ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
bizim evde recep diye biri kaldiydi bi hafta. hala kim oldugunu bilmiyoruz. reco bak eger okuyorsan cik ortaya. hepimiz digerimizin kuzeni sandiydik seni. amacin neydi. neden bizim evde kaldin. neden bir sey demeden cektin gittin ve bir daha gelmedin? kimsin olm sen? olayin neydi amk. sorunlar var, cevaplaman gereken sorular var
imamoğlu'nun tartıştığı gencin ağır linç edilmesi
-
"imamoğlu'nun tokatladığı genç"ten sonrasını okumadığım troll (bkz: furkan bölükbaşı) uydurması.
lan siz ne çeşit bi arsızsınız. utanmazlık, ahlaksızlık içinde yüzerken bir de adama iftira atıp insanlıktan bahsediyorsunuz. önce evriminizi tamamlayın sonra konuşun.
edit imamoğlu: bkz
edit imamoğlu 2: entrynin bu kadar fav almasına takılanlar olmuş. mesele entrynin bu kadar fav alması değil. mesele iftiracı, kişiliksiz, şeref ve haysiyet yoksunu insanların iftiraları ile sözlüğü bulandırması. o kadar görüntüye rağmen hala çıkıp bir insanı "bilmem kimi tokatladı" diye lanse ederseniz, göz göre göre yalan söylerseniz ve ne çeşit bir mal ve maşa olduğunuz zaten biliniyorsa, şereften uzak şahsınıza giydirilen basit bir entry bu kadar fav alır.
uçurumdan düşen adam ve aşırı sakin arkadaş grubu
-
ve bu adamlarla benim oyum bir.
bunlarınki iki sayılmalı.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
sinemada biletler yer göstericiye verilir, yer gösterici el feneriyle oturulacak yeri gösterir, o sirada bir elle biletleri geri almak diğer elle cepte bahşiş aramak yerine, bir elle el fenerini almaya çalışmak (hatta ısrar edip çekiştirmek) diğer elle bahşiş aramak.
yer gösterici al istiyosan ama bahşişi ver yine de dedi.
gustav mahler
-
müziğindeki o ölüm izleri sebepsiz değil. on dört çocuklu bir ailenin en büyük ikinci çocuğu mahler. kardeşlerinden tam yedi tanesi ölüyor. kendisinin doğumundan iki yıl önce, henüz bebekken ölen isidor'u saymazsak, altı tanesi mahler hayattayken ve henüz bir çocukken ölüyor. sonra yıllar geçiyor, mahler evleniyor, iki kızı oluyor ve onlardan bir tanesi de difteriye yakalanarak hayatını kaybediyor.
o yavaş yavaş öldüren müziğinin nedeni kaybettikleri.
5 nisan 2015 yds
-
kremlin sarayı'nda öğrenilen ingilizce ile girilmesi sanırım pek akıllıca olmayacak sınavdır.
buckingham sarayı olsa neyse..
tema'nın cengiz holding'in bağışını iade etmesi
-
doğru ise ülkede son zamanlarda gördüğüm en dik ve onurlu duruş.
tıpkı bir çınar gibi..
kasadaki parayı az bulunca satış yapan hırsızlar
çağla şıkel'in canlı yayın frikiği
-
ciciğin görünmesi üzerine alişan'ın hoplama zıplamalı tepkisinin altıma sıçırttığı frikiktir, o neydi gız :)
hoşlanılan kızın sabah sahile gel koşalım demesi
-
süper olay. bu soğukta giden maldır.
taxi driver
-
--- spoiler ---
talihsiz olay*dan hemen sonra, travis'in betsy ile yaptığı ilk telefon görüşmesi adeta sinema dersi vermekte, "ben yönetmenim" diyeni uykusuz bırakmaktadır.
travis'i, tüm pişmanlığı ve çaresizliğiyle telefon kulübesinde yaptığı yanlışı düzeltmeye çalışırken izlemek, hayatının tek tanığı, belki de tek arkadaşı olan izleyiciyi derinden üzmekte ve tam da "did you get my flowers?" dediği anda bakışlar kamera marifetiyle boş koridora yönelmektedir. travis o kadar acınacak durumdadır ki izleyici onu görmeye bile dayanamamaktadır.
--- spoiler ---
pokemon go
-
gece 4 gibi çıkıp sokakta pokemon avladığım oyun. işin garibi bir araba durdu, kolay gelsin o pokemon mu dedi içindeki 4 genç, evet diyince buralarda var mı pokemon diye sordular. asdfasdf. var diyince 4'ü de indi, telefonlar çıktı, aramaya koyuldular. ya güzel bir olay, ya da toptan kafayı yedik.
ankara çayyolu'ndan selamlar.
9 nisan 2020 aşevi hesaplarının bloke edilmesi
-
bir gün yolumu kaybettim ve bir çıkmaz sokaga girdim. sokagin icindeki bir konteynerde yasayan yasli bir kadinla tanistim. babasina bakmak icin evlenmemis ve yalnız kalmıs. para verdim, almadi. muratpasa belediyesi bana her gün sıcak yemek gonderiyor dedi. sen de bana pismis yemek getir, yorgan getir dedi. diyecegim, o aşevi birçok insanın, evsizlerin umuduydu. gerçekti.