ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tip'in ikinci gezi kalkışması çağrısı
-
zamanında erdoğanlar türban yasağına karşı halkı sokağa dökerken terör daveti mi yapıyorlardı, aşağılık faşist köpek?
bu alçaklıklarınızı burnunuzdan fitil fitil getirmezsek bize de sosyalist demesinler, saray köpeği! siz maaşlı trolleri fetöcülerden beter etmezsek adam değiliz!
los angeles dökülüyor
-
altyapı ihtiyacı olan los angeles:
http://s1.ibtimes.com/…terstock_0.jpg?itok=icbi2lcq
http://i.huffpost.com/…s/o-los-angeles-facebook.jpg
karşılaştırdığı yeni delhi:
http://blog.gezlong.com/…12/05/dsc_0632-600x450.jpg
https://gezimanya.com/…362753634616615433182753.jpg
ulan gta v oynamasak yediricen ha.
türk milletinin kutuplaşmadığı konular
-
(bkz: fernando muslera)
yurt arkadaşı diyalogları
-
gece 3: irkilerek uyanıyorum. oda arkadaşım yatağında doğrulmuş karanlıkta beni seyrediyor.
- hayırdır abi, n'apıyosun?
- başardım, başardım!
- ???
- zihin gücümle seni uyandırdım abi.
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
(bkz: konya thunder)
4 dakika geç kalan gencin sınava alınmaması
-
kurala uymayan gencin sınava alınmamasıdır. bu tip zamanlı işlerde 1 dk ile 20 dk veya 1 saat arasında fark yok. arkadaş buluşmasına gitmiyor sınava gidiyorsunuz, istersen bağdat'tan gel oraya zamanında varacak saatte ulaşmakla mükellefsin.
ankara şoförü
-
3 ana kuralları var;
-yeşilde geç..
-sarıda geç..
-kırmızıda az biraz dikkatli geç..
çocuklar duymasın'ın yeniden çekilmesi
-
pınar altuğ'un havuçla sevgili olmasıyla sonuçlanabilir. allah muhafaza.
x denince akla gelenler
-
bu modayı ilk kim çıkardıysa, o başlıklara kim prim verdiyse, hangi moderatör bahsi geçen başlıkları taşınması gereken yerlere taşımadıysa yatacak yeri yok. arkadaş ekşi sözlük ölüyor başlık kirliliğinden diyoruz, anasını sikip foruma çevirdi ergenler güzel yeri diyoruz kimse siklemiyor. böyle bir saçmalık olabilir mi?
ibrahim tatlıses deninde akla ilk gelenler diye başlık mı olur allasen? ibrahim tatlıses denince akla ne geliyorsa açar onun başlığına yazarsın. bıyık mı geliyor misal;
''bu adamı görünce akla ilk gelen şey bıyıktır'' yazarsın.
gaziantep denince akla ilk gelenler'miş? bu neyin ezikliği biliyor musunuz? gaziantep başlığı açıldığında, orası ile ilgili yazılması gereken her şey başlığına yazıldığında sperm olan ya da kısa pantolonla gezen neslin o dönem yazar olamamasının ezikliği. o zamanlar yazamamışlar, şimdi yazmak istiyorlar ama yazmak istediklerinin hepsi o başlığa yazılmış. hoppa yeni başlık açayım, oraya sıçayım.
bu sikko akım ile yeni başlayanlar için x akımı aynı bokun laciverdi esasında..
yıllarca yetiştirilen elemanın işi bırakması
-
bu ülkede on yıllarca sömürülen, günde 16 saat hayvanlar gibi çalışıtırıp 2 kuruş ekmeğe muhtaç edlien, sonrasında sırf patron istediği diye kapının önüne konan milyonlarca insan varken japonya ile karşılaştırılmasına oldukça güldüğüm beyanat. japonya'daki işçi özlük hakları ve hayat standartları türkiye'de olsa hiç kimse işini bırakmak istemez.
edit: imlâ
japon animesindeki efsane döner sahnesi
-
japonya'da dönercilerin büyük kısmı iran azerileridir. damak zevkine uydurabilmek için soya soslu olarak hazırlarlar. anime yapımcıları bence döneri türkiye'de yemişlerdir yoksa kendi ülkelerinde satılan ürün dönerden başka her şeye benzemektedir. her tarafından vıcık vıcık yağ ve sos akan üzerine ketçap ve mayonez dökülen dürüm şeklinde bir yemektir. yani avrupada satılan shawarma bile daha çok dönere benzer.
enteresan bir bilgi ve çıkarım olması açısından ise şunu söyleyebilirim. bu anime zaten yemek üzerine kuruludur. ingilizce food wars olarak yayınlanmaktadır. bir shoujen olarak yine ergen karakterler başroldedir. bu türdeki animelerin hepsinde ergen çocuklar seçtikleri meslekte en iyi olmayı hedeflerler. pokemon bile yetiştirse en iyisi olmaya çalışırlar. 80'li yıllarda yükselen japonculuk akımının bir yansımasıdır. son 30 yıldır bu animeleri izleyerek büyüyen çocuklar japonya'nın altın nesli olmuştur. o yüzden bizde 16 yaşındaki kocaman aleyna tilki hala çocuk bilmem ne denilerek avutulurken 10-11 yaşından beri stadyumları doldurarak konserler veren baby metal'e büyük saygı duyulur. dünya çapında şöhret ve para bu çocukları şımartıp akıllarını kaybetmelerine yol açmaz.
bir de japonya ve döner demişken aklıma geldi. yıllar evvel japonya'da seyyar döner satan iran kürdü veya azerisi olan bir dönerciyi kovup kovmama konusunda uzunca süren tartışmalar yaşanmıştı. adam televizyonlarda beni kovduğunuz için ailem aç kalacak vs. bildiğimiz ortadoğulu ağlaklığı yapmıştı. adamlar bunu oturup ciddi ciddi günlerce televizyon programlarında tartışmışlardı. bir insanın ve ailesinin hayatını karartıyoruz! şansı olsa o da gurbete gelmek istemezdi! sattığı gıda kontrolden geçmiyor sağlıksız diyenler ile yok efendim ne olacak kim zehirlendi diyenler kapışmıştı. olay almanya'da gerçekleşse merkel soğukluğuyla bsg der gönderirlerdi. öyle de değişik adamlar.
volkswagen türkiye
-
diyanet'in 2019 yılı bütçesi ile 11 tane kurulabilirdi. ama biz kurulabilme duası etmeyi tercih ettik.
masa işgali 30 dakika asgari tüketim 30 lira
-
bu notu yazan kafeye gitmek kişinin kendine yapacağı en büyük saygısızlıktır. stres yapacaksam ne diye kafeye gidiyorum. park süresi gibi süre koymuş mk.
ole roemer
-
1676 senesinde isigin hizini gercege yakin bir sekilde (yaklasik olarak 230 bin km/sn olarak) olcmeyi basarmis hollandali gokbilimci ve matematikci. peki roemer isigin hizini mi ariyordu? hayir, hatta yasadigi donemde isigin sonlu bir hizi olabilecegine dahi inanilmiyordu (mesela galileo 15 km mesafedeki iki kulede ates yakarak isigin hizini bulmaya calismis, deneyin sonunda da isigin sonlu bir hizi olamayacagi kanaatine varmisti).
roemer o siralar ingiltere’de basina odul konulan bir belanin cozumunu gelistirmek icin calisiyordu. derdi, acik denizde ilerleyen denizcilerin, o anda dunya uzerindeki koordinatlarini bulabilmelerini saglayacak etkili ve pratik bir metod bulabilmekti. hadi enlemi tespit etmek o kadar da zor degildi, zira kutup yildizinin yuksekligini usturlap ya da capraz cita ile bulabiliyordunuz ancak boylamin tespiti icin etkili hicbir metod yoktu. galileo’nun, jupiterin uydularinin konumlari uzerinden gunu saat dilimlerine onu da saat basina 15 boylam derecesiyle carparak yola cikilan limana olan uzakliga cevirmek icin bir metodu vardi. ancak bu metodun tesiri icin butun bir yil olcum yapilmasi ve koca koca cetveller hazirlanmasi ve sonra da bu cetvellerle hesap yapilmasi gerekiyordu. pek pratik olmasa da bu metod o siralar en cok ilgi uyandirmis ve uzerinden en cok calisilan metod olmustu. iste bizim roemer de jupiter ve uydularinin davranislarina merak salmis bilim adamlarindan biriydi. roemer, rotterdam’daki evinde, kendi yaptigi dev sabit teleskobu ile gok kureyi tararken ve bahsedilen metodu gelistirmeye calisirken enteresan bir kesifte bulunur.
calismalari sirasinda jupiterin uydularinin, yilin farkli donemlerinde karanlik bolgeye giris ve cikislarindaki surelerde ritmik sapmalar kesfeder. yani galileo’nun onerdigi metoda gore cikarilacak bir cetvel, bu sapmalardan dolayi asla hassas bir sonuc veremez. ayrica roemer sunu da bilmektedir ki, dunyanin uydulara olan mesafesi, gunes etrafinda donusu sirasinda artip azalmakta yani jupiterin uydulari ile dunya arasi mesafe degiskenlik gostermektedir. kanimca roemer bu kesisimi yakaladiginda donup kalmistir. cunku bu sonuca gore, tespit ettigi sapmalar bu degisken mesafeden kaynaklanmakta yani uydularin goruntulerinin teleskobuna ulasma suresinden kaynaklanmaktaydi. kisacasi isigin belli ve sonlu bir hizi vardi. peki bu hiz neydi? roemer’in bu soruya yanit aradigi calismalarinda yaptigi cizimlerden metodunu ve buldugu sonucu ogreniyoruz. gunes-dunya arasi mesafe o yillarda 155 milyon km olarak kabul edildiginden 61 gunluk (ki yorungesinin yaklasik altida biri ve bu 61 gunluk mesafe de yine 155 milyon km kabul ediliyor) dunya cevriminin 11 dakikalik bir sapmaya yol actigi bilgisinden hareketle isigin 155 milyon km yolu 11 dakikada gectigi sonucuna ulasan roemer, isigin saniyedeki hizini ise yaklasik 230 bin km olarak hesaplar.