hesabın var mı? giriş yap

  • türk erkeklerinin de büyük bir kısmının çirkin oluşuyla dengelenen durum. yine kaldık mı baş başa?

  • bilgi doğru olmayabilir ancak iyi ki 10 yıl önce ölmedi, yoksa şu an ulusal kahramandı. bu dünyada rezil olmasını görmek güzeldi. darısı diğerlerinin başına

  • 13 milyondan fazla at hırsızı var deniliyor. bunun gibi kaç tane tetikte bekleyen var siz hesap edin. %1 deseniz kaç kişi yapar. siz üşenirsiniz şimdi hesaplamaya ben söyleyeyim 130 bin yapar.

    patlama sorumlusu olduğu söylenen kişidir. dolaylı olarak akp ve ona oy verenler ve sığınmacı & kaçak sevdalıları da sorumludur. hiç boşuna "vah vah tüh tüh" demeyin. bu işlerin vebali hepinizin elinde.

    (bkz: zafer partisi)

  • fiziksel özellikleri oldukça ilginç olan malzeme. yoğun madde fizikçileri arasında hayatını kum gibi küçük ama klasik (kuantum olmayan) parçacıklardan oluşan sistemleri inceleyerek geçiren epey bir insan var, konuya granular materials diye daha saygı uyandıran bir isim bulmuşlar. böylece 'kum üzerine çalışıyorum', 'amele misin?' diyalogu ortaya çıkmadan engellenmiş.

    efendim neymiş bu ilginç özellikler, onları biraz anlatayım, bu granular materialcı arkadaşların işi ne derece zor anlayın.

    --------------------------------
    - kumun sıkıştırılabilirliği

    bir şişeye kum doldurun, etrafta kum saati varsa o da olur, kumun seviyesini işaretleyin. şimdi alttan pıt diye vurun, seviye biraz aşağı indi. bir sonraki vuruşunuzda biraz daha aşağı inecek, ama ilkine göre daha az, hatta ilk seferki kadar indirmek için pıt pıt diye iki kere vurmalıydınız. yani sıkışma vurma sayısı ile üssel olarak azalıyor. ama bu her zaman doğru değil, pıt diye değil pat diye vurup abanırsanız kumun seviyesini yükseltmeniz bile mümkün. pıt ile pat arasındaki çizgi neye göre değişiyor açıklanmış değil. pıt pıtların seviye azaltma hızının neye bağlı olduğu da açık değil her zaman.

    - duvarlardaki yük

    efendim tam olarak kum olmasa da buğday, arpa vb. taneleri de granuler akışkan madde oluşturuyor. hububat biriktirilen siloların patlama sorunu varmış, duvarlarının özelliği olmayan bir noktası bir anda bam diye açılıp içindekileri saçabiliyormuş dışarı. uzun süre niye olduğu anlaşılamıyan bu olay ancak geçen on yıl içinde kum gibi malzemelerin kendilerini nasıl taşıdığı öğrenilince açıklandı. efendim bir sıvı veya gaz alsanız, yukarıdan aşağıya doğru basınç artar, alltaki moleküller yukarıdakilerin ağırlığını hisseder, ama her molekül bunu eşit bölüşür. kumda böyle olmuyor, yukarıdaki parçacıkların ağırlığı 'kuvvet zincirleri' halinde sadece belirli parçacıkalar tarafından iletiliyor aşağıya. yani kumda bir paçacacık hemen hemen hiç yük hisstmezken üzerinde yan komşusu hayvani bir ağırlık taşıyor olabiliyor. bu kuvvet zincirleri duvarlarda sonlanabildiği için duvarlara çok yük binmesi mümkün oluyor. siloları beton yapmalarının bir sebebi var.

    -fraktal yük dağılımı ve takılma

    kum genelde akışkandır, ama kum saati bile bazen anlamsız şekilde akmayı durdurabilir, akış takılabilir. bu teknik tabirle jamming durumu biraz önce anlattığım yük zincirlerinin birbirine dolanması ile oluyor, ama yük zincirlerinin dallanması ve yayılması fraktal bir yapı oluşturduğundan bu takılmanın ne zaman olacağı kestirilemiyor.

    -karışma

    iki cins kum alın, biri kırmızı renk diğeri beyaz olsun, dökün bir şişenin içine sallayın. genelde pembembsi bir kum oluşur, ama küçük bir bölgeye bakarsanız sırf beyaz veya sırf kırmızı tanelerden oluşmuş bölgeler görebilirsiniz. iki granuler maddenin birbirine karışması problemi epey zor. uygulama olarak da pek önemli, ilaç hazırlanırken bir çuval etken maddenin tozu ile beş çuval dolgu malzemesinin tozunu karıştırabilirsiniz, sonra bu karışımdan sadece küçük bir miktar alıp hapın içine doldurunca o bire beş oranının korunmasının garantisi yok. ilaç ve petrokimya şirketleri epey bir para akıtıyor bu araştırmaya.

    -brezilya fındığı etkisi

    bu brezilya fındığı denen yemiş pek tatlı olmasının yanında boyut olarak da diğer çerezlere göre epey büyüktür. karışık fındık fıstık kutusunu açan bir fizikçi bu brezilya fındıklarının hep kutunun üstüne çıktığını gözlemiş, sonra da gitmiş kumun içine büyükçe bir top koyup deney yapmış. hakkaten kumu salladıkça top aşağı değil yukarı çıkmış. bazı durumlarda tersi de olabiliyor, ama hangi şartlar büyük fındığın yukarı mı aşağı mı gideceğini belirliyor anlaşılmış değil.

    -------------------------------
    sonuç olarak kum tanecikleri ve iki kum taneciğinin etkileşimi hakkında bilmediğimiz yok, hatta üniversite bir fiziği almışsanız f=ma ve sürtünme kuvveti biliyorsanız sizin de bilmediğiniz yok. ama çok sayıda kum taneciği bir araya gelince oluşan sıvının hareketini öngöremiyoruz, alın size emergence.

    bir sürü insan kum için hidrodinamik denklemler çıkartmak, hatta inşaat mühendislerinin soil mechanics adı altında kullandığı empirik kuralları f=ma dan bulabilmek için uğraşıyor. demek ki neymiş, fizikçiler sadece öyle uçuk kaçık, 'iyi de günlük hayatta ne işimize yarayacak' dedirten islerle ugrasmiyormuş.

  • serander cafe'de istemeden duyduğum diyalogtur.

    -bu herif küçükken dikili'nin en salak çocuğuydu.
    +hadi lan ne yaptım da salak oldum?
    -sen değil miydin şirinleri görücem diye ormanı yakan? aga dinle bak. bu salak almış eline kibriti çalılıkları yakmış, plan da şöyle, çalılar yanınca şirinler dumandan boğulup ortaya çıkacak bu da şirinleri görecek. dikili'nin en büyük orman yangınını çıkardı.

    edit: imla

  • bu filmde en çok dikkatimi çeken şey "murat'ın çiğnenmesi".
    her izleyişimde çok takılıyorum bu deyişe lan.

    -murat'ı araba çiğnemiş!
    -nee? araba mı çiğnemiş!!!

    -onu gördüm baba.
    -kimi kızım?
    -kardeşimizi çiğneyen adamı gördüm.

    -o geldi.
    -kim?
    -kim olacak, murat'ı çiğneyen!
    -nee? murat'ı çiğneyen mi?! çağır gelsin.

    bir sakız gibi çiğnedi murat'ı pezevenk.