hesabın var mı? giriş yap

  • hiç konuşmadan birlikte saatlerce vakit geçirecek kadar ve hatta bundan tarifi zor bir haz duyacak kadar yakın olmak, benim için herhangi bir insan ilişkisinde ulaşılabilecek en son noktadır.

    tanıdığım onca insan içinde karşılıklı olarak bu kadar içten bir sevgi bağı kurduğum birkaç kişi var yalnızca. örneğin kendi kardeşlerimden bile sadece biriyle bu ölçüde derin bir ilişki kurabildim.

    bu durumun ne kadar özel bir lütuf olduğunu dün akşam daha bir iyi anladım. favori kardeşimle haliç'teki teknelerden birine binip kalabalık şehirden biraz uzakta, karanlık denizin içinde sessizce yol aldık bir süre. ilk o fark etti, anın tadını çıkarmak ve iletişim kurmak için konuşmak zorunda değildik. hatta bu sükunetin içinde sanki daha da iyi anlıyorduk birbirimizi. huzur tam da böyle bir şey demekti. sevdiğin ve seni sevdiğinden emin olduğun can dostunla yan yana oturup kelimeler olmadan anlaşmak...

  • --- spoiler ---
    dört sezon boyunca ilginç olaylar izledik. yolcuları derinlemesine inceledik. herhangi bir beklentimiz olmadı.

    - ölen adamlar dirildi "vadesi dolmamış" dedik.

    - gökten yemek yağdı "ne bereketli yermiş" dedik.

    - kötürüm adam yürümeye başladı "damar damar üstüne gelmiştir sarsılınca kendine geldi" diye sevindik.

    - ayı gördük "ayı nerede yok ki" diye kendimizi avuttuk.

    - zamanda yolculuk yaptılar "bizler tuvalet kağıdının üstüne akı kapasitörü çizerek büyümüş nesiliz alışkınız böyle olaylara" * dedik.

    - michael ortalığı dağıtıp " dey tuk may san" *diye bağırdı. baba yüreği dedik.

    - dededen kalma çalışan vw minibüs buldular "almanlar yapmış abi" dedik.

    - benjamin'i bağrımıza bastık. gözlüklerine hasta olduk.

    - sayidi taklit ederek evdeki ütüyü tamir ettik.

    - fazla yeme hurley gibi olursun eleştirilerini yerinde bulduk. gece yarısı dürümü kestik.

    - "lost ne lan?" sorusunu "ada var. uçak düşüyor. böyle süper bişey." seklinde cevapladık.
    "ee ne var yani bunda. sıkıcı bence." diyenlere karşı sakin tavrımızı koruduk.

    - locke usulü çeyizlik 36 parça bıçak takımı aldık.

    - arkadaşlara chinzuşii diye hitap ettik. yadırgandık.

    - 108 dakikada bir kod girilen bilgisayara reset atsak süre sıfırlanır mı acaba? diye düşündük.

    hepsini kabullendik ama bize o adanın suya atılmış bozuk para misali ortadan kaybolmasını açıklayacajsın j.j. ` :j j abrams` bunu hakediyoruz.

    --- spoiler ---

  • gothic deyince akla bir değil birden fazla kavram geliyor, şimdi gothic iskandinavdır, hayır hayır amerikandır, siyah saçla gothic olunur, gothic olmak için şatoda oturmak lazım falan gibi çıkarımlar biraz havada kalıyor.
    gothic sanatsal-kültürel açıdan bakacak olursak ortaçağda romanesk dönemi takiben ortaya çıkmış bir akımdır, alası da fransa'dadır, iskandinavya'da değil, kaldı ki goth denen kelime iskandinavyada yaşamakta olan o zamanlar ağırlıklı olarak danimarka kökenli nüfusu kapsamaz, tarihten vizigotları ve ostrogotları hatırlayalım. (roma imparatorluğunun yıkılmasına sebep oldular hani kavimler göçü falan..) gothic kelimesi barbar sanatı tanımlaması yapmak için kullanılmıştır. en büyük özelliği de kendini mimaride göstermesi ve sürekli katedral yapılmış olmasıdır. notre dame, chartres st denis arles ve diğerleri hem hepsi fransa'dadır hem de hepsi meryem'e adanmıştır, pagan döneme, mistisizme göndermeleri olan, bir yandan ortaçağ baskısı yaşanırken bir yandan okültizmin alıp başını yürüdüğü dönemler bunlar.

    gothic mimari deyince aklımıza insanın aklını alacak derecede yüksek tavanlı, sipsivri kuleli katedraller, baktığında "kesin bir tanrı var şu ihtişama bak, sanki tanrının yeryüzündeki temsili şu kilise de canım" dedirten yapılar gelsin. (zaten o amaçla yapılmışlardı)
    gothic resim deyince de bol bol yaldız kullanımı, ciddi suratlı meryem ve isa figürleri, dini hikayeleri bakanın gözüne soka soka anlatma anlayışı.
    gothic heykel dersek o henüz mimarinin içinde yer alan binadan bağımsız olmayan kabartmadan hallice haldeydi.

  • babamın "okul nasıl gidiyor" sorusuna cevap vermeye çalışıyordum oysaki, gözüm dönmüş.

    + baba okula gidemiyorum. servis yok, ring yok, otobüsler ağzına kadar dolu. ben milletle sarmaş dolaş olmak zorunda mıyım? binip arabama mis gibi okula gitmek varken şu çektiğim pisliğe bak ya. senin bunlardan haberin yok tabii, benim bütün arkadaşlarımın arabası var.
    - arabası olmayan insanlarla arkadaş ol.

    babam olmuş sami abi. realistliğine kurban olduğum.