hesabın var mı? giriş yap

  • "ortaokuldan ayrıldıktan sonra 3 yıl boyunca kuran kursuna giden ve son 1 yıldır evde bulunan kevser’in..."

    bu zihniyetin nasıl türediğini pek düşünmeye gerek yok.

  • burda mallarını kiraya verip almanya’da sosyal yardım alma devri bitti. bitti o iş.

    derhal ülkeye dönün bu güzel vatanda hep beraber yaşayalım. eurosuz, reisimizin uygun gördüğü şekilde.

    edit: aranızda hala ironiyi bilmeyenler var.
    edit: fikrinizi merak etsem tek tek mesaj atarım sen bu konuda ne düşünüyorsun diye. dolayısıyla fikirlerinizi bana göndermeyin.

    ayrıca uzun lafın kısası;
    (bkz: #112945024)

  • mal olduğumun küçükten belli olduğunun ispatı olacak ama bunlardan biri de benim.

    yanlış hatırlamıyorsam sene 88 veya 89 ilkokul 2 veya 3'e gidiyorum, ankara'daki tanıdıklarımızın yanına gelmişiz yazın, tanıdıklarımızın kızı da benim yaşımda ve ted'e gidiyor, atakule'nin inşaatının bittiği ama açılmamamış olduğu zamanlar, susam sokağı'nın meşhur jenerik çekimleri yapılacak, kızla beraber ben de oraya gittim, hatta bizi atakule'nin tepesine falan çıkardılar, nasıl mutlu oldum anlatamam. sonrasında ise bizi toplayıp koşturmaya başladılar, nerden baksan 1 saat mal gibi koşturdular. en sonunda "şimdi şemsiyeler açılacak, onların etrafında koşacaksınız" denildi, yüzlerce çocuk üstünde susam sokağı'nın her harfi bulunan şemsiyeler etrafında koşarken, ben arasından geçmeye başladım, hatta şemsiyelere çarptığımdan harfler falan döndü. senelerce bu görüntüyü izleyip kendimin mal olduğu gerçeğiyle yaşadım.

    [http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu]

    12 ve 13. saniyede şemsiyelerin arasından geçen beyaz şapkalı mal benim.

    edit: link düzeltildi.

  • 1979'da ilk star wars filminin gösterime girmesini beklerken ne kadar heyecanlı idiysem şimdi de o kadar heyecanlıyım. film nasıl çıkarsa çıksın şu heyecanı yaşamaya değecek.

    edit: arkadaşlar, mesajlardan anladığım kadarıyla bir kısmınız 70'leri taş devri filan sanıyor. tabii ki böyle önemli filmlerin haberi çok önceden yayılıyordu. hele o zamanlar filmlerin türkiye'de genellikle 2 sene gecikmeyle gösterime girdiği düşünülürse önceden bilmemiz kadar normal bir şey yok. ayrıca amca babanızdır.

  • zirvesinde hava basincinin 33,2kpa (bkz: kilopascal) olarak ölcüldügü, dünyanin catisi olarak nitelendirilen himalaya dag sirasinin doruk noktasi.

    simdi haydi gelin, everest kisvesi altinda biraz dogabilimleri hakkinda atip tutalim. fizik yapalim, biyoloji yapalim, cografya yapalim.

    everestte en yüksek nokta, üst troposfer seviyesine kadar ulasir, ki bu artik, jet stream rüzgarlarina maruz kalinan cok tehlikeli bir nokta yapar everesti.

    bu rüzgarlarin hizi saatte 280km gibi seviyelere ulasirken, bilindigi uzere ticari ucaklarin, ayni mesafeyi dogu-bati istikametinde ornegin 11 saatte, ancak bati-dogu istikametinde 9saatte aliyor olmasinin sebebidir. yani surekli olarak batidan doguya dogru estikleri icin, ve bittabii cok hizli esiyor olduklari icin, batidan doguya dogru ucan jetlere guven, dogudan batiya ucan jetlere korku salarlar. tecrube edenler bilecektir, ornek bir shanghai-istanbul ucusunda yolculuk 11 saat 40 dakika gibi sürerken, istanbul-shanghai ucuslari 9saat 30 dakika gibi sürelerde tamamlanabilir. zira jetstream ruzgarlari, herzaman istanbul dan shanghai a dogru esiyor olduklari icin, istanbula yolculuk edenler sevdiceklerine biraz daha gec kavusmaktadir.

    bu ekstra bilgilendirmeyi de yaptiktan sonra devam edelim.

    efenim everest zirvesinde, kis mevsiminde sicaklik -70 santigrad derece selsiyüs seviyelerine kadar düsmektedir. mayis aylarinda ise -17 civarlarinda ortalama bir seyir hakimdir. ancak jetstream ruzgarlari, daha once belirtildigi uzere hic durmaz. yani -17 derece sicaklikta 160km/saat esen bir ruzgar, en iyi ihtimalle kulaginizi düsürür, kotu ihtimalle kıbleniz şaşar ve heyhat ki, cehennemlik olursunuz hafazanallah.

    burada en buyuk problem oksijensizliktir evet.

    ancak bu insan icin böyle.

    o seviyede, havanin icindeki oksijen orani azalir diye birsey yok. problemi aciklamaya calisayim.

    oksijen vardir. hatta havanin icinde orani daha fazla dahi olabilir. ancak, zirve o kadar yuksektir ki, insanin aliskin oldugu standart hava basincinin 101,7 kpa * yani 1 bar seviyesinin ucte biri seviyesinde, yani 33 kpa civarindadir!

    bu noktada, nefes alma (bkz: inhalation) dedigimiz hayati prosesin mekanigine bir goz atmak icabeder.

    nefes aldigimiz ortamin basincinin ne kadar onemli olduguna bir bakalim.

    nefes alma, kaburga kafesine bagli kaslarin daralmasi ile baslar. bu, gögüs kafesi boslugunun genislemesine sebebiyet verir. daha sonra diyafram kasilarak kuculur ve daralir, bu ise, akciger zarinin (bkz: intrapleural space) genlesmesine, ve boyle yasasi (bkz: boyle's law) geregi negatif basinc olusmasini saglar.

    bundan sonrasi, hollandali ustad daniel bernoulliye kalmistir. yani nispeten yuksek basincli ortamdan (bkz: dış ortam), dusuk basincli ortama (bkz: akciger) dogru gazlarin ve sivilarin (bkz: oksijen) akis egilimi.

    havayi icimize cekmeyiz. icerideki basinci dusururuz, hava kendisi girer iceri.

    butun bunlar 101kpa basinci icin cok kolay. yani yasanabilir ortamlarimiz.

    everestte, 33kpa gibi dusuk basinca, bir de ruzgarlar eklendiginde, ayrica %14 civari daha basinc dusumune sebep olurlar (bkz: venturi etkisi)

    neticede, cigerlerinizi daha cok, cok ama cok daha fazla cok genisletip icerideki basinci cok daha fazla azaltmaniz gerekmektedir ki, bu cok zordur. dolayisi ile yeteri kadar hava iceri hic girmez.

    insanin tek caresi adaptasyon, yani kandaki hemoglobin oranini arttirmaktir ancak everest icin bu denli bir adaptasyon mumkun degildir.

    butun bunlar yetmezmis gibi, akcigerlerin ihtiyaci olan gaz fazindaki oksijen, cok dusuk sicakliklarda nispeten artik eski alistiginiz gaz fazindaki kadar gaz halinde degildir.

    everesti ölümcül yapan, düsük basinc, sert esen jet stream ruzgarlari ve soguk havadir.

    oraya tirmanan dagcilar, butun bu yukarida anlatilanlari bile bile tirmanirlar oraya. bu yuzden de cok buyuk saygi hakederler. neden(?) diye sorulabilir. bu soruya, 1996 senesinde everest dönüsünde hayatini kaybetmis doug hansen , ayni isimli 2015 senesinde vizyona giren filmde cevap verir;

    --- spoiler ---

    i have kids. i thought i told you their’s… their elementary school back home. i have been going and talking to the kids there and they actual helped me raised some of the money to come and gave me a flag to plant on the summit and… so, i was thinking maybe it’s… they see an… a regular guy can, you know, follow impossible dreams. maybe they will be inspired to do the same, i guess.

    im climbing mount everest because i can. because, to be able to climb that high and see that kind of beauty that nobody ever sees, it’ll be a crime not to.

    --- spoiler ---

    bence yeteri kadar tatmin edici, bir o kadar da güzel bir cevap.

  • klibinin literal komedik versiyonunun mwh tarafından youtube'dan telif hakkı nedeniyle kaldırılmıştır.

    video malum ortamlarda ordan oraya dolaştıktan sonra tekrar youtube'a birçok kişi tarafından yüklenmiştir. ilginç bir şekilde bu videolar da milyon izlenmeye ulaşmasına rağmen telif hakkı vetosundan geçmiştir.

    videonun orjinal editörü klibin yönetmenine videoyu göndermiş ve yönetmen dahi çok beğenmiştir. fakat mwh olaya gıcık kapmış tabi biraz.

    youtube'da şu andaki en kaliteli versiyonunu buraya bırakıyorum.

    belki birileri görür de gülümser biraz :)

    edit: özellikle 00:38 - 01:25 arası gülücük garantili.

  • dünyanın gidişatını değiştirmiş büyük rus devrimidir. bu devrimin gerçekleşmemesi için itilaf devletleri çanakkale'yi geçmeye çalışmış, fakat karşılarına mavi gözlü bir dev çıkmıştır. itilaf devletleri çanakkale'yi geçemeyince çarlık rusya'ya yardım gidememiş ve zaten zor durumda olan çarlık yıkılmış, yerine lenin'in önderliğinde sscb kurulmuştur. bunun ardından sscb savaştan çekilmiş, osmanlı devleti doğu cephelerinde az da olsa rahatlamıştır. aradan yıllar geçmiş, sscb güçlenmiş ve roller değişmiştir. fakat başrolde yine mavi gözlü bir dev vardır. yıllar önce çanakkale'de taktiksel zekasıyla düşmana geçit vermeyen mustafa kemal bu sefer ülkesini işgalden kurtarmak için bağımsızlık savaşını başlatmıştır. bu kurtuluş savaşında ise yıllar önce kurulmasına bir anlamda neden olduğu sscb kendisine destek çıkmıştır. işte bu ekim devrimi bugün üzerinde yaşadığımız ülkemizin kurulmasına yardımcı olmuştur.