ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ben de özledim
-
akm'de seyrettigim en basarili baleydi.
basit bir trafik sorusu
-
sağdan hayır mı geldi bu ülkeye, ver sola gitsin.
beşiktaş'ın son 18 yılda 2 kere şampiyon olması
-
(bkz: arsenal'in 23 yılda 3 kere şampiyon olması) bu mantığa göre arsenal de büyük takım değil ama 4 yerken öyle demiyordunuz.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: dün sayın başbakanımız bana el salladı lan
1. evinden meclise gidiyordu
subayevlerinde oturuyo bende aöf kaydı için aydınlıkevlerdeydim
arabadan el salladı bana caddede kimse yoktu
geçen hafta da melih gökçek pursaklarda top dağıttı bi tane top kaptım
yavaş yavaş siyasete giriyorum ipneler
(martibiyik ?, 22.10.2013 10:23)
karısı kızıyla rakı içen insan
-
karısıyla kızıyla ülkeyi soyan insandan çok daha mutlu, şerefli, helal süt emmiş babadır.
matematiksel notasyonla yazılabilen atasözleri
o kadar makyaj yapmasa bu kadar tecavüz olmaz
-
bunun adı victim blaming, yani tecavüzcüden ziyade tecavüze uğrayanı -mağduru- suçlama.
ülkemizde ve dünyada sandığımızdan çok daha yaygın, bu videodakiler de bence en vahşi örneklerinden biri.
çok daha yaygın dememin altında şöyle bir açıklama var ki aslında bir suça uğrayanın o suçtan korunmak için neleri farklı yapabileceğini düşündüğümüz her vakit aslında bilinçli ya da çoğunlukla bilinçsiz olarak biz de kurbanı suçlama olayını meşrulaştırmış ve parçası olmuş oluyoruz. ha dediğim gibi bu biraz daha ılımlı bir form olabilir, ya da dediğim gibi yukarıda yer alan örnekler gibi vahşi bir form kazanabilir.
bu insanlar neyin kafasını yaşıyor, victim blaming neden oluyor diye biraz araştırdığınızda karşınıza şunlar çıkıyor:
*adil-dünya hipotezi: böyle durumlarda savunma mekanizmalarımız aslında bu dünyanın adil bir yer olduğunu ve iyi insanlara kötü şeylerin olmayacağını bize söylemeye devam ediyor.
ve kurbanı suçlamak da bir gün aynı şeyin bize olmayacağı konusunda çok içimizi rahatlatıyor. neden? o makyaj yaptı, gece dışarı çıktı ve tecavüzü hak etti. ama ben öyle miyim? hayır. ben iyi bir insanım, bunu hak etmiyorum ve kötü şeyler iyi insanlara olmaz.
evet buraya kadar savunma mekanizmaları iyi güzel hoş da burada kadınların bilmesi gereken şey, bütün kadınlar özgür olmadan hiçbir kadın özgür değildir. yani eğer olur da buraları okursa o videodaki hanımefendi ve onun gibi düşününler şunu bilsinler isterim ki makyaj yapan gece dışarı çıkan kadınlar da en az sizin kadar iyilerdi ve onlar da yaşadıklarını hak etmediler. ve onlar için tecavüze uğrama riski ne kadarsa aslında sizin için de aynı riskler mevcut. kız çocuklarının ve erkek çocuklarının tecavüze uğradığı bir ülkede, dünyada bu risk oranlarının tartışmaya açık olduğunu düşünmüyorum.
*ahlaki değerler: (birleştirici ya da bireyselleştirici değerlere sahip olma) birleştirici değerlere sahip olan kişilerde grubun birlikteliğini ve çıkarlarını koruma eğilimi varken bireyselleştirici değerlere sahip kişilerde bireyi ve bireye gelebilecek zararlardan bireyi korumayı grup birlikteliğinin üzerinde eğilimi vardır. harvard üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, bunun linkini de en alta bırakacağım, bulunan şey de birleştirici değerlere sahip kişilerin bu tür olaylarda kurbanı suçlama eğilimini daha fazla gösterdikleri.
çalışmada birleştirici değerler, siyasal muhafazakarlık ve dindarlıkla ilişkilendirilirken, bireyselleştirici değerler de liberal politika ve toplumsal cinsiyet boyutuda tartışılıyor ve birleştirici değerlere sahip kişilerin algısında tecavüze uğramış kişilerin bozuk, kirlenmiş, lekeli, bireyselleştirici değerlere sahip kişilerin algısında ise aynı kişilerin yaralı, yaralanmış olarak yer aldıkları dikkat çekiyor.
ülkemiz adına birleştirici değerler, bireyselleştirici değerler, kurbanı suçlama hepsi bir araya geldiğinde bağlantıları kurmak çok kolay aslında. bizde her şey devlet ve toplum önceliğinde konuşulur ve eğer gerekliyse birey toplum için feda edilebilir. kimse de bunda bir sıkıntı görmez.
*gelelim kullandığımız dile: yine aynı araştırmada "satış elemanı olarak çalışan lisa'ya dan tarafından yanaşıldı" demekle "dan satış elemanı olarak çalışan lisa'ya yanaştı" demek arasında insanların olayı nasıl algıladıkları konusunda büyük bir fark olduğu bulunuyor.
burada kullandığımız dili değiştirmede hem bizlere, toplumun her bir bireyine hem de medyaya çok görev düşüyor. kurbandan ziyade suçu işleyene odaklanan cümlelerin kurbanı suçlamayı azalttığı görülüyor.
sonuca gelelim. hayatımızı yöneten değerlerin, ideolojilerin, yönetilen algılarımızın farkındalığını kazandığımız bir dünya olsa güzel olabilir. çok dindar bir arkadaşım bir gün bir cümle kurdu, dedim ki "ama bu hiç adil değil." dedi ki bana "ama zaten allah'ın bu dünyada bir adalet sözü yok ki." hımm. peki.
kötü şeyler iyi insanların başına gelebilir, bu dünya adil bir yer değil. ondan adil dünya hipotezinin kimseyi kurtaracağını düşünmüyorum. o bir savunma mekanizması sadece.
eğitim bizi kurtarır, o da şu dönemde biraz sıkıntıda. formal ve informal eğitim araçlarıyla toplumsal barışı inşa edecek, bireye hakkını hukukunu öğretecek bir eğitim hoş olabilirdi aslında.
güneşli günler görecek miyiz, çocuklar?
benim böyle videoları izledikten sonra çok midem bulanıyor da.
yazıda bahsettiğim makale şu, isteyip de ulaşamayan olursa elimde pdf'i var gönderirim.
http://journals.sagepub.com/….1177/0146167216653933
adil dünya hipotezini de şu yazıdan öğrenmiştim, yine ilgisini çekene:
https://www.theatlantic.com/…victim-blaming/502661/
edit: imla
sokakta öpüşmek
-
kolay kolay yapılamayacak harekettir türkiye'de.
ama üzülmeyin sokakta yapabileceğiniz çok şey var:
karınızı, çocuğunuzu, yoldan geçen birini ya da uygun bulmadığınız bir eylemciyi dövebilirsiniz.
sevmediğiniz birine ana avrat sövebilirsiniz.
biriyle kavga edebilir, onun ağzını-burnunu-gururunu kırabilirsiniz.
nefes alan herhangi bir dişiyi taciz edebilirsiniz (mühim olan karşıdakinin gönüllü olmaması).
güpegündüz birini de kurşunlayabilirsiniz mesela.
istiklal'in orta yerinde birini bıçaklayabilirsiniz.
meydanlarda binlerce kişiye gözünüzü kırpmadan yalan söyleyebilirsiniz.
öpüşemezsiniz kardeşim ısrar etmeyin. ahlaksız dolmuş burası.
sözlük yazarlarının zenginlik kıstasları
-
bir adam et yemeğinin yanında ekmek yemiyorsa zengindir arkadaşım, net.
bir de bir tabağa komple antep koyup aralıksız happıdı huppudu yiyebiliyorsa da zengindir.
benim bunlardan başka harhangi bir kriterim yok.
27 temmuz 2015 istanbul sıcağı
-
istanbul sıcağı falan değildir. adana mı, antalya mı artık kiminse gelip alsın lütfen.
dünyadaki tüm kredi kartı şifreleri
bursa metrosunda kadınlara özel vagon uygulaması
-
işte bu ya. tam da ülkeyi refaha kavuşturacak hamleler ne olmalıdır diye arkadaşlarla tartışırken bu haber ilaç gibi geldi. güzel ülkemin güzel insanları artık haremlik selamlık seyahat edecek. oh be. artık bilim adına atılımlar yapmanın tam zamanı. artık sen bana değdin, ben sana değdim, taciz ettin derdimiz olmadığına göre tam yol ileri arkadaşlar.
ilber ortaylı'nın kim milyoner ister'i sunması
-
tahmini örnek bir diyalog:
yarışmacı: ben parayı alıp çekilmek istiyorum
ilber ortaylı: son kararınız mı?
yarışmacı: son kararım
ilber ortaylı: bu cehaletle, buraya kadar yine iyi geldiniz, takdir ettim.