hesabın var mı? giriş yap

  • bu tarz karakter sahibi insanları popüler yapan kişiler düşünsün.. eskiden sanatçının da insan olanı sevilirdi.. seyirciden izin alıp ceketini çıkaran sanatçılar gördü bu ülke..

  • bugünkü yazısında; "yaşadığım son bir ayı düşünüyorum; bana verilen armağanı..." demiş.
    acaba armağandan kastı ali taran mı? yoksa range rover mı?
    şahsen ben olsam range rover'ı düşünürdüm.

  • feodlizm kelimesi, kökenini latince feudum dan alir. feudum latince davar demektir , büyükbas heyvan demektir. yani feodalizm in birebir türkce meali davarizm , davaristlik gibi bi seydir. ortacag avrupasinda bu döneme feodalizm isminin verilmesi, toprak sahibi derebeyinin, feodal beyin topraklari üzerinde yasayan insanlarin statüsünün, ayni toprakta otlayan davardan, büyükbasdan farkli olmamasindan ileri gelir. derebeyi demek bi nevi davari güden coban olmak demektir.

  • hâlâ ayetmiş de okulun girişine yazılmasında sakınca yokmuş diyen var, arkadaşlar iran'a şeriat bir günde gelmedi unutmayın bunu, illa asacaksan türkçesini as, mealini as ne bileyim tefsirini as. bunu gören kaç türk vatandaşı okuyabilecek allahaşkına? bunun gibi ılık g.tlülerin her şeyi normalleştirmesi yüzünden yakında kendi kadınlarımız anca burka ile gezebilecek. o gün gelince anlarsınız.

    tanım: 2022 yılında türkiye cumhuriyeti'nde artık sıradanlaşan aktivitelerden biri.

    edit: tanım.

  • sanırım c'yi sevdiğim için hoşuma giden programlama dili. şu anda iş yerinde bana verilen task'leri otomatize etmek dışında ciddi şekilde kullanma fırsatı bulamasam da bir gün tamamen go yazabileceğim bir iş bulmak için can atıyorum. go ile yazılmış ufak tefek projelerim var, hiçbiri büyük ve önemli değil, ancak bu linkedin'den iş teklifleri gelmesini engellemiyor. hepsini reddediyorum tabii, benden daha tecrübeli insanlara ihtiyaçları var ve şu anki işimi seviyorum. demek istediğim go görece yeni bir programlama dili olsa da insanın önüne önemli fırsatlar çıkarabiliyor.

    şu ana kadar kullanıp beğendiğim kaynaklar

    1- kitap tercih ederseniz, the go programming language kitabı oldukça iyi.

    2- tests with go'yu tavsiye ederim. alttaki formats yazısının yanından erişebilirsiniz kitaba.

    3- video eğitimi için inanç gümüş'ün udemy'deki eğitimi herhangi bir programlama dili özelinde yapılmış en kaliteli kurs kesinlikle. oldukça ayrıntılı bir kurs.

    4- gophercises, sanırım pek anlatmaya gerek ne olduğunu. ücretsiz bir kaynak sadece mailinizi alıyor, birkaç ayda bir falan kurslarım indirime gitti diye mail atmak dışında bir şey yapmıyor mail adresinizle. aynı adamın algoritmalar ile ilgili yine ücretsiz kursu var ancak içeriği henüz dolu değil. aynı şekilde ben de go'da veri yapıları ve algoritmalar ilgili ufak bir şey yaratmayı düşünmüştüm, ama şu var ki go'da generic'ler halen yok. geldikten sonra çok şey değişecek, ancak o zaman mantıklı olur.

    5- exercism.io yeni bir şey öğreniyorsam default uğradığım ilk yer, sadece go özelinde değil.

    web'e geçtiğimde kaynak bulmak konusunda zorluklar yaşadım.
    1- alex edwards'ın let's go kitabını çok beğendim. go, api ve microservisler için çok uygun deniyor ancak bu kitapta server side rendering yapıyoruz. ancak bu durum kitaptan pek çok öğrenmemizi engellemiyor. yazın kendisi api yazmak ile ilgili bir kitap daha çıkaracak onu dört gözle bekliyorum.

    2- elimde gophercises'ı yapan jon calhoun'un go ile web programlama kitabı da var ama henüz okuyamadım. 700 sayfa civarında, birkaç ay içinde okuyacağım umarım.

    3- mikroservislerle ilgili bildiğim iki kaynak var sadece şu an. ikisini de bitirmedim henüz yorum yapamam ama yine de koyayım. devam eden bir youtube serisi ve bir udemy kursu.

  • insana dair sınırların aslında ne kadar zihinsel olduğunun bir göstergesidir.

    deliliği, insanın dünyayla bilinen zihinsel bağlarının kopması ya da gevşemesi diye tanımlayabilirim. uzunlamasına bir süreç olabildiği gibi, geçici de olabilir.

    deli kuvveti ise bu durumun içindeki insanın olmadık yer ve biçimlerde ortaya koyduğu bedensel güçtür. onlarca örnek hatırlıyorum ama bir kaçı aklımda yer etmiş.

    18 yaşında bir hastamız vardı. gencecik, ufak tefek bir kız. bipolar bozukluk tanısıyla izliyorduk. manik atakla servise yattı. ufak tefek dedim, gerçekten minicikti. 1.50 boylarında, 40-45 kilo bir şey. yattığında zaptedilemez haldeydi. hemşire odasından kırılmaz camla izlenebilen bir gözlem odamız vardı. geniş gözlem odasında, 4 tane yatak ve devlet malzeme ofisinin o kocaman, ağır, hantal masalarından bir tane var. bazen hastaları kendilerine zarar vermesinler diye yatak tespitine alıyoruz, bazense diğer hastaları korumak için ilaç etki edene kadar gözlem odasında serbest tutuyoruz.

    neyse, kızı odaya aldık. ben alt servise indim bir sebeple. alt kattaki asistan odasındayım. yukarıdan bir ses geliyor. güm güm güm...tabii hemen yukarı koştum. gözlem odasının penceresinden baktığımda gördüğüm manzara şu: o minicik kız, o kocaman masayı kaldırıp kaldırıp yere vuruyor ve bunu sanki yastık kaldırır gibi kolayca yapıyor.

    elbette adrenalin gibi hormonların da etkisi var ama asıl mesele, inhibisyon. insan başkalarıyla ve dünyayla kontağında kendini sınırlar. yapılması gerekenler ve yasaklar, ahlak, yasalar, kurallar zihnimizi dönüştürür. delilik, insanı bu akıştan koparır. aslında bir kertede zihni özgürleştirir. inhibisyon yani baskılanma ortadan kalkınca, beden de farklı işlev görmeye başlar. kas kuvveti, acı eşiği ve hatta sıcaklık algısı bile değişir. yaz günü paltoyla gezip terlemeyen şizofrenlere rastlamışsınızdır sokaklarda.

    zihinsel zincirleri kırmak için 'delirmek' şart mı peki? dmo masasını tüy gibi kaldırabilir miyiz bilmiyorum ama zihnimizi kalıpların dışına çıkarmaya çalışırsak, doğru denileni sorgularsak, bize dayatılanları olduğu gibi kabul etmeden önce üzerine düşünürsek çok daha özgür ve güçlü olabileceğimize eminim.

    "where other men blindly follow the truth, remember;
    nothing is true."

  • biri de çıkıp yazmamış ki hatay.

    dünyada camisi, kilisesi ve sinagog'u yan yana başka hiçbir kent yoktur.

    tarihi uzun çarşı 'da her din ve mezhepten esnafı görebilirsiniz; yan yana.

    ramazan dayakları yok denecek kadar azdır; (hiç duymadım, belki ufak tefek sürtüşmeler vardır diye az dedim)