hesabın var mı? giriş yap

  • bugün fuarda 13 yaşında bir çocuğa hırsız muamelesi yaparak üstünü arayan rezil yayınevi. ayrıca herhangi birşey bulamayınca tehditler savuran kendini bilmez personellerinin olduğu yayınevi. isimleri aldık ve gerekli işlemleri yapacağız. kendilerinden aşağıdaki sorulara cevap vermelerini istedim.
    1.emin olmadan küçücük bir çocuğa böyle bir muamele yapma hakkını nereden buluyorsunuz?
    2.böyle birşey olsa dahi herkesin içinde arama yapmak üst aramak hakkını nereden buluyorsunuz?
    3.gerçek anlaşıldıktan sonra özür dilemek yerine tehdit etmek nasıl bir davranıştır?
    4.personel seçerken hangi özelliklere bakıyorsunuz nasıl bir eğitim veriyorsunuz?

  • darbe neden mi başarısız oldu? tek değil birkaç gerçek sebebi var, sırayla şöyle özetleyebiliriz, buyrun:

    1- darbenin şifresi marmaris'ti. cumhurbaşkanı orada öldürülseydi işte o zaman çok daha fazla sayıda darbeci general meydana çıkacaktı.

    2- bu nedenle türkiye'nin dört bir yanındaki birliklerde görevli pek çok darbecinin kulağı marmaris'teydi. ama bekledikleri olmadı.

    3- cumhurbaşkanı'nın cnn türk'e canlı bağlanması çoğu darbeciye geri adım attırdı.
    yaşıyordu ve meydan okuyordu. işte bu darbeye set çekti.

    4- cumhurbaşkanı'nı canlı cnn türk'te gören pek çok darbecinin hevesi kursağında kaldı. doğan medya center da bu nedenle darbecilerin hedefi oldu.

    5- cumhurbaşkanı'nın basit bir telefon görüntüsüyle de olsa ekrana çıkıp yaşadığını göstermesi düğümü çözdü. darbecilerin çoğu geri adım attı.

    6- hatta cumhurbaşkanı'nı ekranda canlı gören kimi darbeciler televizyonlara bağlanıp asker kışlasına dönsün nutukları attı.

    7- şimdi pek çok kişiye anlaşılmaz gelen ve ülkenin dört bir yanında süren üst rütbeli gözaltıların nedeni bu; darbeye teşebbüs.

    8- türkiye sanılandan çok daha büyük bir darbenin eşiğinden döndü/dönmek üzere. henüz tehlike tam geçmiş değil. meydanlar önemli.

    (not: mısır'daki darbeyi hatırlayın. ilk darbe girişimi halk tarafından başarıyla püskürtülmüştü. ancak rehavete kapılan ve darbenin bittiğini düşünen halk evine dönünce, esas darbe başlamıştı ve başarılı olmuştu.)

    (genel kültür notu: neden mi her yerde sela verildi? islam'da sela; cuma ve ölüm dışında okunursa birlik çağrısıdır.)

    ek yapıyorum:

    9- darbe sabah 04.00'da tam teşekküllü planlanmıştı fakat genel kurmay başkanı hareketliliği fark edip karargahta kaldı ve bu olayı yanındaki hainler istanbul'a bildirdi, bu yüzden operasyon 6 saat erken başladı.

    10- istanbul arnavutköy'de tank birliğindeki binbaşı olayı fark edip emniyeti aradı, belediyenin iş makinaları kışlanın kapısını kapattı, orada 2 albay ve 1 polis şehit oldu ama tanklar çıkamadı.

    11- malatya'da 8 adet kargo uçağı mühimmatı türkiye'ye dağıtmak için yüklendi fakat belediye uçuş pistine itfaiye ve belediye araçlarını park etti ve uçaklar kalkamadı.

    12- karargaha giren tuğgenerali bir astsubay alnından vurdu ve karargahtaki bütün plan çöktü.

    13- cumhurbaşkanı'nın 1 haftadır yeri bilinmiyordu, hain yaveri yerini söyledi ama yine operasyonun erken başlamasından dolayı cumhurbaşkanı oteli terk ettikten sonra hainler geldi.

    14- cumhurbaşkanı ölümü göze alarak istanbul'a uçtu. uçuş numarasını tc ana yerine tk8464 yani tarifeli bir uçuş kodu ile istanbul'a indi. eğer ankara'ya inseydi helikopterler havalimanında veya sarayda vurmak için hazır bekliyordu. burada da 1.ordu komutanı olaya el koydu, sizi acilen istanbul'a bekliyoruz dedi.

    15- türksat telekom da ve bilimum yerlerde sivil ve polis direnişleri oldu, hesap tutmadı, iletişimi kesemediler. telekom acıbadem müdürlüğünde bir muhtar şehit oldu.

    16- vatan caddesi'ne giden panzerlerin içinde emniyetten atılan fetocu emniyet amiri bile hazırdı. darbe olduğunda koltuğuna geri oturmak için oradaydı ama şimdi nezarette.

    17- halkı tamamen unutmuşlardı, aslında onların planında cumhurbaşkanı'nın canlı yayın yapacağı yoktu çünkü saat gece 04'de cumhurbaşkanı yakalanmasa bile iletişim tamamen kesilmiş olacaktı ve kimse sokağa çıkın çağrısı yapamayacaktı.

    (son not: bir hatam varsa affola, en doğrusunu allah bilir diyorum ve bırakıyorum.)

  • bazılarına göre bir komplo teorisi olan inanış. şimdi, epey eskiden alınmış bazı ürünlerin hayvan gibi dayandığına pek çoğunuz şahit olmuşsunuzdur. şimdiki tasarımlar, ürünleri ufaltmaya çalıştığı ya da donanım özelliklerinin artmasından ötürü veya firmaların kasti ibneliğinden kaynaklı mı bilemiyorum ama kesinlikle daha kısa ömürlüler. en azından bir şekilde ya hızlıca zamana yenik düşmesi isteniyor, ya yan ürünlerine para bayılıp müptelası oldurulmaya çalışılıyoruz veya gerçekten garanti süresinden kısa bir süre sonra çöp olması isteniyor.

    özellikle ev eşyası, tekstil ve teknoloji ürünlerinde bu anlayış çok göze çarpıyor. şimdi asıl mesele bunu ben böyle inanıyorum diye açıklamak değil; bunun gerçek olma olasılığının irdelenmesi. mesela kulaklıklar üzerinden bu konu irdelenmiş biraz.

    demem o ki parasını versen de yüzde 99 güven aralığında, kalitesiz kumaştan, bir yerinden pörtleyen kazaktan, yırtılan pantolon ve ayakkabılardan, bozulan aygutlardan; kırılan eşyalardan kurtulamıyorsun. lan bizim 20 senelik emektar eşyalar bile sizin gibi değil. 20 senelik buzdolabını değiştirmek için, "yeter artık bozul" diyerek annemin buzdolabını tekmelediğini hatırlarım. yine de bozulmamıştı o buzdolabı. şimdikilere kötü söz söylesen bile 2 güne pert olur.

  • bugun pediküru yaşlı bir teyzeye yaptırırken çok utandım. hemen bitsin istedim, kendime lanet ettim.
    onu o yaşta çalışmak zorunda bırakan sistemi falan suclayamiyorum ben. oldu bittiye getirip eve kaçtım beli o gün biraz daha az ağrısin diye.
    sırada bekleyen ergen gelip ablaya 'canim kaç kişi var' dedi mesela canım dedi. ben diyemem, bunlara takılırım.
    peki bu özelliğim başıma nasıl mı bela, kurumsal iş hayatında yönetici olamıyorum. hayatımi cehenneme çeviriyorum, insan ilişkilerim tek taraflı berbat. samimiyetle bütün kalbimi acabiliyorum onlarda benim ağzıma siciyorlar.
    keşke hepimiz yok olsak.

  • kadıkoy minibusundeim :
    1.kız : ayyy pelin biliomusun omeri gordum cok yakısıklı olmus.
    2. kız : hadı yaa!!hanı su eskı mahelledekı karga burunlu omer mi?
    1. kız : eveeettt!oha fln oldum yanii !!! oha oha bin kere ohaaaaa!!!
    ustunde tommy gomlek boleee, altında tommy panti, dızel ayakkabı offff! bana merhaba dedi biliomusun!!
    2. kız : hadi yaa! oha yaa o cok cirkindi
    1.kız : halen cirkin ama cok yakısıklı olmus!!!

    (bkz: marka takinitisi olan insanlar)

  • en cok kullanilan edatlardan at, on ve in birer ornekle aciklarsak,

    * at: canli veya nesnenin belirli, ozel bir noktada bulundugunu belirtmek icin kullaniriz.

    i am at john's hause. (john'un evindeyim.)

    * saatlerde veya belirli&ozel zamanlarda veya durumlarda at kullanilir.

    at six o'clock
    at the weekend (british english)
    at noon
    at home
    at the beginning

    * on : canli veya nesnenin yatay, dikey eksen ya da herhangi bir yuzeyin* uzerinde oldugunu belirtmek icin kullaniriz.

    my favouritte show is on tv now. (favori programim su an tvde)
    ( tv duz bir ekran gibi dusunursek, show ekranin uzerinde olacaktir.)

    i am writting on the board. (tahtaya yaziyorum)

    * gunlerde on kullanilir.

    on sunday
    on (the) weekdays (hafta ici gunleri)
    on the weekend (american english)

    * in: canli veya nesnenin kapali bir yerin icinde oldugunu belirtmek icin kullaniriz.

    i like to work in my room. (odamda calismayi severim.)

    * aylarda, mevsimlerde ve yillarda in kullanilir.

    in july
    in ramadan (ay)
    in summer
    in 1970
    in the twentieth century (20. yuzyil)

    ***

    simdi bosluklari dolduralim

    1) i am driving _________ the road * *

    2) my friend is ________ the theatre * *

    3) i forgot my wallet ________my car. * *