hesabın var mı? giriş yap

  • keşke burada dalga geçmeden önce afgan halkının neler yaşadığını, ne kadar çaresiz bırakılıp ezildiklerini araştırsanız.

    "28 yaşımdayım ve hiçbir gün hayatı bilmedim". dalga geçmek için ya vicdansız olmak gerekir ya gerçekten ahmak. amerika ve talibanla elinde taşla sopayla savaşamazsın.

    yatın kalkın atama dua edin. o olmasa aynı durumda siz, sizin acılarla dolu hayatınızla bilgisayar başında dalga geçen başkalarıydı.

  • aşk büyüsüyle dünyaya gelen, bundandır ki sevgi nedir bilmeyen, nefret bile edemeyip hayatını en güçlü olmaya adayarak karşısına çıkanları engel görüp ortadan kaldıran bir eksik ruh ile, sevgi, nefret, kıskançlık, kibir ve daha fazlası birçok duyguya sahip saf kötü arasındaki karşılaştırmada voldemort her zaman daha tercih edilesidir.

    voldemort doğumu, tarafsız ve insani duygulardan arındırılarak, ele alındığında, eylemlerinin sorumluluğunu taşıyabilecek bir karakter değil aslında. çünkü aksini bilmiyor. duygudan azade bir kabuktan ibaret hayatında tek başına ilerleyip en tepede olma güdüsüyle hareket eden biri sadece. müritlerine dahi sempati göstermemesi bunun bir kanıtı. tüm bunlar dikkate alındığında voldemort gibi birinden insan olarak bahsedip, onu insani değerlerle yargılamak mümkün olmaz elbette.

    umbridge ise duygu nedir biliyor. iliklerine kadar hissediyor ama sevgiyi seçmek yerine nefreti tercih ediyor. ezebildeklerini ezip geçiyor, yetmiyormuş gibi bundan zevk de alıyor.
    bilinçli olarak kötülüğü seçmiş biri doğru olarak nitelendirilen safta yer aldığı için ondan daha iyi olmuyor haliyle.

    yani demem odur ki; voldemort canım, adın çıkmış dokuza inmez sekize. ama senden beterleri de var işte.

  • dram içerir.
    gönül isterdi '' sadece fazla düşünme sorunu yaşayan insanların anlayabileceği şeyler'' diye bola döke başlık açabileyim. hepinizin malumu yine karakter sınırına takıldım.
    ben de fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için gündemde bu konuya da yer vereyim dedim.

    1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
    en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

    2)pratiktirler;
    hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

    3)çok yönlüdürler;
    fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

    4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;
    çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

    5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
    obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

    edit: ''dün gece çok uzun zamandan sonra ilk kez yalnız hissetmedim. teşekkürler herkese...''

    şöyle bir yazarların bulunduğu destek grubumuz var

  • tam bir aptal açıklaması.

    koskoca galatasaray başkanının yaptığı açıklamaya bak amk.
    13 yaşındaki çocuklar bile artık böyle benzetmeler yapmıyor.

    galatasaray, galatasaray'dır.
    nou camp'a çıkınca barcelona'yı titretir, arena'da madrid'i 5'lik kıvama getirir.

    sen kimsin de galatasaray'ı birisine benzetiyorsun.
    galatasaray'ı bir takıma benzetmek ve bir takımdan küçük görmek kimsenin haddi değildir.

    illa bir şeyi benzetecekseniz vizyonsuzluğunuzu benzetin.

    bir araba dolusu parayı sabri'ye dökmenizle barcenola'nın ne alakası var diyebilecek kalibrede bir yönetici yok mu şu adama allah aşkına ya?

  • pandeminin başında 5 tane maskeyi dağıtamadınız.

    sonbaharda grip aşısını yapamadınız, insanların önüne saçma sapan prosedürler ve kriterler koydunuz.

    akşam 9'dan sabah 5'e ve hafta sonu sokağa çıkma yasakları ile salgını kontrol edebileceğinizi düşünüyorsunuz.

    kapattığınız iş yerlerine hiçbir yardım yapmıyorsunuz.

    vakaları yalan yanlış açıkladınız ve açıklamaya da devam ediyorsunuz.

    ama yaza kadar 50 milyon vatandaşımızı aşılamak istiyorsunuz.

    peki.

  • gitardan cikarabildigi sesler ve o essiz monster ton, alet erdavatla, kalin tellerle , yok efendim srv strat satin almakla falan yakalanacak bir sey degil, keske olsaydi. yani ben de belki de onbinlerce insan gibi normalden kalin tel seti taktim, o tona amfi-pedal ayarlari ile yaklasmayi denedim, texas special pick uplar kullaniyorum, deniyorum ama sadece uzaktan yaklasabiliyorsun, en fazla "andiriyor" diyelim. esas hadise belki de milyon kere tartisilmis ve soylenmis oldugu uzere; adamin elleri ve calis bicimi. tellere genelde cidden abanarak vurup, sapi da kiracakmis gibi hatta beyzbol sopasi tutar gibi sikarsaniz daha once duymadiginiz tinilar ufaktan belirmeye baslayip, diger degiskenlerle ( tel kalinligi ve yuksekligi, pick uplar, amfi, pedal vs vs) de birlestiginde size "hassiktir! oluyo galiba lan!" dedirtebilir. heyecan yapmayin, yaklasik 30 saniye sonra sol kolunuz 15kg luk dumble la uc set on kol calismis gibi kasilip kalacak, birak herhangi bir srv lick'ini iki nota basacak gucunuz kalmayacak. abarti geliyorsa eger denemesi bedava. bu mevzuyu ilk john mayer'den duydugumda abartiyor demistim, basima gelince anladim, adam gercekmis. ciddi bir guc gerektiriyor o tonu cikarmak, dover gibi tellere vurup o rezonansi ayibogan gibi siki siki basarak kontrol etmek, ustune o cilgin, yurek eriten vibratolari, bendleri atmak ciddi bir emek, baya uzun bir sure gerektiriyor. yani kimse yapamaz demiyorum ama buna yeltenen varsa eger ( srv sarkilari calmaktan bahsetmiyorum ), o tonu ne olursa olsun alicam diyorsaniz -ki gercekten denemeye deger zira cok eglenceli- boyle bir gercek var. adama bosuna hands of steel demiyorlar. kolunuz once o kondusyona gelecek, parmaklar mutantlasacak, fretboardu delecek guce kavusacak, bunlarin uzerine tum o duygu, tutkuyu verecek kontrolu yakalayacaksiniz. lifetime challenge gercekten.

    ya yok ben bu kadar zahmete giremem ama srv calarken en azindan sarki az cok ona benzer tinlasin diyen varsa ilk aradan cikarmaniz gereken sey mute raking denen hadiseyi cozmek. yani 6 tele dan dun vuruken sadece tek bir telden ses alip, diger tellerden muted ses almak; click click sesler cikacak. bunu pena elinizle degil tele basan elle yapacaksiniz, kesinlikle palm mute degil. texas shuffle da denir buna. cold shot, pride and joy, couldn't stand the weather buna guzel ornekler. o teknigi cozmeden bu adamin sarkilarina girismek afaki bir caba olacaktir zira sadece ritm atarken degil, bendler oncesinde de sikca kullandigi bir hadise, bir nevi imzasi. bu sekilde tek bir notaya basmasina ragmen kalin, tok, guclu sesler cikarabiliyor. o tona ulasmada gereken tekniklerden belki de en muhimi bu mute raking hadisesi. cunku yeterince deneyerek bir cok solosunu calabilirsiniz zira belli bir patterni izliyorlar, dizilim olarak zor degiller, ama tellere vurus ve ritm stili? that's a bitch. strumming olayini en bastan cozmek, o tona yaklasmadaki en zor kapilardan ilkini acacaktir bence. zaten bu engel asildiktan sonra o giremem dediginiz zahmete girer, tadini aldikca devam edersiniz.

    velhasil boyle srv for dummies gibi bir yazi oldu ama burada bulunsun ; dunyada en sevdigim gitaristin basligina yeni bir sey yazmis olmak mutlulugu bana yeter. belki de bir gun birilerinin isine yarar.

  • yurtiçi kargonun adres ve kimlik bilgilerini kaydettiği yetmiyor, bütün çalışanları kafasına göre canı isteyince o bilgilere ulaşabiliyor ama kimse bunun üzerinde durmuyor mu? bu nasıl iş lan?
    siz nasıl bu kadar rahatsınız?