hesabın var mı? giriş yap

  • belediye ciddi bir kurumdur. ve o kurumdaki herkes, jilet gibi olmalıdır. sakallı adam görmek isteyen cemaatlere girsin.

    tanım: doğru karardır.

  • bu kadar boya, çekme, yolmaya dayanıp bir teli kopmayan saçlardan, erkek tipi saç dökülmesine yönelik bir tedavi bulamayan bilim adamları utansın.

  • 4 ağustos 2020'de yayımlanacak olan stephenie meyer romanı.

    bugün meyer'ın duyurusuyla birlikte tüm twilight fanları saklandıkları yerden çıktılar, kitabın gelişini kutluyorlar.

    bilindiği gibi midnight sun ya da geceyarısı güneşi, alacakaranlık serisinin ilk kitabını edward cullen'ın bakış açısından anlatıyor. aslında 2008'de yazılmaya başlanmış bir kitaptan bahsediyoruz. alacakaranlık serisinin zirvesinde olduğu, dünya çapında konuşulduğu dönemde tamamlanıp yayımlanacaktı ancak kitabın ilk 12 bölümü meyer'ın bilgisayarından çalınarak internete sızdırıldı. meyer o kadar kızdı ki "eğer şimdi geceyarısı güneşi'ni yazmaya devam edersem james kazanır ve tüm cullen ailesini öldürür" dedi. fanlar o dönemlerde buna çok kızdılar. seri tüm dünya çapında fenomendi, edward cullen'la ilgili daha fazlasını okumak istiyorlardı. üstelik tek bir kişinin suçunu bütün fanlara ödettiğini söylüyorlardı. ne derlerse desinler meyer sözünden geri dönmedi ve ancak "herkes bu kitabın varlığını unuttuğunda tekrar yazmaya devam edeceğim" dedi. gerçekten de dediğini yaptı.

    2020'de beklenen son şey çoktan unutulmuş olan alacakaranlık serisine yeni bir kitap eklenmesiydi muhtemelen. daha da ilginç olanı ne biliyor musunuz? edward cullen karakteri vampire dönüştürülmeden önce 1918'de ispanyol gribi salgınında ölüyordu. onun bakış açısından anlatılacak olan kitap da bir salgının ortasında çıkageliyor.

    meyer ve kitabın duyurusunu yapan good morning america sunucuları ısrarla bunun bir "prequel" olduğunun altını çizdi. şu aşamada çok fazla bilgi yok ama tahminimce meyer öncesinde yazdığı ve alacakaranlık'taki olayları birebir işeleyen, sadece bakış açısını değiştiren o 12 bölümlük kısmı çöpe attı. yine aynı dönemlerde geçen ama edward'ın geçmişini de anlatan bir kitap yazdı. edward'ın hem bakış açısını yansıtan hem de kişisel tarihçesini içeren bir kitapla geldiğini tahmin ediyorum.

    tabii bu durum en çok meyer'ın işine yarayacak. alacakaranlık bitmiş ve internette alay konusu olmuş bir seriydi. popüler olduğu dönemlerde sıklıkla harry potter ile kıyaslanırdı ama harry potter bugün bile popüleritesini korurken alacakaranlık yıllara yenik düştü. 2008 - 2012 arasında fırtına gibi estiği dönemlerden eser kalmadı. bu tabloyu bir parça olsun değiştirecek, eski fanların ilgisini tekrar çekecek ve seriyi küllerinden doğuracak tek şey büyük ihtimalle bir edward cullen romanıydı. meyer, 2008'de "herkes kitabın varlığını unutana kadar" derken muhtemelen serinin bu kadar gözden düşeceğini tahmin etmemişti ama bu söylediği şey en çok onun işine yaradı. şimdi eline hem alacakaranlık serisini hem kendi kariyerini canlandırma fırsatı geçti.

    meyer, alacakaranlık serisinden kazandığı parayla fickle fish bir prodüksiyon şirketi açtı. hiç duymadınız değil mi? birkaç küçük iş yapmaktan öteye geçemedi. bu esnada hem kendisi hem yayınevi alacakaranlık'ı sömürebildikleri kadar sömürdüler. çizgi romanları çıktı, rehber yayımladılar, bree tanner karakterine ait kısa bir öykü kitabı piyasaya sunuldu. hatta meyer, 2015'te alacakaranlık'ın onuncu yılına özel yaşam ve ölüm isimli bir kitap çıkardı. bu roman, alacakaranlık'taki aynı olayları bella ve edward'ın yerini değiştirerek anlatıyor. bu sefer insan olan edythe isimli bir erkek ve vampir olan beau isimli bir kadın. roman aynı isimle türkçeye çevrildi ancak epsilon tek başına satmayacağına inanmış olacak ki esas kitapla birlikte satışa çıkardılar. iki kitap birden satıldı. çok ses getirmediğini, hele hele türkiye'de hiç gündeme gelmediğini söylememe gerek bile yok. 2016'da tüm bunlardan bağımsız kimyager adlı romanını yayımladı. o da pek başarılı olamadı. geceyarısı güneşi, uzun zaman sonra sosyal medyada gündem olmayı ve tt listesine girmeyi başaran ilk kitabı. tabiri caizse bu kitap meyer'ın kariyerini ipten alacak.

    sitesinde yaptığı açıklamada meyer, kitapla birlikte şarkı listeleri, imza turu ve çeşitli yarışmaların da geleceğini söylüyor. diğer organize ettiği şeyleri bilmem ama kitap için tasarladıkları kapak tüm serinin içinde tartışmasız en çirkin olanı. kitabın adı bile geceyarısı güneşi, bir vampiri anlatıyor. ikiye bölünmüş nar görselinden daha iyisini yapabilirlerdi diye düşünüyorum. bunun da muhtemel sebebi daha önce kitabın sızmış olması. fanlar akla gelebilecek her türlü kapağı tasarladılar. meyer sırf onlardan biri olmasın diye gitti nar fotoğrafı koydu.

    bu noktadan sonra midnight sun'ın fanlara sağlayacağı tek şey eski günleri hatırlatması olacaktır. o ilk örneği tamamlasaydı serinin en iyi kitabı olabilirdi. aradan yıllar geçmiş, meyer'ın düşünce tarzının da kaleminin de değişmiş olma ihtimali çok yüksek. eski tadı verir mi, samimiyetle şüpheliyim. ve söylemeden edemeyeceğim, meyer'ın kaleminden çıkan en iyi kitap hâlâ göçebe romanı.

    ilk 12 bölümün ingilizce pdf dosyasına buradan türkçesine buradan ulaşabilirsiniz.

    not 1: bu dosya yasa dışı değildir. meyer, kitap internete sızdıktan sonra kendi sitesinde açıkça paylaştı ki zaten bağlantıyı açarsanız meyer'ın resmî sitesini görürsünüz (masaüstünde açılıyor link). o dönemde fanlardan bazıları da türkçeye çevirdi.

    not 2: 2020, 2010'larda kalan romanların dönüş yılı olmaya devam ediyor. bir diğer roman açlık oyunları serisinin yazarı suzanne collins'ten geliyor. ancak o bakış açılarını değiştirmekle falan uğraşmıyor. gerçekten eski zamanlara gidiyor. başkan snow'un gençliğini ele alan bir romanla dönecek.

  • 39 derece ateşle yatan 6 yaşındaki yeğenim dedesiyle konuşmaktadır:

    dede:
    -gel kızım sana bir okuyayım da, allah şifa versin benim güzel kızımaa.

    dede içinden duasını okur bitirir. torun sorar:
    -okudun mu dede?
    -okudum kızım.
    -ne yazıyormuş?

  • dünyanın çekilir hale gelmesine neden olan insanlardan yalnızca biridir. köpeği öldüren o pezevenk ise, bu adamın tırnağındaki kir kadar bile değerli değildir.

  • ölçüsüz ve izansız. sıkıcı. bıyıklıysa çok daha sıkıcı. aynı konuyu bir bıyıklıyla tartış bir de bıyıksızla, bıyıklı olan daha çok sıkıyor.

    yürüye yürüye geldiğimiz ve ayrı yollara gideceğimiz belliyken, o yol ayrımına on metre kalmışken "türkiye'nin üzerinde büyük oyunlar dönüyor" diyemezsin densiz gibi.
    nereden baksan 3 km.si var bu iddianın. ben karşı iddialarımı sunacağım, sen o zavallı beyninle karşı itirazlar getireceksin böyle böyle... nereden baksan aynı hatta ait dokuz ila on dolmuş yanımızdan geçmiş gitmiş olacak.

    "evet abi ya. dönüyor bazı oyunlar" diyerek bitirebilir miyim bu mevzuyu? ya da "yok ya dönmüyordur oyun moyun. hadi görüşürüz hocam" diyerek ben orada ayrılabilir miyim? ağır siyasî geyik yapacağız ve on metre sonra herkes kendi yoluna gidecek. gidemez. ben geriye kalan yolumu tartışa tartışa giderim akli melekeler açısından problemli bir insan profili çizerek.

    daha da beter olan o ayrımda ayakta dikilip lafın sözün bitmesi için bekletiyorsun insanı. yapmayın bunu. gerekirse yolu uzat ama 10m için 8m'lik konu aç, kalan 2m'de de vedalaşma ritüeline vakit kalsın.

    edit: umut sarıkaya'nın karikatürü var imiş bu konuda (ki olmasa şaşardım zaten) peki umut sarıkaya benden önce bunu nasıl akıl etti !!!?!!? biz bunları tartıştık zamanında buralarda #35011952

  • sol : sferik; - 5.25 / silindirik; - 4.25 / aks: 180

    sağ : sferik; - 3.00 / silindirik; - 3.25 / aks: 5

    ---------------
    ve bu camlar için de aldığım fiyat şöyle:
    marka: altra shamir
    ürün: smart sv 1.60 free from (organic antrefle %55 inceltilmiş,* tek odaklı camda kişiye özel üretim)
    585x2=1170 tl,
    --------------------
    aynı paraya tarabya sırtlarında iki göz bir gecekondu buldum. bakalım. ya gözlük ya ev. o da iki göz, o da.

  • adı türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş.

    konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş.
    birinci marangoz:
    “500 tlye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.”
    bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
    - siz aynı işi kaça yaparsınız?
    - 2,500 lira.
    - nasıl olur bu kadar fiyat farkı?
    - 1000 bana, 1000 size... 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.

    ihale ikinci marangoza verilmiş.