ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vergi iade fişi yazmak
-
yıl içinde yapılan alışverişler neticesi gelen kredi kartları ekstrelerine, nakit alışveriş fişlerine/faturalarına olanca haklı tepkiler veren babanızın vergi iade zarfı doldurmaya geldiğinde en yüklü fişleri ayıklamanızı* bu sayede az sayıda fiş yazarak kurtulacağını hesaplamasıyla ve bunları gördükçe "oh bak ne güzel bunlar yüklü fişler/faturalar" demesi ve bundan mutluluk duymasını da insana gösterebiliyormuş. *
27 ekim 2020 polonya zlotisi kuru
-
2013'te erasmus yaptığım ispanya'da ev arkadaşım polonyalı bir hatundu. avrupa'nın pahalılığından şikayet ederdi, 1€ 4-4,5 zloty civarındaydı ve kız için üzüldüğümü hatırlıyorum.
benim içinse iyiydi, hatta ucuzdu lan. 1€ 2,5 lira civarındaydı, lan bu pringles'lar ne ucuz diyip 3'er 5'er alıyordum, ev arkadaşlarım uzaylı gibi bakıyordu bana.
şimdi, geçen 7 yıl sonrasında, zloty hala 4,5-5 seviyelerinde. arkadaşım için belki hala pahalı avrupa, bilemiyorum.
ancak benim için avrupa diye bi yer yok, komple kıta iptal.
herkes kendince geçen yılları özetliyor, bu da benim özetim.
55 liraya 8 paket kuru gıda sos ve içki almak
-
makarna ve 1 adet tuborg amber alarak dünyalara sahip olduğunu düşünen yazar barındırır.
evliliğe dair mide bulandırıcı detaylar
-
kendime zor katlaniyorken biriyle birlikte yasama ihtimali bile yeterince mide bulandirici.
yıllar sonra gelen edit: #82797850
boğaziçi üniversitesi
-
öyle insanlarla karşılaşıyorsunuz ki bu okulda... son dönemde okulda artan güvenlik önlemleri kapsamında, güney kampüste petekler olarak tabir edilen yerde gece birden sonra oturmak yasaklandı. olaya gelirsek; bir zaman burada sabaha karşı beş sularında alkol alıyorduk. güvenlik geldi, yasak olduğunu kampüsün başka yerlerinde devam edebileceğimizi ama şuan buradan kalkmamız gerektiğini söyledi. 5-10 dakika süren pazarlıklar sırasında bir arkadaş "burası boğaziçi, liberal bir üniversite burası" gibi(oldukça aptalca) bir söz söyledi. bunlardan boğaziçi'nde çok duyar, bulursunuz da şu cevabı verecek güvenliği kaç okulda bulursunuz bilmiyorum: "ben de liberalizmden tarafım ama siyasi liberalizmden, ekonomik liberalizme karşıyım. o noktada adam smith'le ayrışıyoruz."
ilginçlik burada bitmedi. güvenliği, yarım saat daha oturmaya ikna ettik. yarım saat sonra güvenlik araçla geldiğinde hala oturuyorduk. içkilerimizi bitirdik ve bizi arabayla evlere bıraktılar.
23 haziran 2019 d-100 karayolundaki motor kazası
-
sürücünün yerinde olmak istemezdim.
düşünsenize... arkadan motosiklet topluluğu geliyor ve tamamı 130-160 km/h süratle seyrediyor.
size selektör yaptılar aynanızı kontrol ettiniz, şerit boş, tam şeridinizi değiştirirken çevredeki makas atıp sinyallerini yakan motosikletlilere baktınız çünkü biri gelip size çarpabilir. fakat o da ne! biri sağ şeritte varolmuş dörtlüleri yakmış sizi sağdan geçmeye çalışıyor oysa ki az önce orada değildi.
bir kazaya sebep oldunuz çünkü ne hız sınırı tanıdılar, ne kural, ne de adap. hiçbir sağlıklı insan başka bir canlının gereksiz yere ölümüne sebep olmak istemez. hayatınız boyunca bu anı unutamayacaksınız.
bazı yüksek hacimli spor motosiklet kullanıcıları maalesef karayollarını pist gibi kullanmaya çalışıyor. aşırı sürat ve ani hareketlerden hiç çekinmiyor ve çok acı sonuçlar doğurabileceğinin farkında değilmiş gibi davranıyorlar.
muharrem sarıkaya'nın ses teknikerine tokat atması
-
onun tokadından çok karşısındaki kadın belediye başkanının tepkisizliği sinir bozucu olmuş
tepki versene hanımefendi!
edit : bu başlık bu adam ekranlara veda edene kadar gündemde kalmalı
bu bizim tanık olduğumuz hareketi, kim bilir daha neler var tanık olmadıklarımız
edit 2 : olay kamuoyuna yansıdığı için özür diliyorum demiş
özür dileme istifa et bayım!!
a 101
-
şekerpare aldım 1,50 tl'ye.
sudan ucuz lan. kasadaki eleman mutlaka tavuk göğsü deneyin dedi. hem kampanya var çifti 2 tl dedi.
hemen kasanın yanında duran tatlıyı uzattı bana.
ben de bıraktım şekerpareyi, yerine tavuk göğsü aldım.
evde yerken tadında bi gariplik hissettim.
tarihine baktım, yarın son günü. ulan dedim bi çakalllık var bu işte.
daha sonra bir gün (kurnazlık yapacam burda) markete gittim yine.
elimde tavuk göğsü son kullanma tarihine 2 gün var.
alıp kasaya gittim(zaten ortalıkta genelde kasiyerden başka kimse görünmüyor bu marketlerde)
dedim;
"bunun tarihi çok yaklaşmış ama kararsız kaldım alsam mı?"
"abi sütlü tatlıları tarihi yaklaşmışsa alma, tavsiye etmem" demesinmi adam.
ulan zübük sen satmaya uğraşmadın mı geçenlerde 1 gün kalmış tatlıyı.
ince hilelerle çakallıklarını çözdüğüm markettir.
haklı fırça atmanın gururuyla, emin adımlarla uzaklaştım mekandan.
edit: ulan ticari itibar zedelemiş olmayayım sakın şu günlerde çok tehlikeli.
heinz guderian
-
prusyalı bir general olan babası gibi o da genç yaşta orduya katıldı. 1908'de katıldığı kaiser'in ordusuyla 1.dünya savaşını gördü. statik siper savaşının vahşetinden sakınmak için gelecek savaşlarda kullanılabilecek taktikler üzerine kafa yordu. savaştan sonra motorize ikmal birimleri üzerinde çalışmaya başladı ve ilerleyen yıllarda panzer birliklerini yarattı. geliştirdiği blitzkrieg taktikleriye ve kurduğu panzer tümenleri ile büyük başarılara imza attı. herkes ona "hızlı heinz" , panzer birliklerine ise "guderian'ın tankları" diyordu. 1938'de ünlü kitabı "achtung panzer! - dikkat tank!"ı yazdı. aynı yıl zırhlı birlikler komutanlığı'na getirildi. 1941'de komuta ettiği 4.panzer ordusu ile moskova'ya en çok yaklaşan o oldu. hitler'in 1941 yazında ağırlık merkezinin kiev ve leningrad'a kaydırılması kararına karşı çıkarak bir an önce moskova'nın alınması gerektiğini savundu. bu hitler'le arasının açılmasına neden oldu. kararının doğruluğu onu koruyamadı ve 25 ekim 1941'de görevinden alındı. durumun kötüye gittiğini gören hitler şubat 1943'te guderian'ı zırhlı birlikler genel müfettişliği'ne getirdi ve ondan panzer ordularını organize etmesini istedi. 1944'teki suikast girişiminden sonra hitler onu zeitzler'in yerine genelkurmay başkanı yaptı. guderian'ın çabaları savaşın kötü gidişini değiştirmeye yetmedi, herşey için çok geçti. 21 mart 1945'e kadar görevinde kaldı. guderian büyük bir askeri dehaya sahipti, askerlerini iyi tanıyor, onlardan ne isteyebileceğini biliyordu. teknik konulardaki bilgisi engindi, cephede mükemmel bir komutandı. tarihçiler tarafından nazi almanyası'nın en büyük komutanı olarak kabul edilir.
yanlış numara diyalogları
-
gün ortasında cep telefonum çalar.
-alo, naciye sen misin?
-yanlış aradınız sanırım beyefendi.
-niye?
-çünkü ben naciye değilim.
-dıt dıt dıt
iki dakika sonra yeniden aynı numaradan aranırım.
-alo, naciye.
-beyefendi siz hangi numarayı arıyorsunuz.
-napıcan?
-yanlış mı arıyorsunuz yoksa size yanlış mı verildi o numara onu anlamaya çalışıyorum.
-ya orası benim on beş yıllık evimin numarası, niye yanlış arayayım.
-enteresan, bu numara cep numarası ama, evinizde cep numarası mı kullanıyorsunuz on beş yıldır.
-nasıl (bu ‘’niye’’ ve nasıl’’ sorularını soruşu çok komik olduğu için adama kızamıyorum ve gülmeye başlıyorum)
-sanıyorum siz başına arayacağınız ilin telefon kodunu koymadan arıyorsunuz.
-kod mu koyuluyor.
-evet, hangi şehirdesiniz siz?
-napıcan?
-kodunu koyucam, töbe töbe.
-tamam bi de öyle deneyeyim.
-bi zahmet.
on dakika sonra tekrar arar.
-alo
-kodunu koydum aradım, doğru demişsin, sağol demek için aradım.
-rica ederim.
-benim kafam biraz zor basıyor da bu işlere. telefonu yeni aldım.
-hayırlı olsun. lütfen koduyla beraber kaydedin, yoksa her seferinde benim numaram çıkar.
-tamam, hadi görüşürüz
-görüşürüz (ne, nasıl, niye, yok ya görüşmeyiz, hopp amcaaa…)
-dıt dıt dıt