hesabın var mı? giriş yap

  • bir de insanların ateist olmasını zevk ve eğlence düşkünlüğüne bağlamazlar mı bu kısım ayrı bir komedi. zevk ve eğlence için asıl müslüman olunur, 50-60 yıl islam kurallarına göre yaşa sonra sonsuza dek şaraplı nehirler, huriler, sonsuz yaşam. diğer yandan ise yok oluş. hangisi daha eğlenceli duruyor?

  • benim için (bkz: beyond two souls) ile (bkz: heavy rain) arasında kalan bir oyun. sanırım quantic dream'den heavy rain kadar etkileyici bir oyun daha göremeyeceğiz. oyunu bir anlık gazla ön sipariş vererek almıştım ve bitireli birkaç saat oldu. heavy rain kadar iyi değil dedim ama yine de kendinizi bir kere kaptırdınız mı başından zor kalkıyorsunuz oyunun. atmosferi ve dünyası cidden çok etkileyici. kontrol ettiğimiz üç karakter arasından benim favorim markus isimli karizmatik abi oldu. keşke senaryo da biraz daha iyi olsaydı. kısaca bir artı-eski tablosu yapmak gerekirse:

    artılar:
    +oyunun grafikleri ve güçlü atmosferi sayesinde görsel bir şölen yaşıyorsunuz. (bu kalıbı hep kullanmak istemişimdir)
    +bu türü seven oyuncular için kaçırılmaması gereken bir oyun. fakat oyunun tr fiyatı da sizi şöyle bir düşünmeye sevk edebilir.
    +yaptığınız seçimler sonucunda karakterlerinizin geri dönüşü olmayacak şekilde ölmesi konsepti benim çok hoşuma gitti. bu sayede kendinizi oyuna daha fazla kaptırabiliyor ve seçim yapmadan önce 85 kere düşünüyorsunuz.
    + türkçe altyazı desteğinin olması. tamamen hikaye odaklı bir oyunda yeterli seviyede ingilizcesi olmayan oyuncuları mutlu edecektir bu durum.

    eksiler:
    -karakter kontrolleri yer yer can sıkıcı olabiliyor.
    -etkileşime geçmek istediğinizde ilgili tuşa basmak her zaman çok da rahat olmuyor.
    -oyun sanki yarım bitiyor. oynanış süresi tatmin edici fakat oyunu bitirdiğinizde senaryonun devamı da varmış gibi hissetmeden edemiyorsunuz. daha tatmin edici bir senaryo olabilirdi.
    -son olarak oyunla ilgili değil ama ülkemizle ilgili bir eksiden söz etmek istiyorum. malum kur farkı ve konsol oyunlarına özel vergi uygulanmasından dolayı oyunu şu an 209 tl den alabiliyorsunuz. bence bu oyun için değmez. indirime girmesini beklemenizi tavsiye ederim. heavy rain'in yüzü suyu hürmetine benim gibi gaza gelip o kadar para bayılmak istemeyebilirsiniz.

  • "sözlükte format var mı yok mu lan" şeklinde histeri krizine girmiş yazar sorusu. garip garip başlıklar, eskiden olsa direk uçurulmaya sebep olacak entryler falan. anlamıyorum ben. hayır ben mağaradayken bir şey oldu da ben mi kaçırdım. neyse.

  • bunun temel motivasyonu, o çok nefret edilen ve tüm kötülüklerin anası olarak görülen elitliğe bir övgü ve öykünmedir, "elit" diye güya hakaret ederken o kavramın içinde belli bir kültür birikimini, görgüyü, aileden gelen manevi bir zenginliği* barındırdığını, ihale sayesinde zengin olup paranın bir tarafına koysan da, arabanın en iyisine binip o elitlerin gezdiği yerde gezebilsen de, onların yazlık mekanlarında kadın-erkek plajı ayrı tatil yapabilsen de, bazı şeyleri parayla asla değiştiremeyeceğini ve elde edemeyeceğini, tüm "bakın artık ben de yapabiliyorum/sahip olabiliyorum" dediklerinin kendilerinde nasıl eğreti durduğunu bilmenin öfkesidir.
    çünkü taktılan saatin, modanisa gibi yerlerden alınan ve muhafazakar makastan çıkınca çok güzel oldu zannedilen o acıklı kitsch kıyafetlerin, havalimanında göze sokulan louis vuitton valizlerin, alta çekilen jeepin, en özel üniversitenin uluslararası bilmemne bölümünden mezun olmak için dökülen onca paranın, kendi çapında bir cemiyet, bir sosyete oluşturmak için mado'da pazar kahvaltısı edip huqqa'da latte içmenin bir boka, hiç ama hiçbir boka yaramadığını içten içe bilmenin çaresiz hırsıdır. ne tiyatroyla, ne kitapla, ne filmle, ne seyahatle telafi edilemeyecek keskin bir sakilliğin kinidir. çünkü bilir ki bugün islami moda dergisinin lansmanına gitmesine izin veren, modern zamana son derece uyumlu görünen kocası bir anda sinirlenip dayak atabilir, elitler gibi roma'ya gidilip alışveriş de yapılsa yolculuk hep maraş'taki köye kaynanaya gitmekle biter, tüm çaba dini bayramlarda ıslak ayak üzerine giyilmiş çorapların kokusuyla dolmuş havasız bir odada biter. çünkü bilir ki "çok şükür elhamdülillah, allahım, canım rabbim, bugün de bize bahçeşehir'deki evimizin bahçesinde dostlarımızla toplanmayı nasip etti" diye şükredilen her şey bir anda allak bullak olabilir ve hemen olmasa da birkaç yıl sonra kendilerini geldikleri yerde bulabilirler, ama yıllarca karı koca öğretmenlik yapıp ege'de yazlık alan beyefendiyle hanımefendinin öyle bir riski yoktur, insanın kumaşında olan bir şeyin öyle aniden kaybedilme riski olmaz.

    edit: "neden maraş?" diye soranlara cevap vermek adına, bu "italya'dan sonra maraş'a gitmekten ve köşelerden erkek çorabı toplamaktan ve kokudan ne kadar iğreniyoruz" benim nişantaşı dolaylarında bir cafede iki kadının muhabbetinden duyduğum bir şeydi, maraş'a ya da doğu'ya bir garezim yok, buradan tüm maraşlı vatandaşlarımıza "maraş'ın yollarına çıkayım dağlarına" şarkısını armağan ediyorum.

    edit: haters gonna hate.

  • insanın bir süreden sonra çevresindeki insanların saçmalıklarına, ikiyüzlülüklerine, mallıklarına, birbirlerine gözgöre göre söyledikleri yalanlara, kıskançlıklarına, birbirlerinin suratına kardeşim diyip arkalarından binbir türlü şeytanlıklar yapmalarından vb. birçok iğrenç, insanı insanlıktan, hayattan soğutan durumlara seyirci kalmaktan bıkan onlarla muhattap olmaktan nefret eden ve kesinlikle haklı olan insandır.

  • " biz 'orspu' deyince kabahat, "emre aydın, başka adamlarla, başka şehirlerde" deyince romantik oluyorsa skerim böyle üslup farkını.. "

  • eğer adli tıp "poğaçalar her şeyin farkındaydı" diye rapor verirse adam kurtulabilir. daha önce yaptın bunu adli tıp yine yap.