hesabın var mı? giriş yap

  • özetle; yurtdışına gidenlere "kalın ve savaşın" demiş fakat neyle savaşılması gerektiğini söylememiş yazıdır.

    mesela zorlayıcı ekonomik koşullarla mı, dış güçlerle mi, iktidarla mı, muhalefetle mi, cehaletle mi neyle savaşmalıydı da kaçtı bu insanlar?

    edit: bir takım düzeltmeler.

  • tayfun merhaba,

    tanışmıyoruz seninle, yinede bişey sorucam. arkadaş listende maksude diye bir kız gördüm. bu kızın çıktığı var mı acaba? sakıncası yoksa telefonunu alabilir miyim? yanlış anlamazsan, ben beğendim onu:) niyetim kesinlikle kötü değil. arkadaş listeme bakarsan zaten böyle bir insan olmadığımı anlarsın. %70'i kız.

    saol

    mustafa

  • köpekbalıklarının bir balıktan daha fazlası olarak anılmasını ve insan avcısı olarak görülmesini sağlayan saldırılardır.

    bugünlerde köpekbalıkları hakkında konuşmak dahi birçok kişinin korkuyu hissetmesi için yeterli olsa da bu, her zaman bu şekilde değildi. steven spielberg'in jaws'ı (1975) insanları okyanusta yüzmemeye ikna etmeden önce bir dizi köpekbalığı saldırısı paniğe yol açtı ve köpekbalıklarına kötü bir ün kazandırdı.

    1916 yazıydı, okyanusta yüzmek insanlar için halen yeni bir zaman geçirme deneyimiydi. oluşan sıcak hava dalgası daha çok insanı sahile çekiyordu. insanlar okyanusta köpekbalıklarının olduğundan haberdardı ancak bu konuda oldukça umursamazlardı. yaygın görüşe göre köpekbalıklarının büyük ve sivri dişleri insanları avlanmak için olsa da insanlar av olamayacak kadar büyüktü. ancak, 12 gün boyunca new jersey kıyılarında gerçekleşen bir dizi köpekbalığı saldırısı sonucunda 4 kişinin ölmesi 1 kişinin de ağır yaralanmasıyla her şey değişti.

    ilk kurban, beach haven'da akşam yüzmek için denize giren 25 yaşındaki charles vansant'tı. bir şey bacağını ısırdı ve büyük bir parça kopardı. sonunda kan kaybından hayatını kaybetti.

    bu ilk saldırının ardından insan yiyen yaratığın köpekbalığı olup olmadığı hakkında bir belirsizlik mevcuttu. bazıları bunun bir deniz kaplumbağası olduğunu ya da insanlara saldırma eğilimli başka bir hayvan olduğunu iddia ettiler. çoğu insan bu kıyılardaki köpekbalıklarının zararsız olduğu bilgisine sahipti bu nedenle de saldırının köpekbalığı tarafından yapıldığına şüpheyle yaklaşıldı.

    ilk saldırının üzerinden henüz beş gün geçmişken spring lake'deki beach haven'ın 70 kilometre kuzeyinde, bir köpekbalığı (muhtemelen aynısı) başka bir kurban daha aldı. bu noktadan sonra korku yayılmaya başladı. gazete manşetlerinde köpekbalıklarından bahsedilmeye başladı. sahil sakinleri suya tereddütler yaşayarak girdiler.

    ancak saldırılar henüz sona ermemişti, iki kişi daha hayatını kaybedecekti. bir sonraki saldırı en yakın koydan 2 kilometre uzaklıktaki bir derede gerçekleşti. 11 yaşındaki bir çocuk köpekbalığı tarafından yutuldu. arama kurtarma ekibinde görevli bir adam da ölümcül bir saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. aynı günün ilerleyen saldırıda bir genç bacağından yaralandı. saldırılardan tek kurtulan kişi olarak kayda geçti.

    iki gün sonra matawan deresi yakınlarında balık tutmaya giden iki adam nefsi müdafaa için bir köpekbalığını öldürmesi ile saldırılar son buldu. saldırıların son bulması, tümünü aynı köpekbalığının yaptığı düşüncesine neden oldu.

    bilim insanları, balıkçılar tarafından yakalanan ölümcül balığın bir beyaz köpekbalığı olduğunu doğruladı. köpekbalığının mideni incelediklerinde 15 kilo kadar insan eti buldukları bildirildi. (bu iddia tartışmalıdır.)

    o yaz yaşanan saldırılar sona erse de yarattığı korku ve endişeler bugün de devam etmektedir. köpekbalığı saldırılarının nadir olmasına ve insanları avlaması pek olası olmasa da okyanus kıyılarında yüzenler halen tetiktedir. bilim insanları köpekbalıklarının olumsuz anılmasını önlemeye çalışsa da, bu saldırılar, köpekbalıklarının tekrar sadece balık olarak görülmesi ihtimalini belki de sonsuza kadar ortadan kaldırmış gibi gözükmektedir.

    kaynak: britannica

  • manavgat'a tatile gittiniz, orman yangını başladı, karnınız acıktı ve yemek yiyorsunuz. birileri de çıkıp insanlığınızla ilgili enteresan çıkarımlarda bulunuyor. ah vah edip izlemekle, yemek yiyerek izlemek arasındaki fark nedir? koca orman yanarken bu insanlardan ne yapmalarını bekliyorlar acaba.

  • zarar vermedikçe her şey yapılabilir mottosuyla dans eden insan. özgürlüğü sindirememiş toplumlarda tepki çeker.

  • bugün okuduğum bir haber ile varlığından haberdar olduğum güzel insan. doğanın gücünü insanoğluna bir kez daha hatırlattığı için binlerce kez teşekkür edilmesi gereken eli öpülesi adam. hakkında yapılan ödüllü kısa filmi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

    forest man

    forest man (2013) - ımdb

    dünyayı biz yoruyoruz, biz üzüyoruz, biz bozuyoruz. fakat buradaki hikaye, doğanın kendi kendine düzeltemediğini bir tek adamın bile ufak bir dokunuşla nasıl düzeltebileceğinin hikayesi. okurken, izlerken günüme neşe geldi...

  • istiklal'de sevgilinizle öpüşürken "boş ev var kııızz" diyecek kadar samimi, düşünceli insanlardır ayrıca..

  • --- spoiler ---

    birini çok seven, kendisini aldattığı halde sorunu kendisinde aramaya devam eden bir adam var burada. onun sorunu kendinde araması, içinin sevebilme yeteneğidir. o kendisine en berbat durumda bile dönüp bakabilen, benim de hatalarım oldu diyebilen, bir ilişkiyi kurtarmak için hiç yan yollara sapmadan direk koşan biri. o sevmek isteyen biri işte. siz bunu istediğinizde her şey tamam, önemli olan o istek.

    çünkü görüyoruz ki sonrasında o istek bir şekilde hayat buluyor. eski karısıyla da başka bi kadınla da. kendisi kendi gibi kendisini seveni seçiyor sonunda o ayrı. ama işe yarıyor yani.

    o noktada birinde ısrar etmenin nasıl elzem bir şey olduğunu anlatıyor film. sevmek ısrar etmek işidir. karşıya değil, içinde bulunduğun duyguda. o duyguyu tanıyınca ve emin olunca sıkı sıkı tutunmalı ve ayak diretmeli. sonunu görebileceğini zannetmeden, yaşanmayan bir şeyi kurgulamaya çalışmadan, yaşanması için küçük fırsatlar yaratarak, o küçük fırsatları büyükçe değerlendirerek, en önemlisi de asla karamsarlığa kapılmadan deli cesaretiyle gülümseyerek. diyor.

    ha bi de deliyim delisin deliyiz mesajı veriyor. hayat hep mükemmeli arar, insanlar kendilerine elbise biçer gibi kişi seçiyor, bu bende durmaz, bu beni taşımaz diyor. ne bedbaht hikayeler. halbuki her kişinin kendini var etmesi için uygun bir alan var. bir izin ver de bahçe olsun orası.

    bütün aşkın dışında bir de arkasında kaya gibi bir ailesi var adamın. bu o kadar can alıcı bir nokta ki, bütün filmin de dayandığı o sanki. o adamın o yaşta, hala odasına bişiler hazırlayıp getiren, mutlu olabilir belki diye ona ilgisi olan kıza oğlunun yürüyüş saatlerini söyleyen bi annesi, kendisini maçın uğuru olarak gören bi babası var. içinin içtenliği çatısından başlıyor. o zaman daha gözü kara olur insan. çöp poşetiyle de koşar, dehşet ünlü bir yazarın* kitabına isyan da eder, bu ne boktan son yazmaktır diye. mutlu olma ihtiyacı var ve bunu saklamadan yaşıyor.

    ve sonunda- ya da başında hayatın- tıpkı kendisi gibi etrafı önemsemeyen ve tek derdi olduğu gibi mutlu olmak olan bir kadına rastlıyor. belki burası biraz şanstır (:

    --- spoiler ---

  • normal bir durum.

    herkes müslüman değil ya da dinini yaşamıyor. rahatsız olan arkadaş listesinden çıkartır ya da profiline bakmaz.

    bu yapılan benim ya da bir başkasının 'bu sıcakta aç susuz kalınır mı sağlığını düşünmüyor musun?' demem kadar ahlaksızcadır. herkes kendi tercihlerinden mesuldür.