hesabın var mı? giriş yap

  • amerikan gençliğinin kabusuydu bu bi zamanlar. hep beraber pikniğe giderler, mangaldı, karpuzdu, country şarkılar eşliğinde abidik danslardı... tüm ritüeller tamamlanır sıra istopa gelirdi. bob abi kobalt sarısı, helyum pembesi, kuru üstü pilav turuncusu diye çığırınca neye uğradığını şaşırırdı vatandaşlar. zordu tabi...*

  • türkiye'de internet bağlantılarının batı avrupa ve amerika'ya kıyasla kısıtlı ve yavaş olmasının üç ana nedeni vardır.

    ilk neden

    ana içerik sağlayıcılar (google, youtube, facebook, amazon, twitter, msn, vs.) doğrudan level3, akamai, verizon, telia-sonera, cogent, ntt, telecom italia gibi taşıyıcı ağlara bağlıdır. hatta google kendi global fiber ağını bile kurmuştur.

    amerika ve batı avrupa'daki ispler de doğrudan bu taşıyıcı ağlara bağlıdır. ancak olayı daha da şukela yapan, ana taşıyıcılar birbirlerine bağlı olduğu gibi, avrupa ve amerika'daki ispler de bu ana taşıyıcıların birden fazlasına aynı anda bağlıdırlar.

    şöyle iki örnek vereyim.

    youtube sunucularına ulaşmak için türkiye ve çekoslovakya'dan kaç bağlantı noktası (router) aşmak gerekiyor bakalım.

    türkiye

    tracing route to prg03s05-in-f206.1e100.net [172.217.23.206]
    over a maximum of 30 hops:

    1 <1 ms <1 ms <1 ms mygateway1.ar7 [192.168.1.1]
    2 7 ms 7 ms 7 ms 213.243.9.14
    3 9 ms 8 ms 8 ms host-195-214-177-77.reverse.superonline.net [195.214.177.77]
    4 10 ms 10 ms 10 ms 10.36.8.198
    5 10 ms 10 ms 10 ms 10.38.216.101
    6 11 ms 11 ms 10 ms 10.40.131.1
    7 11 ms 11 ms 11 ms 10.36.8.125
    8 11 ms 12 ms 15 ms 10.38.218.241
    9 15 ms 14 ms 15 ms 10.40.134.129
    10 15 ms 14 ms 14 ms 10.40.134.50
    11 16 ms 17 ms 16 ms 10.36.6.85
    12 * 77 ms 76 ms 72.14.205.166
    13 25 ms 25 ms 25 ms 108.170.250.178
    14 35 ms 35 ms 35 ms 209.85.240.160
    15 59 ms 51 ms 50 ms 66.249.94.139
    16 52 ms 52 ms 52 ms 209.85.142.118
    17 49 ms 48 ms 49 ms 108.170.245.33
    18 50 ms 50 ms 50 ms 108.170.238.159
    19 52 ms 52 ms 52 ms prg03s05 [172.217.23.206]

    aynı bağlantıyı çekoslovakya'dan deneyelim.

    traceroute to 172.217.23.206 (172.217.23.206), 30 hops max, 60 byte packets
    1 praha-4d-c1-vl55.masterinter.net (77.93.199.253) 0.569 ms 0.673 ms 0.853 ms
    2 vl1387.cr3.r1-8.dc1.4d.prg.masterinter.net (83.167.254.150) 0.787 ms 0.794 ms 0.795 ms
    3 nixcz.net.google.com (91.210.16.211) 0.393 ms 0.392 ms 0.397 ms
    4 108.170.245.33 (108.170.245.33) 0.353 ms 0.373 ms 0.368 ms
    5 108.170.238.159 (108.170.238.159) 4.766 ms 4.824 ms 4.823 ms
    6 prg03s05-in-f206.1e100.net (172.217.23.206) 4.662 ms 4.708 ms 0.239 ms

    dikkat ederseniz çekoslovakya'da google'ın doğrudan ağ bağlantısı var. henüz 3ncü router'da google'ın çekoslovakya'daki network'üne ulaşıyorsunuz veee 4ncü hopta mountain view california'dasınız.

    yukarıdaki tablo iki şey ifade ediyor. çekoslovakya'daki eleman sokağa çıktığında yılan gibi hatunları görerek göz banyosu yapmış olmakla kalmıyor, şanslı pezevenk bilgisayar başında da tüm içeriklere bize kıyasla daha hızlı (geniş bantgenişliği + daha az router=daha çok hız + daha az gecikme) bağlanıyor.

    aynı zamanda çekoslovakya'daki ispler de bizdekilere kıyasla daha şanslı. çekoslovakya'da nereyi kazsan fiber fışkırıyor. adamların komşuları almanya, polonya, avusturya iken bizimkiler ırak, iran, suriye, ermenistan, gürcistan, bulgaristan ve yunanistan...

    yukarıda da göreceğiniz gibi google bizzat çekoslovakya'ya fiber ucu getirmiş. şimdi bu açıdan bakınca bizdeki durum içler acısı.. (birazdan ona da gelicem)

    ikinci neden

    bir adet bulgaristan üzerinden istanbula gelen karasal level3 bağlantı,

    bir adet romanya üzerinden gelen karasal bağlantı (operatörü çözemedim.. ttnin kendi ağı olabilir),

    bir adet (yedekli) mednautilus sualtı bağlantı (çıkış noktası italya),

    bir adet seamewe-3 sualtı bağlantı (çıkış noktası almanya)

    ukrayna, mısır, kktc, suriye gibi ülkelerle de bağlantılarımız var fakat bize bir hayrı olmadığını düşünüyorum)

    olayı görsel olarak gözünüzde daha rahat canlandırmanız için http://www.submarinecablemap.com/ ve http://www.level3.com/…ices-level-3-network-map.pdf (şimdilik bulabildiklerim bunlar) adreslerine göz gezdirin. ardından http://www.turktelekomint.com/network-map/ adresine bakın hiçbir bilginiz olmasa bile olayı çözeceksiniz.

    üçüncü neden

    avrupa ve amerikalı isplerin iştahını kabartacak kadar yoğun internet kullanımımız var. fakat türk telekom tekelinden ötürü yabancı ispler ülkemize yatırım yapamıyorlar (yatırımla kasıt yurtdışı bağlantı kapasite ve bağlantı noktası sayısını arttırmak).

    biz de bu nedenle türk telekomun bizim için yeterli gördüğü üç ana bağlantı (level 3, seamewe-3 ve mednautilus bağlantıları) ile yetiniyoruz.

    şimdi atıyorum deutsche telekom türkiye'ye elini kolunu sallayarak girebilse adamlar fiberin kralını akdenizden döşeyecek. ardından rekabet başlayacak. kim kaliteli hizmeti ucuza satarsa biz de ondan hizmet alacağız. bizim superonline, turknet,dsmart gibi ispler de türk telekomun bahşettiği yurtdışı bağlantısını kullanmak zorunda. zaten asıl sıkıntılardan biri de bu.

    coğrafi olarak über şanssız bir konumdayız. internet bağlantılarını ipek yolu gibi kafanızda canlandırıp asya ile avrupayı bağlıyoruz diye düşünmeyin. adam ortadoğuya giden internet bağlantılarını akdenizin dibinden geçirmiş.

    nüfus olarak baktığımızda 5-6 avrupa ülkesine bedel olduğumuz için avrupalı isplerin mutlaka ilgisini çekiyoruzdur. ancak türk telekomun ana servis sağlayıcılık noktasında tekel olmasından ötürü bu cazip pazara başka ana servis sağlayıcı gelip de yatırım yapamıyor.

    şimdiiiiii isyan edecekseniz başta türk telekom tekeline, ardından coğrafi konumumuza çemkirmek gerekiyor.

    bizdeki isplerin tek fonksiyonu (kimi mahalle arasına fiber döşeyebiliyor ama isp olmak bu demek değil) türk telekomun toptan fiyatla bunlara sattığı interneti üzerine etiket yapıştırıp bize satmak.

    telekom tekeli sona ermedikçe, yurtdışından ülkemize gelen internet bağlantılarının kapasite ve sayıları artmadıkça, google gibi içerik sağlayıcıları ülkemize doğrudan hat çekmedikçe mucize olmasını beklemeyin.

  • geçerli neden : kendi başına kavanoz kapağını açamamak
    güzel neden : kavanozun içinde salatalık turşusu olması.

  • arkadaşın biri erasmus programıyla modena'ya gidip, ilk dönemi orada geçirip ikinci dönem tekrar aramıza dönmüştür. hep beraber politics dersine girmişizdir. hoca derse başlamadan önce kıza hoşgeldin der ve "evet x'cim, şimdi seni şöyle ortaya alalım. bize modena maceralarını anlat." der. kız da hiç itiraz etmeden çıkar orta meydana başlar heyecanlı heyecanlı anlatmaya..

    -ay işte hocam ilk önce roma'da indim uçaktan. ellerim kollarım her tarafım bavul dolu. benim kilo 45, bavullar en azından 150.
    -hahahahaha
    -neyse, alanda bi taksi bulabildim güç bela. atladım içine; amacım metroya gitmek..
    -eeee
    -zar zor bindim taksiye. allahın italyan'ı, bi yardım bile etmedi bavulları arabaya taşımama.
    -cık cık cıkk
    -yerleştim taksiye. git git yol bitmiyor! saat de zaten epey geç olmuş, her yer zifiri karanlık. birkaç saat sonra metronun önüne gelebildik nihayet. ben tam uzandım çantama, para çıkarmak için. bir de ne göreyim; yanıma hiç nakit almamışım!
    -eeee?
    -taksiciye sordum. ya işte nakit yok bende, kredi kartı geçer mi diye. italyancam da çat pat işte.. ne dese beğenirsiniz hocam??
    -valla bilmem?
    -"sorun değil. yatakta da ödeşebiliriz dedi banaaa!!!
    -oo çok güzel!! verdiniz mi?

    akabinde ders iptal olmuştu zaten...

  • - şikayetiniz nedir?
    - ishalim doktor bey.
    - bırakın teşhisi ben yapayım lütfen, siz şikayetinizi söyleyin sadece.
    - günde 10 kere cayır cayır sıçıyorum.
    - ishal olmuşsunuz.

  • ‘’mutluluk dediğimiz şey, yoğun bir şekilde bastırılmış ve engellenmiş olan ihtiyaçların kısa süreliğine tatmin edilmesinden başka bir şey değildir.’’

    ~sigmund freud

  • cekinme abim.. cekinme "özür dilerim" de.. biz eglenceli bir sey hazirladigimizi sanmistik ama oyle olmadi de.. farkinda olmadik ama sizi bir "hic" yerine koymusuz de.. sözlügü ciddiye almanizi size pahaliya ödettik; üzgünüm de.. kücültmez bu seni.. en azindan yazdigin son yazi kadar olmaz.. daha kötüsü de nazarimda olamaz. yok gitmez, etmez degil, gider abi. ben bu kadar gerizekali yerine konmadim, sen koydun beni. helal olsun.. simdi sen yine toplanip gerrain filan deli gibi gülüyorsundur biz boyle delirince ama durum bu.

    bir de belirteyim; saka baskadir, insanlari ciddiye almamak, gerizekali yerine koymak cok baskadir.

    sozlukteki duraganlik baska bir konudur, varolan gücünüzün arkasina aldiginiz yetki ile insanlarla eglenmek, cok baskadir.

    bunlar birbirlerinden farkli konular..

    "özür dilerim" de.. kurtarmaz ama keser atar pek cok seyi. en azindan bu kadar bir "sey" iz biz abi. on bin kisi degil, okuyan, eden, üzülen, sevinen.. binlerce insan.. duygular bunlar.. ayip abi, inan bana ayip.

    ama sunu da bilyiorum. boyle, yüzde yüz, binde bin "sacmalik" oldugu kesin olan bir konu dahi, bir süre sonra tersine dönecek "abi bir de olayin su yüzü var ama"cilar cikip sizin bu sakaniza destek olacaklardir, sözlük bu. hicbir düsünce, yüzde yüz salakca dahi olsa ancak bir süre bir tarafta kalabilir. onlara filan da aldanmayin diye bunlari yaziyorum; yaptiginiz ayip, hcibirinize yakistiramadim, bir tek kerizlenmeyi kendime yakistirdim. hakettim bunu ben, burasini gereginden fazla önemseyerek.. eni sonu senin bir "del" tusuna basar benim onlarca saat üzerinde durup yazdigim yazilar, entryler, onlar bunlar..

    bir yerde haklisin kesinlikle de.. aci geliyor o gercek bize.

  • swatch tarafından resmi olarak açıklanmış olan blancpain işbirliği ile üretilmiş saatlerdir. avrupa fiyatı 390 euro, türkiye fiyatı 13bin lira, dünya fiyatı 400 dolar olarak açıklandı. renkler 5 okyanustaki 5 deniz tavşanından geliyor. renkler genel olarak çok güzel ancak bir siyah opsiyonun olmaması hayal kırıklığı oldu zira saatin orijinali siyah.

    saatin teknik özelliklerine gelirsek öncelikle kasa yine bioceramic denen plastik malzeme. mekanizma swatch'un son derece iyi zaman tutan, 90 saat güç rezervi olan ve tamamen makine üretimi olan dünyanın tek saat mekanizması yani sistem 51 ile geliyor. bu sayede blancpain de hala hiç quartz mekanizmalı bir saate bulaşmamış oluyor. mekanizma okyanuslara ithafen dekore de edilmiş ki bu segment için çok fazla bir şey dekoreli mekanizma. ve ayrıca mekanizma şeffaf bir cam sayesinde görülebiliyor ki saate yeni ilgi duyanlar açısından muazzam bir şey bu. kayış bu kez nato kayış. bu çok mantıklı zira hem dayanıklı hem ucuz hem de diver saate yakışan bir kayış türü nato. cam da yine moonswatch'a göre daha iyi bir cam. bezel tek yönlü olarak 120 açıda dönüyor ve saatin fosforu da en iyisi olan superluminova. su geçirmezlik ise 50 fathoms yani 50 kulaça denk gelen 91m.

    aslında bence şekli ve kağıt üstündeki özellikleri oldukça keyifli. tasarım oldukça güzel. detaylar muazzam. şeffaf caseback, dekore edilmiş otomatik mekanizma, nato kayış, daha iyi cam, döner bezel ve superluminova fosfor çok güzel.

    gel gelelim saatin 3 adet çok büyük eksisi var. ilk olarak sistem 51'in en büyük handikapı tamir edilemiyor olması. yani bir süre sonra ister istemez saat daha kötü çalışacak ve/veya tamamen çalışmayı bırakacak. bu durumda saat olacak çöp. zaten swatch da maksimum mekanizma ömrüne 10 sene diyor. kullananlardan bilindiği üzere de 4-5 sene gibi bir süre sonunda saat artık eskisi gibi çalışmamaya başlıyor. ya çok geri kalıyor ya zembereği 90 saatin yanına bile yaklaşmıyor vs.

    swatch'un bir diğer ıskası da plastik olması. plastik bir dalış saati zaten başlı başına komik bir de kullan-at mekanizma ile birleşince okyanuslara adanmış saatlerin sürdürülebilirlik açısından durumu facia. özür diler gibi kayışı geri dönüşümlü balıkçı ağlarından yapmışlar bir de. satışa çıktığında aktivistler saldırmazsa mağazalara iyidir, o derece :)

    üçüncü handikap ise elbette fiyat. kullan at bir saat olmasa ve mekanizma tamir edilebilir ya da en azından değişebilir olsa bence blancpain etiketinden ötürü 400 dolar verilirdi ancak bu durumda çok fazla bir fiyat bu. öyle ki 50 dolar daha koyunca seiko'dan gmt mekanizmalı bir saat ya da 3 adet çelik kasalı, otomatik mekanizmalı seiko 5 alınabiliyor. yine tissot, citizen, casio gibi seçenekler bu fiyat segmentinde geliyor. hatta orient kamasu gibi çelik kasalı, 200m su geçirmezliği olan gerçek bir diver'dan 2 adet dahi alınabiliyor. artık çokça bulunan ve kişiselleştirme dahi sunabilen muazzam microbrand markaları saymıyorum bile. diyeceksiniz ki iyi ama bunların hiçbirinde saatte bir blancpain yazmayacak. doğru fakat en azından ömürlük olacaklar bu saydığım saatler. bu saatte ise saati aslında yıllık 40 ila 80 dolar gibi bir fiyata 5 ya da 10 seneliğine kiralamış gibi oluyorsunuz. ben kendi adıma güzel bir microbrand saat almayı bu durumda tercih ederim. mekanizma tamir edilebilir ya da en azından değiştirilebilir olsaydı yüksek fiyatına rağmen hiç düşünmeden bir tane almak isterdim. bu durumda ise benim için no-go.

    son olarak ekonomik durumda bence swatch bu kez omega işbirliğinin yanından geçemeyecek bir iş yaptı. mühendislikte ürün tasarlanırken 3 sac ayağı dikkate alınır: 1- ürünün dizaynı 2-fiyatı 3-teknik özellikleri ve kullanım koşulları. bu 3 özellik ne kadar dengeli olursa ürün o kadar genele hitap edip ticari başarı sağlar. burada ise dizayn başka yöne fiyat ve teknik diğer yöne bakıyor. buradaki ayrışma çok büyük. bu nedenle swatch'un marketing gücüne rağmen istenen ölçüde bir başarı beklemiyorum. zaten moonwatch başlığı ile bu başlık arasındaki ilgiden de bu anlaşılabilir diye düşünüyorum.

  • kendi hayatı sonuçta ne düşündüğü umurum bile değil ama senin için onca uğraşan insanın emeğini ziyan ettin. bu insanlar senin yüzünden yarın öbür gün aynı motivasyonla benzer bir mağdura yardıma koşamayacak maalesef.

  • (yıllar evvelinde, saçlara geçici rasta yapılmış, bakkaldan birşey alınmış, çıkılacak...)

    - annene temizlikte yardım ediyorsun herhalde?
    - nasi abi annamadım?
    - saçlarını süpürge etmişsin de aahhaha!
    - ehe...
    - ahahahahah!!!