hesabın var mı? giriş yap

  • adamımız ömer üründül 'ün "4 gol atmak dışında pek birşey yapmadı" şeklindeki eleştirisine maruz kalmıştır.

    bundan sonraki maçlarda kendisine, her maç 4-5 gol atması yanında en az 2 penaltı kurtarması, sakatlanan oyuncuları tedavi etmesi ve devre arasında da tribünleri eğlendirecek şovlar yapmasını öneriyorum ki ömer abisi performansını yeterli bulsun.

  • konuşamayan, yürüyemeyen fakat yattığı yatakta gözlerinin yaşını silebilecek kadar gücü olan bir annenin evladı tarafından söylenen söz. bu insanlar ankara'da yaşıyor. türkiye cumhuriyeti'nin başkentinde. ve devletin bu insanlara verdiği aylık para 130 lira. aslında bunun üzerine söylenecek bir söz yok. birileri insanların vergileriyle kendi evine jakuzi yaparken böyle insanlar çöpten bayat ekmekleri toplayıp karnını doyuruyor. sizin yöneteceğiniz devleti, sosyal devlet anlayışınızı, demokrasinizi, gelmişinizi, geçmişinizi...

    edit: sabah evden çıkmadan önce bunları yazmıştım, meğerse adam sahtekarın tekiymiş. vay be. bütün gün senin için üzülmüştüm be adam. o sümüklü gözyaşların, çocuklar gibi zırlaman. belli ki annen kendi durumuna değil, senin gibi bir evlat yetiştirdiğine ağlıyormuş. şu an senin için daha çok üzülüyorum adam. yalancı olmana, aç kalmandan daha çok üzülüyorum adam. sümüklü adam. terbiyesiz adam. benim duygularımla oynadın lan. hıyar olsan cacığa doğranmazsın bundan kelli. al işte edit'i entry'sinden uzun bir entry daha. bunlar hep senin bok yemen sümüklü adam.

  • basit bir çözümü olmayan ve son kalan yağların depolandığı bölgedir kendileri.

    tek çaresi şekerden uzak durmak, kaliteli karbonhidrat tüketmek ve spordur. başka bir imkan yoktur.

    edit: soranlar oluyor ufak ipuçları vericem. bu arada yazmak lazım; her zaman profesyonellerle çalışmak gerekir. yazılanların tamamı herhangi bir sağlık sorunu olmayan insanlar için geçerli olan tavsiyelerdir. bir diyetisyen gerektiğinde spor hocası veya doktora danışılmalı. bu kadar beğeni alacağını düşünmemiştim. daha müsait bir zamanda uzun ve detaylı bir şekilde bildiklerimi ve tecrübe ettiklerimi aktarmaya çalışıcam siz sevgili suserlere. (bkz: kilo verirken bilinmesi gerekenler)

    bol su. sabahları ilk iş koyu bir fincan kahve (içerisine hindistan cevizi yağı koyulursa yağ yakımını kuvvetlendirir). kaliteli yağ (avokado, ceviz, badem, omega 3, hindistan cevizi vs.) ve kaliteli karbonhidrat (yulaf, kinoa, tam tahıllı ürünler, muz, meksika fasulyesi, bezelye, bütün yeşil sebzeler.) .

    eğer yağ yakımı istiyorsanız liss cardio yapmanızı tavsiye ederim. yani düşük ama düzenli yoğunlukta kardiyo olarak çevrilebilir. 1 saatlik koşu temposundan bir tık yavaş yürüyüşler. dikkat edin koşu demiyorum. bunun nedeni yoğun egzersizlerde vücut öncelikle hızlı yakabileceği şekere yüklenir. yavaş ve rutin egzersizlerde ise önce depolarındaki yağı kullanır. yağ yakımı 25 dk.sonra başladığını göz önünde bulundurarak bunun üzerine koyduğunuz her dakika size yağ yakımı olarak döner. kendinizi aç bırakmayın aksine düzenli beslenmeye çalışın ve vücudu bu beslenmeye alıştırın. sonrasında ihtiyaç duydukça 1-2 kaşık daha az yiyerek kalorinizi azaltın.

    edit2: protein tarafını yazmamışım. ben ağırlıkla uğraştığım için bu tarafını es geçmişim. vücut ağırlığınızın 1 ila 1,2 katını geçmeyin. 80 kilo biri için 100 gr protein alımı yeterlidir. ayrıca et ne eti olursa olsun eti et olarak tüketin. örnek kırmızı et yiyecekseniz adana kebap değil biftek tercih edin ya da en kötü köfte yiyin. döner gibi yağlı gıdalardan uzak durun. kendi yemeğinizi kendiniz yapmayı öğrenin. böylece yemeğinizi yerken kontrolü elinizde hissedeceksiniz.

    edit3: konu uzuyor git gide ama çok söyleyen olduğu için şunu belirtmek lazım mekik gibi bölgesel hareketler bölgesel yağlanmayı azaltmaz. sadece o bölgedeki kas yoğunluğunu arttırır ve kaslarınızın daha görünür olmasını sağlar. örnek vermek gerekirse tüm gün boyunca herkes bacaklarının üzerinde hareket ediyor ama bu yağlanmasına engel olmuyor. fakat daha fazla kas = daha fazla enerji ihtiyacı = daha fazla kalori yakımı demektir.

    edit4: liss cardio video eklendi. 2:10 dan sonrasına bakabilirsiniz.

    edit5: size bir bilgi daha veriyim. vücudunuz bunca yıldır şekeri yakarak enerji üretmeye fazlasını yağ olarak depolamaya alıştı. bunu değiştirmeniz için yapmanız gereken vücuda şeker girişini tamamen durdurmalısınız. buna süt, meyve, nişastalı her türlü gıda (patates, havuç dahil) ve özellikle alkol dahil. yerine ne koyucaz diyeceksiniz. işte asıl olay şimdi başlıyor. vücut yine kolay olan yolu seçerek kaslara yönelmeye başlayacaktır. bu noktada vücudunuza günlük 50 gr. aşmayacak şekilde kompleks karbonhidrat, bol miktarda su, kaliteli yağ ve protein almanız gerekiyor. saçma geliyor biliyorum ama vücut yüksek oranda kaliteli yağın fazla miktarda alınması ile yağı depolamak yerine yakmayı öğreniyor. nasıl olsa sürekli vücuda yağ alımı var bunu depolamama gerek yok diyor.ilk 15 gün çok önemli. baş ağrısı ve halsizlik başlayacaktır. ağız kokunuz değişecektir. halsizlik ve baş ağrısı geçtikten sonra kendinizi sabahları çok daha dinç hissetmeye başlayacaksınız. işte bundan sonra şeker almadığınız her an vücut daha fazla yağ yakacak. bunu kahve, hindistan cevizi yağı, sporla iyice arttırabilirsiniz. 1-2 aydan sonra az miktardaki basit şekeri kabul edebiliriz. ama aldığınız her şeker yakılana kadar yağ yakımı duracaktır. bu söylediğim beslenme metodu böbrekleri yorar o sebeple en az 2,5- 3 lt su tüketmek ve rutin yürüyüşlere desteklemek gerekir. bu sistemin işe yarayıp yaramadığını soranlar oluyor. bu sistem bir beslenme düzeni değildir ve uzun süre yapılmamalıdır. ben bu rutinle 5,5 ayda 29 kilo verdim. sonrasında istediğiniz bir beslenme düzenine geçmenizi tavsiye ederim.

  • an itibariyle kendimi güvende hissetmiyorum. bugüne kadar boşu boşuna üzdüğünüz eşim, annem, babam yani ailem eli kolu bağlı, bebeğim de annesiz kalabilir. bunu yapan ve sebep olanlar ise cezasız.

    birkaç ay sonra komisyon tarafından iadesi sağlanacak birisi bugün öldürülebilir.

    mesela beni, birdyfirdy'i sevmeyen biri bana zarar verebilir. sokak ortasında muhtemelen kucağımda bebeğimle beni katledebilir çünkü adım şerefsiz bir rektör tarafından bir listeye yazıldığı için ihraç edildim ve terörist muamelesi görüyorum.

    ama pardon bu ülkede gerçek teröristleri bile idam edemezsiniz, ama beni, birdyfirdy'i öldürüp ceza bile almazsınız.

  • şu an para bolluğu nedeniyle güçlü bir boğa piyasası var. paralar kriptolara kaydı. iyi zamanda yakalamış. ama bu kriptolar aynı şekilde çok can alacak. bunu unutmayın. can kolay iş. bu işin asıl zararı, motivasyonu sikip atması olacak. herkes kolay para var zannediyor, ama bu sürdürülebilir değil. bitecek bu iş. ama şu anki gençlerin 5-7 bin için çalışma hevesi de kalmayacak. çok anlamsız gelecek bu paralar. bu, bunalım getirecek.

    bu çocuğa gelince.. çok iyi. ama ben en iyi finansal okur yazarlardan biriysem, bu çocuk 2 yıl sonra aç kalacak. benim 20 milyona sahip olsam da almayı düşünmeyeceğim aracı (araçları) tek tek almış, değiştirmiş. o işler öyle değil. tek bir 3 milyonun olunca zengin olmuyorsun. her yıl yattığın yerden garanti bir 3 milyon gelince biraz zengin olmuş sayılıyorsun ve bir standart yaratıyorsun. arada fark var. o aradaki farkın bedelini ise çok kişi ödüyor.

    edit: arkadaşlar, güzel yorumlarınız ve beğeniniz için teşekkürler. benzer şekilde düşünen birçok kişi olmasına sevindim. gelen yorumlar üzerine bir açıklama yapma gereği hissettim. bahsi geçen çocuğun yalan söylediğini ve kasıtlı olarak bu hikayeyi yaydığını belirten arkadaşlar var. bu elbette mümkün olabilir. bu entry'i yazarken sadece hikayede geçen kişileri referans almadım. hatta açıp ikinciye bakmadım. örneğine birçok yerde rastlanabilecek genel bir durum üzerine yazdım, çünkü birçok benzer hikaye var ve yazdıklarım geneli için geçerli.

    diğer yandan, bu kişiler özelinde olmadan başka bir duruma açıklık getireyim. son zamanlarda fiyatı artan coinlerin hiçbirinin bu oranda artmadığı, bu karın yapılamayacağı söylenmiş. eğer 1 veya 2 coin bazında bakıyorsanız doğru. ancak bileşik getirinin etkisini göz ardı ediyorsunuz. son zamanlarda sayısız coinin fiyatı 1'e 10 veya 20 oranında katladı. zaten şaka gibi bir piyasa, o konunun başka bir boyutu ve nihayetinde mutlu ettiği insanların çok daha fazlası kadar mutsuz insan yaratacak; sonunu izleyin ve görün. istisnası yok. çünkü bu bir zero-sum game; sıfır toplamlı oyun. burada yaratılan ekstra bir kazanç yok. nihayetinde birinin astronomik kazancı, birçok kişinin astronomik kaybı olacak. birçoğu kazandığını geri verirken, diğerleri (özellikle balina dedikleriniz) yüksek fiyatlardan, değerleri yüksek rakamlara denk gelen coinleri birçok kişiye satacak ve milyonlarca mağdur yaratacaklar. bana göre sazan, size göre mağdur. ama tabii, o ana kadar bu piyasanın nasıl bir şaka olduğunu bilenler alacaklarını alacak ve dışarı çekecek. sadece göze alabileceği kadar bir miktarı içeride tutacak.

    sermayeyi, bileşik olarak astronomik seviyede katlama olayına şöyle değineyim; bir coinden kısa sürede 1'e 5 alır ve diğerine geçer. diğerinden 1'e 8 alır. toplamda 1'e 40 yaptı. o arada 1'e 20 veya 30 yapan son dönemin popüler coinlerinden birini yakalarsa toplamda 1'e 1200 oranında parayı katlamış olur. 2000 lirası 2,4 milyon olur. 1'e 1200 yapması için tek bir coinin o kadar gitmesine gerek yok; manyak gibi her gün 1'e 10 veya 20 yapan coinlerden 3-5 tane yakalaması yeterli.

    ama siz yine de bu şanslıların yanında ciddi anlamda para yatırıp da hayatını kaybedeceklerin varlığını unutmayın. bu yaşam ve ölüm gibidir. ikisi de var olabilmek için diğerine ihtiyaç duyar. bu piyasada adamı önce yer, sonra pişirirler.

  • 2002 yılında 6.6 milyar olan vatandaşın bankalara olan borcunu, toki ve tüketici finansman şirketlerine olan borçlar hariç 357 milyarın üzerine çıkararak ülkeyi elleriyle batağa sürüklemiş hükümettir.

    bunun yanında batık kredileri 127 katına çıkarmış hükümettir aynı zamanda..

    50 milyon kişinin ay sonunda sıfır ve altına düştüğü, 42 milyon insanın borçlarını ödemekte zorlandığı, son 6 yılda 9 milyon adet kredi ve kredi kartı hesabının yasal takibe alındığı, 3 milyona yakın kişinin de kara listeye alındığı ülkenin hükümetidir.

    milleti borç batağına sürüklerken, sırf abd para bastığı için gelen yüzmilyarlarca dolar parayı üretim yerine yandaşlarla inşaat projelerine yabancılara avm'lere savurarak cari açığı tarihte görülmemiş düzeye çıkartıp, tüm ülkeyi faizin kölesi hale getirmiş faizci hükümettir.

    (bkz: a.k.p.)

  • en beğendiğim üç videoyla başlatmak isterim.

    1. alison gopnik: what do babies think? (bebekler ne düşünür?)
    sonuçta bebekler konuşamaz ve üç yaşında bir çocuğa ne düşündüğü soracak olursanız sihirli atlar ve doğum günleri ve bunun gibi şeyler hakkında güzel bir anlamsız monolog deryasıyla karşılaşırsınız. yani bu soruyu onlara gerçekten nasıl sorarız?
    meğersem işin sırrı brokoliymiş. öğrencilerimden biri olan betty rapacholi ve benim yaptığımız şey aslında bebeklere iki kase yiyecek vermekti: bir kase çiğ brokoli ve bir kase lezzetli balık krakeri. şimdi bütün bebekler, berkley'dekiler bile krakeri sever ve çiğ brokoliyi sevmez. (gülüşmeler) ama sonra betty'nin yaptığı iki kasedekinin de tadına bakmaktı. ve sonra sevip sevmediğini göstermek. yani bazen, krakeri sevmiş brokoliyi sevmemiş gibi davrandı bir bebek ya da başka bir mantıklı insanın yapacağı gibi. ama bazen de yaptığı küçük bir parça brokoli alıyor "hmmm brokoli, brokoliyi beğendim. hmmm" diyordu. ve sonra biraz kraker alıyor ve "ıyy, bööğh, kraker krakeri denedim. ıyy, iğrenç" diyordu. yani bebeklerinin istediğinin tam aksini istiyor gibi yapıyordu. bunu 15 ve 18 aylık bebeklerle beraber uyguladık. ve sonra elini bebeğe doğru açıyor "biraz verir misin?" diyor.

    türkçe altyazılı link

    2. ken robinson: how schools kill creativity (okullar yaratıcılığı nasıl bitirir?)
    geçenlerde harika bir hikaye duydum -- anlatmaya bayılıyorum -- resim dersindeki küçük bir kız hakkında. altı yaşında, en arkada oturmuş, resim yapan bir kız. ve öğretmenine soracak olursanız bu küçük kız derse hemen hemen hiç ilgi göstermiyordu. o gün hariç. o gün nedense bütün ilgisi yaptığı resimdeydi. öğretmenin ağzı açık kalmış tabii bu durum karşısında. kızın yanına yaklaşmış, ve sormuş, "ne çiziyorsun?" "tanrı'nın resmini çiziyorum", demiş kız. "ama hiç kimse tanrı'nın nasıl göründüğünü bilmiyor.", demiş öğretmen. "problem değil, bir dakika içinde bilecekler", demiş kız.

    türkçe altyazılı linki

    3. thomas hellum: the world's most boring television ... and why it's hilariously addictive (bkz: slow tv)
    bu karl. dokuzuncu sınıfta. pankart, “yarın okula biraz geç gideceğim.” diyor. saat 8'de okulda olması gerekiyor. o saat 9’da okula gitti fakat öğretmeninden bir uyarı almadı. çünkü öğretmen de programı izledi.

    türkçe altyazılı linki

  • herkese oluyor mu bilmiyorum ama ahir ömrümde annemin benim adıma ona 1 tane yeter dediği yaşlarımdan sonraki tüm lahmacun siparişi sahnelerinde yaşadığım kararsızlık anıdır.

    2 tane istesen yetmeyebilir zira açsın doyacaksan da doymayacaksın gibi gelir. 3 desen birincisi ohaa lan, çüşş, yuhh ayı gibi tepkilere maruz kalmak dışında bir de fazla gelme ve mecburen bitirmek zorunda kalma ihtimali var. çok zorlanıyorum be sözlük bildiğin gibi değil.