hesabın var mı? giriş yap

  • maymunla ortak atadan evrildik yerine aslan, kaplan, kartal gibi karizmatik hayvanlardan evrildiğimizi savunsaydı bu teori bu kadar çok karşıtı olmazdı.

  • 200 250 bin arasında 50000 lira var, onla da clio4 veya polo falan alınıyor. onu kastediyosunuz di mi lan? yoksa 250000 liraya arabayı değil. öyle olsun lütfen

    2023 editi : basligin ilk hali "200-250 bin lira arasinda alinabilecek en iyi araba" idi.

  • 2017'de okuduğum yerli ve yabancı çizgi roman ve grafik romanlara (resimli roman) dair olan bu seçkiyi yaparken senaryonun edebi değeri, grafik unsurların kalitesi, özgünlük, kendi içinde tutarlılık, farklı alt metinler içermek ve bitirdikten sonra yeniden okuma isteği uyandırmak gibi kriterleri göz önünde bulundurdum. paylaştığım kitapların çok önemli bir kısmı 2017'de basıldı. hem edebiyatın iyisine, hem de grafik sanatların kalitelisine prim verenlerin mutlaka ilgilenmesi gerektiğini düşündüğüm eserler hakkında kısa bilgiler vereceğim:

    01* gizli tarih; jean-pierre pecau'nun senaryosunu yazdığı ve önemli grafik sanatçılar tarafından resimlenen seri fransa'da 34 albüm halinde yayınlandı. alfa kitap tarafından türkçeye kazandırılan serinin şu ana kadar ilk 32 albümünü dörder dörder birleştirilerek 8 cilt halinde okuruyla buluştu. 2017'de yayınlanan son 4 cildi piyasaya çıkar çıkmaz alıp okudum. ezber bozan, konfor zedeleyen alternatif tarihlere ve komplo teorilerine meraklı olan herkesin mutlaka okuması gereken bir seri bu.

    02* sıradan zaferler; yazan ve çizen: manu larcenet, karakarga yayınları.

    03* brodeck raporu - birinci kitap; öteki, yazan ve çizen: manu larcenet (philippe caludel'in romanından uyarlama), karakarga yayınları.

    sıradan zaferler ne denli gerçekçi ise, brodeck raporu o denli 'büyülü gerçeklik' içinden konuşuyor. her iki eserinde larcenet farklı teknikler / üslûplar kullanmış. siyah beyaz olarak, çiniyle çizilmiş haliyle, basılmış olan brodeck raporu'nda sanatçının yazısız panellerde yaratmayı başardığı atmosfer ise gerçekten olağanüstü. bağımsız (isteyen underground diye de okuyabilir) resimli roman tutkunların uzak duramayacakları 2 albüm yaratmış fransız sanatçı.

    04* yürüyen ölüler; yazan: robert kirkman, çizenler: robert kirkman, tony moore, charlie adlard. post-apokaliptik bir dünya ile zombi olgusunu birleştiren serinin ilk 26 cildi marmara çizgi yayınları tarafından dilimize kazandırıldı. türünün başyapıtı olan serinin resimli roman edisyonu, dizisinden daha başarılıdır. abd'de 2003'den beri yayınlanan efsanevi (kanonik) saganın 2017'de ülkemizde yayınlanan son üç cildi (24, 25, 26) de diğerleri gibi başta felsefi, sosyolojik, politik, kültürel, psikolojik, antropolojik, teolojik olmak üzere çok sayıda alt metni başarıyla harmanlaması sayesinde türün meraklılarının ısrarlı ilgisini fazlasıyla hak etmekte. 'okuyalım, okutalım, bunlarda musrır olalım!' dedirten bir seri bu, benden söylemesi.

    05* üç gölge; yazan ve çizen: cyril pedrosa. masal ve gerçekliği özgün çizgileriyle harmanlayıp birleştiren sanatçı sadece fransa'nın değil, diğer dominant grafik roman havzalarının da bazı önemli resimli roman ödüllerini kazandı. insanın evlât sevgisiyle ve ölüm karşısındaki çaresizliğliğini eksenine oturtmuş olan bu şiirsel eseri baobap yayınları basmış.

    06* ındeh - apaçi savaşlarının hikâyesi; yazan: ethan hawke, çizen: greg ruth. amerikan yerlilerinin tarihine dair yapılmış en nesnel, en başarılı edebi eserlerden olan ve karakarga yayınları'ndan çıkan yapıt, aynı zamanda tanınmış hollywood aktörlerinden olan ethan hawke'ın ne denli olgun bir yazar olduğunu da koymakta ortaya.

    07* karganın uçuşu; yazan ve çizen: jean pierre gibrat. öncesinde dilimize çevrilen bir diğer resimli romanı erteleyiş ile ülkemizde de sadık bir hayran kitlesi edinen kült fransız grafik sanatçısı ve yazarı gibrat, çok nadir olan bir grafik yetiyle insanları - hayvanları - eşyaları - binaları - manzaraları aynı ustalıkla resmetmekte. sanatçının öykücülüğünün de en az grafik yanı kadar özgün ve artistik oluşu, flaneur yayınlarınca basılan eserlerinin sadık fanlar edinmesini açıklamakta. nazi işgali altındaki fransa'da direniş ve insan ilişkilerini anlatan ve frankofon grafik romanın başyapıtlarından olan eserin, (burası özellikle koleksiyonerleri ilgilendirmekte) yayıncısının 150 adet bastığı sınırlı edisyonundan olan nüshalarının, flaneur'ün diğer yayınlarının sınırlı baskıları gibi, çok kıymetli olduğunun altı çizilmeli.

    08*kara tarikat tugayları; yazan: pierre christin, çizen ve renklendiren: enki bilal.
    09*gazap fırtınası üçlemesi - 1: mahlukk; yazan ve çizen: enki bilal.
    10*gazap fırtınası üçlemesi - 2: julia & roem; yazan ve çizen: enki bilal.
    11*gazap fırtınası üçlemesi - 3: havanın rengi; yazan ve çizen: enki bilal.

    yaşayan en önemli çizgi roman sanatçılarından olan enki bilal eserlerinde, siberpunk'a yakın bir bilim kurgu ile fantastik kurgu ve politik kurguyu harmanlayarak çok farklı evrenler inşa eder. iç savaştan 1970'lerin sonuna değin ispanya'da yaşanan sosyo-politik olayları ele alan kara tarikat tugayları sanatçının yazar pierre christin'le 1970'lerde yaptığı erken dönem işbirliğinin en önemli meyvelerindendir. hem yazıp, hem de resimlediği ve renklendirdiği gazap fırtınası üçlemesini oluşturan üç grafik romanında ise enki bilal, post-apokaliptik bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bir avuç insanın yeni bir toplum / düzen / dil / dünya / kozmos inşa etme çabalarını, yaratıcı bir tarzla kurduğu orijinal atmosfer üzerinden resmetmiştir. söz konusu türlere ilgi duyanlar, tamamı marmara çizgi tarafından özenli bir baskıyla yayınlanan 4 eseri de mutlaka edinmeli ve okumalılar.

    12*ıncal, yazan: jodorowky, çizen: moebius (jean giraud), renklendirenler: yves chaland vd. grafik romanın iki dahisinin, jodorowsky ile moebius'un işbirliğinin ürünü olan ve orijinali 1980'lerin ilk yarısında fransa'da metal hurlant dergisinde tefrika edilen, akabinde ise 6 albüm olarak yayınlanan eseri gerekli şeyler yayıncılık 2017'de tek cilt halinde bastı. grafik roman meraklılarıyla koleksiyonerler hatırlayacaktır; serinin ilk albümü 2000 haziran'ında 'bir john difool macerası...kara incal' ismiyle ithaki yayınları tarafından yayınlanmıştı. pek çok ödül kazanmış iki dahinin bilim kurgu ile fantastik kurguyu sıra dışı ve çok başarılı bir şekilde meczettiği ıncal sagası meraklısının ilgisini fazlasıyla hak eden bir baş yapıttır.

    13*martin mystere.
    14*zonax.
    15*başka yerden hikâyeler.
    16*hikâyeler - stories.
    17*ava giden avlanır.

    ilk üçü bilim kurgu ve fantastik kurgu tarzlarına ait olan martin mystere, zonax, başka yerden hikâyeler ve hikâyeler - stories, çizgi düşler / özer sahaf ve yayıncılık tarafından dilimize kazandırılmakta. 1984'den beri bağımlısı olduğum martin mystere ile onun yan yayınları olan zona x ve başka yerden hikâyeler'in 2017'de dilimize kazandırılanların (yaklaşık 10 kitap) tamamını okudum. bunları türün tiryakilerine hararetle öneriyorum. çizgi roman evrenine naif ve sempatik bir mercek tutan ve senaryosu stefano munari'ye, desenleri ise mauro ferrero'ya ait olan 'ava giden avlanır' 2017'den aklımda kalan bir diğer fumettiydi. eser lâl kitap tarafından kazandırıldı dilimize(iii).

    18*beşinci beatle - brian epstein'in hikâyesi; yazan: viven j. tiwary, çizenler: andrew c. robinson & kyle baker. beatles'ı küresel bir şöhret yaparak 'kral'dan (elvis presley) bile daha çok dinlenen ve tanınan bir popüler kültür ve müzik fenomenine dönüştüren efsane menajerin ülkemizde neredeyse hiç bilinmeyen yaşamını anlatan eseri çizgi düşler bastı.

    19*vaiz; yazan: garth ennis, çizen: steve dillon. çok sert içeriği yüzünden, orijinal takımını okuyan benim gibi grafik roman ve çizgi roman tutkunlarının 'ülkemizde basılması imkânsız!' dediği preacher serisinin ilk cildi 'vaiz - teksas yolları' başlığıyla ithaki yayınları tarafından basıldı. alan moore ve neil gaiman gibi, 1980 sonrasında müesses grafik roman evreni yıkıp, yerine yenisinin temellerini atanlardan olan garth ennis'in ödüllü serisi vaiz, içerdiği çok sayıda alt metinle gerçek bir entelektüel şölen vaat etmekte. meraklısı ıskalarsa üzülür, demedi demeyin.

    20*sandman, yazan: neil gaiman, çizenler: kelley jones - charles vess vd. daha önce arka bahçe yayınlarının başlayıp laika yayınlarının tamamladığı 11 cilt halinde dilimize kazandırılan seri, bu kez de ithaki yayınları tarafından yeni bir çeviri, özenli bir baskı ve abd edisyonuyla bire bir aynı ebatlarda olmak üzere basılıyor. 2002 - 2011 döneminde okuduğum serinin ithaki edisyonuna ait olan ilk 4 cildi / albümü 2017'de edindim ve ilk seferkini aratmayan bir zevk ve heyecanla okudum. grafik roman tarihinin köşe taşlarından olan eser için tek bir kelime etmek gerekse: 'şaheser!!!' derim; bu kadar netim anlayacağınız. aldığı ödüllerin haddi hesabı olmayan esere dair önerim: okuyalım, okutalım ve bunda da musrır olalım.

    21*scalped, yazanlar: jason aaron vd., çizenler: r. m. guera vd.. şu ana değin 7 cildi yayınlanan eserin son ikisi 2017'de (bu satırların yazarının da arasında olduğu) okuruyla buluştu. kuzey amerikan yerlilerinin son 55 - 60 yılda (özellikle rezervuarlarda) yaşadıklarını ele alan seri gerçekçi grafik romanın ve iyi edebiyatın baş yapıtlarından, desenler de usta işi ve yüksek estetik değer içermekte. kızılderililerin modern ve hatta post-modern çağlarda yaşadıklarına ilgi duyanlar bu seriye uzak durmasalar doğrusu iyi ederler.

    22*100 kurşun, yazan: brian azzarello, çizen: eduardo risso. komplo teorisi temelli bir senaryo ile kararında bir fantastik kurgu atmosferinin ustaca harmanlandığı serinin 'madara dedektif' isimli 5. cildi 2017'de okuduğum amerikan grafik romanlarındandı. çizgi düşler etiketiyle raflardaki yerlerini alan eisner ve harvey ödüllü seri sadece sağlam senaryosu ile değil, usta işi desenleriyle de meraklısını yakalamayı başarıyor.

    23*secret wars, yazan: jonathan hickman, çizen: esad ribic. marvel evreni'nin bütün süper kahramanlarını, tanrıları ve yarı-yanrılarını (titanlar) bir araya getiren eser, paralel evrenlerin (yoksa 'çoklu evrenler (multiverse)' mi demeliydim?) sonsuz sayıda evrenin birlikte var oldukları bir süperpozisyon halinden salt 2 evrene çöküşünü ve bunların verdikleri hayatta kalma mücadelesini anlatmakta. bilim kurgu, fantastik kurgu ve komplo teorilerinin (j. hickman'a sektörün dahisi muamelesi yapılmasını meşru kılan bir çarpıcılıkta ve orijinallikte) birleştirmeyi başaran eser için diyorum ki: 'size sadece bir tane süper kahraman janrından grafik roman önermem gerekse, o hiç kuşkusuz bu olurdu! yayıncısı gerekli şeyler yayıncılık.

    24*uyanış, yazan: scott snyder, çizen: sean murphy. kısa seri dalında eisner ödülü eser post-apokaliptik bir senaryoyu insanlığın kökenlerine bağlayarak 'nereden geldik, nereye gidiyoruz?' şeklindeki o kadim, o mühim ve o büyük soruyu edebiyatın imkânları içinden cevaplandırmayı başarıyor. jbc yayınlarının bastığı eser gerçek bir başyapıt.

    25*airborn 44, yazan - çizen - renklendiren: philippe jarbinet. 2. dünya savaşı'nın avrupa cephelerini konu alan 4 albüm alfa yayınları tarafında tek cilt halinde birleştirilerek basılmış. çok ciddi arşiv çalışmalarına dayanan hikâyeler kurmaca olmasına karşın, adeta belgeselmiş izlenimi uyandırmakta. 2. büyük savaşı konu alan edebi külliyatın iyi örneklerine meraklı olanların ilgisini beklemekte.

    026*istasyon sokağı no: 120, yazan: leo malet, çizen: j. tardi. kara edebiyatın / kara polisiyenin ve politik polisiyenin frankofon havzada yetişmiş en önemli temsilcilerinden l. malet ile, yaşayan en önemli fransız grafik sanatçılarından olan jacques tardi'nin diğer işbirlikleri gibi bu eser de çok başarılı doğrusu. karlı bir havada, cam kenarındaki kalorifere ayaklarınızı dayayarak ve de sıcak çikolata içerek okumanız halinde, ömrünüze ömür katacak bir bu kitabı da mercek altına alın derim.

    27*essex county 2. kitap - hayalet hikâyeleri, yazan ve çizen: jeff lemire.
    28*essex county 3. kitap - kasaba hemşiresi, yazan ve çizen: jeff lemire.

    marmara çizgi yayınları'nın bastığı üçlemenin son 2 cildini 2017'de okudum. lemire'in yaşam öyküsünden izler taşıyan eserler küçük insanların dünyasına sorumluluk duygusuyla, bilgece ve hümanistçe yaklaşmakta. süper kahramanları konu alan grafik romanların dünyasıyla tam bir tezat oluşturan essex caunty üçlemesinin evreni, size insan olmanın yalın hakikatlerini hatırlatmakta. öte yandan jeff lemire'in marvel ve dc comics için çok başarılı süper kahraman senaryoları da yazmış olması, onun çok boyutlu bir yazar olduğuna işaret ediyor olsa gerek.

    29*ben rene tardi stalagııb kampında savaş esiri, yazan ve çizen: jacques tardi. tardi'nin, babası rene tardi'nin nazi toplama kamplarındaki tutsaklık yıllarını anlattığı eseri tamamen gerçeklere dayanmakta. yapı kredi yayınlarının ciltli ve büyük boy olarak bastığı eser, savaş denilen çılgınlığı mercek altına almakta. tardi'nin desenleri için bile almaya değer.

    30*çin'den bir gezi hikâyesi - shenzen, yazan ve çizen: guy delisle.
    31*burma günlükleri, yazan ve çizen: guy delisle.

    kanadalı yazar ve çizer guy delisle daha önce pyongyang grafik romanı ile türk okurunun karşısına çıkmıştı. her üçü de karakarga yayınları'ndan çıkan eserlerinde sanatçı iş vesilesiyle bulunduğu kuzey kore, myammar / burma ve çin gibi ülkeler hakkında belgesel tadında bilgiler vermekte. bunu yaparken kuru / resmi / üstten bakan / sevimsiz bir didaktik tarz yerine; başta kendisi olmak üzere, her şeyi inceden inceye tiye aldığı bir yaklaşımı kullanması, eserlerini sempatik ve kolay okunur kılıyor. az bilinen, 'kapalı kutu', 'egzotik' toplumları tanımak isteyenler için seçenek oluşturmakta delisle'ın kitapları.

    32*ben katil, yazan: antonio altarriba, çizen: keko. cinayet işlemenin, giderek de seri katil olmanın felsefeni yapan eser sanat tarihine, psikolojiye ve çağdaş ispanya'nın sosyo-politikasına dair çok güçlü alt metinler içermekte. aylak kitap yayınlarından çıkan eser, sıra dışı metninin yanı sıra, keko'nun başarılı siyah - beyaz çizimlerinin yarattığı başarılı atmosfer sayesinde kült kitap olmaya aday gözükmekte.

    33*cahiller - karşılıklı bir aydınlanma hikâyesi, yazan ve çizen: etienne davodeau. fransız şarap evreniyle çizgi roman kozmosunu birleştiren eserin önsözü türkiye'nin en önemli gurmesi vedat milor tarafından yazılmış. baobap yayınlarından çıkan savruk ve samimi, ama usta işi diyebileceğim desenleri kitabın bir başka artısı.

    34*bihikâye, yazan ve çizen: gipi. kendi hayatıyla büyükbabasının 1. dünya savaşı'nda yaşadıklarını birlikte deneyimleyen bir yazarın, halüsinasyonlarla dolu sarsıcı evrenini hem çini mürekkebi ve hem de sulu boya tekniklerinin imkânlarını kullanarak büyük bir başarıyla canlandıran sanatçının çok sayıda prestijli ödül sahibi olmasını normal karşılıyorsunuz. psiko-dramalardan ve yaratıcı yönü kuvvetli şizoid benlik öykülerinden hoşlananları kavrayacak eser karakarga yayınları etiketini taşımakta.

    35*oğulların diyarı, yazan ve çizen: gipi. eisner ve angouleme gibi çok sayıda prestijli ödül sahibi olan italyan grafik sanatçısı gipi'den post-apokaliptik bir öykü. post-civilisation'ın kakafonik ve anomik tablosunun böylesine yalın, böylesine insancıl, böylesine samimi resmedilmesi muhatabını büyülüyor doğrusu. atmosferin baba ile oğulları arasındaki ilişki ve iletişim üzerinden oluşturulması ise hikâyenin orijinalitesini tesirini arttırmakta. iyi edebiyat meraklısı için gerçek bir yüzük taşı olan eser karakarga yayınları tarafından basıldı.

    36*güçsüz düşmezsen hayat güzeldir, yazan ve çizen: seth. karikatür tarihinin çok az bilinen bir figürünün peşinde yapılan tutkulu, marazi, nostaljik bir keşif seyahatinin naif denilebilecek sadelikteki desenlerle resmedildiği kitap comics journal tarafından '20. yüzyılın en iyi 100 çizgi romanından biri' olarak nitelendi. bana göre de gerçek bir başyapıt olan eser karakarga yayınlarının bir marifeti. işte lâfın tam da burasında şunu demek farz oldu artık: çok kısa bir zamanda çok sayıda kaliteli grafik romanı dilimize kazandıran karakarga yayınları'na aferin doğrusu.

    dipnotlar:
    (i): sadece türkiye'de değil, dünyada da karıştırılır ve birbirlerinin yerlerine kullanılır grafik roman (graphic novel) ve çizgi roman kavramları. en uygun türkçe karşılığı resimli roman olan grafik roman'ın senaryosu kaliteli, grafik unsurları estetik ve hacmi (yayın süresi) de sınırlıdır. buna karşın çizgi romanın senaryosunun ve desenlerinin o kadar da kaliteli olması gerekmez. yanı sıra, bir çizgi romanın yayını yıllarca, hatta onlarca yıl sürebilir.

    (ii): ülkemizde müthiş bir çeviri resimli roman ve çizgi roman sektörü var. amerikan (çoğunlukla süper kahramanlar), italyan (fumetti), francofon (fransız ve belçika), manga (ağırlıkla japon), bağımsızlar ve yeraltı edebiyatı bu sektörün küresel ölçekteki en önemli üretim havzalarıdır. yerli çizgi ve resimli romana gelince, orası tam bir hayal kırıklığı işte. ne yazık ki bu alanda bir varlık gösteremiyoruz. bırakın çeviri temelli o devasa sektörün boyutlarını zorlamayı, yılda birkaç tane eli yüzü düzgün yerli resimli ve çizgi roman bile üretmeyi beceremiyoruz. son yıllarda bu alanlardaki en önemli yerli işlerimiz levent cantek'in editörlüğünü yaptığı albümlerle ersin karabulut'un resimli romanları oldu. kardeş diyebileceğimiz bir disiplinde, karikatür alanında dünyanın kayda değer ülkelerinden biri olmamıza karşın, resimli ve çizgi roman sahalarındaki bu durum anlaşılır gibi değildir. 1960'larda ve 1970'lerde, 'kılıçlı kahramanlar' zemininde gelişen oldukça güçlü bir yerli çizgi roman sektöründen sonra bu noktaya gelmiş olmamız, üzerinde ayrıca düşünmemiz gereken bir başarısızlıktır diye düşünüyorum.

    (iii): 2017 temmuz'undan itibaren grafik roman ve çizgi roman edinme - okuma - biriktirme süreçlerinde çok daha seçici davranmaya başladım. bu tarz değişikliği yılın 2. yarısından itibaren italya menşeyli çizgi romanları (fumettiler), (çok beğenmeme karşın, tekrara düştüğünü düşündüğümden 'yalnız kurt ve yavrusu' ile, sonunu çok merak etmeme karşın, 'pehlivan tefrikası' gibi uzadığından, 'titan'a saldırı da dahil) mangaları ve sayılamayacak kadar çok süper kahraman serisini basan, başta dc comics ve marvel comics olmak üzere, abd merkezli grafik ve çizgi roman endüstrisinin eserlerini % 95 oranında terk etmeme yol açtı. 2017'nin ilk yarısında okuduğum grafik roman ve çizgi romanların sayısı 300'ü bulurken, yılın ikinci 6 ayında bu janrlarda sadece 50 kitap okumuş olmam işte bundandı. söz konusu dönüşümü gerçekleştirmemi sağlayan kararın arkasında çalışan saikleri anlatan bir metin için bknz.

  • günlerdir kanıtsız, mesnetsiz usulsüzlük iddialarında bulunulmasaydı ödenmeyecek bedeldi.
    düzenleme tarihi; 17/06/2013

  • gece gece bu oyun yüzünden gözlerim dolu dolu yazıyorum şu entryi. bu gece zaten gereksiz bi duygu yüklenmesi vardı üzerimde. gireyim acık görev filan yaparım da kafam dağılır diye oynamaya başladım.
    bir görevde elemanı zindanlardan kurtarıyordum. neyse adamı kurtardıktan sonra baktım diğer mahkumlarda var aynı zindanda. kurtardığım yerde ebesinin dağında bi kalenin içinde olduğu için onları da kurtarayım dedim. şimdi kalede herkesi öldürdüm bunlara yemek su veren olmaz diye düşündüm. neyse tek tek açtım kilitleri çıktılar hepsi dağıldılar. arkamı döndüm 1 tane üstü başı pasaklı ama efendi birine benzeyen nord gördüm. çantama aldığım gereksiz kıyafetleri yere atmıştım. arkamda adam birden önüme atladı 'kardeşim özür dilerim bunları attın lazım değilse alabilir miyim? üstüm başım perişan' tarzında birşeyler söyledi ekranda seçeneklerde 'dokunma lan onlar benim' ve 'tabi alabilirsin kardeşim. ne demek' tarzı 2 seçenek vardı. alabileceğini söyledikten sonra sanki böyle gözlerinin içi parladı. hemen eğildi bütün attığım ezik kıyafetleri topladı giydi üstüne mutlu oldu. ben direk saveleyip çıktım oyundan. bu fakirliğin gözü kör olsun lan.
    çok yalnızım ve duygusalım gece gece.

  • çarşaf amk çarşaf. ninja gibi sokaklarda gezmek zorunda bırakılan, ezilen kadınların en çirkin kıyafeti.
    sonra burka amk iyice rezalet iyice beter, bunu kadına giymek zorunda bırakan tüm erkeklerin allah bin belasını versin.
    ayrıca kafaları alien kafası haline getiren o iğrenç türban bağlama şekli seni de unutmadım, senin de amk.

  • taşak oğlanı olmaktan sıkılmıyorlar bir türlü.

    -> cübbeli ahmet hoca, demba ba'ya yüklendi: ''attıklarına kılıyorsun tamam da, kaçırdıklarının kazası ne olacak?''

    zaytung.

  • tam olarak; rusya'nın türkiye'den tarım ürünleri, sebze ve meyve ithalatını yasaklaması.

    30 kasım 2015 tarihinde rusya başbakan yardımcısının açıkladığı yasaklamadır. tıkla.

    dönen tavuk etlerinin, yolu kesilen tırların, alınmayan meyve sebzenin acısını ilerleyen günlerde daha da derinden hissedeceğiz. biz mandalina yetiştiricisiyiz, ürünümüzü uçak olayından 3 gün önce sattık, çeklerimizi aldık. uçak düşünce yüreğimiz ağzımıza geldi çünkü tüccar bu malı rusya'ya satıyor. telefonla görüştük, bir şekilde romanya'ya satabileceklerini ama bundan sonra mal almayı durdurduklarını söylediler.

    aynı tüccarla bu hafta pazarlığa oturacak çiftçilerin görüşmeleri iptal oldu, mal ellerinde. romanya'ya satabiliriz diye 95 kuruşluk mala 60 kuruş fiyat veren tüccarlar dolanmaya başladı. hemen hepsinin narenciye satılınca ödemek üzere vadesi ayarlanmış banka kredileri var.

    güney komşularımızla ilişkilerimiz bitince o yöne ihracat büyük darbe almıştı zaten. ırak`a olan turunçgil ihracatımız 2013 yılında %22,3 oranında azalmış ve 236 milyon dolardan 183 milyon dolara gerilemişti.
    ziraat odası'nın raporuna göre 2013 yılı itibarıyla %4`lük bir artış kaydederek 933 milyon dolara ulaşan turunçgil ihracatımız içerisinde rusya federasyonu 297 milyon dolar ile ilk sırada yer almakta ve sektörün vazgeçilmez pazarı olma niteliğini sürdürmekte idi.

    sadece antalya değil, adana, mersin, ve hatay'ın kaliteli malı rusya'ya gidiyordu.

    ortadoğu pazarı kapandı, büyük alıcı rusya kapandı, bu kadar malı 2016'da çiftçi satamayacak, kredisini, borcunu ödeyemeyecek.

    neden?

    edıt:

    takip eden entrilerde bir kaç nokta tekrar tekrar vurgulanmış. bakalım;

    1. bu sene meyveyi ucuza yeriz, güzelini yeriz.

    hayır yiyemezsiniz.

    bu sene malını satıp, borcunu ödeyemeyen üretici bankadan da önce veresiye mal aldığı ziraii ilaç bayi ve gübrecinin parasını ödemez. ilaçcı, gübreci de kendi borcunu ödeyemez bankaya. veresiyeyi azaltır, birikmiş alacağını almak üzere diğer üreticilerin üstüne yürür. domnio taşı gibi hepsi devrilir. kriz dediğin budur zaten. bunlar hep gelecek üretimleri etkiler.

    daha da önemlisi, üretici malını kaçtan verirse versin, sizin ödeyeceğiniz parayı kabzımal, tüccar belirler. aradaki fark kabzımalın, halcinin lehine artar. sen yine aynı paraya yersin.

    bu arada, o ince kabuklu, sulu, lezzetli malı yine sana yedirmeyecek tüccarlar, doğu avrupa bağlantılarını kuracaklar yavaş yavaş, üzerine ekleyip rusya’ya satacaklar. sen yine kalın kabuklu, susuz, lifli mandalinayı yiyeceksin.

    2. yıllarca yerli tüketiciye geçirdiniz.

    hayır geçirmedik. sizin 3-4-5 liraya yediğiniz mandalinanın bahçeden satış fiyatı 55-65 kuruştur. sizin yazın 7-8 tl’ye yediğiniz limonun bahçe satış fiyatı 50-70 kuruştur. aradaki fark kabzımal mafyası, dağıtıcı ve marketlere gider.

    3. akp’ye oy verdiniz, daha beter olun.

    en haklı olduğunuz konu bu ama bildiğim kadarıyla medeniyetin beşiği iç anadolu’da mandalina yetişmiyor, mandalina üreticisi illerimiz adana, antalya, mersin ve hatay. şu son seçime kadar akp’nin alamadığı, akp’ye en zor teslim olan kırmızı boyalı iller buralar değil mi?

    edit 2: bu da seracı gözünden. #56617615

    debe editi: türk üreticisinin derdiyle dertlendiğiniz için teşekkür ederim. bu başlık sayesinde ülkemizdeki en adi, en şerefsiz, en haysiyetsiz 3. grubun, doktorlar ve öğretmenlerden sonra, mandalina üreticileri olduğunu da anlamış olduk.

  • benim baba tarafim sizlerin "beyaz turk" diyebileceginiz bir aile ve annemin ailesi ise biraz "anadolu comari" ile iliskilendirilebilecek bir aile. kucukken ben annemin babasi olan dedemin namaz kildigini gorurdum ve ozamanlar icki ictigini gordugum babamin babasi olan dedemden daha ahlakli ve dindar oldugunu dusunuyordum. buyudugumde ise dayim ve hergun namaz kilan dedem dolandiriciliktan hapisteydi.

    obur "beyaz turk" dedem ise mahallenin bildigi en guvenilir insandi. insanlar tatile gittiklerinde evlerinin arabalarinin anahtarlarini dedeme emanet edip giderlerdi. hicbir zaman yalanla dolanla isi olmaz, kandirilsada kandirmazdi. kendisi vefat ettiginde ise babaannemin evine onlarca mektup gelmisti. hepsinde adini bilmedigimiz insanlar dedemin onlara burs verip okuttugunu soyluyordu. onun vesilesi ile onlarca insan hayallerine kavusmus ve okumus ama o bunu hickimseye (babaanneme dahil) bahsetmemisti. ben bu insanin ahlakini istiyorum, "anadolu comarlari"ninkini degil.