hesabın var mı? giriş yap

  • mitralyöz günümüzde her makinelitüfekle eş anlamlı bir kelime haline gelmiş olsa da aslen tek bir icadın özel ismi olarak çıkmış ancak buradan yürüyerek koskoca bir janra da adını vermiştir. böyle nescafe'nin bütün instant kahvelere kendi adını vermesi gibi bir örnek silahlar aleminde çok görülmez.

    mesela günümüzde bütün makinelilere gatling demiyoruz çünkü o dönen namlularla özdeşleşmiştir. nordenfelt demiyoruz, öyle diyince aklımıza 15 kilo çelik bloklarla kurulan primitif silahlar geliyor. mitralyöz diyince aklımıza top arabasında çekilen tuzluk gibi bir şey gelmesi lazımken modern makinelitüfek de akla geliyor. niyeyse öyle olmuştur.

    kelimenin kökeni fransızca mitraille'den gelir. bu file bir torba içine üzüm salkımı gibi koyulmuş bilyalardan oluşan bir tür anti personel topçu mühimmatının tarihi adıdır. görünüş olarak zaten topa benzemektedir, sadece piyadeye karşı kullanılması planlanmaktadır, ona mukabil bunu atan silaha dişi bir cinsiyet vererek mitrailleuse demiştir fransızlar*.

    1866 yılında mekanik bir kol yardımıyla ateşlenebilen, top arabasıyla çekilebilen, şarjörle dolan ve 25 namlunun bir top namlusunun içine yerleştirildiği, dönemine göre modern denilebilecek bir dizaynı vardır. silahın operatörü silahın arkasındaki bir manivelayı saat yönünde çevirdikçe pirinç 10 kiloluk bir şarjör bloğuna itinayla dizilmiş 13mm mermiler sırayla ateşlenmektedir. mermi bittiğinde tepeden pirinç blok çekilip yeni şarjör koyulmaktadır. tüm şarjörler kullanıldığında silahın savaştaki kullanımı da sona ermektedir.

    fransızlar bu silahı icat ettiklerinde devlet sırlarının en üst mercii olarak kabul etmiştir. mitralyöz nihayetinde bir manga askerin 30 saniyede yapacağı işi 10 saniyede iki kişiyle yaptığı için potansiyelinin de büyük olduğunu hesaplamaktadırlar. o yüzden böyle bir silah olduğunu duyurmak bir yana, can düşmanları prusya ve habsburg hanedanları bunu görüp kopyalamasınlar diye 3. napoleon zamanında devlet erkanı ve generaller arasında bile orduda böyle bir silah olduğunu bilen adam yoktur. bunlardan 400 tane üretmişler, savunma platformu olduğunu hesaplayıp defansif noktalara sanki topçu bataryasıymış gibi dizmişler ancak gizliliğin bokunun çıkması yüzünden bu bataryalara atanan topçu subayları ve erat mitralyözü açık alana çıkarıp adam gibi bir eğitim yaptırmamışlardır. şöyle eğitim tablolarıyla silahı operatörlere teorik olarak anlatıp bundan verim bekleme eğilimine girmişlerdir. bugünkü standartlarda silah operatörün pratiği silahını tanıması, sınırlarını bilmesi açısından en geçerli metoddur. 1860-70 arası fransızlarda ise askerler sınıflarda daha önce hiç icat olmamış, hiç kullanmadıkları, ne işe yarar tam anlayamadıkları bir silahı resimlere baka baka öğreniyormuş gibi yapmışlardır.

    bir başka fecaat durum ise mitralyözün komple top kabul edilmiş olmasıdır. ordu defterindeki adı bile "le canon à balles" (mermi atan top) olarak geçer. silahın mucidi auguste verchère de reffye bile silahı hafif top gibi kullanılsın diye tasarlamıştır. daha dünyada bir makineli tüfek anlayışı yoktur. nelere kadir olduğunu kimse tam hesaplayamamaktadır.

    işte bu seviyede denyoluklar kendilerine imparatorluk fransasının en kara yılı olan 1870'de çok pahalıya patlayacaktır. silahın tam potansiyelinden emin olmadıkları için bunları topçu olarak kullanmaya kalkacaklar, top menzili ile mermi menzili arasında epey bir fark olduğu için ve 19.yy topçusu cephenin geleneksel olarak hep tepesinde olduğu için mitralyözler kıyım yapabilecekleri yerde hep uzakta menzil dışında kalacaktır. oysa devir piyadenin sıra sıra küme küme yaklaşıp volley atışlar yapmayı tam bırakamadığı, makineli tüfekçinin böyle karşısında 50 metrede statik duran binlerce piyade gibi ıslak rüyasında görebileceği durumlar yaratan bir devirdir. yanyana üç mitralyözün düşman cephesini ortadan makas gibi biçebileceği durumlarda mitralyöz fransız savaş anlayışının bir kurbanı olarak hiç aksiyonda bulunamamıştır. prusya ordusunun demirbaş tüfeği dreyse o senelerde bile 1400 metreye atış yaptığı için mitralyöz operatörleri ölmesinler diye 1500 metrede duracaklar, o mesafeden attıkları da dağa taşa uçan kuşa gidecektir.

    bunun tek istisnası da geleneksel örnek olarak 18 ağustos 1870'teki gravelotte savaşı'dır. burada fransızlar şansa mitralyöz bataryalarını koruganların ardına çekip kamufle etmeyi becermişler. prusya piyadesi hücumu başlattığında saldıran 8. kolordu birden kendilerini açık alanda altı mitralyözün önünde bulmuş tam 5200 kadar ölü ve 14.430 yaralı vererek dağılmıştır. ancak bu da tek bir örnektir, fransa bu savaşı da nihayetinde kaybedince ve mitralyöz 1870 fransa prusya savaşına büyük bir etki etmeyince fransızlar deyim yerindeyse bu silaha küsmüşlerdir. büyük umutlarla icat edilen bir şey en kara günde kendilerini kurtaramayınca fransız ve denebilir ki avrupa genel askeri doktrini makineli tüfeğin potansiyelini hiram maxim gelip bunu zorla kendilerine anlatana kadar anlamamakta direnecektir. fransa 1897'ye kadar tam 27 sene bir daha mitralyöz falan görmek istemeyecektir.

    birinci dünya savaşında ise makineli tüfek dikenli tel ve siperle birleşince savaş denen olguyu komple değiştirecek, süvarinin hükümranlığını bitirecek, milyonlarca genci gömecek ve cephede hareketi bitirdiği için siperlerde sefalet koşullarının yaşanmasının da baş müsebbibi olacaktır. ama tabii oraya daha gravelotte'den sonra bir 44 yıl vardır.

    özetlersek mitralyöz başarısız addedilse de başarısızlığı dizayndan değil kullanımdaki yetersizlikler ve doktrinin uyumsuzluğu yüzündendir. ona rağmen dünyadaki çoğu dile makineli tüfek terimini karşılamaktan da geri duramamıştır. bugün bile fn-minimi'nin fransız ordusundaki adı mini-mitrailleuse'dür. norveçliler makinelilerine mitraljøse, biz keza osmanlı devrinde daha çok bugün çok nadir de olsa mitralyöz, romenler mitrailiera, yugoslavlar mitraljez, arnavutlor mitraloz, yunanlılar ise mydraliovolo derler.

    çıkıntı olarak bir tek hollandalılar silahtaki dişi cinsiyet kalıbını değiştirerek makineli tüfeğe mitralyör demişlerdir. fransızca konuşan belçikalılar ise biri ortalık yerde atışlarda falan mitralyör derse "bu ne biçim fransızca lan" diye söylenerek gidip kanser olurlar.

  • plaja filaş dedi geçen gün annem, anam anam canım anam...

    yalnız katalitiğe dili dönmeyip katolik deyişi var ki beni benden alıyor. "şu katoliği yaksana evladım" dedikçe gülmekten yerlere yatmamak için kendimi zor tutuyorum.

  • benzer formatta 3 adet reklam entry yazılmış, 15-23 tane fav almış üçü de, favlayanlar da aynı yazarlar. reklam olduğu baştan belli .

  • sözlükte müthiş prim yapan bir bitiş. erkek versiyonu da var. şimdi o adam benim kocam vs...

    6/10'luk romantik hikayeni anlatıyorsun ve sonunu bununla bağlıyorsun. ve bam! debe'de ilk 10 garanti! bitiyorum arkadaş şu olaya yaa. artık olur olmadık entry'lerimi bununla bitiricem. bazen entry'sinin son paragrafına bununla başlayıp cümleyi bitirmeden ''lasdnkajsdad'' a bağlayıp ''şaka lan şaka. hiç sevgilim olmadı, hayatım da bok gibi zaten'' diye entry'yi bitiren şakacılar da mevcut. bence o entry'ler ciddi olanlardan çok daha güzel. daha bi trick'li böyle. şaşırtmacalar, komiklikler. örneğin; #56227513 - #62872999

    (bkz: tanışılmayan kıza çok tatlısın demek/#74698134)

    mesela: (bkz: #90577390)

    şimdi o kadınla evliyim. önümüzdeki ay çocuğumuz doğacak. odasını çoktan hazırladık bile. gel artık bekletme seni sevenleri... (ne yapsın prematüre mi doğsun amk. ne bekliyorsun yani bunu derken?)