hesabın var mı? giriş yap

  • "hazır ucuz yollu alabiliyorken en iyisini alalım" mantığıdır. bu mantıkta göze batan birkaç ahlâksızlık mevcut:

    1. diyanet işleri başkanı olarak kendi kurum dergine "müslümanlar lüks batağına saplanmıştır" derken gidip en lüks aracı neden alıyorsun?
    2. aracın sadece içi lüks değil, aynı zamanda motoru da 5 litre benzinli bir motor. başta güttüğün mantığın aynısı burada da mevcut: "nasıl olsa cebimden benzin parası çıkmıyor". bu durumu etik buluyor musun?
    3. vatandaş neden senin 322 bin tl'ye aldığın aracı 1 milyon tl'ye alıyor? kendi kendine hiç bunu sorguluyor musun?

  • sırt çantalı bir otostopçu görürseniz arabanıza alın. helvanızı yeriz, cenazenizde dostluklar kurarız.

  • rezalet puanım 10000/10.

    net sözlükte okuduğum en büyük rezalet.

    umarım adalet* yerini bulur. gündemde kalması gereken rezalet

  • gencler gundem bunlar olmali. millet parasizliktan sebze bile yiyemiyor. devlet de hazir sebzeyi halka ulastiracak organizasyondan bihaber. tarim bakaninin istifasini bugun istiyorum bir vatandas olarak. arkadas ulkeye sirk falan dedik ama kaliteli bir sirk olarak kalsin bari.

    eksici piclerden de ricam lutfen mevzuyu sulandirip ne kadar espirituel oldugunuzu burada kanitlamamaniz. adamlarin senelik emegi tak diye cope gidiyor lan. 5 liralik durumunuzun ekstra yogurtlu sosu degil bu.

  • acılı kebab, acılı lahmacun, acı biber, pul biber vs bilumum acılı şeyler yemenin gerçek ve temel sebebidir.

    acı severler aslında acı sever değil endorfin bağımlısıdırlar. uyuşturucu müptelası olduklarının farkında değildirler.

    acı denilen şeyler özünde acı değil "yakıcıdırlar". çünkü acı olan şeyi yiyemezseniz, tatları çok kötüdür. örneğin, acı çekirdek, acı hıyar gibi.

    yakıcı yiyecekleri (pul biber, acı yeşil biber vs) yediğiniz zaman bunlar ağız içi ve boğazdaki mukoza tabakasını tahriş ederler. vucut, doğal savunma mekanizması olarak bu tahrişin verdiği rahatsızlığı gidermek için süratle endorfin salgılar. endorfin bir çeşit morfindir ve doğal bir uyuşturucudur. diğer tüm uyuşturucular gibi bağımlılık yapar. endorfine alıştığınız zaman alınmaz ise yoksunluk belirtileri gösterirsiniz. şiddetle endorfin istersiniz ama ne istediğinizin farkında değilsinizdir, nasıl alacağınızı da bilmezsiniz. fakat vücut farkındadır! endorfin salgılanması için bir yerlerinizin kesilmesi, kanaması, ezilmesi, tahriş olması gibi bir şey lazımdır. bunun en kolay yolu da acılı (yakıcı) bir yiyecek yemektir. siz farkında olmadan canınız acılı yemek çeker. uyuşturucu bağımlısının elleri titreyerek şırıngaya sarıldığı gibi sarılırsınız acılı adana dürümüne, boca edersiniz pul biberi çorbanıza. ve yine her uyuşturucu alımından sonra olduğu gibi üzerinize bir rahatlama, bir keyif, bir gevşeme, bir yavşama gelir, neşelenirsiniz.

    küçüklükten itibaren acılı yemek kültürüne sahip yöre ve ailelerde büyüyen çocuklar endorfin bağımlısı olurlar. "şaane yemek yaptık lan, ziyafet çekeceğiz" diye masalarını acılı lahmacun, kebablarla donatan, yemeklerine pul biber boca eden aileler kendi elleriyle çocuklarını uyuşturucu bağımlısı yaptıklarının farkında değillerdir.

  • adres soran iki şaşkının yapılan tariften sonra aralarındaki konuşması:

    -sol dedi.
    +kendine göre sol.
    -evet, kendine göre sol, yani bize göre sağ.
    +bize göre sağ olduğuna göre soldan gidicez.
    -evet, soldan.

    tarif edilen yere ulaşabildiklerinden şüpheliyim.

  • halbuki dolarla da maaş almıyorlardı; neden etkilendiler acaba! demek ki neymiş? bu memlekette dolar artarsa her şey artar ve işte bu yüzden de "dolarla mı maaş alıyorsunuz ki dolarla işiniz olsun" gibi saçma bir cümle kurulmaz; böyle bir cümle kuran da ekonominin başına geçirilmez.
    ekonomik krizin sorumlusu olarak halkımızın yüzde 12si kılıçdaroğlu demiş. sizin de ayrı ayrı bilahare gözlerinizden öperim. dewamke!

  • istanbul'daki, avrupa ve anadolu yakası fark etmeksizin, bütün yaralanma ve diğer kaza vakalarına bakan insan. 300. ve son bölümde yoğun bakım odasına çaat diye dalıp eline geçirdiği elektroşok cihazıyla bütün vücudu baştan aşağı yanmış bir mağduru hayata döndürmeye çalışıyordu. başaramayınca da yoğun bakım odasının penceresinden, adamın işi bitti işareti yaptı.

    kendisi tıbbın geldiği son noktadır ve bütün tıp dallarında ihtisası vardır.