ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çağan ırmak
-
su siralar demirdokum reklami cekmekteymis kendisi. evdeki sofbene bakar bakar aglariz artik.
kılıçdaroğlu tuvaletleri ne ara temizledin
-
cumhurbaşbakanından gelen ibretlik pas.
şu şekilde cevap verilmeli:
sen beni, benim tuvalet temizleyen asgari ücretle çalışan vatandaşıma benzeterek mi aşağılamaya çalışıyorsun, bu benim için aşağılama değil onurdur. alın teriyle para kazanana benzetilmek kadar güzel bişey var mı? ama merak etme, yakında onuruyla çalışan herkesi senin zulmünden kurtaracağız, hakettiği yaşamı, hakettiği kazancı almasını sağlayacağız.
-------------------------------------
debe'ye giren entrilerin editlenmesi modasının biraz bokunun çıktığını düşünmekteyim. bu yüzden, bu edit için, benim gibi düşünen siz sözlük yazarı arkadaşlarımdan özür diliyorum. aritra'dan gelen istek üzerine edit:
(bkz: minik gülce için yardım kampanyası)
sınavda 95 alıp ağlayan tiplerin şu anki mesleği
öküz saraya çıkınca kral olmaz ama saray ahır olur
-
eşek derviş olmaz odun çekmekle tekkeye, deve hacı olmaz gidip gelmekle mekke'ye.
sahile inmenin suç avm'ye gitmenin serbest olması
-
türkiye’nin nasıl yönetildiğini gösteren basit örneklerden sadece bir tanesi.
bir tarafta insanlar sadece para harcasın diye havalandırmanın sürekli içerdeki havayı çevirip çevirip verdiği avm’lere gitmek serbest iken;
bu sıcaklarda püfür püfür deniz havasını alabileceğin sahiller yasaktır.
pikniği yasakla , mangalı yasakla ama avm’ler açıkken sahilde yürümeyi neden yasaklıyorsun?
işin en traji komik tarafı ise tuzla marina , pendik marina gibi sahil kenarına kurulan avm’lere gitmek serbest
neyse ben daha bir şey demiyorum
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
-
ofiste hayat güzel, internet gani gani
sözlüğüm full time açık, 24 saat yani
girerim on bin entry, karmam hep yükselişte
ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste
patronun iş görüşmesinde mezhebin ne demesi
-
- mezhebin ne?
* cv'me yazmıştım aslında ama...
- hmm... bakayım hemen... yazmıyor birşey.
* hayret. o kadar mesleki önem taşıyan, kritik bir bilgiyi nasıl olmuş da yazmamışım...
- ?!'"
kombiyi gündüz kapatıp gece açmak
-
doğalgaz dağıtımı yapan bir firmada 2 sene çalışmış birisi olarak şunu söyleyeyim.
kombi her zaman açık olmalıdır safsatası firmalar tarafından çıkartılmıştır.
evde olmadığınız her an kombiniz sıcak su konumunda kalsın. komple kapatmanıza gerek yok sıcak suya alın dursun.
evin tekrar ısınması süresinde daha çok gaz yakılır falan tamamen safsata ( g4 sayaçtan geçebilecek gaz miktarı belli evi zaten). oda termostatı kullanabilirsiniz faturayı biraz düşürmeye yardımcı olur. onun dışında dış cepheye bakan tüm kaloriferlerinizin arkasına strafor tarzı ısı yansıtıcılar koymalısınız.
termometre ile oda sıcaklıklarını takip edip 22 dereceyi geçmemesini sağlayın hem cebiniz hem gezegen rahat etsin.
tüm bunlara rağmen faturanız düşmezse gelin beni bulun kaçak kullanım şeklini anlatayım.
şaka lan şaka havaya uçarsınız valla. sökülen sayaç yerine hortum bağlayan gördü bu gözler apartmanı marsa uçuracak çomar.
not: uyurken kombiyi mutlaka kapatın. baca tıkanırsa başınıza iş alabilirsiniz. bu konuda çok vaka gördüm o yüzden ben yatarken kapatırım hep.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
1997 yılıydı. o dönemde liseyi kazanmıştım. liseye girişte sağlık raporu istenmişti. velhasıl o raporu almak için bakırköy devlet hastanesine gitmem gerekiyordu. fakirlik işte, annem öyle bir para verdi ki muayenelere yola yemeğe yetecek mi bilmiyorum.
yolda sürekli inşallah çok fazla masraf tutmaz diye içimden geçirdim. hastanede biraz masraf çıktı haliyle. ben paralarımı hesap ederken karnım o kadar açıkmış ki anlatamam. hastanenin önündeki büfeye geldim:
ben: abi simit kaç para?
büfeci: ... lira
ben: peki meyvesuyu kaç para?
büfeci: ... lira
ben: o zaman bi simit alayım abi
büfeci: meyvesuyu vermeyim mi?
hayatımın o anı sanıyorum kendimi en gariban en yalnız hissettiğim andı. büfeden simit alırken beni gören orta yaşlı bi bayan daha sonra yanıma gelip "ben sana meyvesuyu alayım mı oğlum" demişti en anaç haliyle. beni bi ağlama aldı ama anlatamam sözlük. (bkz: bu da böyle bir anımdır)
yavuz bingöl'ün rte'ye hırsızlık etme demesi
-
yavuz bingöl'ün yüzyılın trollü olma ihtimalini aklıma getirmiştir. adam belki de tayyibin güvenini kazanmak için numara yapıyordu bir iki haftadır, şimdi de trollüyor olabilir mi acep?
fuatavni de yiğit bulut çıksa bir christopher nolan filmi içinde yaşadığımı düşünmeye başlayacağım.