hesabın var mı? giriş yap

  • kayınvalidelerin gelinleri kendine rakip olarak görmesidir.
    burada sorun gelinin huyu suyu değil, kayınvalidenin kocası ve oğluyla veya çekirdek ailesiyle olan dinamikleri oluyor.
    tabii en büyük problemlerden biri, annenin anne olduktan sonra kocasından (kadın olarak) önceki ilgiyi görmeye devam edememesi veya bunu zaten hiç görmemiş olmasıyla ilgili.

    kadın, kendisine ihtiyaç duyulmasından hoşlanan, bundan bazı ölçülerde tatmin yaşayan bir varlık.
    kocalarından göremedikleri ilgi ve sevgiyi, tatmin ol(a)mayan kadınlıklarını erkek çocuklarına yükledikleri ve kocalarının kendilerine hiç ihtiyaç duymadığı şekilde kendilerine ihtiyaç duyan bir erkekle yaşadıkları için gelinle aynı düzlemde olduklarını zannediyorlar.
    çünkü o noktada evlat, bir tatmin objesi ve egonun desteği hâlini almış bir varlık oluyor.
    yani kocadan ya da erkekten dolayı boş kalan duygusal alanları oğuldan aldıklarıyla doldurmaya çalışıp çarpık bir bağlanma türü geliştiriyorlar.

    halbuki kendilerinin erkeği kocaları, yani oğullarının babasıdır.
    fakat dinamikteki kırılma nedeniyle bilinçaltı düzeyde oğullarını kendi erkekleri olarak gördüklerinden, gelinleri de kendilerine düşman ya da rakip olarak görüyorlar.

    erkeklerini ellerinden alacak birer tehdit oluyor gelinler bu sefer.
    maalesef anneler bunun farkında değil, farkına varamıyorlar.
    işin kötüsü, erkekler de bazen annelerinin üzerine kuma getiriyormuş gibi davranıyorlar.
    "annemi bırakamam, annem kabul etmezse olmaz, annemi istemezsen ben de seni istemem vb." ve bu anlama gelen birçok davranış çeşidi.

    çünkü o da annesini bilinçaltı düzeyde "kadını" olarak algılamakla birlikte, asla bırakamayacağı bir sorumluluk, en önemlisi de ihanet etmemesi gereken kutsal bir varlık olarak görüyor.
    anneye ihanet, bu tip erkekler için ömür boyu sürecek bir vicdan azabı nedenidir ve en büyük korkudur.
    hele baba yoksa, uzaksa veya bir şekilde zayıfsa ve çocuk evin erkeği rolünü de resmi olarak üzerine almışsa.
    halbuki başka bir kadını hayatına almak, anneye ihanet değildir ama çocuk 45 yaşına da gelse, öyleymiş gibi hisseder ve bu sefer hayatına aldığı kadına "ikinci kadın" olarak davranır ve öncelik vermez, annesi her zaman haklı olur, onun hep alttan alınması gerekir.
    bu sefer de işte annesine düşkün erkekle sürdürülemeyen ilişki ve evlilikler silsilesi yaşanır.

    burada hem annenin yüklediği rolü erkek olarak üstlenme hem de yine dengesiz bağlar nedeniyle anne-kadın varlığı hayat boyu taşımakla yükümlü olduğunun empozesi vardır.
    aslında annesinden sorumlu olan babası, kendisi de hayatındaki kadından, sevgilisinden, eşinden vb. sorumlu ama çocuk bunu 50-60 yaşına dahi gelse fark edemiyor.

    o yüzden ilkokulla birlikte, anne erkek çocuğun hayatında geri çekilmeye başlamalı, bazı konularda mesafe koyabilmeli ve çocuğu babayla birlikte dış dünyaya gönderebilmelidir.
    böylece, erkek çocuk da babasından destek alabileceği, onun izini sürebileceği bir alana sahip olur ve bu şekilde de "erkekleşir".

    eğer oğlunuzu gönderemiyor, ayrılamıyorsanız profesyonel destek alın.
    herkes evli kalamayabiliyor, hayatında oğlundan başka erkek kalmayabiliyor, bunlar tabii ki normal ve kadını zorlayan şeyler.
    ama bu süreçlerde annelerin bilinçli olması ve oğullarının ihtiyaçlarını karşılamanın egolarını ve duygusal boşluklarını beslememesine dikkat etmeleri çok önemli.

  • demet akalın'ın yaz dönemi patlatacağı single'ı için yazdığı şarkılar gibi duruyor.

    aynı şirkette 2 eski sevgili biri evli
    al birde burdan yak kapasite meselesi
    hem evli hem mutlu hem çocukluyum
    kıskandın mı ibrahim ibnesi

    edit: başlık başımıza kalmış, kaçan arkadaşla ilgili bir bilgi elimizde mevcut değil maalesef...

  • turabi tavlayı yaparken kameralar neden göstermedi. hadi yaparken göstermedi o kadar ufak yuvarlak tahta parçalarını nasıl yaptı. hadi yaptı diyelim nasıl boyadı. hadi boyadı diyelim nasıl o kadar düzgün birlestirdi. hadi birlestirdi diyelim zarı nerden bulcak. zarı buldu diyelim ben yine de turabinin aq.

  • aslında setüstü minik bir fırın olan, ancak geleneksel fırından farklı olarak sıcak havanın cihaz içinde kuvvetli ve eşit şekilde dağıtılması sayesinde yağsız ya da çok az yağla yemek pişirmeye yarayan alet. kısaca sıcak hava fritözü de diyebiliriz.

    sadece patates kızartması ve atıştırmalıklar değil, tavuk, balık, et, kek, kumpir, kestane, ekmek gibi birçok şeyi pişirebiliyorsunuz.

    yiyeceklerinizi fritöz benzeri bir hazneye yerleştiriyorsunuz. sıcak hava sirkülasyonu sayesinde yiyecekler kızarmaya çok benzer şekilde hazırlanıyor. farkı ise geleneksel fritözler gibi litrelerce yağ gerektirmemesi.

    3 aydır baya baya her gün en az 1 kere kullanıyorum. tek dikkat edilmesi gereken şey elektrik kullanımı. özellikle büyük modeller baya enerji harcıyor. fakat fırına göre daha kısa sürede pişirdiği için yine daha avantajlı. gereğinden fazla büyük model almadığınız sürece.

    lisansı ve en iyi teknoloji philips'e ait olsa da piyasada birçok farklı markanın airfryer'ını bulmak mümkün.

    sanırım son günlerde türkiye'de ayçiçek yağına gelen zamlarla birlikte airfryer'lara ilgi de bir hayli arttı.

    almayı düşünenler için bir rehber video hazırladım. philips airfryer essential xl modelini ise şu videoda inceledim. sağlık açısından gerçekten yararlı olup olmadığını şurada anlattım. ucuz airfryer'lar ile pahalı airfryer'lar arasındaki farkları şurada, temizlik yöntemlerini ise şurada anlattım. zira uzun süre temizlemeden kullanırsanız sonra temizlemesi bir hayli zor oluyor. özellikle rezistansın olduğu kısmı.

  • atamın sadece içimizdeki yobazlarla bölücüleri değil yunan faşistleri de hala inim inim inlettiğini gösteren haber

    bu yobazların “keşke yunan kazansaydı” cümlesinin neden söylediği şimdi daha iyi anlaşılıyor.

  • müjde!

    ameliyat az önce bitti arkadaşlar. eymen'i birazdan yoğun bakım odasına alacaklar. bundan sonraki 24 saat çok önemli. ilk gelen haber, herhangi bir aksilik olmadığı yönünde.

    gözümüz aydın.