hesabın var mı? giriş yap

  • şu sıralar yaşanan sıcak şöyle tarif edilebilir: klozet kapakları bile daha 2 dakika önce bir başkası oturuyormuşçasına ısınmış oluyor.
    ya da ben birinin kucağına oturup işedim bu sabah.
    hayırlısı.

  • akp’li belediyede çalışıyorum diye hayatımda 1 kez zoraki akp mitingine katıldım. kitleyi ilk kez yakından gördüm.

    arkadaşlar öyle bir kitlenin sayesinde iktidarlar ki hayatı sorgularsınız. gördüklerimi hala unutamıyorum. bizim asıl rakimiz rte falan değil bu kitle. asla yenemeyeceğin (!) çipli bir ordu gibi düşün…

    o yüzden parti marti ayırt etmeden (ki ben eski bir iyi parti üyesi ve mustakbel zafer partisi sempatizanıyım) istanbul’da bu çipli orduya rağmen erdoğan hegemonyasını yıkmış olan ekrem imamoğlu’nu destekliyorum. bu geleceğimiz için elzemdir. önce bunları yıkmalıyız. sonra aramızda rekabet ederiz. önce bu hegemonyayı en güçlümüzle tamamen yok etmeliyiz…

  • mülteciler şehrin göbeğinde dilencilik yapıyor.
    kırmızı ışıklarda arabanın camını silmelerini engelleyemediğin gibi sildikten sonra para vermezsen tamponuna tekme atıyorlar.

    önce izmirli'nin gündelik hayatını kolaylaştır tunç bey.

  • --- spoiler ---

    titanic'te "you jump, i jump" delikanlılığını yapabilen leonardo abi, inception' da "if you jump, you are going to die" demiştir karısına.

    gençken daha cesur oluyor insan.

    --- spoiler ---

  • aralarında olduğum sözlük yazarları. ben bi keresinde sonradan internet cafenin sahibinin oğlu olduğunu öğrendiğim bir lise elemanıyla counter'da çatışmıştım. kurşun kulaklığımı sıyırmıştı. bir ara sokaktı, köprü çıkışı. teröristler gelip yanıma saydırmıştı. kulaklık düştü. sürem falan doldu zaten kalktım masadan sonra.

  • elektriklerin kesilebileceğini öğrendiğimiz gün çevredeki marketlerde tüple çalışan katalitik soba aradım. bulamayınca kamp tüpüne takabileceğim ısıtıcılara baktım ancak elektriksiz tüm ısınma araç gereci ve aynı zamanda odun dahi tükenmişti. amerikalılar böyle durumlarda çılgınca stok yapıyor. aynı zamanda böylesi sıcak bir eyalette katalitik soba vs stoğu da o derece az oluyor. velhasıl hiçbir ısınma alternatifi bulamayınca, evdeki 3-5 kamp tüpüme ocak takıp en azından çay, yemek yaparız demiştim. nasılsa birkaç saat içinde düzelir dedim. ne saf bir insanım ki olası bir kesintinin çok uzun sürebileceğini düşünmedim.

    derken önceki gece 4:30da 20 aylık oğlumun çığlığıyla uyandım. ev ısısı 12 dereceye düşmüştü. hadi ben ankarada büyüdüm, soğuk bana koymaz da, bebe ilk kez tanıştı ve çok korktu. odanın kapısını kapattım, bir yurt öğrencisi soğukkanlılığında olabildiğince mum ve kamp ocağımı yaktım. sabah 7 olduğunda odanın ısısı 16 dereceye ulaşmıştı ancak evin geri kalanı 4 dereceye düşmüştü. ne de olsa kagir yapı, nasıl tutsun sıcağı deyip, 7:30da elektriği olan arkadaşlarımıza gitmek üzere evi terkettik. 2 gündür hiç elektrik gelmedi. bu sabah evi kontrole gittiğimizde, bir de komşunun canavar kamyonetiyle park halindeki aracımıza kötü bir şekilde çarptığını gördüm. üstelik hemen hemen tüm komşular ilk geceyi arabalarında geçirmişlerdi.

    şu günleri bir atlatalım da, bir 10 yıl boyunca daha hiç kullanmayacağımı bilsem de, ilk iş bir katalitik soba alacağım. döndük dolandık nenemin katalitik sobasına muhtaç kaldık.

    her şey bir yana, evinde yalnız olan onca yaşlı insan ne yapıyor, bu duruma çare bulabildiler mi, zamanında yardım ulaşıyor mu bilmiyorum. umarım can kaybı olmaz. kötünün kötüsü var, şikayet etmeye hakkım yok sanırım.

    (bkz: dallas)

    edit: 50 saatin ardından elektrik geldi. evimize döndük. iki gündür sesi çıkmayan komşu hatasını kabullendi, arabamızı yaptıracak. elinde olmayan otel odasını bir çok kişiye rezerve edip paralarını toplayan priceline'la da ayrı uğraşacam, yazdım kenara. dallas'taki türkler facebook grupları üzerinden inanılmaz bir dayanışma örneği gösterdiler. insanlar açık adres paylaşıp ihtiyacı olanlara evlerini açtılar. böylelikle arayacak kimsesi olmayanlar sığınacak yer buldular. kimi yemeğini, kimi odununu paylaştı. gurur duydum açıkçası.

  • kendisi ile birlikte toplamda bölgede 12 benzer yapının bulunduğuna dair haberler yayınlandı geçen sene. birbirlerine oldukça yakın megalitler bunlar. kazılar hala devam etmekte ve muhtemelen yıllarca daha sürecek. şuana dek çıkarılan bulgularda (bkz: karahantepe) ve (bkz: sayburç) dikkat çekiyor. özellikle karahantepe'de bulunan ana kayaya oyulmuş insan başı hayret verici. görsel üstelik bu yapının göbeklitepe'den birkaç bin yıl daha eski olduğu oraya çıkarıldı. yani artık en eski diye adlandırılan yapı göbeklitepe değil karahantepe gibi gözüküyor.

    buradaki t şeklinde sütunların göbeklitepe'den farkı üzerindeki oymaların insan figürleri barındırması. göbeklitepe'de çok detaylı hayvan figürleri ve süslemeleri var. burada ise kaftan giydiği düşünülen insan figürleri söz konusu. t harfli sütunların yanısıra fallus yani erkek organı şeklinde yine ana karadan oyulmuş dik sütunlar da var. görsel ve bu odaya "akıtılması" için kullanıldığı düşünülen bir de oyuk var görsel akıtılan şey su mu, kan mı? bilinmez.

    sayburç'ta ise durum daha farklı, henüz çok küçük bir kısmı kazılabildi çünkü modern bir yerleşimin yani köyün tam ortasında bina yapımı aşamasında temel atılırken fark edildi burası ve burda da yine ana karaya oyulmuş kabartmalar mevcut. kabartmada bir eliyle yine fallusunu tutan bir adam mevcut - insan figürü. ve iki tarafında da hayvan figürü var. görsel

    dediğim gibi bunun gibi kazılmayı bekleyen toplamda 12 tepe söz konusu.

    işi daha da ilginçleştiren şey ise günümüz teknolojisi kullanılara yer altına bakıldığında daire şeklinde ortaya çıkan odalardan 10-15 oda kadar daha olduğu bulundu. fakat bunu daha da ilginçleştiren şey o dönemde insanların aniden bu yapıların üstünü örtmeye karar verip çakıl taşları ve toprakla hepsini doldurup üzerlerini tepe şeklinde kapatmaları. böyle bir kararı neden verdiler henüz kimsenin bir fikri yok.

    neden yapıldığına dair ibadethane ya da ritüel alanları fikri ilk başlarda mantıklı gelmiş olsa da kazılar devam ettikçe şöyle bir durum çıkıyor ortaya:

    bugüne dek tarih hep avcı toplayıcılıktan tarıma/yerleşik hayata ve dolayısıyla hayvancılığa geçildiği bununla birlikte ibadethane/inanç kavramlarının daha sonra oluştuğu yönünde bir kronolojik bakış açısına sahipti. fakat göbeklitepe ve diğer tepeler incelendiğinde daha eski ve erken gelişmiş bir medeniyetin avcı toplayıcı topluma bilgilerini aktarmış olabileceği daha mantıklı bir yaklaşım gibi görünmekte. yani inanç, inanış, ibadet, mesaj, bilgi aktarımı için yapılmış olabilen bu megalitleri birileri avcı toplayıcı insanlara öğretti. uzaylılar vs demiyorum tabii ki - fakat yerel insan topluluklarından daha ileride/zaten erken gelişmiş bir medeniyetten gelen insanların aktarım yapması durumu akla yatkın. hali hazırda o bölgede yaşayan toplum bir sabah uyanıp böyle bir yapı inşaa etmeye karar vermiş olamaz diyor konuyu inceleyen uzmanlar. bu da hem tarihsel kronolojik bakış açımızı tamamen değiştirecek bir buluş gibi duruyor; hem de sandığımızdan çok daha gelişmiş medeniyetlerin çok daha eski zamanlarda var olmuş olabileceğine işaret ediyor.

    diğer bir konu da özellikle göbeklitepe'de şuana dek yüzeye çıkarılmış 4 daire şeklinde odanın birbirleri arasında da birkaç bin yıllık zaman farkı olması. ilk yapılan daire ile 4.daire arasında binlerce yıl çıktı karbon testlerinde. insanlar yeni odalar yapmaya bin yıllar içinde devam etmiş yani. mevcut olanı kullanmak ya da geliştirmek/üzerine koymak yerine yeni odalar yapmaya karar vermişler. hemen yanlarında toprağın altında duran 10-15 oda daha gün yüzüne çıkarıldığında onların yapılma zamanı ve yeni bilgileri aç gibi bekliyorum ya.

    kazıların yapılması keşke daha da hızlandırılsa dedirtiyor insana.