hesabın var mı? giriş yap

  • her şeyi geçiyorum da gelin hanım madem dini bütün insansınız, görünene göre sizin gibi kapalı misafirleriniz ve aile bireyleriniz de var kınanızda ancak çalgı çengili, dine göre bir kadının vücudunda haram olan yerlerinin açık olarak dans ettiği ve dolayısı ile günaha girilen bir kına organizasyonu düzenlemek bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumuna gelmiyor mu?
    edit: düğün, kına olarak değiştirildi.
    o değil de hala bu görüntüleri savunmak için mesaj atan yazarlar var. allah kimseyi bu durumu savunacak kadar düşürmesin.

  • kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.

    duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..

    "anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..

    çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
    dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...

    bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...

  • ilk görüşte aşk yaşamayanın anlamayacağı birşeydir. yaşayana kadar ben de kalkıp "olur mu lan öyle şey" diyordum, ergen ergen konuşmayın diyordum.

    mesele fiziksel güzelllik değil, her ne kadar onlardan geri kalır yanı olmasa da, hem türkiye'de hem de yurtdışında mankenlik yapan kadınlarla da birlikte oldum, ilk görüşte dibim düştü ama aşık olmadım. aşk fedakarlık mevzusu da değil, hiç tanımadığım birisi zarar görmesin diye suratımdan vuruldum, ama aşık olduğum kişi için böyle bir şey yapmadım mesela. onu gördüğüm anda içimde daha önce olmayan bir şey oraya yerleşti, bunca sene var olduğunu bilmediğim bir şey içimi kapladı. önceden de sevgililerim olmuştu, sevmek böyle bir şey diye kabul ettiğim şeyin aslında sevgi olmadığını o an anladım.

    nefes alacak yerim bile kalmamıştı, hani soluyorum ama aldığım hava bile içime işlemiyor, sadece onun parfümünün kokusu geliyor. bakıyorum ama sadece o var, kalan her şey flu. bir kaç cm uzağımda sadece, daha önce binlerce kişiye temas etmişimdir ama ona dokunmayı hem herşeyden daha çok istiyorum hem de hayatımda hiç korkmadığım kadar korkuyorum. kelimelerle anlatmam mümkün değil, yeni bir renk tarif etmeye benziyor, sadece ben biliyorum, nasıl anlatayım ki, sadece yaşamış olan anlar, ona da tarif etmeye gerek yok.

    zamanla sevmek ise zamanla kabullenmektir, insan zamanla sevilen bir şey değildir. arkadaş seçerken uyuz olduğunuz kişiyle zorla bir şeyler yaparak arkadaş olmaya kasmazsınız, kafanız uyuyorsa arkadaşınız olur, arkadaş gibi daha az önemli bir pozisyonu bile seçerek dolduruken sevgiliyi zamanla şeyolur ya diye seçmek hiç mantıklı değil. ha tabi bunu şimdi diyorum, çünkü ilk görüşte aşkı yaşadım, önceden ben de zamanla düzelir, zamanla olur, hallolur diye düşünüyordum, sonradan anladım doğru bir yaklaşım olmadığını.

  • şimdiki nesiller bilmez ama 1978 yapımı ilk versiyonun, 80'ler çocuklarındaki yeri ve önemi büyüktür. tek kanallı ve sınırlı oranda renkli yayın yapan trt televizyonu 1981-1982 arasında bu seriyi göstermişti. dizi dünya çapında o dönem yankı uyandırmıştı ancak yapımcı şirketi universal pictures, o dönem yeni ortaya çıkmış olan öncülü space-opera star wars un yapımcısı 20th century fox tarafından dava edilmişti. sebebi de, star wars daki 34 farklı unsurun bu dizide taklit ediliyor olduğu iddiasıydı. ancak bu davalar daha sonra haklı bulunmayıp düşürülmüştü.
    dizi, o dönemin en pahalı yapımlarından birisi olarak toplamda 24 bölüm için, o günkü parayla 8 milyon dolara mal olmuştu. dizi, ertesi sene ratinglerin yükselişine rağmen bütçe nedeniyle can çekişmeye başladı ve sona ermek durumunda kaldı. 1980 senesinde ana temadan bağımsız daha farklı bir tonda devam ettirilme çabası olmakla birlikte; konusu o günün dünyasında geçen bir galactica dizisi fikri elbette tutmadı ve sadece 10 bölüm sürebildi.
    dizi, yapımcı ve yaratıcısı glen a. larson un mormon inancından dolayı mormon teolojisine dair pek çok metaforu içeriyor.
    1999 yılında başrol oyuncusu richard hatch ın yeniden eski ekibi bir araya getirip diziyi canlandırma çabaları başarılı olamadı ama 2003'e gelindiğinde yapılan remake çok başarılı bulundu. eski formatın çok daha farklı ve dark tonunda yapılan; günümüze uyarlanmış yeni battlestar galactica bugünün nesilleri tarafından çok beğenildi ve 2004-2009 arasında efsane olarak nitelenen yenilenmiş haliyle gönüllerimizde yer edindi.
    2009'dan beri sinema versiyonu konuşuluyordu ve tam hayata geçirilecek iken 2014'te orijinal dizinin yaratıcısı glen a. larson un ani ölümüyle rafa kalktı. en son haberlere göre de 2020 yılında film versiyonun çalışmaları ciddi olarak başlamış ve mümkün mertebe 1978-1979 versiyonuna sadık kalınarak yapılacakmış.

  • rok: cemil turan efsane değildir.

    len nasıl değildir ya?

    - ingiltere kralı, rahmetli başkan kenedi, taçsız kral pele, bakenbauer, kaleci mıyer, nadya komanaçi, bricit bardo, fenerbahçeli cemil !!!

    efsane lan işte.

  • link
    video

    tokayev'in 20 bin kişiyi terörist ilan edip, vur emri vermesi sonrası halk sinmemiş; ve bir kadın protestocu açıklama yapmış:
    "ülkenin en parlak gençleri yurt dışına gitti. niye? çünkü burada hayat yok.
    bizler haydut ya da terörist değil, sadece gösterilere katılan insanlarız.
    kazakistan'da büyüyen tek şey yolsuzluk, ülke nazarbayev ailesinin özel şirketine döndü" demiş.

    ülke ve aile ismini değiştirin. şu cümleler gram sırıtmaz.
    kazakistan'da sokalarda mutlaka provokatörler vardır. ama bu gerçekleri değiştirmez.
    devlet, vatandaşını terörist ilan edemez. devlet, sokaktaki vatandaşını öldüremez.
    devlet, tek kalemde 20 bin insanı terörist ilan edemez. çünkü o 20 bin insanın içinde bir tane bile masum varsa, senin yaptığın terörle mücadele değil; zulüm olur. ki öyle de zaten.
    iktidarın sallanınca hemen terör kelimesinin ardına sığınmak bu coğrafyanın adeti sanırım. keşke bunun yerine o halka kulak verilse. o halk dinlense.
    bildiğini okuyabilirsin. güç ve iktidar senin elinde olabilir.
    lakin bilmelisin ki hiçbir uyku, sonsuza dek değildir.
    umuyorum ki kan çok akmaz. umuyorum ki kazak halkı refah bir hayata kavuşur.
    ama tokayev'in açıklaması ile olayların daha tırmanacağı kesin.
    ve kaybedeceği de kesin.

  • flu'luk.

    insan ilişkilerinden gönül işlerine, akademik kariyerden, okul hayatına, akrabalık ilişkilerinden dostluklara.. hiçbir şey net değil. ima usulü çalışan bir duygu/düşünce durumumuz var. kimse derdini açıkça söylemiyor. herkes 'o' anlasın peşinde. anlatmayı bilmiyoruz, anlamaya çabamız yok.

    ülke kocaman bir aşkı memnu seti. kapalı kapılar, yalan dolanlar, iftiralar, dedikodular, imalar en çok bu bak, imalar.

    kaş-göz yapmaktan canımız çıkacak, destur!!