ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bilgisayar oyunlarında oyun amacının dışına çıkmak
-
third person shooter ile yeni tanışmış bir jenerasyonun, tomb raider ilk çıktığı zaman lara croft'un apış arasını görebilmek için sağlı sollu manevralarla monitör başında saatlerini harcadığını bilirim. oyun değil insanlıktan çıkmışlardı...
ekşi itiraf
-
üniversiteyi hazırlık dahil 8 yılda bitirdim.
sonra 6 ay çalıştım.
sonra askere gittim.
geldim 1,5 sene daha çalıştım.
bütün bunları bi yaş tahmini yapın diye anlattım.
bütün bunlardan sonra bitim kanlandı, duramadım!
okumak bağımlılık olmuş tabii;
şimdi yüksek lisansın bilimsel hazırlığındayım.
beraber derse girdiklerim üniversite 2. sınıf öğrencileri.
geçenlerde insan kaynakları hocası sınıfa bi soru sordu: kendinizi 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz?
yerin dibine girdim.
soruya muhatap olanlardan neredeyse 10 yıl büyüktüm ve işte aynı sıralardaydık.
düğün salonlarında pastanın alkışlanması
-
düşününce gerçekten manasız geliyor ama olay anında kendimize hakim olamayıp alkışlıyoruz.
premonisyon
-
meydana gelecek bir olayi onceden hissetmek anlamina gelir. burada mesele, birseyin olacagini hissetmek, ama tam olarak ne olacagini bilememektir. misal bugun basiniza tatsiz bir olay gelecekmiscesine huzursuzlandiysaniz ve ardindan da hakli ciktiysaniz, sizin yasadiginiza, halk arasinda hissi kablel vuku, metapsisikte ise premonisyon denir.
kate middleton
-
üçüncüye hamile olduğu için eleştirilen düşes.
sanki çocukları doğurup doğurup ışıklarda araba camı sildiriyo amk.
19 ekim 2021 taksi plakası sahibinin şoför olması
-
ibb'nin "yazan mevzuatı uygulama" hamlesi
https://twitter.com/…tatus/1450171725413552132?s=20
plaka sahibi olma koşulu, taksiyi kendisinin kullanması (imiş verilirken)
yani plakayı al, her gün başkasına kirala, kiralanan bilgisiz /eğitimsiz şöför verdiği kirayı çıkartma telaşı ile millete oç'lik yapsın devri bitiyor
denizde 2 kilometre açılabilen esrarengiz amcalar
-
(bkz: dede)
adam 83 yaşında her sabah 5 km yürüyüş 2 km bu tarz süper serbest stil yüzme üstüne bir kahvaltı ile cila çekip öyle okeye oturuyor ki, roman abramoviç hayattan bu kadar keyif almıyodur.
yaş oldu 89: artık yürümek bile angarya. yüzmekse çile. ah be abramoviç, etmeseydin bedduanı ne vardı...
yaş oldu 91: o çok sevdiği denize girerken bir sabah geldi kriz, tekledi kalp. şimdi azraile karşı kulaç vuruyor yoğun bakımda solunum cihazında. azrail biz biliyoruz yüzemezsin, yetişemezsin, o kadar açılamazsın.
2km açıktan bildiren edit: biz biliyoruz dedemizi. açılamadın azrail efendi! yemedi 2km yüzmek!
92'den son edit: bir devir kapandı.
sözlük erkeklerinin yakışıklılık dereceleri
-
zifiri karanlıkta aynı kıvanç tatlıtuğ'a benziyorum , alacakaranlıkta da mahmut tuncere.ikisinin ortası bişey.
gelmiş geçmiş en felsefi söz
-
-"bülent ersoy dünya starı olacaktı, önünü kestiler" - mustafa topaloğlu (2007)
31 ocak 2017 şirket tuvaletinde denetimin dibi
-
(bkz: resim değil fotoğraf)
fatiha
-
ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
babam:
elhamdürüsiyle
kızlar sürüsiyle
hergün birisiyle
yarabbi şükür allahım
ben: aman be baba
babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
elemtere ellipara
babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
babam: ehi ehi ehi he
* ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:
sübhaneke
sümbülteke
anam eke
babam teke
diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim
(bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)
viski tüketiminde patlama yaşanması
-
viski firmalarından aldığımız eğitimlerde türkiye'nin viski tüketimi konusunda (özellikle chivas regal) dünyada ilk sıralarda olduğu söyleniyor. johnnie walker da artan talebi karşılayabilmek için roseisle gibi devasa tesisler açıyor.
dünyadaki yüksek düzeyde viski tüketen diğer ülkelerden bizi ayıran çok önemli bir özelliğimiz var.
kendi ürettiğimiz bir viski yok. hepsini ithal ediyoruz. pakistan'ın bile viski ürettiğini biliyor muydunuz? akp gelene kadar iyi kötü ankara viskisi adında single malt viskimiz de vardı.
2004 yılında tekel'in adeta yabancı içki devlerine hibe edilmesi bu yüzden bu ülkeye atılmış en nadide kazıklardan biri. şu an rakımızı kendimiz üretebiliyorsak bunun tek sebebi içki devi diageo'nun elinde başka rakı üreten fabrika olmamasıdır. türk içki tarihi boyunca ürettiğimiz ve yurtdışına sattığımız her kaliteli içkinin üretim hakları bu dev firmalar tarafından satın alınıp üretimi durduruluyordu. ta ki akp gelip tekel'i bütün tesis, gıda depoları, fabrika ve taşınmaz malları ile 140milyon dolar gibi bir fiyatla satıp ülkenin alkol tüketimini tamamen ithal ürünlere bağlayana kadar.
konu ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler tekel'in son genel müdürü olan kerim yanık'ın tekel'in nesi kaldı - damaklarda tadı kaldı kitabına göz atabilirler.
edit: uyarı geldi özelleştirme değerinin 140 değil 290 milyon dolar olduğuna dair. düzeltme yapalım. şunu da eklemekte fayda var. önerdiğim kitapta yazılan bilgilere göre tekel satılmadan önce tüm üst düzey müdürleri satın alacak firma ile anlaşmışlar ve tekel'in tüm eski tesislerini son teknoloji ürünler ile donatmışlar, depolarına 10milyonlarca dolarlık gıda stoku yaptırmışlar ve işten ayrılacak tüm personelin tazminatlarını da devlet bütçesinden ödemişler ve şirketin kasasındaki 70milyon dolar ile yeni sahiplerine devredilmiş. böylelikle tekel için ödenen meblağın büyük kısmı geri alınmış ve yine ortalama benim verdiğim fiyata denk gelmiştir. tekel birkaç yıl sonra 2.1 milyar dolara diageo'ya devrediliyor. vurgunu yapılan para inanılmaz boyutlarda.
slim fit faşizmi
-
düpedüz bir dayatma ve faşizmdir bu. tüm insanları aynı kalıba sokma çabasıdır. illumumatinin filan parmağı var mı bilmiyorum ama harbiden gına geldi bu saçmalıktan.
hangi giyim mağazasına gitsen hepsinde aynı tarz. ne denesen şıp diye yabışıyor üzerine. ulan ibneler, herkes fimfit olmak zorunda mı? o giydiğin t shirt veya gömlek illa kabak gibi dötünü ortaya mı çıkartmalı? allahım nasıl bir zevksizlik bu. bu modayı kim çıkardıysa hepsinin allah belasını versin.
hayır, ben de şişman biri değilim ama fena gıcık oluyorum buna. bi pantolon deniyorsun hepsi yapışıyor bileğine. ulan ben ayakkabının üzerine salınsın isiyorum. zaten 46 numara ayakkabı giyiyorum, çok tuhaf duruyor. zevkime göre bir pantolon bulamayacak mıyım. modelini, rengini beğendiğim tüm pantolonlar böyle. nerdeyse tüm kıyafetlerde de aynı durum. yetti artık be. tekrardan, estetik anlayışınıza sıçayım!