hesabın var mı? giriş yap

  • bir insan sırtını dönerek neyin işaretini yapmış olabilir ki?

    gün geçtikçe deliriyor, delirdikçe kontrolünü iyice kaybediyor. insanlar sırtlarını dönerek protesto ediyorlar diye insanları ahlaksızlık ile suçluyor.

    valla çok merak ettim kadınları. yaratıcı hakaret yöntemlerini paylaşmalarını isterim.

  • ofis sıcak, evim ırak, feci trafik var tem'de
    sigaram var, cay bedava, 22 mb internet emrimde
    bekleyenim olsa neyse, yok ki kimse evimde
    ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

  • edit: günlerce mesaj atan, kendi hikayesini paylaşan ve bizimle üzülen çok kişi oldu, herkese çok teşekkürler. ve buraya yazmak, sesimizi duyurmak işe yaradı, çünkü bugün itibariyle bir davamız var.

    ----

    benim var. hem de onu son görüşümden 3 gün sonrasına ait. ve ben adaleti artık burada arıyorum. savcı dosyayı her an kapatabilir. dosyanın kapanmaması için sesimizin yükselmesine destek olur musunuz?

    https://twitter.com/…tatus/1372986211019722760?s=20

    babam 29 temmuz 2020 tarihinde, kuşadası’ndaki yazlığımızdan alışveriş yapmak için bisikletiyle markete gitti. kuşadası nazilli pazarı yanı migros otoparkında ise 20 yaşında, 6 aylık ehliyeti olan, otoparka hızla giren kişinin çarpması sonucunda beyin kanaması geçirdi.

    5 ağustos’ta beyin ölümü gerçekleşti, 10 ağustos’ta ise kaybettik.

    ölümü ecelle değil, insan eliyle oldu.

    kazadan sonra polis tutanak tutmuş, sanığın sadece ifadesini almış ve babam ağır yaralı olduğu halde direkt serbest bırakmış. ayrıca, tuttukları tutanak kendi içinde aşırı derecede çelişiyor. bir yerde bisikletli arabanın önüne çarptı diyor, başka yerde arkaya, bazen sol ön tampon, bazen sol yolcu kapısı. babamın çarpışmanın etkisiyle nereye düştüğünü yazan yok, arabanın krokisi yok, ufacık bir kaza sonrasında bile arabanın fotoğrafını çektiren polis, çarpan arabanın fotoğrafını çekmemiş, tutanaklarda sanığın ifadesi dışında hiçbir şey yok. kazadan sonra polise gittiğimizde bize “zaten bu ülkede taksirle adam yaralamanın cezası ne kadar ki, çok da üstüne düşmeyin” demişliği var ama.

    arife günü (30.07.2020) ve bayramın ilk gününü (31.07.2020) kuşadası adliyesi’nde geçirirken biz, nöbetçi savcıyı dahi göremedik. ilk iş gününde, yani kazadan 6 gün sonra bir avukat bulduk ve vekalet verdik. zaten vekalet verdikten 3 gün sonra da babamı kaybettik. ölüm çok acı ancak ölümün başka bir insanın eliyle olması daha da acı. çarpan kişi bize ulaşmadı, hastaneye gelmedi, merak etmedi, sormadı, aramadı bile; yani pişmanlık göstermedi bile.

    avukat tuttuktan sonra dosyamıza bakan savcının atanmasını bekledik. ancak 1 eylül’de olur dediler, yani adli tatilden sonra. adli tatil de bitti ama bizim savcımız hala atanmadı. avukatımızı değiştirdik, daha deneyimli birini bulduk. yeni avukatımız fark ettti ki bizim dosyamız daha jandarmadaydı. dosyanın yerini tespit edip savcılık’a göndertmek yaklaşık 3-4 hafta sürdü, çünkü jandarma babamı hala yaralı sanıyor, ifadesini almayı bekliyordu. bu süreçte fark ettik ki, polis bizim ifademizi bile almamıştı, biz sanıktan şikayetçi bile olmamıştık, çünkü kimse bizi yönlendirmemişti.

    dosyamız savcılığa gittikten sonra avukatımız dosyayı inceleme imkanı buldu, ama içinde tutanak dışında hiçbir şey yoktu. arabanın fotoğrafı yoktu, mobese görüntüleri yoktu, hiçbir şey yoktu. ama neyse ki biz mobese kaydına ulaşmıştık ve olayın nasıl olduğunu gördük. kuşadası polisi görgü tanığı da bulmadı, o kadar kalabalık yerde kimseye ulaşamadı. atanan savcı tekrar görgü tanığı bulunmasını istedi, dosyayı tekrar polise gönderdi ama tabii ki olaydan 3-4 ay sonra görgü tanığı yoktu ve bulunamadı.

    olaydan tam 8 ay sonra, 18 mart 2021 tarihinde trafik ihtisas dairesi’nden bilirkişi raporunu aldık. bilirkişi raporu sanığın kusursuz olduğuna ve babamın yüzde yüz suçlu olduğuna kanaat getirdi. oysa sanık videoda göründüğü gibi ana yoldaki araçlardan daha hızlı gidiyor, karşılaştırıldığında ise bu açıkça görülebiliyor. otoparkta hız yapıyor, otoparka girerken hızdan dolayı arabanın arkası patinaj yapıyor. ve rapora göre, sanık suçsuz…

    avukatımız hemen bu rapora itiraz etti ama artık umudumuz yok. savcı dosyayı kapatabilir. tek istediğimiz şey adalet. tek istediğimiz şey mevcut bilirkişi raporunun incelenmesi ve yeni bir bilirkişi raporu. ben her sabah telefonumdaki babamın öldüğü videoya uyanıyorum. 29 temmuzdan beri yaşamıyorum. tek istediğimiz şey adalet.

  • son 100 yilda inanilmaz hizli bir sekilde artan ve son zamanlarda artis ivmesi dusen, buyuk ihtimalle 8 veya 9 milyarda tepe yapip bundan sonra dusmeye baslayacak olan nufustur.

    1400'lu yillarda dunya'da tahminlere gore 350-400 milyon civari insan yasiyormus. sonraki yuz yilda savaslar, kitlik, hastaliklar nedeniyle nufus hizinin artisi frenlense de dunya nufusunun 500 milyona yaklastigi tahmin ediliyor. 1500 ile 1800 yillari arasinda 1 milyara yaklasan dunya nufusu daha sonra gelisen teknoloji, endustriyel devrim ve tarim urunlerine ulasimin daha kolay olmasi sayesinde katlanarak artmis. son 100 yilda 5 kat artan dunya nufusu su anki hizla artmaya devam ederse her 14-15 yilda 1 milyar kisi daha artmis olacak.

    tabi bunda en buyuk rolu oynayan seylerden biri de tip biliminin gelismesi. eskiden ortalama bir insan omru 40 yilken gunumuzde bu 80 yila dayanmis durumda. zaten insan omrunde gorulen uzamalar olmasaydi onumuzdeki 10 yil icinde dunya nufusu azalmaya gitmeye baslardi.

    dunya nufusunu sabit tutmak icin her kadinin ortalama 2.1 yani ikinin cok az uzerinde cocuk sahibi olmasi gerekiyor. burada 2.0 yerine 2.1 kullanilmasinin sebebi her dogan bebegin yetiskinlige veya dogurganliga ulasamamasidir. peki gunumuzde ortalama dogurganlik ne durumdadir?

    dunya'daki 200 kadar ulkede 3-4 ulke haric hemen hemen hepsinde dogurganlik orani muthis bir sekilde dusmektedir. ornegin meksika'da 1960'da ortalama bir kadinin dogurganlik orani 6.78'ken bu rakam 1980'de 4.70'e, 2000 yilinda 2.66'ya dusmus ve 3 yil once itibariyle 2.22'de, yani nufusu sabit tutma cizgisinde.

    brezilya'da 1960'da ortalama bir kadin 6.21 cocuk sahibiyken gunumuzde bu rakam dramatik bir dususle 1.81'e geldi, yani nufusu sabit tutma cizgisinin altina dustu. brezilya'nin nufusu artmaya devam ediyor ama bunda en buyuk rolu insanlarin daha uzun sure yasamasi aliyor. bir zamanlar dunya'da nufusu en hizli buyuyen ulkelerden biri olan brezilya eger kadin basina dusen sayisini yukseltemezse nufusu bir sure sonra sabitlendikten sonra dusmeye baslayacak.

    gelismis ulkelerde isler daha da dramatik. abd'de ortalama bir kadin 1.88 cocuk sahibi oluyor ve bu dusuk rakam bile gelismis ulkeler icinde en yuksek oranlardan biri olarak goze carpiyor. abd'nin 1960'lardaki cocuk sahibi olma orani 3.65'teydi. bugun gelisen tip sayesinde ortalama omrun 85 yil civarinda dolastigi ulkede disardan goc olmamasi durumunda nufus buyuk olcude sabitlenecekti ve 10-15 yil icinde dusmeye baslayacakti.

    kanada'nin cocuk dogurma orani 1960'dan beri 3.81'den 1.61'e dusmus durumda ve onumuzdeki 10 yil icinde 1.50'nin altina dusmesi bekleniyor. kanada'nin nufusunu dusmekten kurtaran sey ayni abd'de oldugu gibi ortalama omurlerin uzamasi ve disardan alinan goc. cocuk dogurma orani 3.45'ten 1.93'e dusen avustralya da ayni durumda.

    avrupa'da isler daha da karisik. almanya'da cocuk dogurma orani 1.38 ve bunun da onemli bir kismi gocmenlerden geliyor. almanlar'daki cocuk sahip olma orani 1'e yakin. hollanda ve belcika'da bu oran biraz daha saglikli ve 1.70 seviyesinde ama iki ulke de nufusu sabit tutma cizgisinin altinda ve yine bu iki ulkede de gocmenler onemli bir rol oynuyor. ingiltere'de bu oran 1.90, fransa'da 2.01 fakat geleneksel olarak ortalamanin uzerinde cocuk sahibi olan gocmenleri saymazsak iki ulkede de oranlar 1.65 civarinda geziyor.

    gorece daha az gocmen alan italya, yunanistan, ve ispanya gibi guney avrupa ulkelerinde yillardir kotu giden ekonominin de etkisiyle cocuk sahip olma oranlari 1.35 seviyelerine gelmis durumda ve bu rakamin daha da dusmesi bekleniyor.

    gelelim asya kitasina. bugun dunya'daki insan nufusunun onemli bir kismi asya kitasinda yasiyor ve gelismis ulkelerin nufusunun dusmesini engelleyen en buyuk unsur da asya'dan avrupa, kuzey amerika ve avustralya'ya gerceklesen gocler. yani asya su anda dunya'nin insan fabrikasi veya insan ciftligi denilebilir. yine de asya kitasinda bile dogum oranlarinda muthis bir dusus var. ornegin onumuzdeki yillarda nufus olarak cin'i gecmesi beklenen ve zamaninda dogurganlik orani 6'nin uzerinde olan hindistan'da dogurganlik orani bugun 2.5 seviyelerinde seyrediyor ve onumuzdeki 10-20 yil icinde 2'nin altina dusmesi bekleniyor.

    dunya'nin nufus olarak en buyuk ulkesi olan cin'de yillardir devam eden tek cocuk politikasi yuzunden dogurdanlik orani yillardir 1.60 civarinda sabitlenmis durumda. eskiden cok hizli nufus artisiyla dikkat ceken tayland ve vietnam gibi ulkelerde dogurganlik orani 1.50 civarinda seyrediyor.

    asya kitasinda dogurdanlik orani konusunda en buyuk sikinti yasayan ulkeler yine kitadaki en gelismis iki ulke olan japonya ve guney kore. japonya'da bu oran 1.40 ve guney kore'de 1.30 civarinda ve iki ulkede de oranlar sabitlenmis degil, yani dusus devam ediyor. topraklarinin onemli bir kismi asya'da olan bir baska ulke de 1.59'luk oraniyla dikkat ceken rusya. bu ulkede nufus dususu basladi bile.

    normalde dogurganlik orani ortalamanin cok uzerinde olan islam ulkelerinde bile bu trendi gorebiliyoruz. ornegin iran'da 1960'da 6.93 olan dogurganlik orani su anda 1.93'te ve ulkenin tarihinde ilk kez bu rakam 2'nin altinda seyrediyor. yine bir zamanla hizli nufus artisiyla dikkat ceken bir baska musluman ulke olan malezya'da dogum oranlari 6.19'dan 1.98'e gerilemis durumda.

    gunumuzde dogum oranlarinin 3'un uzerinde oldugu tek kita afrika ama orada da dogum oranlari hizla dusuyor. ornegin kenya'da bir zamanlar bu ortalama 7.65'ken gunumuzde 4.46'ya gelmis durumda. onumuzdeki 50 yilda dunya nufus artisinin onemli bir kismi afrika kitasindan gelecek.

    bu dramatik dususun sebebi insanlarin yasam stillerindeki degisiklikler. eskiden ciftliklerde yasayan ve genelde tarimla ugrasan aileler mumkun oldugunca cok cocuk sahibi oluyordu cunku sahip olunan cocuk sayisi isletilebilecek toprak miktariyla dogru ortantiliydi ve guc demekti. zaten tip o zamanlar pek gelismemis oldugu icin dogan cocuklarin sadece yarisi yetiskinlige erisebiliyordu. gunumuzde insanlar cok daha kucuk evlerde yasiyorlar ve cok cocuk sahibi olmak gucten cok maddi zorluklar getiriyor. yine eskiden dogum kontrol konusunda bilgisiz olan insanlar artik bu konuda daha bilincliler. gecen bir belgeselde izledigim kadariyla 2000 yili itibariyle hindistan'daki kadinlarin sadece %30'luk bir kesimi dogum kontrol denen bir seyin varligindan haberdarmis ve bugunlerde bu oran %50'lere gelmis.

    insanlar artik evlilige de pek sicak bakmiyorlar. dunya'da hemen hemen her ulkede evlenme yasi giderek artiyor. bundan 100 yil once gelismis ulkelerde 14-15 olan evlenme yasi bugun 30'a dayanmis durumda. gelismekte olan ulkelerde bundan 50 yil once 14-15 olan evlenme yasi bugun 26-27 civarinda geziyor. eskiden dunya uzerindeki yetiskin insanlarin %99'u evlilik gecirmisken gunumuzde bu oran cok daha dusuk. ozellikle bugun buyumekte olan nesillerde evlilik oraninin %50'lerde dolasacagindan ve ortalama cocuk oraninin 1 civarinda olacagindan bahsediliyor.

    peki butun bunlar kotu mu? kesinlikle hayir. dunya zaten tikabasa insanlarla dolu ve ozellikle son 200 yilda insanlar dunya'nin yedi sulalesini sikip atma konusunda cok buyuk ilerleme kaydettiler. dunya'daki ormanlik aranlarin yarisindan fazlasi bu sure icinde imha edildi. hatta soyle bir istatistik vereyim, insanlik tarihinde insanligin son 50 yilda dogaya verdigi zarar bundan onceki 100 bin yilda verilen zarardan daha fazla. yine dunya'da son 50 yilda tukettigimiz dogal kaynaklar insanlik tarihinde gelmis gecmis tum kullanilan kaynaklardan daha fazla. son yillarda insanlarin yaptiklari yuzunden nesli tukenen hayvan cesidi binlerle sayiliyor. insanlarin nufusunun azalmasi veya en azindan sabitlenmesi dunya'da yasayan diger canlilarin lehine olan bir gelisme, zira dunya'daki binlerce canli turunden insan harici etrafina bu kadar zarar veren baska bir canli turu yok.

    dunya'daki temiz su kaynaklarindan tutun da nefes alinacak temiz havaya, tarim kaynaklarindan ormanlara kadar hersey insanlar tarafindan dibine kadar somuruluyor. ornegin bugun ortalama bir insanin bir yilda tukettigi kagit miktari ulkeden ulkeye degisse de her biri 10 metre uzunlugunda 3-6 agaca esit. bugun dunya'daki tum insanlari organik besinlerle besleyelim desek dunya'daki tum topraklar, tum ormanlar ve tum bos alanlar bile buna yetmiyor. tek basina bu bile gezegeni haddinden fazla doldurdugumuzu kanitliyor.

    bir yandan denizlerdeki baliklar tukeniyor ve balikcilar giderek daha da derine dalmak zorunda kaliyor cunku yuzeydeki baliklar bitmis durumda, diger yandan ormanlar azalarak bitiyor. endustri devriminden once dunya'da 5.9 milyar hektar ormanlik alan varken 1990 itibariyle bu 4.2 milyar hektara dusmus ve gunumuzde 4.0 milyar hektar civarinda. bundan sonraki her 10 senede bir 100 milyon hektarlik bir orman kaybi gozlemlenecegi dusunuluyor. eskiden dunya'daki tum karalarin %50'si ormanlarla kapliyken bugun bu rakam %30'da ve eskiden bastan asagi ormanlarla dolu olan bir cok ulke bugun col olma tehlikesiyle bas basa.

    siz "3 cocuk yapin" diyen delileri dinlemeyin. dunya'da son 100 yilda cok buyuk zararlar verdik ama artik bu yavas yavas azalacak gibi gozukuyor. nufus artisi bir sure daha devam edecek ama modern yasamla beraber cocuk sayilari dustukce dunya hem insanlar hem de hayvanlar icin daha yasanilabilir bir yer haline gelecek. bugun dunya ve uzerindeki canlilar icin yapabilecegimiz en iyi sey mumkun oldugunca az tuketim yapmak, mumkun oldugunca az cogalmak ve dogayi kendi haline birakmaktir. dogayi kendi haline biraktiginizda o bir yolunu bulup kendi kendini tamir edecektir.

  • görsel

    telefonumu yaklasik 5 yıldır kullanıyorum (iphone 6s) değiştirip yeni bir iphone 13 alayım dedim. yeni dediysem de bu ay çıkaracaklari modeli de sayarsak 2 alt modelini 2023 turkiyesinde kredi ile almaya çalışıyorum. neyse allahim bu ne?? 50 binin geri ödemesi 146 bin lira!! yani kabaca vergisiz fiyatı 25 bin lira olan bir telefona sahip olabilmek için 120 bin lira fazladan para vermem gerekiyor. buda böyle bir 2023 turkiyesi anımdır. yayında yapımda emeği geçen herkesin allah belasını versin ne diyeyim.

    edit: sevgili her boka muhalif arkadaşlar sizce konu burada 50 bine krediyle telefon alınması mi sadece? telefonu unut, gozum bozuk gozluk alacagim, çocuğum var okul alışverişi yapacagim, ev sahibi zoruyla evden çıkarılıyorum yeni eve gecmek için nakliye depozito vs parası ihtiyacı için çekecegim. liste uzar gider. konu gercekten telefon mu sence? 50 bin liraya nasil 146 bin geri ödeme olur konu bu!

  • turkcell, vodafone ve türktelekom'un ortak bildirisiyle bip ve yaay uygulamalarının kullanımı artık kotadan yemiyecek. malum karakter sınırından tam başlığı yazamadım. bkz.kaynak

    neyse efendim, bu eşşolueşşek firmalar pandemi sürecinde online eğitim ihtiyacı olan çocuklara hiçbir şekilde ekstra kota imkanı tanımazken ne oldu da birden bu iki uygulama kotadan yemeyecek? sebebi belli, (bkz: if you don't pay the product you are the product)

    edit: özelden türktelekom'un 8gb internet dağıttıyla alakalı bir sürü mesaj atan sevgili amip yazarlar 1-2 dk'nızı ayırıp şu haberi de okuyunuz lütfen: haber

  • ilk bakışta bir "altcoin" gibi görünse de aslında altcoinlere göre daha fazla yenilik içeren bir dijital para birimi.

    kurucuları vitalik buterin, charles hoskinson, anthony diıorio, gavin wood olmak üzere dört kişilik bir ekiptir. bitcoin mantığından yola çıkarak oluşturulmuştur. kendisine ait özel bir yazım dili vardır. bu işletim sistemi kullanılarak "merkezi olmayan" yazılım protokolleri geliştirilmesine olanak sağlanır. böylelikle aynı ana işletim sistemi içerisinde ve tek bir blockchain üzerinden kabul edilmiş kontratlar kullanarak binlerce altcoin yaratmak mümkün olabiliyor.

    ethereum aslında temel olarak bitcoin ile aynı teknolojik yapıyla çalışıyor. bitcoin'in daha da geliştirilmiş hali diyebiliriz. ethereum, bitcoin gibi merkeziyetsizleştirilmiş, şifreli ve güvenli işlemleri mümkün kılan blok zincir teknolojisi ile geliştirilmiştir. peki bu blok zincir teknolojisi nedir? sanal para birimlerinin kaydının tutulması için hesap hareketlerinin kaydını temsil eden bir veri yapısıdır.

    ethereum, bitcoinde olduğu gibi ağa katılan kullanıcıların bilgisayarlarının donanımlarını kullanarak yeni coinler üretebileceği şekilde geliştirilmiştir. ethereum’da yeni coin üretmek için bitcoin’den farklı olarak cpu yani bilgisayarın işlemcisini kullanmak yerine gpu yani çok daha seri çalışan ekran kartını kullanıyor. ethereum ile bitcoinle kıyaslandığında farklı bir algoritma kullandığı göze çarpabilir. bu da onu bitcoin madenciliği için özel olarak geliştirilen donanımlarla uyumsuz hale getiriyor. ethereum’un kullandığı algoritma ismi ise ethash olarak anılıyor.

    oldukça hızlı büyüyen bu sistemde etr 2015 yılının son aylarında 0.42$ değerindeyken , 2017'nin ilk aylarında 12$ değerini bulmuştur.

    bitcoin ile ethereum ise hep kıyaslama içersinde olunca, ethereum'un kurucusu vitalik buterin bitcoinle yapılan kıyaslamalar için şöyle bir açıklamada bulunmuş:

    “eğer dijital paralar ile dünya’daki değerli kaynakları karşılaştıracaksak bitcoin’i en popüler maden altın, litecoin’i ise ondan sonra gelen gümüş olarak kabul edebiliriz. bu durumda ethereum diğerlerinden tamamen farklı olarak petroldür. çünkü ethereum’un arkasındaki teknoloji geleceğin internetinin enerji kaynağı olacaktır. bu nedenle biz ether’i ‘kripto yakıt’ olarak adlandırıyoruz. ethereum platformunun ihtiyaç duyduğu enerji ether (eth) ile sağlanacak.”

    kaynaklar:

    https://www.technopat.net/…eum-madenciligi-rehberi/

    http://coin-turk.com/inceleme-ethereum-nedir

    https://oguzhankarakaya.com/…-ile-farklari-nelerdir