hesabın var mı? giriş yap

  • çocukları fuhuşa sürükleyen bir çete var; bu çeteye, devlet kurumunda yer aldığı pozisyonu kullanarak öksüz, yetim ya da sahipsiz kalmış kız çocuklarını yem eden anne "the kevaşe" var; kızlarını öldürdükleri aileye iğrenç iftiralar atan, olay yeri incelemeden tutun da otopsi raporuna kadar onlarca yere müdahale edip delil kararttırmış, tez elden kuduz aşısı vurulması gereken balici kılıklı baba "pezevenk i" var; kızların ağızlarına silah sokup, darp edip, şantaj yapıp, kızların ellerine geçen parayı gasp eden, the kevaşenin ve pezevenk i'ün türetip ülkenin başına bela ettiği "pezevenk jr." var; program esnasında bile aleyna'nın abisinin evini ve atv stüdyolarını silahla basmaya çalışan, bu çetenin yancılığını yapan, harem ağası kılıklı onlarca kımıl zararlısı var; öte tarafta bu çeteye gücü yetmeyen, adalete ulaşamayan, arkalarında kimsenin durmadığı, devlette çaldıkları her kapı yüzlerine kapanmış, öldürülen kızları için adalet arayışlarıyla iki haftadır aynı kıyafetlerle stüdyoda perişan olan fakir fukara bir aile var. bizim 500 iq sözlükçü gelmiş buraya çarpık ahlaklı diyerek programa sallıyor, pezevenk i'e ve pezevenk jr'a da "sarhoşlar ama bence acıdandır" diyor.

    sizin ben tıynetinize, cibilliyetinize tüküreyim. en kibar bu kadar söyleyebiliyorum. fakir fukaranın savcı kapılarında sürünüp de bulamadıkları adaleti çaresizlikten ötürü televizyon programlarında arayışlarına dil uzatıp da katil pezevenklere sempati duyan, üzülen, savunmaya geçen tıynetinize, varlığınıza, vahdet-i mevcudunuza tüküreyim.

  • hukuka göre, kanuna göre değerlendirilmesi gereken husus.

    şöyle ki; kat mülkiyeti kanununa göre apartmandaki giderlere kat malikleri arsa payları oranında katılmak zorundadırlar. kanunda maalesef; zemin katta oturanlar asansör masrafına katılmak zorunda değildir" yazmadığı için apartmanda asansör kullanılsın veya kullanılmasın kat malikleri bu masrafa ortak olmak zorundadırlar (neye göre: kanuna göre). eğer bu masraftan kaçılırsa, açılacak bir dava sonucu, kat mülkiyeti kanununa göre bu masraf, yükümlülükten kaçınan kimseye mahkeme tarafından rücu edilecektir. duruşmada zemin katta oturulmadığı için bu masraftan kaçınıldığı belirtilen savunma geçersiz olacaktır. muhtemelen hakim de hak verecektir ama hakimi bağlayan kanun olduğu için kanuna göre karar alacaktır.

    bunun çözümü, yukarıda bahsedildiği gibi, diğer kat maliklerinin bir araya gelerek "yahu bu zemin katta yer alan daireler asansör kullanmıyor ki bu vatandaşlardan asansör masrafı alalım. kanun burada tam adaleti temsil etmemiş. biz de adaleti göz ederek zemin kattaki dairelerden asansör masrafı almayalım veya cüzi miktar alalım" demeleridir.

    yalnız burada dikkat edilmesi gereken husus bu kararın çoğunluk ile değil oy birliği ile alınmasıdır. ve bu oy birliği toplantıya katılacak olanlardan değil toplantıya katılsın veya katılmasın tüm maliklerin bir araya gelmesi ile oluşmalıdır. çünkü kat malikinin kanuni hakkıdır, ve bu hak diğer maliklerin ortak kararı ile sınırlandırılamaz. kanun önce gelir.

  • 16. yıl dönümünü kutladığımız leziz olay. tüm sözlükçüleri, buzdolabı kapağını 1 dakika açık tutmak suretiyle saygı duruşuna davet ediyorum.

  • osmanlı'nın en tuhaf padişahlarından birisi osmanlı devleti'nin 18.padişahı olan sultan ibrahim,osmanlı hanedanlığının soyunu yok olmaktan kurtaran padişah olarak anılır.fakat bu özelliği isminin yanında deli sıfatının zikredilmesini engelleyemedi.abisi olan ıı.osman 'ın yeniçeriler tarafından öldürülüşüne ve ıv.murat'ın kardeşlerini birer birer katletmesine tanık olan sultan ibrahim hayatı boyunca ölüm korkusu içerisinde yaşadı.ıv.murat onun katlinin fermanını vermesinin ardından vefat etti fakat annesi osmanlı soyunun devamının sağlanması adına sultan ibrahim'in katline mani oldu.ölüm korkusu sultan ibrahim'in içine öylesine işlemişti ki tahta geçmesi için kapıdan çıkması istendiğinde saltanatı reddetmiş,ıv.murat'ın ölü bedenini görmeden çıkmamıştır.tarih 9 şubat 1640’ı gösterdiğinde 25 yaşında, genç fakat fiziki açıdan yıpranmış bir padişah olan sultan ibrahim tahta çıkarıldı.

    sultan ibrahim hakkında rivayet edilen pek çok tuhaf olaydan birisi sultan ibrahim'in islam'ın 4 kadınla evliliğe izin verilmesine rağmen 8 kadınla evlenmesidir.eşleri gürültüden rahatsız olmasın diye dükkanları sabahları kapattırır,geceleri açtırırdı.bu konuyla alakalı bir diğer hadise ise sultanın şişman kadınlara ilgiili olması ve istanbul'un en şişman kadını saraya getirtmesidir.padişah şekerpare ismini verdiği bu cariyeyi çok sevdi ve hediyelere boğdu.daha sonraları ise kim tarafından yapıldığı net olarak bilinmeyerek bu cariye öldürtüldü.sultan ibrahim hakkında ortaya atılan başka bir iddiada ise sultan ibrahim'in gözde cariyelerinden birinin bir gün padişaha, cariyelerden birinin dışarıdan biriyle ilişkisi olduğunu söyler. fakat cariyenin kim olduğu bilinmemektedir. sultan ibrahim bütün cariyeleri sorguya çeker fakat hiçbir bilgiye ulaşamaz. duruma çok sinirlenen padişah tam 280 cariyenin tümünün boğdurulması emrini verir. tam 280 cariyenin hepsi taş bağlanmış çuvallara konarak boğazın serin sularına atılır. fakat bu iddia hakkında net bilgiler olmaması gerçekliğine gölge düşürmektedir.

    bunların yanı sıra sultan ibrahim’in sağlık sorunları ortaya çıkmıştı.cinci bir hocanın şifa vermesi üzerine bir müddet sağlığına kavuşsa da sonraları yeniden durumu kötüye gitmeye başlamıştı.ayrıca psikolojik rahatsızlıkları ve sinir nöbetleri sultan ibrahim’in peşini bırakmıyor,mantık çerçevesine sığmayan idamlar ve yargılamalarda bulunuyordu. padişah artık sağı solu belli olmayan , sinir nöbetleri ve psikozlar geçirdiği anlarda kimseyi tanımayarak masum insanları da idam ettiren korkutucu birisi haline gelmişti.

    sultan ibrahim’in sonuna getiren olaylardan birisi de samur kürküne olan düşkünlüğüydü.saraya sadece ve sadece israfın hakim olduğunu söyleyen tarihçilere göre samur kürkler moda olmuştu. her yere samur döşeniyordu ve cephelerde yaşananları kimse hatırına getirmek istemiyordu.sultan ibrahim, harem odasını ve hatta sarayın pencerelerini bile samur kürkü ile kaplattı. valilere fermanlar göndererek samur temin edilmesini emreden padişahın bu tutkusu yüzünden samur fiyatları on katına çıktı. samur kürkü vergisi yüzünden bazı tarihçiler bu dönemi samur devri olarak adlandırdıpeki, neden samur kürküne bu kadar düşkün haline gelmişti? sultan ibrahim’in bu merakının arkasında bir cariyenin kendisine anlattığı 'sarayını samurla kaplayan kral' masalının etkisi olduğu düşünülüyor. ölüm korkusu ile yaşayan sultan ibrahim, samur kürkünün kendisini cellatlardan koruyacağına inanmıştı. padişahın son merakı olan samur kürkleri, onun saltanatının da sonu oldu. aynı zamanda hazinenin büyük bir kısmı hareme harcanıyordu, askerlerin ulufeleri verilemez olmuştu. halk ise depremleri ve yangınları padişahın uğursuzluğuna yoruyordu. esas olarak iplerin kopması ise, girit seferinden yeni dönmüş olan ocak kethüdası kara murat ağa'nın samur vergisi ödemeyi reddetmesiydi. netice itibarıyla devlet erkanının müşterek bir hareketiyle sultan ibrahim tahttan indirilerek yerine küçük yaştaki oğlu ıv.mehmet geçirildi. resmiyette böyle görünse de asıl yönetim ibrahim'in annesi emrine geçmişti.

    sultan ibrahim, tahttan indirilirken son sözü 'elhamdülillah cemaat başıyım' olmuştu. sarayın içinde taş bir odaya kilitlenerek odanın kapısı kurşunla mühürlendi. sultan ibrahim bu odanın içinde feryat ederken bağırışlarını duyan saray halkı ise eski padişahlarının bu haline çok üzülmekteydi. onu hapsedildiği odadan kurtarmayı planlayanlar vardı. bunun üzerine kösem sultan ve devlet erkanı, hanedanın düzeni için sultan ibrahim'in öldürülmesine karar verdi.şeyhülislam abdürrahim efendi 'iki halife müctemi oldukta biri katledilmek lazımdır' diye fetva verdi. bunun üzerine cellatlar ile odasına gidildi ve sultan ibrahim boğdurularak öldürüldü. cenazesi amcası ı.mustafa'nın yanına defnedildi ve 'deli' olarak nitelendirilen bu iki padişahın yanına başka hiçbir hükümdar defnedilmedi.

  • kuvâ-yi milliye‘yi sırtından vuranların torunlarının adından bile ödlerinin patladığı en büyük türk’tür.
    atatürk’ün nasıl bir kaypaklıkla, nasıl bir yobazlıkla uğraştığını gözümüze soktuğun için teşekkürler ali erbaş.
    midye için fetva veren ali erbaş’ın hırsızlık, yolsuzluk , adam kayırma, devleti soyma, adaletsizlik vs. için söz söylediğini duyan oldu mu?

  • bir anne-baba, çocuğunu 'acı çekmesin diye' öldürebilecek duruma gelmişse, bilin ki oğlunu kızını o kadar çok seviyor ki, artık acı çekmesine gönlü razı olamıyor demektir.

    yaşlı anam, kalp krizi geçirip ameliyat oldu ve yoğun bakımda uzun süre yattı. artık kapalı yerde kalmak nasıl bir acı verdiyse, yanına her girişimde, "oğlum beni bi 5 dakika dışarı çıkar etrafı göreyim, ne olur!" diye yalvarır oldu. doktorlara söyledim, 'olmaz' dediler, 'yapamayız, ölürse sorumluluk bizde olur', dediler. ben de mecburen boyun eğdim. annem, 1 hafta sonra öldü.

    şimdi düşünüyorum da, keşke son kez çıkartabilseydim, şöyle doya doya gökyüzünü seyrettirebilseydim, o gün de ölseydi. işte çaresizlik.

    'o duruma düşmeden anlaşılamayacak bir olay' kanımca.

    debe editi: ilk debe'mi, canım anneme armağan ediyorum. huzur içinde uyusun.

  • daha 17 yaşındaydım, lise bitince dershaneye yazıldım ve çalışıyorum. çıkışta çalıştığım pvc dükkanına gidiyorum. pc başına attılar beni, msn kurmayı falan bildiğimden...

    çalışanlardan biri pazar günleri kızlara laf atan, batak dörtlüsünden, özünde çok saf bi tip. sürekli hayatın kıymetini bilmediğimizden, antalyaya tatile gidilmesi gerektiğinden bahsediyordu. fight clubın başlarında "acı mı görmek istiyorsun, salı akşamları methodist kilisesine git" diyen doktoru hatırlayın. fight club izlediğim günün sabahı yine "hayatın kıymeti"nden bahsederken, pcden başımı kaldırıp sertçe "hayatın kıymetini mi bilmek istiyorsun, pazar günleri mezarlığa git" dedim. patronun da mal olmasından dolayı söylediğim ciddiye alındı ve eleman pazarları mezarlıkları gezmeye başladı. cevşen, kumaş pantolonla birlikte de namaza başladı. değişimin sebebi olarak gösterilmemle mahallenin ruhani lideri oluverdim. esnafın sürekli dini muhabbetlere yeltenmesi ve benim ağır başlı davranmak zorunda kalmam...

  • kaç yaşında insanın cümlesindeki gevşekliğe bak. bağırta bağırta, kanırta kanırta, cidden ergen misiniz nesiniz?

    akp'nin günümüze hediye ettiği leş siyasetçi üslubundan bir kesit izlediniz.