hesabın var mı? giriş yap

  • orhan kemal ile nazım hikmet bursa cezaevinden koğuş arkadaşıymış. nazım hikmet herkese ve fikirlerine saygılı olan, hatta düşmanları tarafından bile sevilen biriymiş. mecbur edilmedikçe tartışmaya girmez, hatta çok defa mecbur edilse de tartışmazmış.

    orhan kemal özenerek yazdığı şiirlerini nazım'a gösterir, nazım da "rezalet", "berbat" gibi sözleriyle acımadan eleştirirmiş. hatta bir gün orhan kemal'in yazdığı bir hikayenin başlangıcını okumuş nazım hikmet, "sen şiiri bırak nesire geç" diye akıl vermiş orhan kemal'e. orhan kemal "hikaye yabancı olduğum bir konu" deyince "daha iyi, hiç kimsenin tesirine kapılmadan kendinize has şekli bulursunuz" demiş. (iyiki demiş, hayatımın geri kalanını sadece orhan kemal kitapları okuyarak geçirebilirim)

    bu hapishane günlerinden bahçede futbol oynanırmış. ancak başgardiyan zaman zaman futbol topunun bahçe duvarını aşıp geri gelmesiyle "esrar kaçakçılığı" yapıldığı ihtimalini sebep göstererek engel olurmuş. bir gün başgardiyanın gönlü hoş edilip futbol topunu almışlar, maç yapacaklar. nazım hikmet ben de oynarım demiş. orhan kemal'in karşı takımına geçmiş. şiirdeki gibi usta olmadığı için onu kolayca geçer, amiyane tabirle deli ederlermiş. nazım hikmet de kurşuni kasketini ters çevirir, oyuncuların yerlerini değiştirir, takım arkadaşlarına çıkışırmış.

    golü yedikçe deli olurmuş. kıpkırmızı yüz, masmavi göz ve sarı kaşlar. hele çalımı yiyince öyle içerlermiş ki faul kralı kesilirmiş. rakibe elle, kolla, tekmeyle girişirmiş. esaslı tekmeleri orhan kemal'e de nasip olmuş.

    "bir gün esaslı bir tekmesini yemiştim, hani laf aramızda çok nefis bir tekmeydi..." diye yazmış orhan kemal "nazım hikmet'le 3,5 yıl" anı kitabında.

    futbol asla futbol değildir. futbol bir ölüm kalım meselesi de değildir. ondan çok daha önemlidir.

  • anneme alyans almak. beni ankara'da okutmak için alyansına kadar satmak zorunda kalmışlardı ailem maalesef, okulu bitirip stajyer avukat olarak ilk kazandığım maaşımla yaptığım ilk iş annemin alyansını almak oldu.

  • muhabere bölük komutanı ve 1 günlük kısa dönem akkrep arasındaki diyalog

    nasıl olduysa ismimiz öğrenilmiştir. öğlen içtimasında

    bk- akkrep hanginiz?
    a- ali veli akkrep, emret komutanım
    bk- buraya gel çocuk (daha sonra öğrendik çocuk seni sevdim demekmiş)
    a- emredin komtanım
    bk- sen bikbikbik görevlerinde sorumlu destek müh olarak çalıştınmı?
    a- evet komutanım (omuzlar hafif gevşedi)
    bk- video konferans sistemlerinde aselsan'a danışmanlık yaptıgın dogrumudur?
    a- evet komutanım (yüze de hafif gevşeme geldi)
    bk- nato tatbikatlarında kullanılan şifreleme cihazlarını biliyormusun?
    a- evet komutanım (biraz daha "heralde yani borumu, mühim adamım ben modunda)
    bk- mcu üniteleri'ne hem ip hem de isdn üzerinden kriptolu sistemler bağladınmı?
    a- evet komtanım (off off malum yer tavana doğru gidiyor, felaket karizma oldu)
    bk- lan bak o kripto cihazlarına yanaşırsan yakarım seni!
    a- emredersiniz komtanım (noluyo lan)
    bk- serserilik istemem ben burda, sadece verilen görevi yapacaksın, anlaşıldımı!!??
    a- emredersiniz komtanım (tööbe tööbe, zıçtık)
    bk- sivilde bildiğin hiçbir şeyi bilmiyorsun, anlaşıldımı?
    a- emredersiniz komtanım
    bk- gözüm üzerinde olacak! geç yerine!!!!
    a- emredersiniz komtanım

    komutan daha ilk günde iki ters bi düz yapmıştır. travmayı atlatmak vakit aldı tabi.

    evet kripto cihazlarının olduğu odaya girmedim bile...

  • türkiye'nin en uzun süren ve belki de en sevilen dizisi bizimkiler'de cemil içerdi.

    benim adım cemil kimse bana karışamaz diye de bağırırdı camdan.
    ah cemil amca ah... bırak senin birana artık nelere karışılıyo buralarda.

    ne güzelmiş o günler. öyle ya da böyle mutluymuş insanlar.

  • aşağıdaki diyaloğun geçtiği toplantıdır.

    --- spoiler ---

    +yaşam odası var mı?

    - var

    + kaç tane var?

    - yaşam odasına girmek yerine kaçış yolundan çıkmaz mısın?

    + kaç tane var?

    - 2 tane

    + neredeler?

    - çalışma alanından uzak diye söktük.

    +yaşam odası var mı?

    - yeni yapıyorduk

    +yaşam odası var mı?

    - yok

    + ihmal var mı?

    - kesinlikle yok

    --- spoiler ---

  • bazılarının çok güçlü oldular diye şikayet ettiği, bazılarının ligin keyfi kalmadı dediği golden state warriors nasıl mı kuruldu 2012 yılında playoff bile yapamayan takım nasıl oldu da son 3 sezonda 3 final ve 2 şampiyonluk gördü?

    warriors nba'in draft sistemini kusursuz bir şekilde kullandı. bildiğiniz gibi draft sisteminde en zayıf takım en potansiyelli genç oyuncuları draft havuzundan öncelikli seçme şansına sahip oluyordu.

    2009 draft'ında stephen curry'i tyreke evans, ricky rubio, jonny flynn gibi isimlerin arkasından 7. sırada seçti.

    2011 draft'ında klay thompson'u derrick williams, enes kanter, jan vesely, jimmer fredette gibi isimlerin arkasından 11. sırada seçti. aynı draftta 1 ve 4 numara seçim şanslarını elinde bulunduran cavaliers, 1. sıradan kyrie ve 4. sıradan tristan thompson'u seçti.

    2012 draft'ında draymond green'i adı sanı duyulmamış birçok nba oyuncusunun arkasından 35. sırada seçerken, cavaliers da 4. sıra seçim hakkını dion waiters ile heba ediyordu.

    2013 draft'ında 1. sıra seçim hakkını elinde bulunduran cavaliers anthony bennett'i seçerken, giannis antetokounmpo, c.j. mccollum, rudy gobert gibi isimler çok daha arka sıralardan seçildiler.

    golden state warriors'un kusursuz draft seçim hakları onlara, curry, klay ve draymond gibi isimler henüz çaylak kontratındayken başarılı olma şansı sundu. benchlerini de ıguodala, shaun livingston gibi tecrübeli ve pozisyonlarında fiziksel üstünlüğü bulunan oyunculardan oluşturup mükemmel bir kadro mühendisliği örneği ile altın şehir 'altın jenerasyonu' yakaladı. benzer bir yapıyı westbrook, harden, durant ile thunder da yakalamış ama yanlış kararlar bu kadronun dağılmasına neden olmuştu.

    nba'deki maaş bütçesinin anormal artışı sayesinde de kevin durant gibi bir süperstarı kadrolarına katabildiler. bu işin birazcık da olsa şanslı tarafı. ama golden state warriors, örneğin cavaliers'tan çok daha geriden seçim haklarına sahip olmasına rağmen, nokta atışı seçimler ile bu kusursuz kadro iskeletini oluşturdu. kısacası, şuan gelen başarılar 2009'da stephen curry'nin seçimi ile temeli atılan bir rebuilding (yeniden yapılanma) sürecinin sonucu