hesabın var mı? giriş yap

  • bu notu yazan kafeye gitmek kişinin kendine yapacağı en büyük saygısızlıktır. stres yapacaksam ne diye kafeye gidiyorum. park süresi gibi süre koymuş mk.

  • gömlek giymek!

    dayım arkadaşları ile beraber adam dövmeye gidecekti, tam kapıdan çıkarken bir anda üstündeki tişörtü farkedip geri döndü.

    eşine yüksek sesle bağırarak; hatunn! git içeriden "gömlek" getir bana! dedi.

    yengem ne olduğunu anlayamadan, ne gömleği bey? dedi.

    dayım; ulan adam dövmeye gidiyoruz, ipne gibi tişörtle mi gideyim!

    ben; dumur..

  • ulan getir firması şuradan edeceğin 3-5 kuruş kar için şu palyaçoluğa gerek var mı ya?

    böyle zavallıca şeylere yılbaşı paketi falan yazılınca gerçekten içim burkuluyor. yeni yıla çizi kemirerek giren biri canlanıyor kafamda.

  • huzur veren tenor saksafonculardan, gerçek blues ruhlulardan, 52nd street tayfasından, "the brute". bu adama "brute" diyorlar da o hep hüzünlü... zaten müziğini de o kadar etkili yapan tüm egosundan sıyrılarak en yalın haliyle çalabilmesi. hakkındaki bir yazıda geçtiği gibi müziği iki uçtadır. hızlı tempoda ham, haşin ve havalıyken, balladlarda hassas ve yumuşaktır. birçok caz müzisyeni gibi abartılı duyguları ve tepkileri de (kimi zaman "brute") boldur gözyaşları gibi... birden fazla kayıtta çalarken saksafonunun ardında göz yaşları döktüğü görülüyor. adamı mezarından çıkarıp, sarılıp, geri yatırasım var saksafonunu eline verip.

    malum, caz anekdotlarının sonu yok... şöyle bir şey geçiyordu hakkındaki bir belgeselde... soruyorlar "neden ağlıyorsun baladları çalarken" diye. o da "çünkü çok güzel çalıyorum" diyor. annelerin soğan yalanına mı benzer özünde bilmem ama gözyaşlarını o saksafondan akıttığı kesin.

    bir başka anekdot... bir müzisyen arkadaşı olan yusef lateef'in dediğine göre hayatta tek isteği ufak bir ev, bir eş ve köpeğinin olmasıymış. bunlara ulaşamadan gitmiş olması kalp acıtır.

    en akılda kalan performans kayıtlarından biri olan 1970 kopenhag stardust performansı (teddy wilson piyanoda, ole molin gitarda, hugo rasmussen kontrbasta, ole streenberg davulda. bu kayıt yakın arkadaşlarından alto saksafoncu johnny hodges'ün ölümünden birkaç gün sonradır) hakkındaki güzel bir yazı için şu taraflara adım atın ya da bir parçası aşağıda :

    "was ben webster weeping not only for the deaths of hawkins and hodges, sid catlett and jimmy blanton, but for an entire generation of his friends, artistic colleagues? for the inevitability of their deaths, all the old folks of jazz? was he even wondering how long he would live? perhaps.

    but his tears do not disable him. he does not, in yeats’s words, “break up his lines to weep.” it all had to be saved for the music — a professional musician, a grown man, he had his job to do, whether or not tears were spilling out of his eyes. and so he continues playing old folks, hesitantly, but with such feeling. it almost makes me weep, watching it: ben’s slow pace, his patient, sorrowful exploration of its lines.

    but it took me twenty years to realize that ben’s closing solo is a musical evocation of the weeping he would not surrender to. his eyes dry up; he gains control of himself. but he weeps through his horn. what are his brief, irregular phrases, separated by gulps of air, but sobs and gasps? his loss, his tenacity, his art — inseparable. watch closely: here is ben webster, a man, majestic and infirm at once, someone who would die in two years, racked by emotions, playing as beautifully as any musician ever did. without ever being didactic, this performance has so much to say to us, to teach us."

    ... ahh webster ...

  • mideyi az bulandıran ve fazla baş ağrısı yapmayan içkiler arasındadır. fırtınada yarım şişe içilmiş, test edilip onaylanmıştır. içimi kolaydır. içerken çok hafif şekerli bir tat alırsınız. hoşunuza gider , bir bardak daha bir bardak daha, sonra tuvalet ,mekan terketme gibi durumlar için ayağa kalktıgınızda 'oha noolmus lan bana böyle' dersiniz. sarhoş olmanın en tasasız ve dertsiz yoludur. havana club , captain morgan black favorilerimdir. saydığım markaların fiyatı ,freeshoplarda 10 ila 15 dolar arasında değişmektedir.