hesabın var mı? giriş yap

  • adına (amerikan güzeli) karşı duyduğum garip antipatiden ötürü düne kadar izlememiş olduğum ve eh bi bakalım bari nasıl birşeymiş modunda başına oturmamla birlikte filmin bitimini müteakip "ah ben ne etmişim bu zamana değin" diyerek kendime kızdığım, her yönüyle muhteşem bir film.

  • tarım dışında bir şeyi olmayan sovyetler'de doğmuş, uzaya adam gönderen, atom bombası yapan, abd'ye kafa tutan, ağır sanayinin her türlüsünün olduğu olduğu sovyetler'de yaşamış, bürokratik ahlaksızlığın toplumsal çözülmelere yol açtığı sovyetler'de ölmüştür.

  • benimki şöyle olmuştu.
    aşığız birbirimize. ama sevgili değiliz. konuşarak ve gülerek yürüyoruz. dedi ki,
    -ya kızım evlensek amma eğleniriz senle bir ömür be.
    -he, dimi?

    evlendik.

  • houston serisine bakıp, clevland'ın burada şansı olabileceğini düşünmek yanlış olur. sadece kadro kalitesiyle alakalı değil, houston her açından anti golden state olmak üzere tasarlanmış bir takım. clevland ise lebronun hucum yeteneklerinin üzerine kurulu. clevlandın lebron dışında golden state'e söylebilecek hiç bir sözü yok. o da yetmez.

    houston hiç uzunsuz oynayıp, golden state'in perdelerini switchlerle savunabiliyordu hatta capella bile currynin karşısında kalabilip, durdurabildiği pozisyonlar var. clevland'ın bunu yapma ihtimali yok. love, thompson yada nance ne curry'nin yada herhangi başka bir kısanın karşısında kalamaz. ayrıca durant'i lebrondan başka tutabilecek kimse yok. lebron'un tutması demek durant'ı yavaşlatır ama hücumda, zaten aşırı yıpranmış lebron, ne yapabilir?

    hücum kısmında ise, iguadala oynayacak mı bilmiyorum ama green, iggy, durant üçü de lebronu savunmada yıpratan, pas kanallarını daraltan oyuncular. sırayla, pozisyona, switche göre lebronu iyice yıpratabilir. lebronun yanında, bu sene topu verip, kendini aktif dinlenmeye alabileceği bir kyrie de yok.

    bu seri normal şartlarda süpürgeyle biter. ancak golden state'in cıvıması kaçınılmaz. bir maç belki alır clevland. seriyi kazanma şansı, currynin sakatlandığı, greenin idmanda durantın agzını burnunu kırdığı bir senaryoyla olası gözüküyor. diğer türlüsü tarihin en büyük basketbol mucizesi olur.

  • bir bok anlamadığım sarmaldır.

    adamın hesabını ver ilan koyayım demesinden sonra koptum. sen kart almayacak mıydın bu adamdan? adam neyin ilanını koyuyor?

  • o zaman arkadaş bile olmadığımız, 2. kez görüştüğümüz - başbaşa değil, aynı ortamda olmak sadece- bir şekilde yan yana oturduğumuz bir anda, " elindeki dikiş izleri de nedir? geçmiş olsun" dediğimde, memnuniyet, çokça da şaşırma ifade eden şekilde bakmıştı bana ve :
    "bunca yıldır arkadaşlarım bile farketmezdi.. sen nasıl farkettin, şaşırdım.." dedi.
    aradan yıllar geçti..
    bir akşam kendi evimizde, kucağımızda bebeğimiz varken dedi ki, "işte o soruyu sorduğun gün var ya, o an ben senle evleneceğimi biliyordum.. buraya kadar geleceğimizi biliyordum.. o an hissettim, sen benim eşimdin"..
    bir erkeğe yara izinin hikayesini sormak, tüm hayatınızı değiştirebilir, hikayeniz olabilir...

  • bildiri dağıtmak fikir ve ifade özgürlüğü kapsamında bir haktır. her ne sebeple olursa olsun engellenmesi doğru değildir. elinden bildiriyi alıp yırtma kısmı olmasa, karşı kaldırımda durup size katılmıyoruz denilerek eylem koyulsa demokratik, özgürlükçü bir hamle olur.

    şu haliyle elf gözlerim kınanması gereken bir durum görüyor.

    sokaklar hepimizin, beraber yaşayacağız, kimseyi eksiltmeyeceğiz.

    gezi neydi?
    gezi emekti, eşitlikti, özgürlüktü.

    onlar bize yaptı biz de onlara yapalım kafası çirkinliğin lacivert olanıdır. aynı boktur.
    bu süregelen hınç vicdanlıların göğüsünde kırılmazsa bin yıl daha kırılmaz. işinize gelmese bile hakkı hak edene teslim edeceksiniz.

    bunun başka yolu yok.

    baskıyla, sindirmeyle varılabilecek bir ütopya da yok.

    ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
    kurtuluş yok tek başına.