ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
pizzaya tüküren kuryeye 18 yıl hapis
-
öncelikle beter olsun. beğenmiyorsan işini, git daha üst düzey iş yap.
haber'deki detaya göre, "tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürmek'ten 2 yıldan 15 yıla kadar" ayrıca "'mala zarar vermek' suçundan da 4 aydan 3 yıla kadar" hapis cezası talep edilmiş.
tarım bakanlığı yayınladığı listede yer alan firma sahipleri için de aynı davayı açıyor mu?
türklerin meslek yorumları
-
içimde yara olan yorumlardır maalesef..üniversitenin maliye bölümünü kazandım. eş dost soruyor tabi "nereyi kazandın" diye..maliye diyorum. bütün akraba, eş dost, sohbet ortamında insanlar vs..hepsinin ortaklaşa yaptığı yorum şuydu:"oo iyi, girersin maliyeye, rüşvet müşvet, o biçim yolunu bulursun..aman sakın ihmal etme..cebine bakacan bu devirde. zaten tezgaha uymazsan seni tutmazlar, sürerler vs.." sadece akrabadan bir kişi "aman elinherifi, namusunla çalış da en azından bir tane namuslu memur olsun şu memlekette" dedi. sadece bir tek kişi...ama aynı insanlar memleket meselelerinden bahsedilen her sohbette rüşvet yiyen memurdan ağlarlar, ülkenin kötü yönetildiğinden şikâyet ederler..bir başka sohbette memura avanta verip işini nasıl hallettirdiğini sanki iyi bir halt yemiş gibi ballandıra ballandıra anlatırlar. sonuçta maliyeye girmedim, o işi de yapmadım ama öğrendim ki biz kendi kazığımızı toplum olarak kendimiz yontuyormuşuz.
birgün ormanda ağaçlar toplantı yapmışlar. baltadan şikâyet ediyorlarmış..bizi şöyle kesiyor böyle koparıyor, acımasız , katil vs..hararetli hararetli konuşurlarken yaşlı bir çınar ağaçı demiş ki; "boşuna konuşmayın, sapı bizdendir"...
e-devlet alt-üst soy bilgisi sorgulama
-
bir yörük ailesi olarak 200 yıldır hiçbir yere yürümediğimizi öğrendiğim uygulama. 1822'den bu yana en fazla yan mahalleye göçmüşüz. buradan başta oğuz kağan olmak üzere tüm atalarımdan özür dilerim.
27 ocak 2015 sözlük tasarımının değişmesi
-
(bkz: derdini skeyim butonu eklenmiş mi lan)
o değil de harflerden ve yerden baya bi tasarruf etmiş ssg. megabaytına para veriyoruz bunun sonuçta.
--- spoiler ---
not : tasarımın değişmesi basit bi şekilde kendi stillerinizi oluşturabilmenizi daha da eğlenceli hale getirmiştir.
http://i.hizliresim.com/pmv9qm.jpg
--- spoiler ---
insana güncelleme gelse istenecek özellik
-
anı silme özelliği. böyle bilgisayardan klasör siler gibi: "silmek istediğinize emin misiniz?", "evet eminim sil".
vazgeçersem geri dönüşüm kutusuna girer alırım.
uçak yolculuğu sırasında sinir eden olaylar
-
eşşek kadar bavulu el bagajı diye kabine sokup sizin el bagajınızı, montunuzu, ceketinizi ezerek kapağı kapatmaya çalışan denyolar.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
metrobüsteki ses kaydı: "zincirlikuyu bu yöndeki son duraktır."
yaşlı teyze: "hepimizin son durağı orası be yavrum."
yolcular iptal tabi.
yaran fıkralar
-
kayserili dede artık ölüm döşeğindedir, tüm ailesi yanındadır ve olay gelişir;
+ oğlum burda mı?
- burdayım baba.
+ karım burda mı?
- burdayım hayatım.
+ torunum burda mı?
- burdayım dede.
+ hepiniz burdasınız, dükkana kim bakıyo lan !?!?
berkin elvan'ın ekmek almaya gitmediği gerçeği
-
ekmek almaya ekmekle gidilmeyeceği için, ve bu durum bir çocuğu öldürmeyi haklı çıkaramayacağı için salak salak tezlerle savunulamayacak saçmalık..
yaran inci sözlük entry'leri
yaran diyaloglar
-
-çocuğu ateist diye mi terk ettin?
+hayır, nedeni allaha inanmaması değil, bana inanmaması. allah var diyorum inanmıyor. yalancı mıyım ben?
-fwjxvwjxhej?!?!
kuaför
-
büyük büyük halam derdi ki, depresyon kapıdan girince asalet bacadan kaçarmış. can sıkıntısından girilen her kuaför salonuna yazılmalı bence bu. ben bi gün lepiska saçlarımla gittim kuaföre, nasıl olacak sorusuna "valla bilmiyorum ya o arayacak ya da bu iş burda biter!" diye cevap vermişim düşün. "hanfendi onu sormuyorum, saçınız nasıl olacak?" sorusuna ise, "biraz kısa." diyebiliyorum sadece. ağlarken yol bile tarif edemem de. dünya umrumda değilken kısalığın karşılığı üç günlük dünya iken "katlı küt olsun bari..." diyorum. kesim işlemi başlıyor: bi terslik hissediyorum hafiften ama yarısında da çıkamam. gözlerim geride bıraktıklarıma sabitlenmişken salma hayek gibi girdiğim kuaförden ibrahim toraman olarak çıkmanın acısı taa yüreğime saplanıyor... (bkz: entry'e ara vermek)
bu olay, arkadaşlar arasında o kadar alay konusu olmuştur ki, şanlı tarihime birinci toraman vakası olarak geçmiştir. evet bildiniz, ikincisi de olmuştur. hala arada bir hava topuna çıkma hissiyatım bundandır.
atatürk'e benzeyen adama dert yanıp ağlamak
-
ikiyuzluluk yapmanin anlami yok; bu akil disi goruntunun saplantili tayyip hayranligindan bir farki yok.
mustafa kemal ataturk de bu goruntuyu elestirirdi.
ustelik benim daha cok merak ettigim, hangi normal insan ataturk'u andiriyor diye ona daha da fazla benzeyerek sokaklarda gezer?