunu da yansıtıyordu. ancak hollywood'da sadece bir yönetmen olarak değil, aynı zamanda birkaç ünlü aktrisle yaşadığı ilişkilerle de gündeme geldi.

    havacılığa olan ilgisi, sadece filmlerine yansıtmakla kalmadı; aynı zamanda bir pilot olarak da rekorlar kırdı. özel olarak tasarlanmış uçaklarla dünya çapında hız ve mesafe rekorlarına imza attı. ancak bu başarılarının yanı sıra, uçak kazaları da yaşadı. bu kazalar, onun fiziksel sağlığını olumsuz etkilediği gibi zihinsel sağlığını da etkileyebilirdi.

    sonraki yıllarda, hughes giderek daha münzevi bir yaşam sürmeye başladı. halkın gözünden uzaklaştı ve tuhaf alışkanlıklar geliştirdi. kendi tasarladığı otellerde kaldı, odaları kapattı ve yıllarca dış dünya ile minimum iletişim kurdu.

    1976'da uçakla seyahat ederken hayatını kaybetti. ölümünden sonra bile, mirası, serveti ve özellikle de yaşam tarzıyla ilgili birçok spekülasyon ve teori ortaya atıldı. ancak şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, howard hughes, 20. yüzyılın en ilginç ve çok yönlü kişiliklerinden biriydi.

  • ben yaklaşık 7 yıllık birikimim olan 37.000$'ımı, bankalara güvenmediğim için evdeki çalışma masamın tablasının altına özel olarak yaptırdığım gizli çekmecede saklıyorum.

    güldere mahallesi, zindanlı caddesi, kaman sokak, numara 17, daire 5, zeytinburnu adresinde ikamet ediyorum. yalnız yaşıyorum ve haftaiçi saat 07:30-19:00 arası evde olmuyorum.

  • araştırma görevlisi olduğu andan itibaren;

    a) danışman hocasının kadrolu kölesidir. bina içi, binalar arası hatta kampüs dışı, araştırma görevlisi oluşuyla ilgili/ilgisiz her tür ayak işine koşturmakla mükelleftir.

    b) tez izleme komitesindeki diğer hocaların da emir eridir. danışman hocasının yüklediği kadar olmasa da, onların "rica ettiği" her tür işi seve isteye yapmak, sağa sola gitmek zorundadır.

    c) bölümdeki diğer hocalar da denk getirebildikleri anlarda ona iş yüklemekte beis görmeyeceklerdir. zira ülkedeki en güçlü dokunulmazlık profesörlere verilmiştir ve zavallı genç akademisyenimizin tüm kariyeri bu hocaların çoğunluğunu oluşturacağı veya etki altına alacağı jürilere bağlıdır.

    d) hocalar genelde bilirkişilik, ödenekli projeler, danışmanlıklar gibi, asli görevleri olan eğitim/öğretimden çok daha mühim(!) işler peşinde olduklarından, derslere girmekte pek de istekli olmayacaklar ve araştırma görevlimize "hadi sen gir de bugün bir uygulama yapın" falan diyeceklerdir. sınav zamanları gelince de hocalar sınıfa, amfiye 5-10 dakika uğrar, kalan 1 hatta bazen 2 saat boyunca ise araştırma görevlileri ayakta sınavı takip ederler.

    ezcümle; akademik hayatında, iç mekan - dış mekan ayrımı olmaksızın, yaya olarak en fazla kilometreyi araştırma görevlisi olduğu süre boyunca kat edeceği, en çok ayakta kalacağı süre de bu döneme denk geleceği için dayanıklı ve rahat bir ayakkabı seçmek zorundadırlar.

    ne yapaydı? makosen mi giyeydi?

  • bizim kizlarda algi "beni ezmesi beni sevdiginin ve ilgilendiginin gostergesi boylece kendimi onemli hissedebiliyorum ayrica beni ezebilen erkek beni koruyabilir de".. bakmayin burda "biz pijjleri diil giriskinliri siviyiriz" diyen cakallara.. siz ezilmeyi seviyosunuz kizim ezilmeyi.. ezilmediginiz zaman bu kil kuyruk beni koruyamaz, bana sahiplenmiyor seklinde olusmus zavalli bir ozguvensizligin esirisiniz

  • bir şey satın alırken bunun kendi kararımız olduğu ön yargısıyla alırız ama bu bilinçaltına yerleşen reklamların verdiği emirlerden başka bir şey değildir. kapitalizm budur ve ben çok severim. yani zengin olsam ben çok güzel kapitalist olurdum. tabi kapitalizme kırgın olduğum anlar da vardır. buna brad pitt - ikea ilişkisi kafadan birinci sıraya girer. "ikea hiç mi paran yok!! oynatamadın brad pitt'i reklamlarda, o kadar aşağılamıştı filmin birinde mobilyalarını. birbirlerini dövdükleri bir filmdi. bas parayı kölen olsun brad" diye teessüf ederdim.

    meğer ikea'nın brad pitt'e boydan girdiği durumlar da yaşanmış. intikamını almış. alır, zengin olan unutmaz.

    angelina jolie ile boşanma sürecinde bir koltuk çıkarmış. sırt sırta yerleştirilmiş iki kişilik modüler kanepenin yanında "ayrılıklar olur" başlıklı bir yazı yazarak vermiş reklamı. kanepenin "kişiselleştirilmiş bir oturma çözümü" sunduğunu, "herhangi bir ünlü ilişkisi için mükemmel" olduğunu yazarak devam etmiş.

    görsel

    kuzeyin soğuk esprileri bununla bitmemiş tabi o dönem. norveç havayolları da brad pitt boşanınca "brad bekar" sloganıyla los angeles'a uçuşlarınızda bizi tercih edin demişler. adamlar oslo'dan brad pitt'in bulunduğu los angeles'a indirimli uçuşlarla ilgili reklam yayınlamış.

    görsel

    brad kardeş işte zenginler böyle. senin en hassas durumun olan boşanma sürecinde bile ekmeğinin peşindeler. herkes kuralına göre oynamış işte oyunu. ünlü düşünür cem yılmaz ne demiş: beni övme bana para ver. (tüm sistemi tek sözle açıklamış cem yılmaz)

  • facebook'da, foursquare'de* yapılan süper bir olay.
    altında da şu tarz yorumlar görülür genelde:
    -ayy noldu hayırdır inş? geçmiş olsun..
    -sağol cnm ya önemli bir şey değil, anlatırım sonra..