hesabın var mı? giriş yap

  • orantılı zekaya muhteşem bir örnektir.

    http://webtv.radikal.com.tr/…de-piknikli-eylem.aspx

    helal olsun çocuklara. madem orası halkın sarayı, istersem gider piknik yaparım, istersem içini gezer tozarım (limitler dahilinde) kimse de bana karışamaz. ama sen en doğal hakkını kullanmaya çalışan çocukları yaka paça göz altına almaya çalışıyorsan sadece zavallısın demektir.

    yıkılacaksın erdoğan, korkunun ecele faydası yok!

    edit: videonun girişindeki atletli abinin polise karşı hala rol kesmesi, polisin önünde karpuzlu topla oynamaya çalışmaları muazzam ya. bugün polis canlarını yakmış olabilir ama dirençleri ve soğuk kanlılıkları ile polisleri mala bağlatmışlar, acınacak duruma sokmuşlar. bunun zevkini yaşayıp mutlu olsunlar.

    edit 2: bu video daha güzel bir çekime sahip ve daha detaylı; https://m.youtube.com/watch?v=sfqks-d_wfc

  • dul kadınlara vericek olan ve yasalaşma aşamasındaki maaşın istisnasıdır. yani diyor ki kocan öldü ve sen evinde efendi gibi oturuyorsan sana 250 tl aylık maaş. (250 tl iyi para valla çok bile)

    eğer ki eşi ölen (dul) kadın evli olmasa bile bir erkekle birlikte görülüyor, erkekle ilişkisi olduğu tespit ediliyorsa bu maaş kesilecektir. yani burada da diyor ki eşin öldü maaşı aldın ama bir erkekle ilişkin varsa hemen ona karşı muhtaç duruma düş. eğer bir erkekle ilişkin varsa o sana zaten bakar, hemen sana bağladığım bu muhteşem maaşı keseyim, sen erkeğinin eline bak. çünkü sen kadınsın ve yanında erkeğin varsa özgürlüğün artık onun elindedir ve onun kölesisindir.

    bu yasayı kim oturup düşünüp bu hale getirdiyse allahı ona dul kadın olmayı nasip etsin amin.

  • robert bresson'un su gun su tarih itibariyle bir "avuc" entryden ibaret bir yonetmen olarak kalmasi tesaduf degildir. anlasilamayan bir "en iyi yonetmenlerden birisi" namiyla yuruse de, kendisinin bu sifat tamlamasini hakedecek herhangi bir "en" filmi, calismasi yoktur. genellikle filmlerinden ziyade "film hakkinda soyledikleri" ile anilan, hatirlanan bresson, kanimca sinema tarihinde "donuk, sikici, bir manaya gelmesi umud edilen flulukta" filmler yapma akimini baslatan kisidir.

    bugun sinema festivallerinde ve film okullarinda ne manaya geldigi belli olmayan, uzun uzun bekleyis ve ic cekislerin oldugu, koyun nazarlari ve buyukbas dinginligi hakimiyetinde filmler goruyorsak, bunun buyuk cogunlugunu bu akimin duayeni olan bresson'a borcluyuz. kendisini ve anlatamadigi her seyi essekler gibi ciddiye almis, anlatmaktan cok anlasilmayi, kesfettirmekten cok kesfedilmeyi, beslemekten cok ekmegi aslanin gotune koymayi maharet ve huner sanmis olan bresson bu tavriyla kendince sonra gelen sinemacilara yol gostermis "amdan gotten olsaniz da belki onemli bir seyler diyorsunuz diye saygi duyabilirler" akimini hediye etmistir.

    halkin cekinmeden "yarragim gibi" diyerek adalandiracagi bresson filmleri icerisinde en kayda deger olani journal d'un curé de campagne (ya da"diaries of a country priest"), en berbat olani ise le diable probablement olmalidir.

    kendisine ve sinematografisine zerre saygi duymadigim bresson 99 araliginda oldugunde sinema icin artik cok gec kalinmistir.

  • sen geç bekliyorum.

    kafanı çıkarma ben geçiyorum.

    yeşil yandı yürü.

    çevirme var ilerde.

    hacı ne yaptın?

    sağa çek, dövücem.

    vs.

    debe editi: bir dişi kişi olarak, selektör ile ilgili yazdığım entry debe'ye girdi ya, daha da kimse bana kadın sürücü muhabbeti yapamaz. (bkz: swh)

  • bir adam et yemeğinin yanında ekmek yemiyorsa zengindir arkadaşım, net.

    bir de bir tabağa komple antep koyup aralıksız happıdı huppudu yiyebiliyorsa da zengindir.

    benim bunlardan başka harhangi bir kriterim yok.

  • yolda biraz hızlı yürünür, mekana oturunca;

    b : çok hızlı yürüdük, terledik baya. benden ter kokusu geliyor mu?

    o : hayır, benden?

    b : çok hafif. ben de ondan sordum zaten ama sıkıntı yok terin soğuyunca geçer.

    aslında yola çıkmadan önce kokuyordu, en azından hızlı yürüyünce kokuyorum demek ki falan diye düşünür de dikkat eder dedim. (bana kalsa söyleyip insanları kırmaya gerek yok ama yine başka biri rencide eder de mahcup olurlar diye uyarmakta fayda var.)

  • şu süreç en çok zaytung'u göçertti herhalde. adamların yayını bbc gibi kaldı güncel haberlerin yanında.

  • an itibarıyla habertürk'te canlı yayın konuğudur.

    "cami, zalimlerin de mağdurların da sığınabileceği yerdir. çünkü orası hakk'ın evidir... gezi olayları'nda içki içilmiş/içilmemiş tartışmaları yapılıyor. ben olsam, velev ki içildi, caminin mahremiyetini öne çıkarıp bunu faş etmezdim... tarih boyunca kutsal mabedlere kaçan, sığınanlara hiç bir şekilde müdahale edilmemiştir, edilemez de.. bizzat allah'a sığınmış bir insan, suçlu olsa bile kimsenin taarruzuna hedef olamaz... her ne kadar hukuk pratiği bunu imkansız kılsa da bu böyledir.." sözleri kayda geçilmeli....

  • moderatörler tarafından başlığın şu şekilde düzeltilmesini rica ediyorum;

    "tokyo'da 2 bisikletçimizin de erkenden elenme nedeni"

    ön edit: bisikletçilerimiz neden elendi? ben de sonradan yayınlanan bu videodan konuyu dinledim ve entry'mi düzeltme kararı aldım. sporcularımıza fazla yüklenmiş olduğumuzu düşünüyorum.

    ==========================================

    sen yıllarca olimpiyat hayaliyle yaşa, her sporcunun rüyasını gördüğü olimpiyatlarda, yarışın henüz başında (12 dk geride kaldığın için) bırakmak zorunda kal. çok üzücü bir durum.

    yol bisikleti yarışında (bkz: onur balkan) ve (bkz: ahmet örken) henüz başlardayken elendiler.

    bu tamamen diğer sporlara futbol kadar önem vermeyişimiz ve bisiklet federasyonunun yeterince vizyoner olmamasından kaynaklanıyor.

    youtube videosunda anlatıldığı gibi; ülkede, birçok spor dalında olduğu gibi, bisiklet dalında da yeterli yatırım yok. sporcular ülkedeki rakipleriyle yarışıp kendilerini geliştirmeye çalışiyorlar. avrupa'daki yarıslara katılamadiklari icin kendilerini onlara göre geliştiremiyorlar. bu nedenle de daha ilk etapta kural gereği 12 dk geriye düstüklerinde eleniyorlar. yani sporcuların suçu yok bu sonuçlarda. onlar ellerinden geleni yaptılar. başlığın da "pes etmesi" değil, "hrmen elenmesi" olarak düzeltilmesi iyi olur.

    asıl suç; spor bakanlığının yeterli yatırımı yapmamasindan. misal diyanete yapılan yatırımlardan sadece taşanları spora yatirsak yine başarı elde ederiz.

    efor gerektiren, çalısma gerektiren bir sal olan bisiklet sporu için olimpiyatlara sporcu gonderemiyoruz. neden? çunkü yeteri kadar müsabakaya katılamadıkları icinpuan toplayamiyorlar ve gidemiyorlar. bu iki sporcumuz da türkiye'nin en iyisi ama olimpiyatlarda malesef rakipleri çok güçlü. öndeki ekip hergün çalıstıkları ve sürekli yarıs yaptıkları için tozu dumana katıyorlar.

    link de ekliim

    link 2

    (bkz: #126093599) güzel yazmış, ilk entry'de olmalı bu.
    (bkz: #126078484)
    (bkz: #126082275)
    (bkz: #126072165)

    edit: yaz-sil, yaz-sil, yaz-sil...