hesabın var mı? giriş yap

  • yazım kurallarını iyi bilmezseniz, "ulan dürzü, karı mı sattım..." yazacağınıza " ulan dürzü karımı sattım..." yazabilirsiniz.

  • çok sevmem, tutarsız bulurum, mantıksız bulurum, hatalı bulurum, ancak konu eğer buysa, nursultan nazarbayev'dir.

    "biz islamı resmi din olarak kabul ediyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. fakat müslümanlığımızı konu ederek bir yerlere gelemeyiz. diğer müslüman devletlere ve islami yaşama biçimlerine saygımız sonsuz, fakat biz arap değiliz. biz göçebe ve türki bir halkız, araplar gibi kızlarımızı, dini, kültürel ve toplumsal baskılarla kapatıp, bunu müslüman devlet imajı olarak kullanamayız. onları çarşaflara bürüyerek eve hapsetmek bizim yolumuz değildir. tekrarlıyorum, herkese saygımız sonsuz fakat giyim kuşam insanların kendi özelindedir. biz kazağız, halkımız göçebe hayatı süresince, at üzerinde bu günlere kadar kadın-erkek ayrımı yapmadan geldi. kadınlarımız, erlerinin yanında veya ardında değil, aksine önünde yürürdü.
    islam öncesi dönemlerde, kadınlarımız nasıl isterlerse öyle giyinirlerdi, ve toplumu rahatsız etmek gibi bir amaçları hiç olmadı. bu gün ise bir sorun olması, bizim halkımız için mümkün değil. müslüman ve sünni bir halk olmamız, insanların hayatlarına karışmamız için sebep değildir."

    http://www.youtube.com/watch?v=utxsupzuyjq

  • dün gece eve dönerken bi işkembeciye uğradım. benim masaya bakan garson bey biraz konuşkan biriydi, sohbet etmeye başladık. yalnız maskesi olduğu için tam olarak ne dediğini anlamıyorum, böyle boğuk boğuk konuşuyor, hafif şivesi de var zerre çözemiyorum ne dediğini. bi yerden para mı bekliyormuş, bi yerde alacağı mı kalmış, iş mi bakıyormuş yani çok az aradan laflar seçiyorum kopuk kopuk... hafiften kafam da güzel, algılarım düşük, ben de nasıl olsa şimdi gider diye anlamasam da kibarlıktan "aynen abi ya", "hayırlısı olsun", "kısmet valla" falan gibi şeyler söylüyorum. yani bu laflar genelde bi noktadan sonra muhabbeti bitirir ama bitmedi.

    adam benim masaya her bir şey getirdiğinde 5-10 dk bi mevzudan bahsediyor. ulan o kadar çok uzadı ki muhabbet, benim kelimelerim bitti. çünkü en az 30 kere "hayırlısı olsun", 20 kere de "doğrudur", "haklısın abi", "aynen" falan dedim yani artık bunları kullanmaya devam edemem. bi de ben adama gaz mı veriyorum napıyosam dikkat ediyorum adam benimle her konuştuktan sonra kasadaki patronla biraz sözlü atışmaya giriyo sonra tekrar bana geliyo. yani biraz daha "aynen" falan desem dalacak patrona.

    ayrıca o kadar ilerledi ki mevzu "pardon siz ne anlatıyosunuz acaba aq?" da diyemiyorum, geri dönüş yok artık. o an konuyla ilgili bir şey sorsa mantıklı bi cevap veremicem, adam da onunla dalga geçtiğimi falan zannedecek diye iyice stres oldum, tek amacım artık yediğimden zevk almadan, tamamen karnımı doyurma ve ayılma amacıyla hızlı hızlı yiyip mekandan kaçmak. bi an önce gideyim buradan dedim.

    neyse yemek bitti hesabı ödedim. tam kapıdan çıkıcam, kendisi bana telefonunu verdi, "beni çaldır abi ben de kaydedeyim" dedi, onu anladım. yanında olduğum için de çaldırmak zorunda kaldım. neyse tam kurtuldum diyordum ki "abi o zaman ben senden haber bekliyorum" dedi, böyle 2-3 saniye bi sessizlik oldu aramızda, "tamam" falan deyip çıktım mekandan. sabah 10'da aradı açmadım, az önce yine aradı yine açmadım. bunun üzerine "abi salih ben. konuşabildin mi" diye mesaj attı. aq bi rahat bayram geçireyim dedim yine gereksiz bi action içinde buldum kendimi.

    not: salih abi belki buraya yolun düşer de burayı okuyorsundur. ben senin ne dediğini inan anlamadım güzel abim. mevzu da çok uzayınca bir şey diyemedim kusura bakma. sen şu olayı baştan bi güzelce anlat diyeceğim de akıl alma konusunda doğru insanla konuştuğundan emin değilim. biraz kafamı toparlayayım da arıcam abi seni :/

  • bu halkın alacağı kararlara bu kadar çok mu güveniyorsunuz ulan siz? bu halkın kararları yüzünden bugün bu konuları konuşmuyor muyuz biz? halkoylaması yapılırsa sokakta öpüşen çift idam edilir, 5 yaşındaki çocuğa tecavüz eden herif idam edilmez. araplaşmış bir toplumdan da bir bok olmaz.

  • dakikalarca süren turnike sırası, turnikeye yaklaştıkça içeriden gelen tezahurat seslerinin de etkisiyle iyice artan heyecan; turnikeyi geçtikten hemen sonra sıkışıklıktan kurtulmanın verdiği güvenle, beraber gelinen babayı arkada bırakıp hızlıca çıkılan merdivenler; son basamaklarda artık yerinden çıkmak üzere olan bir kalbin güm güm sesleri ve işte o asla unutulamayacak manzara...

    dört koca ışık kaynağının gün ışığını aratmayacak derecede aydınlattığı yemyeşil çimler; o zamanki çocuk hal ile devasa gelen, uçsuz bucaksız insan topluluğunun içini doldurduğu tribünler; 5-10 metre öteden gelen dum dum dıdı dum vuruşlarıyla taraftarı ateşleyen davul sesleri, kolkola girmiş bir tribün insanın müthiş bir senkronla zıplamalarıyla oluşan olağanüstü manzara ve tüm bunlardan hangisine bakacağını şaşırmış, gözleri parıl parıl bir çocuk. birisi mutluluğun resmini mi istemişti?