hesabın var mı? giriş yap

  • an itibariyle türkiye’nin her yerinden düğün videoları gelirken, insanlar deli gibi tatilde eğlence mekanlarında eğlenirken alınan karardır.
    vatan hainliğiniz ve yürüttüğünüz bütün süreçler için hesap vereceksiniz.

    edit:
    aklıma geldikçe çıldırıyorum.
    -lise ve üniversite sınavları yapıldı.
    -15 temmuz kutlandı.
    -ayasofyada onbinler saf tuttu.

    ama 30 ağustos’ta corona var öyle mi?

  • gündüz vakti dangır dangır türkçe pop müzik çalması.
    bir kafede insanlar birini duyamıyorsa orası kafe değildir.

  • fiyatlardan daha cok dellendiren "zorla genis kapsamli hizmet dayatmasi". örnegin, bir cay icmek istiyorsunuz "efendim, cayin yaninda kurabiye servisimiz var". istemiyorum deyince "mecbur servis ediyoruz efendim, yemeseniz de getiriyoruz. hangi kurabiyelerden koyalim?"

    bakiyorsun mönüye, siyah cay 35 tl yazmis, aklinca iki unlu kurabiye ile masayi dolu göstermeye calisiyor. ben bir cay bir parca da ispanakli börek alayim diyorsun. on dakika sonra masana kocaman kurabiye tabagi, kocaman yogurtlu salata tabagi, havyvana verilecek kadar büyük bir börek parcasi ve corba tasi gibi bir cay bardagi geliyor. kalkarken "85tl efendim". aferin size.

    tek basina börek alamiyorsunz, "efendim, müsteriler genelde yogurt ve salata da istedikleri icin servisi öyle aciyoruz". oglum, siz manyak misiniz? cay ve börek isteyen adama kurabiye ve yogurtlu salata getirilip zorla parasi istenir mi?

    türkiye'de cok acaip seyler oluyor, battigini kabullenemeyen irrasyonel esnaf isi cakalliga vuruyor. köpek gibi batacaksiniz, zevkle izleyecegim. kis aylarinda kiyi seridine giden insanlari neredeyse silah cekip soyacaklar. ac köpekler.

  • vodafone'un icat ettiği yeni nesil şark kurnazlığı.
    turkcell'in aylık 10 gb internet dağıttığı dönemde rekabet için vodafone yanımda uygulaması yenilenerek güzel hediyeler verilmeye başlandı.
    1 haftalık 1 gb 2 gb internet gibi hediyeler birkaç ay içinde 1 günlük 1 gb hediyelerine dönüştü. aradan bir ay geçmedi ki 24 saatlik hediyeler yerini 6 saatlik hediyelere bıraktı. hiç vermeyin kardeşim, belli ki veresiniz yok vermeyin.
    kaldırın hatta uygulamayı, çocuk mu kandırıyorsunuz?

  • kendisiyle 3 yıl önce ekşi sözlük'ün doğumgünü etkinliğinde tanışmıştım. yazarların oluşturduğu kalabalığa bakıp "ne kadar güzel insanlar böyle" demişti. benim o dediğinde gördüğüm ise kocaman bir insan sevgisi ve teveccühlü bir tevazu olmuştu. sanat camiası için büyük kayıp.

  • amerikalı olsa daha ünlü olurdu diye düşündüğüm pedagog.

    bu adama dr. frankestein suçlaması yaparlar. tam bir bilimadamı gibi soğukkanlılıkla hareket etmiştir, teorisini kanıtlamak için.

    home-schooling dedikleri okuldan bağımsız evde kendi imkanlarıyla eğitim verirken, çocuklarının sosyal bakımdan geri kalacağı suçlamasıyla karşılaşmış. zamanın macar otoriteleri epey üzerine gitmiş.

    fakat o sosyal bakımdan geri kalacak dediği çocuklar, 12 yaşına geldiğinde farklı ülkelerden davet alıp bir çok yetişkinin alanda ancak hayal edeceği başarıları kazanıyordu. ihtiyaçlar hiyerarşisinde, önemsenmek, saygı görmek kısmı tavandı anlayacağınız.

    zira çocukları da her fırsatta baskıcı değil, tam aksine son derece sağlıklı ve destekleyici ortamlarda büyüdüğünü dile getirir.

    kızkardeşlerden özellikle judit polgar en iyi zamanlarında canavar gibi bir şeye dönüştü oyun gücü olarak. taktiksel kuvveti müthiş seviyelerdeydi.

    ortanca kendi keyfinden bırakmış hadi onu geçelim de, susan ve judit, macaristan'ı aşan ünleriyle, eğitim cdleri, okuları, profesyonel destekleriyle dünyada ekol alanlarında.

    olayı satranç değil herhangi bir aktivite olarak düşünelim, sıradan bir okul hayatı geçirseler ve böyle vizyoner bir baba olmasa, bu şöhrete ve güce ulaşacaklarını düşünebilir miyiz?

    imkansız.