hesabın var mı? giriş yap

  • henüz adı net olarak konulmamıştır. dünya sağlık örgütü tarafından nu veya omega varyantı ismi verilmesi bekleniyor. spike proteini kısmında 32 adet daha önce karşılaşılmamış mutasyonlar içeriyor. virüsün hücreye bağlanan kısmında ise 10 adet mutasyon içeriyor. şu an için veri az ancak ilk verilere göre hem bulaşıcılığı yüksek hem de bağışıklığı çok iyi atlatabilme yeteneğine sahip. güney afrika'da ortaya çıkan bu varyant deltaya karşı baskınlık kazanmaya başlamış ve tıpkı 2020 yılındaki gibi vaka ve ölüm sayıları tırmanışa geçmiş. yine bu bölgede test ve temaslı takibi kısıtlı olduğundan ötürü tüm bölgeye yayıldığı düşünülüyor. (ayrıca hong kong'da da 25'den fazla kişide görülmüş ve hemen karantinaya alınmışlar.) guardian'ın haberine göre de ingiltere hükümeti, bu varyantın mevcut aşılara karşı büyük bir tehdit oluşturduğunu açıklamış. bazı uzmanlar bu varyantı sars3 salgını geliyor şeklinde yorumluyor çünkü wuhan'da çıkan ilk alpha varyantı ile akrabalığı oldukça az.

  • --- spoiler ---

    black panther'in marvel cinematic universe'de ki geçmişine bakarsak ilk easter egg'in ıron man filmine kadar gittiğini görüyoruz. hatırlanacak olursa o filmde captain america'nın kalkanı kısa süreli kendisine yer bulmuştu. işte o kalkan sadece black panther'in kralı olduğu wakanda'da çıkan vibranium'dan yapılmış bir kalkan. ikinci ıron man filminde ise harita üzerinde afrika'da belirtilen bir nokta vardı. orası da wakanda'ydı. avengers: age of ultron'a geldiğimizde ise hem wakanda adını duyduk hem de vibranium'un kullanıldığını gördük. aynı zamanda black panther filminde daha fazla gördüğümüz ulysses klaue karakteri ile karşılaşmıştık. captain america: civil war'da ise kralımızla tanışma şerefine eriştik ve az da olsa wakanda'ya bir bakış attık. tabi ki everett ross'da evrene dahil oldu.

    black panther filmi için muazzam bir wakanda filmi diyebilirim. wakanda üzerine kurgusal bir belgesel olsa eminim filmi izleyen herkes çok büyük bir heyecanla izleyecektir. genel olarak filmin eleştirilerinde wakanda'nın çok beğenildiğini görebiliyoruz. gerçekten wakanda harika olmuş. görsel olarak güzelliğinin yanı sıra kültürel anlamda da wakanda çok ön planda. yaşayışları, kültürleri, kabileleri ve taht'ın herkes için ne anlama geldiği seyirciye çok başarılı şekilde verilmiş. wakanda'nın tarihinin anlatıldığı başlangıç çok hoştu. beş farklı kabilenin tanıtılışı ve onların her birinin kendisine ait özelliklerinin olması wakanda'yı çok daha üç boyutlu hale getirmiş.

    benzer şekilde film wakanda'nın niye dünya'ya kapalı olduğunu, teknolojik açıdan nasıl bu hale geldiklerini ve vibranium'un ne derece önemli olduğunu asla aceleye getirmeden, filmin tamamına yayarak, neden sonuç ilişkisi içerisinde anlatıyor. örnek vermek gerekirse ilk thor filmi asgard'ı, krallık sorumluluğunu ve asgard'ın nine realms açısından neden bu kadar önemli olduğunu black panther kadar başarılı anlatamamıştı.

    wakanda'nın diğer ülkelerle olan ilişkisi ve diğer ülkelerdeki siyahilerin başına gelen olaylara ilgisiz kalması ise filmin ciddi anlamda politik alt metnini oluşturuyor. filmde bir çok karakter bundan etkilenmiş ve etkilenmeye devam ediyor. zaten ana villain killmonger'ın motivasyonunu bu oluşturuyor. ırkçılık ile alakalı söylemlerin göze sokulmadan bu kadar başarılı anlatılması çok önemli. film bu konuda harika bir iş çıkarmış. özellikle bir süper kahraman filminde böyle bir alt metin işlemek gerçekten takdir edilesi bir durum.

    karakterlere gelmeden önce filmin alt metni ile ilgili şunu söylemek istiyorum. killmonger'ın filmin sonunda t'challa'nın kendisini iyileştirmesini teklif ettiğinde "neden ? beni esir edin diye mi ? beni denize gömün. atalarımın gemilerden atladığı gibi" şeklinde bir karşılığı oluyor. işte o noktada filmin gerçekten neden diğerlerinden ayrıldığını, bütün karakterlerin ne derece güzel yazıldığını ve politik alt metninin ne derece sağlam olduğunu anlıyorsunuz. hakeza, t'challa'nın değişimi afrika'da değil babasının amcasını öldürdüğü noktada başlatması da tesadüf değil. tam olarak killmonger'ın doğduğu yere gitmesi kesinlikle filmin baştan sona başarısını işaret ediyor. bu süreçte t'challa'nın önce wakanda'yı kapalı tutmak istemesi ama filmin sonlarına doğru fikir değiştirmesi neredeyse hiç aksamadan işleniyor.

    film ana hatlarıyla babasının ölümü ardından t'challa'nın krallık sorumluluğunu üstlenmesi ve bunu hakketme yolculuğunu anlatıyor. t'challa çok tecrübesiz bir kral. bunun için hayatı boyunca eğitilmiş olmasına rağmen halen babasından ayrı hareket etmeye tam hazır değil. kendisini bulmaya başlamışken babasına olan inancının sarsılması ise t'challa'yı resmen ortadan ikiye bölüyor. sırların ortaya çıkması ile kırılgan hale geliyor. babasının hareketinin vicdan azabı zaten killmonger'ın meydan okumasını kabul etmesine sebep oluyor. bu vicdan azabı ve huzursuzluk özgüvenini etkiliyor. kendisini yenilmiş olarak buluyor. fiziksel ve mental olarak hazır olduğunda ise tekrar kral olarak kendisini ispat etmesi gerekiyor. açıkçası bu yolculuğu ben çok beğendim. filmde harika işliyor. t'challa'yı bir çok yönden tanıma şansını bize veriyor. wakanda'nın gücünün niye t'challa gibi bir adamın elinde olması gerektiğini bize çok net gösteriyor.

    filmde karakterlerin çok başarılı yazıldığını tekrar tekrar belirtmek lazım. zayıf karakter ve oyunculuk neredeyse hiç yok. shuri, okoye ve nakia filmin en ön plana çıkan yan karakterleri. bunlar film boyu wakanda ve krala olan sadakatleri ile test ediliyorlar. en değerli olan şey ise karakterlerin bu süreçte hala motivasyonlarından çıkmamaları, değişen karakterlerin ise bir mantığa oturması.

    t'challa ve kız kardeşi shuri'nin ilişkisi filmde en merak ettiğim unsurlardan biriydi. bu ilişkinin kesinlikle işlemesi lazımdı. gönül rahatlığıyla bunun sınıfı geçtiğini söylemeliyim. shuri, wakanda'nın teknoloji dâhisi. on beş yaşında olmasına rağmen bütün teknoloji biriminin başı. kendisini james bond filmlerindeki q'ya benzetmek çok olası. zaten t'challa'ya yeni teknolojileri tanıtması, görev için gerekli malzemeleri vermesi, karakterlerin soluğu gazinoda alması, üstelik baş karakterimize yardım eden bir amerikalı ajan olması tesadüf olamayacak kadar james bond filmlerini andırıyor.

    nakia, kahramanımızın eski kız arkadaşı. wakanda'nın dışarıdaki ajanlarından biri. dışarıya çıkan tüm wakandalılar gibi wakanda dışındaki siyahilerin yaşayışından memnun değil. bu konuda wakanda'nın bir hareket yapması gerektiğine inanıyor. killmonger dışında film boyu full iyi olan bir karakterden de böyle bir motivasyon görmek bence çok önemliydi. wakanda'nın dışarıya açılmasını mantıklı hale getirdi. sadece kötü karakterin değil bir çok kişi için bunun bir gereklilik olduğunu gösterdi.

    okoye'de filmin güçlü karakterlerinden. wakanda'ya ve kral'a olan sadakati hayranlık uyandırıyor. filmde kişilik olarak en oturmuş karakterlerden biriydi. bu sarsılmaya başladığı zamanda yine motivasyonunu kaybetmeden en mantıklı kararları almayı bildi. üstelik sevdiği kişiye karşı olsa bile.

    black panther filmi çizgi romanlardan çok sayıda element kullanıyor. bunları film evrenine uygun hale getirmek için bazı değişiklikler yapılmış. bunların bazılar kafamda soru işareti bıraksa da genel olarak beğendim. örnek verirsek m'baku nam-ı diğer man-ape çizgi romanlarda full performans villan olan bir karakter. filmde onu villain olarak görmekten çok uzağız. avengers: ınfinity war fragmanından gördüğümüz kadarıyla thanos'un ordusu ile yapılan savaşta da kahramanlarımızın yanında yer alacak. bu saatten sonra m'baku çizgi romanlardaki gibi bir villan olmayacaktır. devam filmlerinde böyle bir fikir varsa karaktere muazzam bir motivasyon vermeleri lazım. zira bu filmdeki m'baku son derece villanlıktan uzak bir karakterdi.

    bir diğer önemli villain ise ulysses klaue. çizgi romanlarda klaw ismini taşır ve t'challa'nın babası t'chaka'nın asıl katilidir. black panther'in ise belki de en önemli kötü adamıdır. filmde bu kadar çabuk ölmesine şaşırdım. belli ki marvel, klaue'yu sonrası için düşünmüyor. o yüzden eldekini incelemek lazım. filmin ilk yarısına villan olarak klaue hakim. karakteri beğendim. en azından uzun süredir wakanda'nın düşmanı olması ve t'chaka'nın da onun peşinden belli bir süre koşmuş olması beni tatmin etti. ölümü, killmonger'ın wakanda'ya girmesi açısından gerekli olduğu için (ki sınır kabilesi şefi w'kabi için klaue çok önemli bir karakter.) filmde son derece işlevsel hale geldi.

    killmonger gerçekten çok iyi yazılmış bir karakter. üstelik filme ağırlığını ikinci yarısında koyuyor. kısa sürede empati yapılabilecek ve neredeyse hak verilebilecek hale geliyor. zaten filmin sonuna bakarsak killmonger'ın amacına tam olmasada ulaşabildiğini görüyoruz. wakanda'yı dünya'a açmayı başarıyor. en değerli villain karakterler genelde bu filmlerde kendi pencerelerinden haklı olan ve baş karakteri değiştirmeyi başaran villanlar oluyor. killmonger'ın da bunlardan biri olduğunu ben rahatlıkla söyleyebilirim. filmin alt metninin vücut bulmuş hali killmonger. ırkçılığı çokça hissetmiş bir karakter. wakanda'nın bunu değiştirebileceği ama değiştirmediğini bildiği içinde hayatı boyunca hırslanmış. resmen patlamaya hazır bir bomba.

    killmonger'ın çizgi romanlarla kesiştiği ve ayrıldığı bazı noktalar var. wakanda dışında yetişmesi, yüksek derece eğitim alması gibi özellikleri kesişen noktalar. yalnız aile içerisinden olması mcu'ya ait bir özellik. aile içerisinden olması bana biraz white wolf'u da hatırlattı. hatta killmonger'ın sınır kabilesini kendisine çekmesi. bu kabilenin savaşçılarının erkek olması da hatut zeraze andırdı. filmin dramatik yapısının güçlenmesi açısından killmonger'ın t'challa'nın kuzeni olması önemliydi. bu filmde kesinlikle işlemiş. zaten t'chaka ve kardeşi n'jobu yani killmonger'ın babası arasında geçen olay filmin en önemli anlarından biri diyebiliriz.

    filmin yönetmeni ryan coogler'ı daha önce fruitvale station ve creed gibi iki güzel filmden tanıyoruz. coogler bir çok açıdan harika bir iş çıkarmış. özellikle filmin alt metni konusunda başka bir yönetmen bu kadar başarılı olabilir miydi ? fruitvale station filmini düşünerek konuşursam orası meçhul demek istiyorum. coogler beni sadece black panther ile killmonger'ın son karşılaşmalarına biraz üzdü o kadar. onun dışında her anlamda etkileyici bir film ortaya koymuş.

    fragmanlar rap ağırlık bir müzikle karşımıza çıkmıştı. daha sonra kendrick lamar'ın filmin albümünü yapacağı açıklanınca afrika'da geçen bir filmin müziklerinin rap ağırlıklı olması tartışılmıştı. yalnız korkulan başa gelmedi. film müzik anlamında ciddi şekilde afrika'dan besleniyor. lamar'ın sahneye çıktığı anlarsa ise film ile o kadar uyumlu ki kesinlikle olumsuz bir imaj oluşturmuyor. aksine heyecanı daha da arttırıyor. müzik anlamında black panther'in en başarılı mcu filmlerinden biri olduğunu söylemek mümkün.

    black panther, marvel cinematic universe'ü de ciddi şekilde etkileyecektir. zira filmin sonunda alınan dünya'a açılıyoruz kararı son derece önem arz ediyor. ıron man, ant-man, avengers filmlerinde teknolojinin ileri düzeyde kullanıldığı gördük. lakin bu teknolojiler wakanda ile asla yarışamayacak seviyedeydi. wakanda teknolojik açıdan mcu'ya çok şey katacak. tabi özellikle dünya gezegeni için konuşuyorum. aksi halde guardians of the galaxy ve thor filmlerinde de çok yüksek teknolojiler gördük.

    marvel'ın black panther'i bu kadar kendi ayakları üzerinde duran bir film olarak tasarlamasından çok hoşlandım. hemen sırada avengers: ınfinity war olduğu için ona hazırlık olsun diye yapılmamış. belli ki black panther'i evren içerisinde çok önemli hale getirecekler. bunun için harika ve ayrıntılı bir origin hazırlanmış. zaten filmi izlerken ınfinity war'u düşünmüyorsunuz bile. onunla ilgili yapılan bir eklenti filmin havasını bile bozabilirdi. devam filmlerinde daha fazla mcu ile ilgili element kullanılacağını düşünüyorum. ama bu filmde stand-alone hareket etmek en mantıklı hareket olmuş. zaten ınfinity war'da bolca wakanda ve avengers etkileşimi göreceğiz.

    devam filmlerinde ne yöne gidecekleri büyük bir merak konusu benim için. şu an bakıldığında klaue ve killmonger denklemden çıktı. kötü olamayacak şekilde bir m'baku var. after credits sahnede bucky'e white wolf denmesi ve white wolf'u andıran elementlerin killmonger'a eklenmesi o ihtimali de ortadan biraz kaldırıyor. çizgi romanlarda reginald hudlin döneminden itibaren niganda baya wakanda'nın başını ağrıtan bir ülke olmuştu. belki o işlenebilir. böylece filmin politik tavrı korunabilir. civil war'da zemo hayatta kalmıştı. belki onun dönüşü olabilir. ama onun motivasyonu wakanda üzerine değil. disney-fox anlaşması sorunsuz tamamlanırsa doom war hikayesi bir seçenek olabilir. christopher priest dönemi mephisto'nun çıkması, achebe karakteri, belki necropolis'in tanıtılması ile daha mistik alanlara girilebilir. yalnız bana en mantıklı gelen şey elbette namor. kral'a karşı bir kral çıkarmak. hem de marvel'ın en çılgın krallarından birini çıkarmak mükemmel bir seçecek olabilir. coogler'ın elinde atlantis kültürünün de harika tanıtılacağına eminim. üstelik namor'u ilk önce villain olarak tanımak seyirci açısından da bence güzel olacaktır. wakanda ve atlantis'in kültürel anlamda da karşılaşması seyir zevkini çok yükseğe çıkarabilir. ellerinde çok seçenek var. en doğru hikayeleri seçeceklerine eminim.

    sözün özü black panther son derece başarılı bir çizgi roman uyarlaması. sadece aksiyonuyla ve görsel efektiyle değil. söyleyeceği çok sözü olduğu içinde başarılı. politik duruşuyla da başarılı. çok doğru zamanda, doğru konulara değinen, sadece türü sevenleri değil bir çok sinema severi kendisine çekebilecek bir film.

    --- spoiler ---

  • mukavemet sinavindan 35 puanlik 3. soruyu yapmadan erkenden cikip aman chelsea macina gec kalmayalim diye kosa kosa dolmabahce'den kabatas vapurunu yakalamak icin nefes nefese kalan bir tribun fanatigi idim 2007'de. deivid'in attigi golden sonraki 15 dakika tamamen hafizamdan silinmis, ama o gol olmustu ya varsin komaya gireyim diye dusunen bir sari lacivert asigi idim.

    bugunse melo haric galatasaray'i kutlarken zerre uzuntu ya da sinir hissetmiyorum.

    galatasaray'i surekli yenerek onlara ogrenilmis caresizlik kavramini yasatmistik ya hani, aziz yildirim da bizim, sari lacivertli camiamizin ogrenilmis caresizligidir.

  • abd’de french fries tabelalı bir işletme görmüştüm. bir hat üzerinde sıralanmış çalışanlar kızartmalık hâldeki patatesleri paketten çıkarıyor, kızartıyor, fiyata göre üç boyutta hazırlanarak elde yenebilecek küçük kutulara koyuyor ve nihayet türlü soslar kullanarak müşteriye uzatıyordu. tıka basa dolu bir işletmeydi ki mantığı da ucuza karın doyurmayı sağlayacak patates kızartmasını seri biçimde kızartıp insanlara satmaktı. yürürken, ayak üstü bu patatesi yiyen insanlar da yemek derdini ucuza halletmiş oluyorlardı. kısacası kötü fikir değil, işletme maliyetlerinin altından kalkılabilirse lokmacı furyasının bir benzerini başlatmak size nasip olabilir. bol şans!

  • iletişim fakültelerinde örnek vaka olarak okutulabilecek kurumsal iletişim kazası. müşteriye "yalancısın sen" demeler, müşterinin karısına yazdığı özel mesajı twitter'dan herkese duyurmalar ve defalarca üste çıktıktan sonra "neyse özrünü dilersin bir ara" diye son sözü söylemeler.

    http://i.imgur.com/ehgmpqk.png

    memleketin yeni zaman girişimcisi bile otogardaki biletçiden öte gidemiyor müşteri ilişkileri konusunda, adamın bir "çıkışa gel delikanlıysan" demediği kalmış resmen.

    ha ben hiç şaşırmadım, en son burayı kullandığımda çiçek gönderilen kişiye çiçeğin faturasını da göndermişlerdi ve kendi hataları olduğunu kanıtlamama rağmen ne özür dilemişler ne de neden kızdığımı anlamışlardı. başlarındaki adamdan belliymiş meğer, keşke o zaman bileydim de yarım günümü noşa harcamayaydım bunların müşteri hizmetlerine laf anlatmakla