ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ateistlerin yardım kültürünün olmaması
-
ateistler yardım derneği adı altından milleti kandırıp soymak yerine, çevresindekilere, yardıma ihtiyacı olanlara ve sevdiklerine yardım etmeyi tercih ettikleri için böyle oluşumları içine girmemişlerdir. zaten ateist bi platformun kurulmasının ölüm fermanına eşdeğer olduğu ülkelerde bu hepten çılgınlık olurdu.
çoraplara r ve l yazılsın kampanyası
-
"neden ingilizce?" dedigim kampanya. bence s ve s yazilsin.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
nehir'in annesi beşiktaşlıdır ve kızıyla tezahürat yapmaktadır.
anne: siyah!
nehir: beyaz!
anne: siyah!
nehir: beyaz!
anne: en büyük!
nehir: beşiktaş!
anne: hadi bir daha. siyah!
nehir: ya ben pembe demek istiyorum artık!
murat boz
-
bu adam niye her yerde biri bana açıklayabilir mi?
2007 yılında ilk albümünü çıkarmış. 15 yıldır gündem olan tek bir şarkısı yok ama her yerde.
menajeri kimse murat boz'dan daha fazla kazanmalı bence, zira bütün işlerini o denli ayarlıyor ki adam tüm "popüler" dalgaları yakalayıp orada kendini konumlandırabiliyor.
"mesajını aldım,"dan ibb konserlerine geçmek büyük başarı. acun'dan sonra netflix'e de geçmiş. diziyi izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum ama bu adamdan kaçamıyorsunuz. her yerden bir şekilde karşınıza çıkıyor.
madem kural yok gidip 20 tane mercedes kiralayayım
-
"çok iyi olur" şeklinde cevap verilesi
tuvalete gidiyorum demenin alternatif yolları
-
-ah lensim kaydı, lavabo nerede acaba?
yeme bizi yeme, kakan geldi di mi?
une saison en enfer
-
rimbaud nun 1873 nisanında yani verlaine le ilişkisinin kötüleştiği bir dönemde başlayıp, ağustosta kesin olarak ayrılmalarının ardından bitirdiği ve kendisinin bastırdığı tek kitap. derin acıları, umutsuzlukları, istediği gibi bir şair olamamış olduğunu düşündüğünden yaşadığı hayalkırıklıklarını anlatır bu kitapta, ama umuttan da bahseder ve mauvais sang da olduğu gibi kendiyle de dalga geçer.
kitabın içeriği kadar yazılışı ve basılış sonrası serüveni de çok ilginçtir, ****
rimbaud nun hikayesi biliniyorsa etkisi artan, insanın kalbini burkan bir garip kitap..
ünlü biriyle ilişki yaşamış sözlük yazarları
-
'aaa viski mi o' diyen hakan peker'e, 'değil' demişliğim var.
not: viskiydi.
istanbul trafiği
-
bir gun bir daha hic acilmamasina kitlenecek. böyle dügmük olacak. 5 cm ilerleyemicek kimse. herkes kornaya abanicak. oyle bir ses cikacak ki uzaydan duyulacak. komşu illerden yardima kosacaklar ama hicbir sekilde istanbula giris olamayacak. ınsanlar havayoluyla kurtarilacak. trafikte kalanlara helikopterden ekmek ve su atilacak.
dut ağaçları kesilsin kampanyası
-
dut pisliğinden şikayet etmek yerine dutları yemeyi deneyin. böylece hem yere düşmemiş olur hem ağzınızdan tatlı bir şeyler geçtiğinden belki ota boka laf atmamaya başlarsınız
yeni evli çift evi
-
müstakbel eşimle evlenmek için yanına taşındığımda içinde bir adet eş kişisi, çift kişilik yatak, kablolu tv bağlanmış bir adet antika bilgisayar ve üç çatalla gelen evdi bizimkisi. bir de dışarda yeme artık demem sebebiyle bir yıl kadar önce aldığı ve hiç kullanmadığı uyduruk tencere tava seti vardı ki ben ciddi bir ev aşçısıyım. alet edevat lazım diye çemkirmedim. öyle evlendik, bir yandan tayin bekleyerek.
garaj üstü, buralarda kaynana dairesi denen bir artı bir minnicik bir evimsi. bazan o da yeter, en azından ihtiyaçlarınız netleşene kadar. yani bir kere evleniyorum diyerek sanki bir daha hiç vaktiniz, naktiniz olmayacakmış gibi ihtiyacım var mı yok mu diye düşünmeden her bir şeyi alıp kendinize yüklenmeyin. mühim olan sizsiniz ve sizin içinde bulunduğunuz şartlar. bana kendi çevremden manyakmısın diyenler de çıktı, hiç canımı sıkmadım. kendileri " eviniz mülk, çıkar kiracıyı otur. bahçedeki bit kadar evin neresine sığacaksınız. bir kere gelin oluyorsun, ne istiyorsan aldır ilerde nazın geçmez. hem yarın çocuğunuz olacak, bık bık vıdı " diye rengarenk yumurtalar yumurtladılar, aldırmadım. tayin gelse, başka yere taşınsak eve zurt diye kiracıyı kim bulacak. altı üstü iki kişi olan bizim için alınmış kervanlar dolusu eşyayı taşıma derdine kim düşecek. ne güzel içinde oturanı var zaten, biz ufak yerden ve gerekirse sadece birbirimizle başlarız ortak hayatımıza diye düşündüm.
şimdi bakıyorum, iyi ki öyle alel acele ev dayayıp döşememişim. tayin olmadı ama çok daha güzel bir ev bulduk burda. knik arm ve karlı dağları yuva bilmiş insanların ışıkları uzaktan göz kırpıyor bu uğurlu eve. kapalı havalarda bulutlar altımızda kalıyor ve güneş altın başını gösterdiğinde öyle güzel süzülüyor ki ışıklar. kocaman pencerelerden yıldızları izleyerek battaniyelerin altında dürüm yapıyoruz kendimizi uzun kış gecelerinde. yeni taşındık, küçük evde geçen süre zarfında ihtiyaçlar oldukça listeledim ve çoğunu sakin zamanda, çok daha uygun fiyatlara alıp kutularında muhafaza ettim. buna rağmen hala televizyonumuz yok, salonda ışıl ışıl bir noel ağacı ve tombik bir kanepe var sadece. bu sadelik çok hoşuma gidiyor. yeniden evlenmiş gibiyiz. minik evimizi boyadım, şimdi kiraya vereceğiz. onu bunu, hemen şimdi istemek yerine mali kaynaklarımızı düzenlemişim iyi ki.
yani evlenirken onca telaş arasında güzel huzurunuzu bozmayın, maddi manevi kendinizi cendereye sokmayın. yuva kuruyorsunuz ve madem ömürlük bir yol, uzunca zamanınız var ihtiyaçlarınızı temin etmek için.
o yüzden eşya derdine düşmeden önce iki gönül bir olun, samanlığı seyran edin gitsin. gerisi kendiliğinden gelir.
site bahçesinde sürekli bağıran çocuklar
-
çocuk sesinden rahatsızlık değil mesele arkadaşlar bunun 7/24 olması. an geliyo işten yorgun argın geliyor ve sadece sessizlik istiyor insan. zihnen yorulan işlerde çalışan insanlar ne demek istediğimi anlar. çocuklu ailelerin anlaması gerekiyor ki orada sadece siz yaşamıyorsunuz, hastası olan var, ertesi gün sınava girecek olan insan var, var da var..
yalnızlık
-
budur. kimse yalnızım diye ağlamasın, ayıp olur.
edit: evinde öldükten 20 yıl(gibi bi şeydi) sonra bulunmuş haberdeki kişi, olay oydu.