hesabın var mı? giriş yap

  • şarap saklama olayının ne kadar uzun süre ve ne amaçla yapılmak istendiğine göre değişir. yıllandırmak üzere alınan kaliteli bir şarap öyle heryerde düzgün saklanmaz. salon vitrininde dik vaziyette sergilenen şarap yıllanmaz, daha ziyade sirke olmak için bekletiliyordur.

    birincisi, şaraplar ideal olarak, yatay vaziyette saklanmalıdır. şişenin yatık olmasının amacı, mantarın şarapla temas ederek ıslanması, böylece gözeneklerinden gereğinden fazla hava geçirmesine engel olmaktır.

    ikincisi, şarapların güneş ışığına ve hatta yoğun yapay ışığa bile maruz kalmaması gerekir. kimyasal kokuların olmadığı, fazla ışık almayan bir ortamda saklanmalıdır.

    üçüncüsü, şarabın muhafaza edildiği ortamdaki nem oranı ortalama %70 olmalıdır.

    dördüncüsü, saklanan ortamın sıcaklığı ortalama 15°c olmalıdır. en az 12°c, en fazla 20°c olmalıdır.

    yani yıllandırmak amacıyla şarap satın alınıyorsa, mutlaka evde kiler gibi kullanılabilecek ve güneş almayan, nem oranı ve sıcaklığı söz konusu koşullara uyan bir yerin olması gerekir.

    diyelim ki, yıllandırmak için alınmadı, yemeğin yanında içmelik bir sofra şarabı alındı, açıldı, içildi ama bitmedi, sonra tekrar içilecekse, 1-2 gün buzdolabında saklanabilir. ama yıllanmış bir şarap için böyle birşey söz konusu değildir. çünkü yıllanmış şarap açıldıktan sonra okside olmaya başlar ve hemen tüketilmelidir; aksi takdirde artık sirkeden bir farkı kalmaz.

  • metro turizm'in yönetmeliğinde açıkça belirtilmiş eylem ;

    "baş kaldırmalarından endişelendiğiniz yolculara (önce) öğüt verin, (etkili olmazsa) onları koltuklarında yalnız bırakın, (o da olmazsa, son çare olarak sınırları aşmamak şartıyla) onları (iz bırakmayacak şekilde, suçlu oldukları hasebiyle) dövün." (galip 34)

  • baktığım bir şey öncesi yaklaşık 20 soruyu okumak zorunda kalıyorum.
    bugün yağmur yağacak mı? bugün yağmur mu geliyor? acaba bugün yağacak mı yağmur? sizce ıslanacak mısınız? yanınıza şemsiyelerinizi almalı mısınız? ya yağmazsa o şemsiyeleri ne yapacaksınız?
    bu nedir böyle ya.
    ruh hastaları.

  • "hakemler olsun, federasyon olsun, saha dışında çok güzel sonuçlar alıyoruz ama beşiktaş'ın sahadaki başarıları yüzünden lider olamadık"ın kısa ifadesi.

  • her yönüyle şüphe uyandıran kazıdır.

    göbeklitepe dahil türkiye'de yapılan hiçbir tarihi kazıda bu kadar büyük güvenlik önlemleri alınmamıştı.

    tarihi bir kazıda müze yetkilileri bulunduğu söyleniyor ama arkeoloji dünyasından hiç kimsenin konu hakkında fikri yok.

    ülkenin zenginliğini kendi malı gibi gören bir hükümet var ve milletvekili dahil kimse alana giremiyor.

    kazı bittikten üç ay sonra recep tayyip erdoğan vatikan'a davet ediliyor, daha önce 1959 yılında celal bayar gitmiş, başka davet alan yok.

    hangi tarihi kazıda mit ve özel harekat görev aldı bugüne kadar, ülkede eline harita alan define kazısı yapıyor.

    öldürülen polis memuru eşine, kral mezarı ve çıkarılan altınlardan bahsediyor.

    gün gelecek orada görev yapanların korkuları son bulacak ve gerçek ortaya çıkacak.

  • kavanoz dibi gözlüğe sahip yaşlıca bir teyze inmek için ayağa kalkar:

    teyze: evladım müsait bir yerde indirir misin?
    şoför: (kapıyı açar ama durmaz) buyur teyze.
    teyze: paraşütle mi ineceğim pezevenk, dursana!
    minibüs ahalisi: ???

  • insanı en çok yıkan şeydir belki de. onun seni sevmemesini anlayabilirsin ama bunu kabullenmek... hele de severken... işte o en acı verici olan kısmıdır. her gece, her an, her saniye 'neden?' diye sorup durursun kendine. iç acıtır, kalp burkar... bu durumun ne kadar süreceği de insana göre değişir. çabuk kabullenen bu savaşı kazanır.
    kabullenemeyen de acısıyla başbaşa kalır...