hesabın var mı? giriş yap

  • yıllardır tuvalet banyo dahil tüm evde sarı ışık kullanarak dahil olduğum dernek. beyaz ışıklı evlere gidince neil armstrong gibi hissediyorum. çok soğuk bu beyaz ışık çok.

  • çok popüler olmak istiyorsanız vereceğim ipuclarını mutlaka dikkate alınız.

    1-öncelikle bilim-kurgu, psikoloji ve polisiye türünden mutlaka uzak durun çünkü bunları ergen kitle pek sevmez. bolca aşk yazılarına yer verin.

    2-imla kurallarına çok önem vermenize gerel yok çünkü okuyucu kitleniz bunu hiç önemsemiyecektir.

    3-romanınız mutlaka iyi sonla bitmeli.

    4-kapak tasarımına çok önem verin çünkü hikayenizi okumadan önce kapağı görmek durumundalar. hatta hikayeyi sallayın güzel bir kapak için uğraşın.

    5- mutlaka haftada en az 4 bölüm yazın.

    6- çok karizmatik bir erkek ve çok güzel bir kız olduğunu abarta abarta yazın hatta tüm hikayeyi iki elemanın betimlemesini yaparak bile bitirebilirsiniz.

    7-hikayenizin okuyucuya birsey katmasına gerek yok tatmin olsun yeter.

    tutmassa yeni bir aşk hikayesi yazın.

  • yaklaşık 5 aydır yalnız yaşıyorum, başta çok korkmuştum, baş edemem sanmıştım ama zor yanları olduğu kadar harika taraflarının da olduğunu görüp, bi de belki de sadece çaresizlikten kabullenip alıştım yalnızlığa.
    şikayet etmez oldum zaman içinde.
    ama bazı anlar var ki sanki hiç yalnız kalmamışsın gibi..

    annem geldi 2-3 gün önce bir iş için, o günden beri birlikte takılıyoruz, ben işten geliyorum annem evde beni bekliyor oluyor, eve bi giriyorum televizyon sesi açık -ki ben tv izlemem-, ışıklar yanıyor, içerde yemek kokusu buram buram, ev mis gibi temizlik kokuyor, ben masayı hazırlıyorum, yemeğimizi yiyoruz, tv'deki bi programa kahkahalarla gülüyoruz, o sadece bahanesi oluyor aslında nasıl da gülesimiz varmış. dışarı çıkıyoruz gezip, eve gelip, tekrar çay koyup oturuyoruz falan filan...

    bugün yolcu ettim annemi ama dalgınlık ya işte aklımdan çıkmış, eve bir geldim her yer kapkaranlık, ışıklar haliyle sönük, yemek kokusu yok sadece temizlik kokusu sürüyor, ısıtıcı açılmamış soğuk yüze vuruyor, mutfağa girdim mandalina almış bana annem, tabağa hazırlamış gelince yerim diye. dolabı doldurmuş aç kalmasın benim uyuşuk kızım diye.

    geliyorum oturuyorum odama. o an bir şeyler ağır geliyor, sapıtıyorum. sanki 7 senedir ailesinden ayrı yaşayan hatta 5 aydır evde tek başına yaşayan ben değildim de dedemdi. -selamlar dedem-

    ilk ağırlığı üstümden atıyorum, biliyorum yine alışacağım, çok değil ertesi gün.
    şimdi televizyonu açtım, izlemesem de evde ses oluyor. güzel bi şey bu. evet.

    (bkz: yalnızlığa alışmak)

  • emre'nin saha dışında ki davranışları kamuya açık olmamakla beraber sadece emre'yi ilgilendirir. yeryüzünün en iyi insanı da olsa bunu sadece hususi hayatında göstermek ve kamuya tam tersi bir karakterde kendini sunmak en hafif tabiri ile dengesizliktir ve tıbbi müdahale gerektirir. onun saha dışı davranışlarını örnek gösterip saha içinde yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışmaksa en yerinde tabir ile geri zekalılıktır ve bu da diğeri gibi tıbbi müdahale gerektirir.

  • alışkanlık yapması.
    zamanla her şeye tek başına karar vermeye öyle alışırsınız ki kendi hayatını kontrol etmenin gücü çok tatlı gelmeye başlar ve artık o hayatı kimseyle paylaşmak istemezsiniz. yalnız siz ve sizin cumhuriyetiniz vardır. kral da halk da sizsiniz.

  • ne stresli milletmişiz ameque. elalem üçlü dönergeç, elde döndürmeç gibi isimler vermiş, biz hemen yapıştırmışız "stres çarkı"nı. stres bileziği, stres topu, stres tespihi ve benzeri ve benzeri. şimdi de bu.
    stres atma yöntemimiz de kendi halinde dönen objeye saatlerce bakmak.
    uluscak otistik miyiz neyiz?

  • 5 yıldır içinde bulunduğum guruh.

    emin olun bir süre sonra sevgilisizlik alışkanlık yapıyor ve karşı tarafa nasıl davranacağını unutuyor insan. en basit yavşama cümlesi bile ağızdan çıkmıyor.

    bu kadar ağır eleştirmeyin lütfen. bizim de bir kalbimiz var. :/