ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
samet aybaba
-
evindeki buzdolabını oturma odasına, zigon sehpasını antreye, oturma grubunu mutfağa, tuvalet masasını banyoya koymak istediğim hoca..
90'ların özel olmasının nedeni
-
çok çok özeldi, ancak felaketin başlangıcıydı.
(bkz: 1994)
kurt cobain hayatını kaybeder ve justin bieber doğar.
siz cumhurbaşkanı olursanız kuran iptal olacak mı
-
- cumhurbaşkanı 20 dakika gelmezse kuran iptal beyler.
uyandıktan sonra kurulan ilk cümle
-
(bkz: bu akşam erken uyuyacağım)
kediyi photoshop'lamak
-
iyi niyetli bir istek.
siyami buna bayılacak: link
debe edit: ekşi <3
edit: başlığın ilk hali ''kedime photoshop yapar mısınız'' idi.
sezaryenle doğurup kendine anne diyebilen kadın
-
eşimden biliyorum, bebeğimiz doğalı beş gün oldu ve beş gündür onu sezaryenle doğuran anne hiç uyumadı. o annenin bundan en ufak bir şikayeti de yok. çok mutlu. anne olmak senin anlayamayacağın bir şey troll kardeşim. bu konuda bari yavşaklık etmeseydin...
ekleme: başlık bizim başımıza kalmış :/
apple airpods pro
-
bugün edindiğim kulaklık. ilk izlenimim oldukça olumlu. iphone 11 ile test ettim. ses kalitesinde basslar oldukça artmış ve noise cancellation çok iyi olmuş . airplane kabin sesi demosunu açtım ve ses neredeyse tamamen yok oldu. uçakta giderken büyük kulaklıklar takmaya son. gelen mesajı okuması da çok iyi, türkçe de destekliyor, fakat keşke email, whatsapp veya messenger dan mesajları da okusa. bunu pixel 4 telefonumla birlikte kullandığım pixel buds yapıyor.
bu arada normalde kulak içi kulaklığı hiç sevmem, uzun süre kulağının içinde basınç yapan aletler sonuçta , bence kulağın içi hava alması lazım. fakat bu o kadar rahatsız edici değil ayrıca kulak tıpalarını komple çıkarıp da kullanabilirsiniz. ben denedim. eski airpods gibi oldu hem kulağımın içi hava alıyor hem de kulağımdan hiç düşmüyor. belki o şekilde kullanırım çünkü müzikten çok podcast veya sesli kitaplar dinliyorum.
android telefonlarla da çalışıyor , hatta dolaylı yoldan noise cancellation özelliği de çalışıyor. şöyle ki iphone dan en son kulaklığı noise cancellation aktif iken bağlantıyı keserseniz android telefonda noise cancellation özelliği aktif olmaya devam ediyor. hatta android telefondaki bağlantıyı kesip tekrar baglasanız dahi aktif olmaya devam ediyor.
android telefonlarda mesaj geldiğinde doğal olarak mesajınızı okumuyor. ancak yine de android telefonlarda müziği durdurup çalıştırmak, önceki ya da sonraki şarkıya geçmek veya telefona cevap vermek için kullanabiliyoruz.
önceki airpods belki de apple'ın en iyi cihazıydı bu ise üstüne çok şey kattığı cihaz olmuş. ana telefonu android olan biri olarak tebrikler apple.
edit: çekim mesafesini test ettim. bir önceki kulaklık ile aynı. bir gelişme yok maalesef.
edit 2: apple telefonlarda olduğu gibi noise cancellation aktif etme ya da kapatma özelliği android telefonlarda da çalışıyormuş. ilk başta yapmamıştım. sadece yapmanız gereken sağ ya da sol farketmez kulaklığın sapını biraz uzunca basmak. ayrıca gelen mesajları okuma özelliği eski airpodslara da gelmiş.
eşinin canı baklava çekince iki tepsi alan kociş
-
volozo boşono gotormoşom boklovolo soğmodo
yok olun ya, fetöcü diye bimere yazacam valla.
piknik yapanların üstüne yılan atan şahin
-
videoya basmadan önce böyle bir hayvanlığı beyaz bir şahin arabası olan birinden beklemiş olmam da beni utandırdı sanki...
hayata dair iç burkan detaylar
-
benim gibi taş kalpli bir adamın bile kalbini yorabilen şeylerdir bazen.
yıkamacı evlenip taşınacağı için, yeni bir yıkamacı aradığımı söylemiştim sağa sola. sabahları 10-12 tane araba yıkayıp veya temizse silip, ondan sonra çaydı, servisti bu işleri yapıcak.
dün saat 11 gibi işyerine gittiğimde, girişte bir adamın oturuyor olduğunu gördüm, önemsemedim. daha sonra işten çıkıcak olan çocuk, ''abi bir adam geldi, saat 8'den beri bekliyor'' dedi. ''al içeri'' dedim, geldi. buyur ettim, iş için geldiğini söyledi. elinde de bir kağıt, rulo yapmış tutuyor.
eski bir takım elbise, eski ama tertemiz boyanmış ayakkabılar, kravatını takmış, saçlarını taramış, ellerini kavuşturmuş. kolonya kokuyor. oturuyor.
''o elindeki ne?'' dedim, ''cv'' dedi. aldım.
42 yaşında, yozgatlı, üç çocuğu olduğunu yazmış, daha önce yaptığı işleri sıralamış. belli bir tarih atmış, yanına sadece 'ticaret' yazmış. ''ne ticareti yaptın?'' diye sordum, yeşilköy'de simit satmış bir ara, ama daha sonra belediye simitçi koyunca, bunu kovalamışlar orada, bırakmış. 'bilmemne inşaat - taşıma' yazmış.
''bu nedir, şöförlük mü yaptın?'' diye sordum,
''yok, inşaatlarda demirdi, kalastı, çimentoydu, bunları taşıyorduk'' dedi.
''anlar mısın araba yıkamaktan, çay servisi yapmaktan?'' diye sordum, ''bilmem ama öğrenirim'' dedi.
''şimdi sen çık, üzerini değiş, hadi yıka bakalım bir araba, ben buradan görüyorum'' dedim.
koşa koşa gitti. bu arada müşteri geliyor, telefonla konuşuyorum, ama bir gözüm de onda. uğraşıyor, didiniyor, orayı siliyor, uzaklaşıp bakıyor, tekrar aynı yeri siliyor derken bir yarım saat geçti.
dışarı çıktığımda ''bitti mi?'' diye sordum, ''evet, nasıl olmuş?'' dedi. gerçekten de bir araba ancak bu kadar kötü yıkanabilirdi, ses etmedim. çünkü 15 dakika içinde 10 araba yıkayabilen, çaydı, servisti, sağa sola koşuşturabilen ateş gibi çocuklar var. giyindi, geldi.
yalan söylemeyi beceremediğim için ''olmadı'' dedim, yüzü düştü ama belli etmedi.
''canın sağolsun abi'' dedi, ama öyle bir dedi ki, benim yüzüm düştü bu sefer.
''hayırlı işler olsun abi'' dedi, ''saol'' dedim.
o gittikten on beş dakika sonra kadar ben de öğle yemeği için çıktım. ışıklarda durduğumda, parkta, elinde bitmeye yakın bir sigara, oturmuş, hüngür hüngür ağlıyordu az önceki naif adam. diğer elindeki bez mendiliyle, gözyaşlarını siliyor. ne yanına, ne de yemeğe gidebildim, dükkana döndüm.
masada duran cv'de yazan numarayı aradığımda, buruk bir sesle telefonu açtı, kendimi tanıtınca, heyecanlı ve düzgün bir sesle ''buyur abi'' dedi. ''çok uzağa gitmediysen bir uğra bakalım'' dedim.
şimdi, işi araba yıkamak olan ama araba yıkamayı beceremeyen birisi çalışıyor burada.
çayı güzel demliyor ama. napıcaz bilmiyorum. en azından güzel bir yıkamacı bulana ve ona da başka bir iş bulana kadar çalışsın bakalım.
ve vicdan, bundan sen sorulmusun kardeş, hiç kusura bakma!
pizzaya tüküren kuryeye 18 yıl hapis
-
öncelikle beter olsun. beğenmiyorsan işini, git daha üst düzey iş yap.
haber'deki detaya göre, "tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürmek'ten 2 yıldan 15 yıla kadar" ayrıca "'mala zarar vermek' suçundan da 4 aydan 3 yıla kadar" hapis cezası talep edilmiş.
tarım bakanlığı yayınladığı listede yer alan firma sahipleri için de aynı davayı açıyor mu?
garip adetlerimiz
-
kız istemeye gelen damat adayına kahve yerine tuz, karabiber abartıp kırmızı biber koyulması. kahveden eser kalmıyor orda da. neymiş seven adam ona katlanır tümünü içermiş.
ya insan sevdiği adama kıyabilir mi , benim aklım fikrim almıyor. bir de bu durumdan eğleniyor insanlar.
(bkz: allah akıl fikir versin)