ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mehmet bey üzüntüden arabadan inip evine yürümüş
-
elitliğe bakar mısınız?
bu ülkede
bakanın biri iki gün üstüste aynı gömleği giydi diye,
diyanet işleri bakanı evine yürüdü diye,
acindirma yapılıyor.
utanma duygusu olur insanda... herkes mercedes'e binebiliyormuş. bu cümledeki "herkes" hangi herkes? bizim çalık, milletin a.ına koyacağız, bakara makara, gemi değil gemicik, alo fatih, bilmemne villaları, urla, kupon arazi kavramlarının muhatabı "herkes" mi?
yoksa, ananı da al git denilen çiftçi, çizmesi sedyeyi kirletir diye endişelenen madenci, kendisine iş verildi diye şükretmesi gerektiği söylenen engelli, dilenci yerine konulan kanser hastası öğrenci, 30 yıldır çocuklarından haber alınamayan anneler mi?
insanlar var gözleri görür, sözleri dünyamızı karartır,
insanlar var gözleri görmez, sözleri dünyamıza ışık tutar.
edit: ajitasyon dogru tabir degilmis. acindirma olarak degistirdim. uyaran rolandmicrocube'e tesekkurler.
bülent ersoy'un 55 tilki derisinden kürkü
-
kefeni olur inşallah
tuna kiremitçi ssg'ye karşı
-
program suresi bekledigimizden cok daha kisa tutuldu (ya ali nesin surpriz oldu ya da israil askeri fotograflari beklenenden uzun surdu). o yuzden soylemek istedigim, soylemeyi planladigim bir yigin sey kaldi (google sansuru de dahil olmak uzere).
3 konuk oldugumuzdan da bu kafamdaki sure planiyla ortusmedi. canli yayinda araya girme ve soz kesme mesrebine alismadigimdan da cok az sey soylemis oldum neticede.
allahtan diger iki konuk tuna ve kaan'di da benim eksik kaldigim yerlerde tamamlayici olabildiler. diger konuklar alakasiz insanlar da olabilirdi.
"hukuki moderasyon var, her sey yazilamiyor burada" benim ilk one cikarmak istedigim bir bakis acisi degildi. her site ofisinde bir hukuk burosu istihdam etme luksune sahip olamaz. elestiriye odaklanma sebebim bu oldu. elestiriye acik ve yasal duzenlemeleri duzgun bir toplumda moderasyona da ihtiyac yoktur.
benzer firsatlar cikarsa bunu daha net ifade edebilecegim insallah yarabbi.
uğur ışılak'ın neşet ertaş halk ozanı değil demesi
-
neşet ertaş'ın unesco tarafından yaşayan kültür hazinesi olarak gösterildiğini ve itü türk musikisi devlet konservatuarı tarafından da fahri doktoraya layık görüldüğünü de bir kez daha vurgulayalım.
cehalet o kadar erdem değil diyerek de entry'mize son verelim.
debe editi: (bkz: şeyda öğretmen gata'da tedaviye alınsın)
batılılar inanın bizi sevmiyorlar
-
efendim susturamıyoruz, sürekli konuşuyor. en güzeli de bu fikirleri savunmak zorunda olanlar var. beter olun, yalakalar sizi.
paratiroid kanseri
-
hasta olan arkadasla baglanti kurdum en kisa zamanda bana tahlilerini yollayacak.
bu konuda dunyada en kompetitif cerrah tampa florida'daki norman parathyroid center'in kurucusu jim norman'dir. adamlarin ununu bu hastaliklar ile ugrasan herkes bilir.
eger metastatik ise dakarbazin ile kemoterapi mumkun. ayrica vincristin ve cyclophosphamide ile chemo da verilebilir.
ayrica metastatik yayilim sinirli ise radyasyon, radio frequency ile ablasyon veya cerrahi debulking mumkun.
ayirca hypercalcemia icin sensipar yeterli degil. denisumab yada zoledranic acid kullanmak gerek buna ek olarak.
ama desigim gibi hastalik metastatik mi degil mi daha belli degil. hastaligin evresini ogrendikten sonra kendisi ile cesitli opsiyonlari konusucaz.
andreas beck
-
beck isminde bek alıyoruz.
artık bundan sonra da bek bek diye sayıklayan olursa odunla kovalanmalı.
nusret gökçe ve mehmet öz arasındaki tuhaf diyalog
-
olum adam kasap kasap.
kasabin yaraticisi, vizyonlusu, yeteneklisi, caliskani, basarilisi, kendi alaninda en iyisi
ama kasap...
edit; kasap diyerek nusret’i asagiladigim anlamini cikarmis bazi yazarlar. kesinlikle oyle bir niyetim yok bizatihi eski bir kasap olarak nusr-et ile ilgili goruslerim asagidadir.
isinde iyi olan herkese saygi duyarim...
#113586567
karadeniz vapuru
-
bugünlerde iş bankası reklamlarında görülebilen vapur.
karadeniz vapuru hakkında "atatürk'ün sergi vapuru" isimli bir kitap var. vapurun ikinci kaptanı süreyya gürsu’nun 1935 yılında deniz mecmuası’nda yayınladığı seyrüsefer hatıralarından derlenmiş.
kitabın linki
kitap son derece ilginç. hem adeta 20'li yıllarda avrupa'yı bir gezmiş oluyorsunuz. hem de o dönemin türklerinin gözünden avrupa'yı gözlemliyorsunuz hem de türkiye'nin avrupa'daki imajı hakkında fikir sahibi oluyorsunuz.
bir sergi vapuru hazırlayıp avrupa'nın bütün önemli limanlarına göndermek gerçekten çok büyük bir vizyon. büyüksün atatürk...