hesabın var mı? giriş yap

  • sadece şu fotoğrafa bakarak bile anlayabilirsiniz.görsel

    fotoğrafta çok daha ilginç bir adam var sağ tarafta gülüyor. o arkadaşın da ziraat bankasından 750 milyon dolarlık bir vurgunu söz konusuydu en son. servetlerin kaynağı bu fotoğrafta açıkça görülüyor. zeka meka diyenler sadece komik. muhtemelen aynı kişiler karadenizlileri de zeki buluyordur.

  • bir çok hüzün yaşasa da benim tezim şudur sorun şahta be kardeşim adam kimle evlendiyse üzmüş,kırmış.sultan fevziye,sultan süreyya gibi farah diba da benzeri kaderi yaşamış ilk bakışt şanslı ve sorunsuz gibi görünse de o da iki evlat acısıyla sarsılmıştır.

  • bu kadar cok asagilik duygusuna sahip insanlarin (ben haric degil) yasadigi gunumuzde, hakkinda sadece 29 entry'nin girilmesi ile oxymoron olusturan bilimadami..

    entry'ye asagilik duygusu ile baslamamizin elbette bir nedeni var.. freud ogretisinde cinsiyet ne ise, adler ogretisinde de asagilik duygusu odur.. adler hakkinda birseyler yazacaksak eger oncelikle bu duygu uzerine yazmamiz (adlerin anlattigi, algiladigi sekliyle) gerekmektedir..

    adler, insanin davranislarini asagilik duygusu ile izah eder.. (asagilik komleksi ve ustunluk kompleksi bu duygunun farkli boyutlari dereceleridir) bu, gunumuzde bile insanlarin kolayca kabullenebilecegi bir durum degildir.. adler oncesinde de asagilik duygusunun, butun dereceleri ile zararli, tehlikeli bir seymis gibi, sadece ahlak ve karakter bakimindan gelismemis, yetersiz, asagi tabakadan insanlarda olduguna inanilirdi.. bu durumun gunumuzde bile devam ettigini dusunuyor ve gozlemliyorum..

    insanlar asagilik duygusu terimini baskalarini kucuk dusurmek, onemsizlestirmek, degersizlestirmek icin ve hakaret anlaminda kullanmaktadirlar.. birisi bizde asagilik duygusunun oldugunu soylediginde ona kizar, ofkelenir ve sinirleniriz.. ama esasinda asagilik duygusu evrenseldir, her insan butun hayati boyunca, her doneminde dogal bir asagilik duygusu duyar.. hicbir insan kendisini her bakimdan yeterli ve mukemmel bir varlik olarak goremez..

    insan yasama arzusu ile dolu bir varliktir.. insanin yasama arzusu basta hobbes ve spinoza (bkz: #24305600) olmak uzere bircok filozofun felsefelerinin temel argumanidir.. bu duygu, baskalariyla kurdugumuz iliskileri, hayatin zorunluluklarina uyma bicimimizi yonlendirir ve daha eksiksiz, daha guclu, daha yeterli bir insan olmamizi tesvik eder..

    insanlarin, asagilik duygusunu kendilerinden uzakmis gibi gormelerinin nedeni asagilik duygusu ile asagilik kompleksini karistirmalari sebebiyledir..

    iki yasindan sonra insan, her firsatta kendini baskalariyla karsilastirir.. cevresindekileri, yaninda yasadigi annesi babasini, evdeki diger buyuklerini her bakimdan kendisinden daha yeterli daha guclu bulur.. bunun sonucu olarakta daha yeterli, daha guclu bir kendisini gerceklestirme arzusu duyar.. digerleri ile arasinda gordugu bu farki kapatmak ister, onlara benzemeye, butun ozelliklerini kazanmaya calisir.. eger yakinlari cocukun bu kendini degerlendirme ve kisilik olusturma donemlerinde anlayisli davranislarda bulunurlarsa kisinin gelismesi normal bir sekilde olusur..

    ama eger cocukun yakinlari, asiriliga kacan yumsakliklar gevseklikler gosterirse cocuk gerekli hayat denemelerini yapamaz.. yakinlari, sert, kirici, degersiz, onemsizlestirici, kucultucu tarzda davranirlarsa, cocuk asagilik kompleksinin etkilerini duymaya baslar..

    annesi babasi tarafindan her firsatta azarlanan, hor gorulen bunun sonucu olarak annesi babasi tarafindan istenmedigine begenilmedigine sevilmedigine inanan cocuk bir yandan istenmemesinin sevilmemesinin nedenini onemsizligine arar... kendisini, annesi babasinin onu gordugu gibi onemsiz gorur. gorur cunku annesinin babasinin her seyi en iyi bir sekilde gorebileceklerine inanir.. onlarin hicbir yargilarinda yanilmadiklarini dusunur... bu yuzden annesi babasi gibi tanidigi onemsiz kendisinden sogur hatta nefret eder... kendisini yavas yavas daha asagi bir varlik gibi algilar, yasadigi surece oyle kalacagini sanir... ve cocukumuz artik asagilik kompleksinin pencelerine dusmustur.. (cocuk sahibi olmadan once icin j.j. rousseau'nun emile'ini okumak gerek)

    asagilik kompleksi yetersizlik gucsuzluk bilincinden dogan bir varligi devam ettirme zorlugu, yoklugun yakinligi korkusudur...insanlar vardir su veya bu sekilde cocukluklarinda kendilerini yetersiz eksik kusurlu asagi bulmuslardir... bunun da sonucu olarak ustun olmak arzusunu uymuslardir. bu arzularini gerceklestirmek icin buyuk bir caba gostermislerdir...

    adler icin en onemli olgulardan biri olan asagilik komleksini ,adler bakis acisinda anlattiktan sonra, adler psikolojisinde en az onun kadar onemli olan ustunluk kompleksine gecebilriz..

    ustunluk duygusu da asagilik duygusu gibi normal sekliyle butun insanlarda yer alir.. ustunluk duygusu ancak normal seklini kaybettiginde, patolojik bir mahiyet aldigi zaman zararli tehlikeli olmaya baslar... bu gibi hallerde insan kendisini herkesten ustun gorur.. daha dogrusu herkesten ustun oldugunu gormek ister... bunun sonucu olarakta baskalarinin da kenisini kendisi gibi tanimalarini arzu eder.. baskalarinin kendisini, kendisi gibi gormediklerini degerlendirmediklerini gorunce sinirlenir... baskalarini dar goruslulukle dusmanlikla kinar.. ustunlugunu gormek istemedikleri icin bu sekilde hareket ettiklerini dusunur.. bunun icin baskalariyla anlasamaz, hemencecik bozusur catisir... goruldugu gibi ustunluk duygusu da asagilik duygusundan meydana gelir... insan kendisini isledigi kadar yeterli bulmadigi icin ustun gorunmek arzusunu duyar... insan kendisini kucuk gordugu olcude buyukluk ozlemini uyan bir varliktir.. ustunluk kompleksini duyan insanlarda asagilik kompleksinin belirtilerine rastlanir... asagilik kompleksi duyduklari icin ustun gorunmeye calisan insanlar alingan olurlar, havadan nem kaparlar, yanlarinda birbiriyle alcak sesle konusan insanlarin kendini cekistirdiklerini eglendiklerini sanirlar... baskalarini begenmez kucuk gorurler, sadece onlarin dusunce tarzlari dogrudur, sadece onlar espriden anlar, sadece onlar memleketi, tanriyi, ataturku, sever.. ehu..

    adlere gore insan olmak demek asagilik duygularina sahip olmak demektir, cunku doga karsisinda insan gucsuzdur ve bunu kavrayabilecek akla sahiptir.. akil demisken akil akil gel c-kime takil demeden adlerin akil konusundaki goruslerine de deginelim.. akil, icinde toplumsal ilgininde bulundugu bir zekadir.. akil bozuklugu konusunda kantla gorus birligindedir ve kant'in ''tum akil bozukluklarinin tek ortak noktasi, sagduyunun kaybi ve ona karsi ozgun kisisel duyunun gelismesidir'' sozunu kabul eder.. burdaki sagduyu kelimesi onemlidir, sagduyu mantikli demektir.. mantikli olmak, toplumsal bir varlik olan insanin toplumla yasamanin gerekliligini yerine getirmesini gerektirir..

    yasamda hic bir bireyin siyrilamadigi bir is varsa o da bircok sorunu cozmek zorunda oldugudur.. bu sorunlar :baskalarina karsi olan davranis sorunlari, meslek sorunlari ve ask sorunlaridir ve bireyin bu sorunlara karsi verecegi yanit yasamina verdigi yanittir esasinda.. yasam her zaman yenmeye, kusursuzluga, basariya yoneliktir, yasayan bir canliyi hicbir zaman yenilgiyle egitemez, yenilgiye kosullandiramazsiniz.. adler, ben calismamin daha baslangicinda insanda bir birlik oldugunu buldum der bireysel psikolojinin (kurucusu adlerdir ve sik sik bireysel psikoloji ile psikanalizin farkli oldugunu anlatir en buyuk fark, freud'un zevk-haz ilkesindedir) baslica gorevi her bireydeki birligi kanitlamaktir.. birlikten kasdettigi sey dusuncesindeki, duygularindaki, hareketlerindeki, kisiligini her ifadesindeki bilincinde ve bilincdisindaki birliktir ve bu egodur..

    bu noktada bilinc ve bilincdisina gecebiliriz.. adlere gore bilinc, bilicaltinin yansimasindan baska birsey degildir... bir insani en iyi tanitan seyler soyledikleri yada yaptiklari degildir bilincsiz davranislari ve sozleri, duygularidir.. adler insan kisiligini belirleyen duygunun cocukluk doneminde olustugu gorusundedir.. yetersizlik duygusu ile gelismemis toplumsal ilgi nevrozun sebebidir.. burda nevroz konusuna gecis yapabiliriz artik..

    neyse aciktim, belki sonra devam ederim etmezsem su bilinsin ki nevrozda tedavi aslinda hastaya kendi yasam bicimindeki hatayi gostermektir, ona toplumsal yarari olmayan bir ustunluk eregi ugrunda cabalamakta oldugunu anlatmaktir..

    ben kahvaltimi yaparken sizde sunu okuyun: #21171278 (bkz: aglaya ivanovna yepançin)

    not: entrydeki cumlelerin bir cogu adlerin kendisine aittir ve bu entry dr halis ozgu'nun psikanalizin uc buyukleri kitabi ile adler'in psikolojik aktivite kitaplarindan yararlanilarak yazilmistir..

  • burcu inanmıyorum...

    23 nisan'da doğmuşsun!! çocuk bayramı resmen ya... eminim senin doğumgünlerin çifte bayram olarak kutlanıyordur, değil mi? beni soracak olursan, deliye her gün bayram hehehe:)... (kendime deli dediğime bakma, aslında zeki olarak bilinirim çevremde. üniversite sınavında epey netim vardı, buluştuğumuzda ösym sonuç kağıdımı getirebilirim, mesele oysa).

    geçmiş doğumgünün kutlu olsun diye yazdım, gerçi 3 ay geçmiş ama olsun, kanuni olarak 4 aya kadar vakti var (hehehe, bu tür bomba esprilere hazırlıklı olmalısın:)

    kendine iyi bakıyorsun...

    mustafa

  • evet ben bugün avm'ye gittim ve yine hayattan soğudum.

    allahım bu kadar sıkıcı, iç daraltıcı yerler olabilir mi? yemin ederim eve döndüğümde üstümden tır geçmiş gibi oluyor. fakat gözlemimi de yaptım, döndüm. kimdir bu avm'lerin özellikle haftasonları vazgeçilmez karakterleri? ne yer ne içerler? nerede yaşarlar? hepsi fely farkıyla sizinle;

    yüzü boyalı aptal çocuklar; avmler özellikle haftasonları onlarsız olmaz. avm'lerin gürültü yükünü çeken çilekeş tipler. avm'lerdeki fiks uğultuda onların payı büyük. kendilerine teşekkür ediyor, alkışlarla uğurluyoruz.

    oyun alanındaki asosyal çocuklar: bunlar da tam site-apartman, konut projesi çocukları. çocuk hayatında bakıcısından başka insan görmüyor ve avm'de oyun alanında başka insanların da olduğunu görünce tribe giriyor. annesinin yanından ayrılamıyor ve asosyalliğini vurguluyor. annesi de çocuğunu sosyalleştirmek derdinde.

    bakışmaya gelen ikili kız grupları: evet tek amaçları bakışmak. ne sevgili olmak ne birisiyle birlikte olmak. bakışmak. tek amaç bu. ne kadar bakışıldı o kadar kar. ikili olunca güvende hissederler. ayrıca yeni kıyafetlerini giyecekleri en uygun mekan. en fazla 30 tl harcarlar. 6 saat avm'de takılırlar.

    marco reus saçlı 3-4 kişilik erkek grupları: evet bunlar da olmazsa olmaz. avmye girmeden önce mutlaka sigara yakarlar. favori bölümleri defacto, lc waikiki, coton ve media markt tarzı teknoloji mağazaları. bunlar olmadan avm kepenk açmaz.

    direkt yemek katına çıkan beyaz yakalı: arabayı park etmiş garaja. tchibo'ya uğrar belki. ordan bi şeyler alır. ordan starbucks'a ya da gloria jeans'e geçip kahve içer. bambaşkadır bizim beyaz yakalı. hey yabancı buralar asıl benim triplerindedir.

    ilişkilerini avm'de yaşayan tipler: bunlar da olmazsa olmaz. sevgililik daha avm'nin dışına çıkmamış. ilişki daha dış havada oksijen görmemiş. burada sinemaya gidilmiş, burada kahve içilmiş. burda birbirinden sıkılıp cepten nete girilmiş, burda çekilen fotolar paylaşılmış.

    kendini mila kunis sanan kozmetikçi ablalar: bunlar da ayrı bir tür. lan yüzündeki o makyajı atsan bildiğin yıldız tilbe'sin ama hava mila kunis. bir gerine gerine yürüme. bir odaklanarak, karşıya bakarak yürüme. dandirik kozmetik mağazasında 1300 tl'ye çalışmıyor da, new york borsası'nda çalışıyor sanki. sizi de eledim.

    avm'ye gidip gözlemini ekşi'de yazan tipler: bu da ben oluyorum. kendimi de kategorize edeyim :) herkese b.k attık kendimize de atalım. bunlar da sanki toplumdaki genel kitleden çok farklıymış gibi gelir ekşi'de entry yazarlar. sanane millet istediği gibi takılsın. öyle mutluysa öyle devam etsin işte.

    lan cidden benim ne işim vardı avm'de? :)

  • türkiye şartlarında haklı bir komşudur. peki neden eve girmemiş olabilir:
    1. evine girdiği kadının bu durumdan rahatsızlık duyacağını veya yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    2. eşinin gelmesi durumunda, olaydan haberi yoksa yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    3. eve girerken veya çıkarken görebilecek herhangi bir komşunun bunu dedikodu olarak yayabileceğini düşünmüş olabilir.
    4. karşısındaki kadının, kendisinin herhangi bir hareketini yanlış anlayıp iftira atabileceğini düşünmüş olabilir.
    dünya kadar şey düşünmüş olabilir çünkü her gün haberlerde bu yazdıklarımdan çok daha saçma olayların yol açtığı şeyleri izliyoruz.