hesabın var mı? giriş yap

  • adamların 10 sene önce fırlattığı uzay robotu bugün milyonlarca km uzakta göktaşına iniş yaptı. aynı durum bizde olsa fırlatan adamları 10 sene bedavadan maaş alacaklar diye sağa sola tayin ederler, bütçeye fazla maliyet yaratıyor diye yeni iktidar projeyi askıya alır, unutulan garibim robot bi başına rezil olur uzay köşelerinde.

  • almayın. bir çamaşır askısı olmak için oldukça ağır ve hantal. hafif ve portatif bir çamaşır askısı tercih edin.

  • vergiler devlete gidiyor, hırsızlık süpermarketten yapılıyor. devlet vergisini süpermarket tedarikçisinden aldığı zaman yine alıyor. bunu savunan evinde hırsızlık yapıldığında hırsızın ben gelir adaletsizliğine karşı başkaldırı yapıyorum dediğinde, haklısın demesini gerektirir. suçtur, hatta suça teşviktir.

  • çanakkale'deki agora meyhanesi'nin duvarında kendisinin

    "bırakın olmasın mezar taşımız,
    bir okul bahçesine gömsünler bizi.
    çocuklar koşsun üzerimizde." sözleri yazılıdır.

    onca dizenin arasında ona bakıp bakıp içersiniz hatta, öyle bir güzelliği vardır.

  • dedem bana kontör yollamaya çalışırken mesajı turkcell yerine benim numarama atar:

    "0537**** kontur 50"

    bir şeylerin yanlış olduğunu farkeder ve 5 dakika sonra ikinci mesajı atar:

    "0537*** kontur yollama 50"

  • sinem kobal'ı örnek almasını dilediğim kişi.
    sinem kobal da rol yapamıyordu ve bir noktadan sonra utandı ve oyunculuk kariyerini sonunda bıraktı.

    darısı hazal kaya'ya.

    tüm ona torpille iş paslayan eş dostları da bunu yapmayı artık kessin lütfen.

  • third person shooter ile yeni tanışmış bir jenerasyonun, tomb raider ilk çıktığı zaman lara croft'un apış arasını görebilmek için sağlı sollu manevralarla monitör başında saatlerini harcadığını bilirim. oyun değil insanlıktan çıkmışlardı...

  • ne sizden üstün ne de efsane olan nesildir. sadece sizin sahip olmadığınız bazı şeylere sahipler. bütün akranları da aynı durumda. muhteşem, olağanüstü ötesi filan olmayacaklar, muhtemelen sadece belli kalıplar içinde düşünebilen bütün gün internette oyun oynayan zavallılar olacaklar. bizim nesil de bilgisayarla büyüdü ne oldu? herkes facebook'ta koyun yetiştiriyordu bir ara.

  • dünya tarihinin ilk anti-emperyalist savaşını vermiş bir milletiz. sevr anlaşması ile paramparça olmuş ülke topraklarında gerçekleşen ulusal bağımsızlık savaşımızın sonunda, bu mücadele ve zaferin iki simgesi oluşturuldu. bizlere kadar geldi; "istiklal marşı ve istiklal madalyası" böylece ortaya çıktı. şimdi sokaktan geçenlere sorunuz, "istiklal marşının güftesini kim yazdı?" diye. hemen herkes mehmet akif ersoy diyecektir. ulusal kurtuluş savaşımızın bir diğer simgesi olan, "istiklal madalyamızı kim oluşturmuştur? diye sorunuz. kimsenin bilebileceğini zannetmiyorum. en azından ben bunu defalarca denedim ve toplumun tüm kesimlerinden kişilere sordum. kimse bilemedi. ne kadar acı değil mi? bu neden böyledir? üzerinde tartışılması gerekendir diye düşünürüm. ancak bu başlık bunun için yeterli olmadığından, sadece, istiklal madalyamızı ortaya çıkaran kişinin mesrur izzet bey olduğunu söyleyelim.

    internet ortamındaki aramalarda da kuru kısır bir kaç bilgi dışında hakkında fazlaca bir şey yoktur. bunu fark ettim. bu cihetle mümkün olduğunca kısa tutarak konuya ait bilgileri ifade etmek istiyorum.

    kimdir mesrur izzet bey?

    mustafa izzet ebuşeneb bey ile nafia hanımın oğludur. babası mustafa bey vilayet muhasebecisi olarak bosna-hersek'e tayin edilince 6 mayıs 1873 tarihinde orada doğmuştur. ailede erkekler için göbek adları ahmet olarak verilmiş ve mustafa olarak devam etmiştir. nüfusta adı ahmet mesrur olarak kaydedilmiştir. soyadı kanununun kabulünden sonra da "durum" soyadını almıştır. 1921 yılında ayşe raciha hanımla evlenmiş iki kız ve bir oğulları olmuştur. oğlu m.metin durum ve bir kız kardeşi halen abd'de yaşamaktadır. sanatçı 18 aralık 1952 yılında vefat etmiştir. içerenköy mezarlığındaki mezar taşında istiklal madalyasının heykeltıraşı olduğu yazmaktadır.

    emirgan rüştiyesinden sonra 1886 yılında tıbbiye idadisini bitirip tıbbiye mülkiyesinde eğitimine devam etmiştir. 1889 yılında tıbbiye'den ayrılarak sanayi-i nefise-i hümayun'un heykeltıraşlık bölümüne girmiştir. 1894 yılında mezuniyet sınavları için hazırlanan heykeller, büyük istanbul depreminde kırılmıştır. tekrar edilen sınav sonrasında da birinci derece ile heykeltıraş diplomasını almış, bir kıta altın maarif madalyası ve bir kıta sanayi madalyası ile ödüllendirilmiştir. ayrıca 4 yıl süre ile 4.000 kuruş aylıkla paris'e öğrenim için gönderilmesine karar verilmiştir. annesinin hastalığı nedeniyle paris'e gidememiştir. bunun üzerine de yıldız çini fabrikasına atanmıştır. modelci yardımcısı olarak başladığı bu fabrikada giderek işletmenin müdürlüğüne kadar yükselmiştir. 1914 yılında çinicilik mektebini kurmuştur. 1905 yılında darphane-i hümayun'da modelcilik yapmaya başlamıştır.

    istanbul'un işgali sırasında dolapdere'de bir ingiliz arabası kendisine çarparak sağ kolunun bir kaç yerinden kırılmasına sebep olmuştur. kimse yardım etmediği için, kanlar içinde pangaltı türkbey sokağı 66 numaradaki evine güçlükle gelebilmiştir. uzun süre iyileşmesini beklemiş ve bu süre içinde de sol eli ile çalışmaya devam etmiştir. sabırlı ve inatçı çalışmasının sonunda, her iki eli ile de aynı düzgünlükte resim yapabilme kabiliyetini elde etmiştir. yeri gelmişken ifade etmeliyim; buna benzer bir olayı aziz nesin de yaşamıştır. sağ koluna felç indiğinde aziz nesin sol eli ile yazmayı devam ettirmiş ve sağ eliyle yazdığı kadar sol eliyle yazabilme yetisini geliştirmiştir.

    mesrur izzet bey'in 1. dünya savaşı sonrasında yıldız porselen fabrikası'ndaki müdürlük görevine son verilmiştir. azledilme sebebi osmanlı dönemine göre " fazla ilerici" olmasıdır. 25 nisan 1936 tarihli ve 10. sayı olarak yayınlanan haftalık yeni hayat dergisi'nde kendisi ile yapılan söyleşide bunun sebebi anlatılıyor. bundan sonra yaşamını antika ticareti, porselen tamirciliği, pul, para, madalya modelleri ve resim yaparak sağlamıştır. kapalıçarşı bedesten içindeki dükkanında yaptığı antika ticareti yanında, yarışmalara girerek pul, para, madalya modelleri ile ödüller kazanmıştır. cumhuriyetin ilanından sonra da devlette görev almamıştır. belki de özellikle görev verilmemiştir. bu durumun konunun uzmanları tarafından ortaya çıkarılması gerekendir diye düşünürüm.

    babasının mevlevi tarikatine mensup olması nedeni ile kendisi de bu tarike ilgi duymuş olup saba taksimi, mevlevihane peşrevini dinlemeyi çok severmiş. öldüğünde oğluna vasiyeti, neyzen tevfik'in saba taksimini çalmalarını istemiş. ne yazık ki oğlu ölüm gecesi o plağı bulamamış, sadece aynı gece mevlana celaleddin rumi'nin ölüm yıl dönümü olduğu için radyoda vasiyetindeki müzikler çalıyormuş. radyonun sesini açmışlar...

    cumhuriyet döneminde 100, 5 ve 25 kuruşluk gümüş paraların tasarımını yapmış ve yarışmada birincilik kazanmıştır. 1943 yılındaki bronz on paraların tasarımını gerçekleştirmiş ve yarışmada birinci ilan edilmiştir.

    bugün türkiye cumhuriyetinin en önemli madalyası olan istiklal madalyası'nın tasarımcısı olması bile kendisinin türk heykel sanatının içindeki seçkin yerine işaret etmektedir. ancak benden daha yetkin birilerinin konuya ilgisi ve araştırma çabaları ile benim eksik olarak gördüğüm, bulamadığım, çapraşık ya da çelişik olarak düşünüp buraya yazmadığım bazı soruların cevaplarının gelecek kuşaklara doğru, olumlu ya da olumsuz olacak diye düşünülmeden aktarılması gereğinin faydalı olacağını düşünürüm.

  • starbucks'tan yeni aldigi kahveyle gelse tiki, zengin pici, vb; pet siseye kahve koyup getirse fakir, ezik, kahve senin neyine aq comari denilecek insandir. napsin aq dolmalik biberle mi icsin kahveyi? avucuyla mi getirsin? napsin amk?