hesabın var mı? giriş yap

  • henuz okumadiysaniz, okuyun tabi.

    ama eger, isa uzerine bilginiz, benim gibi, din kulturu ve ahlak bilgisi mufredati ile sinirliysa, mumkunse bu kitabi okumaya baslamadan once, isa'nin son gunu uzerine minik bir arastirma yapin. kitabi okumadan once isa'nin yargilanmasi ve carmiha gerilmesi hakkinda daha fazla bilgiye sahip olsaydim sanirim kitaptan daha fazla zevk alabilirdim. kitabi okumaya basladiysaniz ya da okumayi bitirmis olsaniz bile, yine de bir goz atin bence.

    bunlari not etmekle birlikte, isa hakkinda hicbirsey bilmeseniz bile -kimbilir, belki de din kulturu ve ahlak bilgisi dersinden muaf olan sansli azinliktan biri de sizsinizdir- bu, kitabi anlamaniz ve sevmeniz icin bir engel teskil etmeyecektir. yine de, sanirim, ben kitabi bir sure sonra tekrar okuyacagim; bu sefer isa'nin son gunu uzerine epey donanimli olarak.

    zamaninda, sevgilim, zorla bana harry potter serisinin ilk kitabini okutmustu. evet zorla. o denli haz etmem yani fantastik edebiyattan. master i margarita o kategoriye dahil etmek ne denli mumkundur bilemiyorum. ama sunu soyleyebilirim ki burada hakkinda daha once yazilmis olan seyleri okumus olsaydim, edinecegim onyargi ile, kitaba baslamazdim bile.

    ve buyuk bir eseri iskalardim.

    hikayenin bir ayaginin olagan/gercek hayat uzerine oturmus olmasi, fantastik ayaginin da daha ziyade dini referenslar icermesi, romani, benim gibi bir gercekcilik duskunu biri icin bile, elden dusurulemez kiliyor. en fazla, seytanin oyunlari karsisinda, buna sahit olan bir moskovali kadar sasiriyorsunuz. ve sayfalari cevirdikce, yine bazi moskovalilar gibi, olan bitene inanmaya baslayip, sorunu sizin o 'besinci boyutu' goremiyor olmaniza bagliyorsunuz. o denli inandirici oluyor her sey.

    ve bir seye daha inaniyorsunuz romanin sonunda: bulgakov, besinci boyutu gorebiliyor olmali. yoksa, bu denli genis bir hayal gucu, normal bir insan icin haddinden fazla.

  • bugüne kadar filmlerde izlediklerimiz doğruysa devre arasında abd soyunma odasında:

    oyuncu 1- lanet olsun, adamlar bizi yendiler!!
    oyuncu 2- hey keller ikinci golü yerken aklın nerdeydi dostum ha??
    keller- hey hey hey sen kendi işine baksana dostum, adam şut çekerken sen napıyordun ha??
    oyuncu 3- hey kavga etmeyi bırakın tanrı aşkına, adamlar resmen kıçımıza tekmeyi bastılar, biz gidelim de evde nba izleyelim...
    bruce arena- hey, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz tanrı aşkına?? dünya kupası'ndayız. dünya üzerindeki her futbolcunun olmak istediği yerde... iki gol yemiş olabiliriz, bu işi beceremiyor da olabiliriz, çok kötü de oynamış olabiliriz, ama bizler amerika birleşik devletleri milli takımıyız, sahaya çıkıp elimizden geleni yaparız, [ müzik hafiften yükselir ] onlara kim olduğumuzu gösterir, onları evlerine yollarız!!
    oyuncular- [ hep birlikte ] hadi çocuklar onlara kim olduğumuzu gösterelim heyo heyo heey...

    gibi diyaloglar yaşanacaktır

    sonuç ise: 4-0

    (bkz: hayatın amerikan filmlerindeki gibi olmaması)

  • öncelikle kendisine acil şifalar diliyorum ama insan şunugörünce kendisini tutamayıp ister istemez gülüyor.

    zamanın ötesinden gelen edit: sevgili kardeşim acil şifalar dilemedik mi?

    en beğenilenlerden edit: olayın trajikomik olduğunu fark edip şukulayanlara ayrıca teşekkür.

  • dünyanın en iyisi olduğu bir konu var ki o da beklentilerin arttığı her zaman karşılaması. herhangi bir takımla ilk maçı mı ? kral yazar golü. eski takımına geri mi döndü ? ilk maçta 2 tane yazar. yenildiği maç sonrası rakip takıma, bir sonraki maç görüşürüz mü dedi ? o maç hattrick yapar maçı alır. bu konuda dünyada gelmiş geçmiş bir rakibi dahi yok ve bu onu çok özel kılıyor.

  • iletişim, bildiğimizi sandığımız yollar dışında bir milyon şekilde daha gerçekleşir. bunlardan biri de kimyasal haberleşmedir. aslında sadece insanlarla sınırlı değil bu durum; köpeklerde, farelerde, kuşlarda, böceklerde - yani neredeyse bütün canlılarda - ayrıntıda ayrılsa bile temelde ortaktır. konuşma yeteneğini geliştirmeden önce haberleşemediğimizi düşünmüyordunuz herhalde. neyse.

    kimyasal dilin cümleleri de bu feromonlardır işte. bir çok canlıda sırf bu feromonları algılayıp merkezi sinir sistemini durumdan haberdar etmekle sorumlu duyu organları bulunur. (bkz: altıncı his) erkek köpekler dişilerin kıçlarını koklayarak yumurtlama dönemlerinde olup olmadıklarını anlayabilirler misal. bir çok kişi bir arada yaşayan kadınların menstürasyon süreçlerinin feromonlar vasıtasıyla senkronize oldugunu bilir. genelde bilinmeyen erkeklerin salgıladığı kimi feromonların da bu sürece etki edebildiğidir. yine erkekler, yumurtlama dönemlerindeki kadınları daha çekici bulurlar bahsi geçen kimyasallar yüzünden.

    aslında şunu söylemek için geldim buraya: bilinçli iletişim ile biz farkına varmadan bedenlerimizin kurdugu iletişimi bir skala üzerine koyup orantısal olarak değerlendirmeye kalksaydık, konuşmanın sadece çok dar bir bandı kapsadığını, bir çok mesajın jestler, mimikler, feromonlar gibi çoğunlukla bizim bilincimiz dışında gelişen süreçler aracılığı ile iletildiğini görebilirdik. tüm bu bilinçsiz iletişim faaliyetleri arasında hakkında en az bilgi sahibi oldugumuz kimyasal iletişimin, aslında zaten devasal kimya fabrikaları olan vucutlarımızın en çok kullandığı haberleşme yöntemi olması da muhtemeldir. üstelik koku sinirleri diğer duyulardan farklı olarak hiç bir işleme tabi tutulmadan direkt içgüdülerimizin kaynağı alt beynimize bağlanırlar.

    tabi ki hiperkarmaşık insan ilişkilerini sadece bu kimyasallara bağlamak, direkt feromonlarla açıklamaya çalışmak yerinde olmaz. lakin yine de denyo denyo "senden elektrik alamadım" diyeceğinize "senden feromon alamadım" demeniz daha mantıklıdır. bir şeyleri bilmiyor olmanız ne yazık ki kıçınızdan uydurmanızı, dahası kıçından uyduranlara inanmanızı haklı göstermiyor. (bkz: bir seyin teorisi)

    bir şey daha; bu feromonların kokuları çok önemli değil, kokuyu almasanız bile - ki muhtemelen koku sinirlerinizi aktive etmezler - etkilenirsiniz varlıklarından. çok daha baskın bir koku arkasına saklanmış olsalar bile farkedilirler yani. rica ederim feromon yayacağım diye deodorant kullanmamazlık etmeyin.

    (bkz: konusma tembelliği)
    (bkz: ruya dinamiği)

  • "gaziantep'te 100 kişiye 'suriyelilerden memnun musunuz?' diye sorduk, 97'si suriyeli çıktı."

  • daha yazar olali 3 gun olan bir ergenin sizlamalari. okullar tatil olunca bu cocuklari da bilgisayara verip kurtulmaya calisiyor anne babalari.. sunlarin eline tablet vermeyin sokaga birakin diye kac kere soyleyecegiz!

  • selam,

    türkiye'nin dört bir yanında yaşanan orman yangınlarında yanan ağaçların ve canlıların acısını derinden hissediyoruz.

    daha önce ekşi sözlük ve ekşi şeyler hatıra ormanı projelerinde birlikte çalıştığımız tema vakfı'nın, yangınlarda zarar gören bölgelerin tekrar ağaçlandırılması için başlattığı kampanyaya biz de ekşi sözlük olarak 6000 fidan ile destek veriyoruz.
    "yaşamı ve umudu yeniden yeşertmek" için hep birlikte bu kampanyaya destek olalım!

    siz de bu link üzerinden tema’ya destek olabilirsiniz.