hesabın var mı? giriş yap

  • babası kılıklı
    her şey sizin için
    kıs şunun sesini
    ben malımı bilmez miyim
    getirme beni oraya
    gelirken ekmek de al
    girme eve ayakkabılarınla
    yalınayak dolaşma
    eve geç gelme
    uyu artık
    senin arpan fazla geldi
    sarı bezi getir
    misafirlere hoşgeldin de
    bitir tabağındakileri
    hizmetçiniz var zaten
    elalemin çocuğu nasıl yapıyor
    evlenmeden önce 48 kiloydum
    dik otur kamburun çıkacak
    kapıyı ört cereyan yapıyor
    sofrayı yiyen kaldırsın
    çıkarttığın yerdedir
    seni alanın vay haline
    benim söylememle yapacaksan hiç yapma
    kalk yerine yat
    ben demiştim

  • tek yönde çalışan tren vagonlarıyla gidilen ama dönülemeyen bir yer. 250.000'den fazla çin ve rusun yaşamını kaybettiği, bir esirin bile sağ çıkmadığı ölüm kampı.
    abd ve japonya'nın 2. dünya savaşı sonrasında dünyayı yeniden paylaşmalarının anahtarı burası. vietnam'da kullanılan biyolojik silah bilgisinin nereden edinildiğinin açıklaması. bitmek bilmeyen japon emperyalizminin ve militarizminin son noktası. artık bu kadar açıktan yapamıyorlar çok şükür.

    birim 731 ve nanking katliamı'na, asya'nın auschwitz'i demek haksızlık oluyor biraz. bu insanların hiç lobisi olmadı, zengin değiller. kampları kuranlar hiç yargılanmadı. yaşananları anlatan bir history channel belgeselinden başka hiç filmleri olmadı. japonlar bu tarihsel suçun bedelini maddi-manevi hiç ödemedi, hiç kabul etmedi. hiroşima ile nagazaki'ye atılan atom bombalarının gölgesinde kaldı.

  • 227 dk süren filmin hiçbir sahnesinde bir kadının sesli diyaloğu bulunmamaktadır, tarihte içinde bir kadına ait diyaloğun bulunmadığı en uzun filmdir.

    1963'te 10 dalda oscar'a aday gösterilmiş ve toplam 7 oscar kazanmıştır.

  • adam norveçteki asgari ücreti hesaplarken bile günde 10 saat ayda 26 gün çalışmayı hesaplıyor. ben böyle köleliği kabullenmiş bir insan psikolojisi görmedim hayatımda.

  • dünyanın çekirdeğini birebir gözlemleyemesek de hakkında çokça bilgiye sahibiz. sismoloji çalışmalarından, ses dalgalarının ölçümünden, nükleer test patlamalarından çıkan sonuçlara göre dünyanın çekirdeğinin eriyik olduğunu, evrendeki elementleri ve hangi koşullarda nasıl davrandıklarını bildiğimiz için yüksek basınç altında demir yoğunluklu olduğunu söyleyebiliyoruz.

    tüm bu veriler ışığında çekirdeğin sıcaklığının güneşin yüzey sıcaklığına yakın şekilde yaklaşık 6.000°c olduğu düşünülmektedir. dünyanın çekirdeği, yüzeyine sadece 3.000 km uzaklıktadır. güneşin dünyaya uzaklığı 3.000 km olsaydı bu dünyanın erimesine neden olurdur.

    peki bu koşullar altında dünyanın çekirdeği neden dünyayı eritmiyor?

    başlangıç olarak çekirdeğin etrafı yoğun ve katı kaya mantosu ile çevrilidir. üzerinde yaşadığımız kabuk bu manto üzerinde yüzer ve bize boş uzayın sağlayabileceğinden çok daha fazla koruma sağlar.

    ancak çekirdeğin bu şekilde bir erime sağlayamamasının asıl sebebi ısı ve sıcaklık arasındaki farklılıktır. kabaca açıklarsak ısı bir enerji türüdür. sıcaklık ise enerjinin yoğunluğudur. temel olarak belirli bir boyuta sığdırılan enerji miktarıdır.

    ısı ve enerji farkı hakkında detaylı bilgiyi buradan alabilirsiniz.

    bir maytaptan çıkan kıvılcım 1.500°c sıcaklığa ulaşabilir ancak bize gerçekten zarar veremez. öte yandan 100°c'de kaynayan su ile yapılacak bir banyo bizi öldürebilir. bunun nedeni kaynayan suyun daha fazla ısı enerjisi içermesidir.

    dünyayı eritmek için çekirdekteki ısıdan çok daha fazla enerjiye ihtiyaç vardır. güneş ise devasa boyutu nedeniyle bunu kolayca sağlayabilir. şanslıyız ki dünyamızdan 150.000.000 km uzaktadır.

    kaynak: science focus

  • benim anlamadığım nokta şu.
    müslüman erkeklere ve kadınlara "nefsinize hakim olun cennete gireceksiniz" minvalinde ayetler öğretiliyor.
    hatta hayatları bunun üzerine kurulu oluyor falan.
    karşılığında da cennet vaad edilmiş ve bu insanlar deli gibi cennet arzusuyla yanıyor.
    yani bu şekilde anlatıyorlar bildiğim, gördüğüm.

    eee şimdi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
    nefsine hakim olma meselesini bu kadar aleni şekilde küçük çocuklar gibi karşı tarafa yüklemek ve kendini nefsine hakim olamamak vebalinden kurtarmak için kadını suçlamak ne demek?

    allahı kandırmaya çalışmak değil midir?
    yani her kul bildiğim kadarıyla günahından mesul iken "ama o da çok açık giyiniyordu" diye bir bahaneyi nasıl sunabileceksin tanrına? sana "o onun meselesi" dediğinde ne diyeceksin?

    yani kafalar gerçekten çok karışık. en basit öğretilerde bile milyonlarca fire veren bir topluluk.

    edit: imla hatası.

  • edit: değerli dostumuz anlaşılan biraz hırpalanmış. çünkü biz oturduğumuz yerden yargılamayı o kadar çok severiz ki... kendisi bana ulaşıp aşağıdaki sözleri paylaşmamı rica etti.

    "güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. aslında bizim niyetimiz mahalli olarak yetkili kişilere ulaşmaktı. video çekilmesini hiç istemedim, sadece bir sayfa röportaj verelim dedim ama gazeteci büyüğüm çok ısrar etti. ben de onu kıramadım. bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştik. bir iki şeye cevap vermek istiyorum:
    1. asla iyi bir akademisyen olduğumu iddia etmedim. sıradan bir elektrik mühendisiyim. yalnızca iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum.
    2. bilimadamı değilim, sadece araştırmacıyım. yaptığımız işler de öyle atomu parçalamak filan değil. diğer çoğu akademisyenin yaptığı gibi excel de grafik çiziyoruz.
    3. ülkemizde çok değerli hocalarımız var. memur zihniyeti derken onları asla kastetmedim. kimleri kastettiğim az çok belli.

    bugün bana gelen bazı mesajlar şunlar:
    -israyil dölü
    -ermeni dölü
    -fetöcü pezevenk
    -ilgi mi istiyorsun lan köpek..
    vs...

    arkadaşlar benim ünlü olmak, takipçi toplamak gibi bir niyetim yok. yazarlardan bir tanesi postdokların geçim sıkıntısı çektiğini söylemiş. evet kıt kanaat geçiniyoruz. o yüzden ne avukat tutacak ne de bu işlerle uğraşacak param yok. sizlerden ve sözlük idaresinden ricam bu başlığı ve benim adıma olan diğer başlığı silmeniz.
    röportajı verdiğim için çok pişmanım. o kadar huzursuzum ki bugün işe bile gidemedim. lütfen bu isteğimi yerine getirin.
    şimdiden çok teşekkürler."

    adam yıllarca okumuş etmiş kendini geliştirmiş. enerji alanında ogretim gorevlisi olarak calisiyor. şimdi yurt dışında önemli üniversitelerde bir yerlere gelmiş, çalışmalar yapıyor. bir yandan da milli kimliğini ön plana alıp ülkesinin de büyük sorunu olan enerji alanındaki avrupa çalışmalarına katılımı için çabalıyor ama gel gör ki destek yok. izlerken ülkenin haline içim acıdı. zaten bildiğimiz şeyler ama işte duyunca insan yine de üzülüyor.

    edit 2: arkadaşlar ben video linkini yaşanan üzücü hadiseler üzerine kaldiriyorum. elimden gelen bu oluyor. başlığı açarken bu kadar saçma bir noktaya gelebileceğini tahmin etmemiştim. yahu adamı irdelemeyi bırakın da söyledikleri doğru mu yanlış mı bir düşünün. ülkenin eğitim sistemi saçmalamış durumdayken bu sözler ne kadar uzak gelebilir.

  • tarafları dinlemeye gerek yok arkadaş, neyini dinleyeceğim. birisi müşteri, diğeri hizmeti veren. müşterisinin kafasında sandalye kıran mekana gidilir mi? hesap 850 gelmiş, kişi başı normalmiş. peki bu içmedikleri şalgam suyunun parasını almayı haklı gösterir mi? hayır.

    55 yıllık aile işletmesiymiş, yok adını arkasındaki koy'dan almış. bunlardan kime ne, bize ne. hesapta olmayan bir şeyi, hesaba eklemiş bu mekan. sonra da, müşteri ne kadar bağırır çağırırsa (ki haklı), alttan almak yerine , sen de efelen, sonra kavga çıksın ve 7 kişinin üstüne (bayanlar da var sanırım), 20 kişi çullan.

    ayıp kardeşim ayıp. 55 yıllık aile işletmesinin düştüğü durum bu işte. bu işletmeyi savunan arkadaş da, biz seviyoruz gelseniz de gelmeseniz de demiş. bence merak etmeyin, sizde bu yaklaşım devam ettiği sürece zaten yavaş yavaş kimse gitmez o sizin adanıza. evet sizin adanız ya orası, memleketin bir adası değil, sizlerin adası. sonradan şöhreti bulmuş, ne oldum delisi restoranların milleti kazıkladığı sizin adanız, sizde kalsın.

    tanım ; adalıların çok sevdiği 55 yıllık aile işletmesi ama müşteri dövüyorlar.

  • amatem'e yatırılması gereken alkolik bir şahıs, aday olup yüzde 2 oyun çöpe gitmesine sebep olacak diyorum. neden kimse umursamıyor? koskoca cb olmak isteyen şahıslara psikolojik test yapılması gerekmez mi?