ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi sözlük norveç klonundan başlıklar
atlas için ilik arıyorum
-
atlas, oğlum 6 aylık, 4 aydır lösemi (kan kanseri ) teşhisiyle kayseri erciyes üniversitesi çocuk hastanesinde yatıyor. acil ilik nakline ihtiyacımız var.
bağış yapmak çok kolay
nereye, nasıl bağış yapacam diyenler için
kızılay'a gidip ben kök hücresi bağışı yapmak istiyorum diyorsunuz, sizden 3 tüp kan alıyorlar (toplamda 20 ml), ön test yapıyorlar, çalışmaya uygunsa ayrıntılı bakıp sizi bankaya kayıt ediyorlar. eşleme olduğunda size haber verip ayrıntılı doku uyumuna bakıyorlar, uygunsa ilik nakli için sizden 30 dk lık basit bir iğne yardımıyla, ilik alıp nakil gerçekleşiyor. bu kadar.
kızılay'a son 8 ayda 65000 bağış yapılmış ve 40 kişiye nakil için ilik bulunmuş, türkiye için çok iyi bir rakam.
şuda kızılayın türkkök facebook sayfası,
twitter şeysi #atlasicinilik
hadi sözlük.
babalarla girilen komik diyaloglar
-
babaların hepsi komik. hepsi.
football manager'ın championship manager olduğu zamanlar, 15-16 yaşlarımda olmam lazım, hafta sonu, sabaha karşı 5 olsa gerek saat, kaptırmışım kendimi, aghahowa, robben, okoronkwo falan yardırıyorum. ışığı kapatmışım, inceden tezahürat bile yapıyorum. babam helaya kalktı sanıyorum. koridordan geçerken beni gördü, durdu, kapıdan içeri baktı. beyaz slip donla yattığına göre mevsimlerden yaz, aylardan temmuz olmalı.
-ne yapıyorsun oğlum?
+eoo. internetten araştırmalar, detaylı bilgiler.
-oyun mu oynuyorsun?
+ee arada bakıyorum falan. ama araştırma da yapıyorum yani.
-yine mi şu yazıların oyunu lan?
+şimdi o tam öyle değil. taktik, hızlı karar vermek.
-şu oyunu oynayacağıma lambayı açar kaparım, inan dünyaya daha faydalı olurum.
sonra oyunu bıraktım, nükleer reaktör falan yaptım. soğuk füzyon. öyle. şimdi tantuniciyim. imkanlar güzel.
11810 reklamındaki 10 diyen hatun
-
(bkz: kaçın lan kaçın sahibi geldi)
25 ekim 2015 saatlerin 1 saat geri alınamaması
scott bradlee & postmodern jukebox
-
bir scott bradlee projesi, sadece postmodern jukebox olarak da anıldığı oluyor. pop/hip-hop şarkıları alıp 1940-1950'lerin doo wop/jazz/motown tınıları ile yeniden yorumluyorlar. piyanoda bradlee'nin kendisi yer alıyor.
http://www.huffingtonpost.com/…adlee_n_3923758.html
grup, müzik türlerinin arasındaki duvarları yıkmak, popüler kültür üzerinden artık eskisi kadar popüler olmayan doo wop vb. müzik türlerini daha geniş kitlelere ulaştırmak ve -scott bradlee'nin kendi deyimiyle- müzik endüstrisini troll'lemek amacı ile bir araya gelmiş müzisyenlerden oluşuyor. ki bradlee'nin evinde amatör kamera ile kaydedilen videolar vesilesiyle billboard'un jazz listesinde 9.sıraya kadar yükselmeyi başardıklarını düşünecek olursak özellikle sonuncu hedeflerine ulaşıyor gibiler, en azından şimdilik.
örnek vermek gerekirse:
katy perry - roar: https://www.youtube.com/…t=uuoriet1hk6tybuntexsgulg
pitbull & ke$ha - timber: https://www.youtube.com/…t=uuoriet1hk6tybuntexsgulg
çukur (dizi)
-
dün gece maruz kaldığım dizi. yamaç karakterinin mükemmelliği bende mide bulandırması uyandırdı resmen.
pros:
+ yakışıklı
+ karizma ismi var
+ esprili
+ başarılı bir kimyager
+ istanbul'da bahçeli evde oturuyor
+ müzisyen ve sahneye çıkıyor
+ erkin koray'in kankası (yaşıyor mu lan adam?) ve onun gitarına sahip
+ bir kerede altı aylık kirayı çıkarıp sayabiliyor
+ herkesle çok iyi diyaloğu var
+ gamer
+ delikanlı, yeri geldiğinde gözü kara
+ şövalye
+ güzel sevisiyor
+ özel uçakla gezmeler falan
+ fluent fransızca
+ bu özelliklere rağmen yalnız (en azından kalbi)
+ prens (mafya ailesi veliahtı)
affedersin erkek halimle ben bile hayır demem bu adama.
kızın özellikleri ne?
- güzel
- kedi seviyor
hass
türk dizilerindeki aşırı zenginlik
-
herkes o kadar zengin görünüyor ki zengin ve fakirleri ayıran tek bir detay var: zengin karakterler lüks otomobillere binerken fakirler de en kötü ihtimalle her yere taksiyle gidiyor. ülkede metrobüse bir tek ben biniyorum resmen amk.
yaran diyaloglar
-
bugün metro durağından odtü içine ring yapan ego otobüs şoförüyle aramda geçen diyalog:
şoför: kaçıncı sınıfsın bakayım sen?
ben: master yapıyorum ben.
şoför: ha sen bittin okeye dönüyorsun yani?
ben:....
yemin ederim prof olsam bu kadar güzel anlatamam master yapma eylemini. helal olsun yurdum insanına.
özel üniversiteye girip kazandım diyen tipler
-
çok da iyi kazanmıştır, çok da güzel kazanmıştır. oldu mu?
ulen benim babam öldü o melankoliyle o dramla 8 ay sonra sınava girdim. çalıştım mı? çalışabildim mi? afedersin de bok çalıştım. bir yandan deprem olurken bir yandan babam ölmüşken bok çalıştım. sonra ilk 50bine girdim. leş gibi bir okulun endüstri mühendisliğine gittim. hay gitmez olaydım. hay korkmaz olaydım 2.kez şansımı denemekten de gitmez olaydım. gittim ne mi oldu? seminere gelen adamlar bile it gibi davrandılar afedersin. neymiş? taşra üniversitesiymiş. okuldaki hoca da it gibi davrandı, iş adamı da, sokaktaki de. hay okuluna ya... işte o babasının parası olan adam da gitti paşa paşa okula. istediği şehirde istediği bölümü okudu. he bir de ingilizce okudu. bitirdi mis gibi iş de buldu.
ben mi? 3 yıl it gibi koşturdum orda burda. kıytırıktan staj yeri bulacam diye kıçımı yırttım. o adam gitti en güzel yerlerde staj yaptı. en güzel yerlerde iş buldu.
aynen o adam kazandı. o adamın babasının parası var. benim babam bile yok. hay adaletini dünya...