hesabın var mı? giriş yap

  • bu metod kullanılabilir tercihe göre hatta daha temiz bir fincan için bu yöntemi tavsiye ederim. yine de şu bilgiyi aktarmakta fayda var: elde ettiğiniz fincan profili filtre kahve makinesiyle elde edeceğinizden farklı olacaktır. ekipmansız gerçekleştirilen demleme (kahve ve suyu bir arada bekleterek) "immersion" dediğimiz tekniğe denk geliyor. french press'le yapılan da bu aslında. kahve partiküllerini aşağı doğru ittirmek aslında demleme sürecine çok etki eden bir şey değil, orada amaç fincanı olabildiğince temiz çıkarmaya çalışmak ama kağıt filtre kullanmadan yapılan demlemelerin tamamen partiküllerden arındırılması yine de mümkün değil.

    her neyse bu immersion denilen yöntemde kahve ve su belli bir süre beraber vakit geçiriyorlar. bunun sonucu olarak da daha fazla yağ çözüyoruz kahveden ve fincanımız ideal dünyada daha tatlı ve gövdeli oluyor fakat asitlerin sunduğu kompleks tatlardan taviz vermiş oluyoruz.

    bir de perculation var. burada su kahve yatağına düşüyor, kahveyi çözüyor ve içeceğimiz karafa akıyor (server). standart filtre kahve makineleri ve pour-over ekipmanlar bu yöntemi kullanıyor. yine ideal dünyada fincan sonucu biraz daha asidik ve zarif olmalı french press mantığına göre. ama konu kahve olunca sonucu etkileyen sayısız parametreyi göz ardı edemeyiz.

  • evladım. tsunami o. napsınlar deniz kenarlarına 1 km yüksekliğinde tsunami geçirmez duvar mı örsünler. 9.5 depremde bina yıkılmıyorsa yapılması gereken yapılıyor demektir. biz de japonlar kadar hazır olmasak şuan 41000 insan yaşıyor olabilirdi.

  • velkamtı orta doğu ülkesi havaalanlarından birine daha.
    hem diyorsun ki frankfurt gibi bir hub alanı ekarte edecek, hem de koyacağın isme bak.
    aman neyse bu memleket işleri beni çok geriyor.
    gençler öne çıksın, tartışa dursun. ben nohut pişircem.
    ekşi sözlük teyzesiyim.

    not: nohut tarifi istemeyin.

  • eylül - lige çok iyi başladık, bu sene kesin şampiyonuz

    ekim - avrupa'da en az yarı final görürüz,

    kasım - türkiye kupası bizim için gereksiz, ligde fikstür avantajımız var.

    aralık - devre arasında kesin bir sol bek almalıyız yoksa şampiyonluk zora girer.

    ocak - ikinci torbadan çek bir kolay takım, finale koşalım.

    şubat - takım revire döndü, bu kadar şansızlık olmaz. beşiktaş kanseri rerörörö.

    mart - lig bizim için önemli değil, avrupa'da üst turlar için uğraşmalıyız.

    nisan - bu takımdan zaten avrupa'da başarı beklemek hayaldi, futbolcuların birçoğu yollanmalı.

    mayıs - dünya futbolu için çok fazla şerefliyiz ama hala daha önümüzdeki sezon için ümidimiz var.

  • günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer.

    eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır. sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür.

    çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır. köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler. tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir. herkes ellerine aldığı küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atar.

    zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker. bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar. köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır. işte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi olur.

    bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. kör kuyuda olsak bile.