hesabın var mı? giriş yap

  • dünkü brezilya-almanya maçından sonra alman sosyal medyasında hakkında "joachim istifa etmeli, maçta gol atmayan oyuncular vardı. böyle laubalilik olmaz." diye geyikler dönen adamdır.

    o değil de adamın dün akşamdan beri yaşadığı mutluluğu, keyfi ve tatmini düşünüyorum. ben olsam uyuyamam balkonda falan ulurdum herhalde sabaha kadar.

  • boke: tahta sapli tuvalet acacagi. $5.99

    yarek: palto askisi. tek paltoluk. $23.99

    oronzb: yatak. tek ki$ilik. $499.99

    anäm: mermer klozet kapagi. $199.99

    zatisunggur: renkli mendil seti. $1.99

    takkë: kadin sutyeni. $12.99

  • yo yo gol atan futbolcu gibi değildir bu adamın hissettikleri, yaşadıkları. 25 metreden sert ve falsolu vurduğu şut direkte patlamış, seyirciyi gaza getirmiş, rakip defansı korkutmuştur artık bu oyuncu. vuruştan sonra şannsızlara, ezilmişlere sıcak bakan bütün insanlar bu topçuyu destekler. izleyen herkes "ah koçum bi dahaki sefere, zaten bu da harikaydı, arkandayız, seninleyiz" mesajını verirken, top direkten döndükten sonra bir saç düzeltme, bir dudak bükme, kafayı hafif yana çevirme, talihe küsme hareketleri görülür ki bu oyuncuyu daha da yüceltir.

    o şuttan sonra kafasını yavaşça öne eğip defansa doğru yavaşça hareketlenirken herkese yeni ümitler doğurur, koşmaya başladıkça siyah beyazlaşan ekranda kalan tek renk o futbolcudur. sımış olduğu yumrukları, geniş omuzları ve kendinden emin koşuşuyla görev yerine dönerken kendisine çarpan omuzları hissetmez.. kader ona vurmuştur ama yıkamamıştır... artık daha kararlı daha isteklidir. parmak uçlarında koşacak bir aslandır adeta.. o emindir herkesin kendisine baktığından ve inandığından... o sırada kendisine seslenen takım arkadaşına kulak verir:

    -pas versene ororspuuuuu çocuğuuuuuuuuuuuu

  • aklıma karnıyarık ve cacık ikilisini getiren başlık. allah belanızı vermesin! el diyarda nereden bulacağım şimdi bunu?

    edit: bu entriyi neden 16 defa favladınız şimdi? tekrardan allah belanızı vermesin!

    edit2: favori 64 olmuş amk. beni düşürdüğünüz şu hale bakın. en işe yaramaz entrim en üst sıralarda duruyor. yine allah belanızı vermesin!

    edit3: size ateşler salmayı düşünüyorum.

    edit4: ohaaa ama artık ya!

    edit5: ben caydım sizden. ne haliniz varsa görün!

    yıllar sonra edit: internetten tarif videolarını izleyerek yaptım. defalarca yaptım. hatta usta oldum diyebilirim artık. ha yoğurt, cacık olayına gelince. iki sokak aşığıda oturan bir türk abladan yoğurt mayası aldım. yoğurdu da kendim yapıyorum cacığı da. oh miss...

    2024: yetmedi mi hâlâ?

  • bir defasında içinde para dolu zarfları dağıtan bir düğün arabasının önüne atlamıştım. yağmada güç bela bir zarfı kapıp güvenli bir noktada açtım. herkese bir şeyler çıkmıştı. herkes deli gibi seviniyordu. ama benim zarf boştu. tek boş zarfı kapmıştım. kampanya çekiliş filan değildi ama geleceğim hakkında çok net bilgiler vermişti.

  • eski formunu yakalamış olan yazar/çizer.

    *

    okul, muhtemelen 3., 4. sınıf, öğretmen, öğrenciler:

    öğrt: birinci dünya savaşı kaç yılında başladı?

    öğrencinin biri cevap vermek için kendini yırtar... ama öğretmen görmek istemez...

    öğrn: öğretmenim!! öğretmenim!!
    öğrt : kimse bilmiyo mu?..
    öğrn : öğretmenim! ben ben!!
    öğrt : başka?
    öğrn : öğretmenim!!!
    öğrt : hiç biriniz çalışmadı mı evladım?
    öğrn : öğretmenim öğretmenim!!
    öğrt : nolur lan biri daha kaldırsın parmak!..
    öğrn : ben ben!! öğretmenim!!!
    öğrt : yanlış da olsa kabul edicem... hadi..
    öğrn : öğretmenim!!!
    öğrt : alacağınız olsunlan... peki korhan tamam... sen söyle...
    öğrn : at y.rrağı!!!
    öğrt : memnun musunuz şimdi?

  • öncelikle --> http://www.kivahan.com.tr/…um/showthread.php?p=3697

    bu da tıpkı bunun bir başka versiyonu olan brazil jacu bird kahvesi gibi bu hayvanların kahve ağaçlarına dadanması ve mahsulü talan etmesi ile ortaya çıkmıştır. yani basitçe anlatmak gerekirse. bugday ektiniz, 1/4'ünü kuşlar yedi büyük zarardasınız. sonra bir gün bir baktınız ki tarla ve civarı buğday tanelerinden örülmüş kuş pisliği ile dolu. dörtte bir zarar mı yoksa bunları ayıklayıp diğerlerine karıştırıp satmak mı? yoksaaa...

    - bok oldu mahsül bok!
    - abi üzülme bi çare buluruz..
    - lan nerde çare bulucaz bok oldu diyorum sana! tam anlamıyla bok! aha bak bok! cıvık afedersin...
    - abi celallenme, biz bunu allayıp pullayıp 100 katına bile satarız
    - bok kokusu ovalardan önce burnuna yayılıp aklını aldı senin heralde
    - abi bana güven.
    - ne güvenicem sana lan!? korkuluk dikelim dedim gerek yok dedin. bok ye ulan!
    - abi benim de planım o zaten. dinle şimdi.....

    ve böylece kopi luwak ile jacu bird coffee doğar. insanın tükettiği herhangi bir maddeye hayvan dilini uzatmayagörsün, allah gelecekte kahve yemeye niyetlenen tüm hayvanları korusun zira öyle bir patladı ki bu saçmalık, bu kedileri kafeslere tıkıp, daha iri, daha yağlı, daha çok foie gras elde etmek için boğazlarından aşağı boruyla mısır tıktıkları kazlar gibi bunları da kafesliyorlar artık --> http://img59.imageshack.us/…59/7837/attachmentr.jpg

    haa pazarlama açısından başarı mıdır? şöyle düşünüldüğünde başarıdır, endonezya kahvesinin (sumatra, sulawesi, java vs) diğer kahvelere oranla fiyatı daha düşüktür. tatsal açıdan topraksı ve çamurludur, asiditesi yok gibidir gövdesi oldukça güçlüdür. benim şahsen en babasını bile sevmekte zorlandığım bir kahvedir endonezyadan gelen kahveler. bu kahveleri bu fiyata satmayı başarmaları için anca bokun içinden ayıklamaları gerekiyordu.

    bir tarafta da şöyle bir gerçek var. bu hayvanlar kahveyi yediklerinde, tıpkı bizim ve diğer canlıların çekirdekli herhangi bir bitkiyi yemelerinde olduğu gibi, çekirdeği bozulmadan olduğu şekilde dışarı atmaktalar. yani kahve meyvesinin kiraz kısmı sindiriliyor, bizim tükettiğimiz çekirdek kısmına gelene kadar üzerinde parşomeni ve pelerini kalmış oluyor (bkz: çiğ çekirdek kahve) pelerin* zaten kavurma sırasında atılır ve ısı ile çekirdek yuzeyinden ayrılan zar gibi ince bir kabuktur. parşomen ise çok daha kalın bir kabuktur, çiğ çekirdek kahve çuvallara konulmadan önce bu kısım ayıklanarak atılır. daha net anlatmak gerekirse, bu hayvanlar çekidekleri ile beraber kabak yiyor diye düşünün, sonra kabak çekirdekleri dışkı ile çıkıyor, üreticiler bunları topladıktan sonra kabak çekirdeklerinin kabuklarını ayıklıyor atıyor kabak çekirdeğinin içini ya çiğ paketliyorlar yada kavurup paketliyorlar. bundan farklı değildir kopi luwak yada jacu bird kahvesi. yok o lab testiymiş bu lab testiymiş, gerçekten bir fermantasyon oluyor muymuş o kısımları bilemem, çekirdek yapısı düşünüldüğünde oldukça zor geliyor bana zira tüm bitkilerin çekirdekleri kendilerini erozyona karşı maksimum korumaya programlıdır. yine de dediğim gibi net ve emin konuşamıyorum zira belkide kahve ile ilgili daha detaylı araştırmayacağım tek şey bu hayvan kahvesi (ve elbette tüketmeyeceğim de)

    kopi luwak ve jacu bird benim gözümde tıpkı çocukken dinlediğimiz o masalda olduğu gibi, içinde daha altın yumurta var mı diye kesilen tavuktur.

  • istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.