ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mit vs cia
-
süleyman demirel'in dediğine göre cia başka ülkelerde olacak darbeleri haftalar öncesinden bilirken mit kendi ülkesinde olacak darbeyi o darbe gerçekleşene dek bilmez.
gluten
-
gluten (öz) buğday ununda bulunan bir protein kompleksi.
buğday unundaki suda çözünmeyen proteinler (suyu absorblayan proteinler) kısmına dahildir. gluten gliadin ve glutenin adlı iki ayrı proteinin bileşiminden oluşur. gliadin ve glutenin proteinlerinin su alıp şişmesiyle oluşan (yaş öz) elastik yapılı bu madde ekmeklik kalite için önemlidir. bunların dışında ekmeklik kalite için önemli olmayan iki prottein daha vardır ki bunlarda albumin ve globulindir bunlar ise suda çözünen proteinler sınıfını oluşturur. unda bunun dışında nişasta ve selülozda bulunur.
gluten ekmeği ekmek yapan o gözenekli yapıyı oluşturan proteindir ve buğday dışındaki başka hiçbir tahılda bulunmaz.ekmeklik unlarda gluten oranının 27-32 arasında olması idealdir, daha az olduğunda hamur zayıf olur yani yoğurmaya fazla dayanamaz, ekmek ise basık, yeterince kabarmamış ve çabuk bayatlayan bir yapı kazanır, gluten fazla olduğunda ise zor yoğurulan ve uzun süre yoğurma isteyen hamur oluşur ve bu sağlanamazsa gözenek yapısı kalın yeterince kabaramamış ekmek oluşur.
teknolojik olarak gluten un içindeki nişastanın ayrılmasıylada elde edilebilir ve toz haline getirilip gluten oranı düşük unlara katılabilir.
ayrıca gluten bazı kişiler tarafından da sindirilemeyebilir, buna çölyak hastalığı denilir ve bu kişiler buğday unu dolayısıyla gluten içeren hiçbirşeyi tüketemezler. çölyak hastaları için üretilmiş özel glutensiz ekmekler ve makarmalarda mevcuttur.
ayrıca gluten oranı yüksek unlardan yapılan ekmeklerede bazı litetatürlerde gluten ekmeğide denilmektedir ancak bunun özel bi durumu yada üretim tekniği yoktur.
unda ki gluten miktarı glutomatik denilen cihaz yoksa elde yıkama yöntemiyle bulunur. ayrıca bulunan bu gluten yapısının yüzde olarak (indeks) sağlamlığı ise glutork (santrifüj cihazı) ile bulunur. gluten kalitesini, buğdayda süne zararı olup olmadığını belirlemek içinse sedimentasyon testi yapılır.
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
karadeniz bölgesinde bir iş yemeği. masada genel müdürler, proje koordinatörleri, yöneticiler vs 20 kişilik bir ekip. sofrada da malesef çükündür var.
malesef diyorum çünkü bir gün öncesinde çok daha mütevazi başka bir sofrada yine vardı ve adının ne olduğunu o zaman öğrendim. belli ki iyi öğrenememişim.
karşı şirketin proje yöneticisi kadınla yan yanayız. ağzına bir parça çükündür attı. bana dönerek;
- hmm bu ne ki acaba?
+ sikindir.
bazen gürültülü bir ortamda yüksek sesle konuşurken herkes bir anda susar ya, işte öyle yankılandı bu söz. ama ben gerizekalı kendimden o kadar eminim ki sözlerime devam ettim;
+ evet bana da garip geldi, ama sikindir deniyor işte, insan yedikçe alışıyor, ehehe!
kadın hiçbir şey diyemedi, ortalık iyice gerildi. tam o anda diğer tarafımdam yediğim dirsek darbelerini fark ettim. baktığımda dün çükündürü kendisinden öğrendiğim arkadaş gülmekten kıpkırmızı olmuştu, kulağıma eğilerek;
- oğlum sikindir değil lan naptın, çükündür o!
işte o anda sikindir/çükündür her ne boksa onunla aynı renk olduğumu hissettim.
baba olmak
-
geleneksel bir adamım sanıyorum. çocukken evde pide veya lahmacun içi hazırlanırdı. babamla pideciye giderdik. babam sosyal becerisi yüksek biriydi ve pideci ustaların onu hemen tanımaları, sohbet etmeleri ve bana ilgi göstermeleri hoşuma giderdi. pidelerimizi alır, eve dönerdik ve evde ayranı, turşusu, salatası ile muhteşem bir sofra bizi beklerdi. dumanı tüten pideleri yerdik. o günler zihnimde baya yer etmiş. seneler sonra ben de bu geleneği devam ettiriyorum baba olarak. hemen hemen her pazar içimizi hazırlar, oğlumla pide yaptırmaya gideriz. ustalarla sohbet eder, hamurun açılışından pişmesine kadar tüm aşamaları oğluma yakından gösteririm. ikimiz için de anlamlı bir rutine dönüştü artık. evde de o yıllardaki gibi ayran, turşu ve salata bizi bekler. dediğim gibi geleneksel bir babayım ve çocukken iyi hissettiğim anlara dair aklımda ne kalmışsa oğluma da yaşatmaya çalışıyorum. çünkü bir çocuğa gelecekte iyi hatırlayacağı hoş anılar bırakmanın kıymetini en çok kendimden biliyorum.
atilla taş'ın köşe yazarı olması
-
eminim iktidar odaklarının hoşuna gidiyordur bu. bir ülkede muhalifin entellektüel derinliği, ülkeyle beraber dünyada da yankı uyandırır. hatırlayın, nazım hapise atıldığında nerudaların picassoların ayağa kalkışını. sabahattin alileri düşünün. cemal süreyaları düşünün. dünyaya bakın. brechtleri düşünün, victor jara'yı düşünün. allen ginsberg'leri, john lennonları düşünün.
bilerek uç örnekler verdim. mazur görün. ama şimdi de atilla taş'ı düşünün. bir iktidar daha güzel muhalefet isteyebilir mi kendine? bunun bi tık üstü de yılmaz özdil zaten. siz düşünün gerisini.
barça ve real için tartışan sözlük yazarları
inanılmaz tatlı bass'ları olan şarkı
-
iyi müzik için harika bir korelasyon.
bas yürüyüşleri keyif veren bir şarkının kötü olma ihtimali çok düşüyor (bu arada "tatlı" dediğiniz için sert şarkıları es geçiyorum yoksa muhteşem baslı metal ve rock'lar mevcut).
mesela:
- sonate pacifique - l'imperatice
- jamiroquai - tallulah
- hooverphonic - mad about you (live)
- gerçi bunun bas yürüyüşleri muse - feeling good'a da benziyor (tüm feeling good -nina simone, michael buble hepsinde baslar iyidir)
- hatta ne kadar stevie wonder - pastime paradise şaheserinde basları çok baskın kullanmasa da patti smith cover'ında baslarharika kullanılmış.
- aranızda 90'larda çocukluğunu yaşamış nesil varsa aşina olduğunuz to the moon and back'in basları çok tatlıdır.
-elbette another one bites the dust, flea'nın olduğu herhangi bir rhcp şarkısı vs. bu listeye girer.
- daydream in blue - i monster
ek: santana&rob thomas - smooth unutmuşum, gitarından bile daha güzel buradaki baslar. (santana'nın maria maria da öyle.)
keziah jones - rhytym is love
tatlı değil diye rock veya metal vermeyeceğim demiştim ama grunge verebilirim hehe
alice in chains - would? (bu bas mevzularının allahlık seviyesi bence)
+ 90'lar türkçelerin atari salonu müziği gibi oynak olmayanlarında genelde efsane baslar-gitarlar vardır, slow olanlarda. gerçi 90'lar türk-yabancı poplarının çoğunda güzel baslar vardı.
rock için ek: #92522318
edit: como me quieres - khruangbin ***
survivor türkiye yunanistan yayından kaldırılması
-
acuna yeni format önerisi: survivor laikler - siyasal islamcilar. bak o zaman reytinglere!
burger king hamburgerinde marihuana çıkması
-
şöyle gelişmiştir:
-sadece 5 milyon farkla saykadelik seçim ister miydiniz?
şile'de silah kontrolüne giden polisler
-
ülkenin suyunun çıktığını ispat eden polislerdir. korka korka rica ediyorlar karşı taraftan. öğrenci ya da işçi olsaydı çoktan ters kelepçeyi takmışlardı. yazık gerçekten.
msn hatıraları
-
bir virus şakası vardı hiç unutmam. karşı tarafa virüs loading şeklinde ifade gönderilir ve karşı tarafın yusuflaması sağlanırdı.
en çirkin kadın kıyafeti
-
çarşaf amk çarşaf. ninja gibi sokaklarda gezmek zorunda bırakılan, ezilen kadınların en çirkin kıyafeti.
sonra burka amk iyice rezalet iyice beter, bunu kadına giymek zorunda bırakan tüm erkeklerin allah bin belasını versin.
ayrıca kafaları alien kafası haline getiren o iğrenç türban bağlama şekli seni de unutmadım, senin de amk.