ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hemşireyle şakalaşırken oksijeni kapatan tekniker
-
ortadoğu’da sıradan bir gün haberi aslında.
bir hemşire ve teknisyen şakalaşıyor ve teknisyen kalemini alan arkadaşının geri getirmesini sağlamak için yoğun bakım hastalarının oksijen vanasını kapatacağını söylüyor.
yaparsın yapamazsın derken adam kapatıyor ve bu sırada bir entübe hasta ölüyor. ben böyle sıır görmedim
ekleme: hemşireyle şakalaşırken oksijeni kapatan tekniker olarak değiştirilirse başlık daha iyi olacak
ekleme 2: sayın hemşire arkadaşlar insanlar ben başlığı hatalı açtığım için sizden nefret etmiyorlar, zaten nefret ediyorlar.
öğretmenden, askerden, polisten, taksiciden, esnaftan hatta doktorlardan da yaşam tecrübelerine göre değişen oranlarda nefret ediyorlar.
siz yanlış başlık açandan, ekşi okuyan okumayandan, ekşi okumayan okuyandan nefret ediyor.
içiniz rahat olsun hiçbirimiz sevilmiyoruz.
anne ve kızlarını yaya geçidinde ezen sürücü
-
ülkedeki insanların yaya'ya bakış açısı bu. gaza basacaksın geri çekilecekler, yol vermek mi? güldürme beni. şöförlerin yaya görünce hızlandığı anlayış bitmedikçe bunların başımıza gelmesi oldukça olası.
halk tarafından linç edilen tofaşçılar
-
2 avuç beyinsizin dayak yemesi olayıdır. bol bol yeseler keşke utansalar sonra yaptıkları gerizekalılıklardan. sevindirici gelişme.
ben danla bilic sorularınızı bekliyorum
ben tıp mensubu değilim benim alanım ekonomi
-
allah allah ilk defa bir konudan anlamadığını dile getirmiş. hasta falan mı oldu acaba?
hadise'nin bornozla kuaförünün kucağında hoplaması
-
berber dayaması 'nın level atlamış hali olan olaydır. erkek kuaförlerine sıçramaması dileği ile..
(bkz: berber hoplatması)
iç çamaşırı görünen kadını uyarmak
-
havaya ateş açarak uyarıyorum ben, hiç de olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadım şimdiye kadar.
ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne
-
saç havlusu.
babam öldüğünde 14 yaşındaydım. bir pazar günüydü ve akşamında evimiz çok kalabalıktı. insan gerçekten ilk zamanlar yiten canın acısını hissedemiyor. bir afallıyorsunuz. o zamanlar liselere giriş sınavına hazırlanıyordum bir de. o yüzden taziye dönemlerinde bile büyük bir sabır ve sükunetle amcaların, teyzelerin sınava ilişkin sorularını yanıtlıyordum.
hiç ağlamamıştım.
ilk birkaç gün böyle geçti. sanırım ben o hafta hiç duş almadım. ev zaten curcuna.
aradan bir hafta geçti, artık duş almalıydım. banyoya girdim, kapının arkasında babamın saç havlusunu gördüm. (şu bone gibi olanlardan) öylece asılıydı.
bir saç havlusuna bakıp ne kadar ağlanabilirse, o kadar ağlamıştım. sonra bağrıma aldım, bastırdım, yine ağladım. babamın öldüğünü, o saç havlusunu gördüğümde gerçekten anlamıştım.
artık ekşi sözlük demeyelim lügat-ül ekşi diyelim
-
(bkz: lügat-ül mayhoş)
yalnızlık
-
''yalnızlık, bir daha kırılmayacağın ve üzülmeyeceğin bir huzurdur. onu çekilmez yapan tek şey ise yenilmişlik duygusudur.'
rene descartes - düşünceler
şehirlerarası yolda kırmızı ışık şovu yapan ilçe
karadağ cumhurbaşkanlığı seçimleri
-
ilk turda %29 ve %35 almış iki adayın ikinci turda oylarını yükseltmesi, %59 ve %41 ile ilkinin kazanması durumu.
şayet ki anadolu ajansı'nın duyurmakta olduğu oranlar doğruysa, ikinci turda erdoğan'ın kaybetmesi için oy oranının hiç yükselmemesi gerekiyor ve bu ne yazık ki pek mümkün durmuyor. karadağ'da bile böyle olmamış. şu an iki umut noktası var:
1) erdoğan'ın oy oranından kaybetmesi. detaylı bakınca karadağ senaryosu çok da fantastik değil ama bu olursa harbiden fantastik ve bence harikulade olur. bunun birkaç yolu:
1a) muhalif katılımın artması
1b) erdoğancıların rehavete kapılıp katılmaması
1c) erdoğancıların tehlikenin farkına varıp karar değiştirmesi veya en azından geri adım atması
2) anadolu ajansı'nın alışılagelmiş yandaşlığıyla oranları yanlı açıklaması, erdoğan'ın aslında %47 küsur olması. bu durumda erdoğan %2 yükselebilir, kılıçdaroğlu da %3-4 yükselip alabilir.