ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
araç tercihinden kişilik tespiti
-
scirocco- volkswagen + kısa parliament + nargile+ ben mekandayım siz neredesiniz buse? = çomar
edit: yalnız bmw' ye laf atılmış baba parasıyla bmw diye düzeltsek iyi olur. param olsa direkt bmw alırım.
gibi (dizi)
-
güzel bir ilk bölümle sezonu açmış dizimiz.
--- spoiler ---
son sahnede yılmaz ve örgüt lideri arasında geçen konuşmada çok hoşuma giden bir şey fark ettim. yılmaz, örgüt liderinin övgülerine kapılır gibi olduğu sırada kafasında ilkkan'ın sesi yankılandı. ilkkan'ın yılmaz'ı övdüğü çeşitli anlardan cümlelerin yankılanmasıyla gerçeklere dönen yılmaz, örgüt liderine posta koydu ve ilkkan'ı kurtarmaya gitti. bu sahne üzerinde biraz düşünmek istiyorum. yılmaz ve ilkkan birbirlerinin en yakın arkadaşı. ilkkan bir şekilde bir örgütün eline düşüyor ve bu duruma göz yummayan yılmaz, ersoy'u da alıp ilkkan'ı kurtarmaya gidiyor. sonra aynı örgüt yılmaz'ı ele geçirmeye çalıştığında ise yılmaz'ı kurtaran şey ilkkan'ın cümleleri oluyor. bu sahnede arkadaşlıklarının kuvvetine şahit oluyoruz. bu çok güzel. ama bir şey daha var ki acayip hoşuma gitti.
örgüt lideri yılmaz'ı överken yılmaz, ilkkan'ın övgü dolu cümleleriyle gerçekliğe döndü. sonrasında örgüt lideri “ben iradesi senin kadar güçlü birini görmedim” minvalindeki cümleyi kurdu ve yılmaz da ona “ama ben senden daha etkileyici şekilde öveni gördüm” gibi bir şey söyledi -kastettiği kişi ilkkan'dı-. ilkkan'ın övgü cümleleri eşi benzeri bulunmaz cümleler değildi aslında. ilkkan'ın cümlelerinin yılmaz'ı etkilemesinin sebebi ilkkan'ın onun en yakınlarından biri olması ve yılmaz'ın ilkkan'a gerçekten değer vermesi. hem ilkkan'ın kendisini tanıdığını biliyor hem de kendisi ilkkan'ı tanıyor ve nerede samimi olup nerede olmadığını anlayabiliyor. dolayısıyla ilkkan'dan gelen övgü'nün bir anlamı ve değeri var. yılmaz arkadaşları tarafından sık sık yobaz olmakla itham edilse de kendi içinde oldukça tutarlı bir karakter ve anlamlı bulmadığı hiçbir şeyi kabul etmiyor.
övülmek, iltifat almak dünyadaki birçok insanın zaafıdır muhtemelen. insan kendini tanıdıkça yani büyüdükçe, gelen övgüyü karşılamayı ve yönetmeyi öğreniyor. bunu öğrenirken de en büyük yardımcıları samimiyetle bağ kurduğu yakınları oluyor. bu bölümde yılmaz ve ilkkan'ı kurtaran şey aralarındaki bağın kuvveti oldu bence.
ayrıca bu bölüm üç karakterimizi de artık net bir şekilde tanıdığımız bir bölüm oldu. örgütün eline düşen karakterin ilkkan olmasına şaşırmadık çünkü ilkkan çizmeye çalıştığı aklı başında, olgun ve tutarlı karakterin aksine çelişkilerle dolu ve bu çelişkileriyle yüzleşmekten kaçınan bir karakter. yazı boyunca ersoy'dan hiç bahsetmedim çünkü bence ersoy henüz ilişkiye tam manasıyla dahil olmuş değil. çocuksu, sorumluluk almayan ve ilkkan ya da yılmaz'ın sözünü dinleyen bir konumda. dolayısıyla, örneğin ilkkan ve yılmaz kavga ederken ersoy ikisi tarafından da azarlanan ama aynı zamanda merhamet de gösterilen bir yerde duruyor ya da yılmaz'la birlikte ilkkan'ı yermek ve övmek üzerinden yaptıkları planda aşırıya kaçıyor çünkü sınırlarını bilmiyor. örgütün eline ersoy düşmüş olsaydı bölümün cazibesi olmazdı çünkü ersoy bence henüz bir karakter değil. yanındaki kişiye göre şekillenen bir “tip”. bu sezon belki onun karaktere evrilişini izleriz.
bu bölüm rolleri net bir şekilde gördüğümüz ve kendi adıma arkadaşlık üzerine bir kere daha düşündüğüm güzel bir bölüm oldu.
--- spoiler ---
5 şubat 2017 ziraat bankası ve ptt'nin fona devri
-
her şeyi araplara peşkeş çekenler tarafından yapılmıştır. milli olan her şeyi satanlar çok gariptir ki "hayır" oyu verenlere "vatan haini" diyecek kadar yüzsüzler. vatanı sattınız, devriniz geçince kaçacak delik ararsınız.
zaytung'un erol büyükburç esprisi
-
"bu sefer olmadı zaytung, üff :((" tipi yorumları içim kaldırmıyor artık. abi her espri size komik gelecek diye yapılmıyor, hatta bazıları sinir bozucu da olabilir. bazısı kırıcı olabilir. mizah herkesi güldürecek; ama kimseyi rahatsız etmeyecek bir şey değil.
içim şişti, yaşlı dedeler gibi yorum yapmayın artık.
istanbul'un en dik yokuşları
-
(bkz: fulya)
yürürken micheal jackson'a döndüm artık. neredeyse 60 derecelik açıya ulaşıyorsunuz ve yine de düşmüyorsunuz.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
eski mezunlardan bir arkadaş, fakülteye dair ilginç olaylardan bahsediyor. şimdilerde asistan olan bir hocanın, dersten geçiş hikayesi...
bunlar 9 kişi devamdan kalıyorlar. hoca çağırıyor odasına. diyor işte, gençler niye gelmediniz, niye kaldınız? anlatın sebebini, inanırsam geçiricem.
öğrenci 1: babam felç geçirdi
öğrenci 2: iflas ettik
ö.3: sevgilim terk etti
ö.4: babaannem sakatlandı
ö.5: evimiz yıkıldı
ö.6: tüp patladı
ö.7: sel oldu
ö.8: bıçaklandım
türevi felaket senaryoları...
hoca: sen niye gelmedin?
bizim asistan: hocam geç yatıyorum, uyanamıyorum.
hoca: niye geç yatıyorsun, bir yerde mi çalışıyorsun?
asistan: yok. takılıyorum öyle
hoca: seni geçirdim. diğer sekiz, siz kaldınız.
30 yaşından sonra anlaşılan gerçekler
-
sıradan bir insan olduğun ve bir sıradan insan gibi geberip gideceğin.
eminevim'in konkordato ilan ettiği iddiası
-
yine olan gerizekalılara oldu :)
edit : başlığı açan kaçmış bana kaynak sormayın .
şöyle bir kaynak buldum : https://habermotto.com/…im-konkordato-mu-ilan-etti/
hatta yazarda ünlü oldu gazetelere çıkmış
ekşi sözlük yazarı theserial’in iddiaları sonrası türkiye gündemine hızla yerleşen habere şirket kaynaklarından yalanlama geldi.
eminevim’in konkordato talep ettiği haberlerini yalanlayan şirket kaynakları, iddiaların gerçek dışı olduğunu ifade ettiler.
edit 2 : '' yine olan fakire oldu'' yorumuyla dalga geçmek için yazmıştım o da kaçmış
__i^i__
-
turnikeden geçerken el ele tutuşmaya devam eden çift...
yabancıların türkçe konuşurken yaptığı hatalar
-
bir duruma sinirlenen ingiliz arkadaşım "bu ne yelpazelik" diyerek isyan etmişti.